Yasa dışı yasakta ısrar ediliyor

Van’da olduğu gibi 6 yıldır eylem-etkinlik yasağı uygulanan Hakkari’de de merkez dışındaki alanlarda da geçici yasak ilanları süreklileştiriliyor.

Hakkari Barosu Başkanı Ergün Canan, 2016’dan beri devam eden yasağın TC Anayasası’na, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na ve AİHM kararları dahil uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu söyledi.

Hakkari ve ilçelerinde 2016'dan beri, yani 2 bin 29 gündür eylem etkinlik yasağı devam ediyor. Önce ayda bir, daha sonra 15 günde bir uzatılıyor.

Yasak, Hakkari halkını, sivil toplum örgütlerini, demokratik kurum ve partilerini kapsıyor. Devlet kurumları ve partileri için yasak uygulanmıyor.

ANF’ye konuşan Hakkari Barosu Başkanı Av. Ergün Canan, kesintisiz olarak devam eden bu yasaklamaların, hem Anayasa’ya, hem Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na hem de AİHM kararları dahil uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu söyledi.

Bu hukuka aykırı uygulamanın iptalini yargıya taşıyacaklarını belirten Canan, “Ancak Van Barosu, 15 kez mahkemeye götürdü ama olumlu sonuçlanmadı. Bizim başvurumuzu da muhtemelen reddedeceklerdir ama hukuki mücadelemizi sonuna kadar götüreceğiz” dedi.

CEZASIZLIK POLİTİKASI UYGULANIYOR

Türkiye’nin insan hakları karnesinin çok kötü olduğuna dikkat çeken Canan, şunları söyledi: “Özellikle son yıllarda yaşam hakkına, toplantı ve gösteri hakkına yönelik müdahaleler, haksız gözaltılar ve tutuklamalar,  işkence ve kötü muamele, düşünce/ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü gibi birçok konuda ihlaller büyük oranda artış göstermiştir. Bu artışlar Hakkari özelinde de baktığımızda, özellikle 2019’dan bu yana yaşam hakkı ihlaline artış gösterdiğini çok rahatlıkla görmekteyiz. Özellikle sınır bölgelerinde 2019’dan beri 7 yurttaş katledildi. Failleri ise devlet güçleri. Soruşturma dosyalarını takip ediyoruz ama maalesef sonuçta almış değiliz. Soruşturmalar etkili yürütülmüyor. Bu bölgede cezasızlık politikası hüküm sürüyor. Ya takipsizlikle sonuçlanıyor ya da dava açılsa bile ödül gibi ceza veriliyor. Failler ellerini kollarını sallayarak dışarıda dolaşıyor, ‘görevlerine’ devam ediyor.”

NEZİR TEKÇİ DAVASI ÖRNEĞİ

İnsan Hakları Derneği (İHD) Hakkari Başkanı Yusuf Çobanoğlu ise cezasızlık politikasının yerelde en çarpıcı örneklerinden birinin de Nezir Tekçi davası olduğunu hatırlattı.

Çobanoğlu, şunları ifade etti: “Nezir Tekçi, 28 Nisan 1995’te Gever’de gözaltına alındı, bir daha haber alınamadı. Babası Halit Tekçi'nin sayısız suç duyurusuna rağmen resmi makamlar uzun bir süre sessizliğini korudu. Pes etmeyen bir babaya karşı daha fazla sessiz kalmayıp güya ‘çatışmada öldürüldü’ süsü verilerek sahte belge düzenlendi. Bu belgeyi düzenleyen kişi, Nezir Tekçi'yi gözaltına alıp önce askerlerine kurşuna dizdiren ve akabinde cansız bedenini mayınla havaya uçuran dönemin rütbelilerinden Ali Osman Akın'dı. Ortada onlarca tanık varken bu sahte belgeye kimse inanmadı. Tanıkların savcılıkta dinlenmesi üzerine açılan göstermelik soruşturma yetkisizlik kararıyla Diyarbakır DGM Başsavcılığına, iki yıl geçtikten sonra Van’a gönderildi. Van DGM Cumhuriyet Başsavcılığı da görevsizlik ile Van Askeri Savcılığına gönderdi. Askeri savcılık ise 1997’de soruşturmada takipsizlik kararı vererek dosyayı kapattı.

AİHM KARARINDAN SONRA

Tekçi ailesi, 2005’te AİHM’e başvurdu. Soruşturma tekrar başlatıldı; emekli albayı Ali Osman Akın ve dönemin yarbayı Kemal Alkan hakkında ‘canavarca hisle adam öldürme’ suçundan yargılanmaları talebiyle iddianame hazırlandı. Hakkari'de başlayan yargılama güvenlik gerekçesiyle Eskişehir'e taşındı. Yargılama sırasında o dönem Ali Osman Akın’ın birliğinde askerlik yapan iki kişi, yaşananları olduğu gibi anlattı. Ayrıca o dönem gözaltına alınan onlarca kişi de bu duruma tanıklık ettiğini beyan etmişti. Bu kadar tanığa rağmen mahkeme, sanıklar hakkında beraat kararı verdi. Bu kadar somut delile rağmen cezasızlıkla ödüllendirilen failler hala özgür bir şekilde hayatlarına devam ediyor. Bu bağlamda o günden bugüne devam ettirilen cezasızlık politikalarının yeni ihlallerin yaşanması noktasında faillere cesaret verdiği, son bir yılda sınır boylarında yaşayan yurttaşların devlet güçlerinin eliyle katledilmesinden anlaşılmaktadır.”

ARTIK AÇIK CEZAEVİNİ DE AŞTI

Yaşanan katliamlara, işkencelere ve her türlü hak ihlallerine karşı susturulmaya çalışılan bir Hakkari ile karşı karşıya olunduğunu söyleyen Çobanoğlu, şunları ekledi: “Açık cezaevine hatta işkencehaneye dönüştürülen bir Hakkari var. Yine de şunu söylemeliyim; her karanlığın sonu aydınlıktır ve biz bu aydınlığa kavuşmak için mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz.”