Yaşam yolunda bir yolcu: Şiyar Deniz

“Ben Şiyar Deniz; umut yolunda bir yolcu ve onur yolunda bir savaşçı. Adım adım, ilmek ilmek yürüdüm. Dağların yolunu aldım, yüreklere aktım, ölümsüzlüğü tercihi ettim. Cana can olmayı öğrendim.”

Şiyar Deniz; yolunda, yoldaşlarında sevda biriktiren bir yolcu. 'Yolcuyuz yaşam yolunda' dedi ve yürüdü aralıksız. Umudun yolcusu Şiyar’ım. Ölümlere, öldürülmüşlüklere inat yürüdüm ve kahkahalarımı düşmanıma yağdırdım. Bir daha gülümseyemezler diyenlere, kahkahalarımla cevap oldum. Ben Şiyar Deniz; umut yolunda bir yolcu ve onur yolunda bir savaşçı...

Adım adım, ilmek ilmek yürüdüm. Nice anılar yaşadım, yaratım ve yaşattım yolculuğumda. Dar ve zikzaklı patikalarda anıları heybeme topladım. Dağların yolunu aldım, yüreklere aktım, ölümsüzlüğü tercihi ettim. Cana can olmayı öğrendim. Ben Şiyar Deniz; adı kadar yaşama ilgili, denizler kadar berrak.

Amed'in tarih kokan sokaklarında ve surlarında zaman su misali akıp geçiyorken, yola çıkıp pusulamızın yön gösterdiği, dağların doruklarına yol aldım. Heybemize aldığımız umutlar ve anılarla yolculuğumuza başlamanın zamanıydı. Aradığımız yaşamı, anlamı, emeği, değer biçilen mekanlarda bulmak için uzun ve amansız yollara koyuldum. Bir sevda bildim kendime Kürdistan'ı, yarimin adını Garzan, Amed, Kobanê ve Osmaniye bildim ve şimdi Lice ovasında yâre kavuşmanın coşkulu halayındayım…

POZANTI CEZAEVİNDE KALDI

Eşyar Moral; Kürt halkına yönelik inkar ve imha politikalarının en yoğun yaşandığı 1991 yılında Amed'in Lice ilçesine bağlı Aqro köyünde dünyaya gözlerini açar. Yaşamı boyunca özgürlük hareketine uzak kalmayan ve mücadelenin en yurtsever olduğu Lice’de büyür. Büyüme çağlarında yaşanan inkar, imha politikaları ve köy yakmaları sonucunda ailesi Mersin’e taşınmak zorunda kalır. Şiyar Mersin’de büyümesine rağmen aile içinde yurtseverliğin vermiş olduğu bağlılıkla 2007 yılında gençlik çalışmalarında aktif yerini alır. Çalışmalarda mücadeleyi daha yakından tanıma şansı olan Şiyar 2009 yılında tutuklanır ve Pozantı çocuk cezaevinde kalır. Daha 18 yaşını doldurmayan Şiyar kaç ay cezaevinde kalır.

Pozantı çocuk cezaevinde daha on sekizine bile gelmemiş çocuk denen tutsaklara karşı uygulanan hukuksuzluklarla, hunhar yönelimlerle yüzleşir. Beraberinde yaşanan şehitlerin kahramanlıklarını duyarak büyümeye devam ediyordu. Beraberinde her geçen dönem, TC’nin Önder Apo’nun üzerine ve Kürt toplumu üzerinde baskıların uygulaması gençlik baharında olan Şiyar’ın intikam ruhunu daha da artırdı. Şahit olduğu hakikatlere dur demek istedi ve 2009’un Ocak ayında büyük kararlılık ve iddia sonucu yönünü kadim topraklarda yürütülen onur mücadelesine çevirdi. Eşyar artık yolunda eş, yaşamında yar olacak, mücadele saflarındaki zikzaklı patikalarda Şiyar Deniz olarak yürümeye devam edecekti.

'BİTMEYEN UMUTLAR' KİTABINI TARİHE BIRAKTI

Şiyar; Amed’den, Güney alanına geçer ve yeni savaşçılar devresinden sonra direniş kalesi olan Heftanin’e düzenlenir. Heftanin’in asi diyarlarında tecrübenin anlamına varır. Şiyar suikast eğitim devrelerinde kalır ve orada da tecrübe kazanmaya devam eder. Artık Şiyar yeni bir savaşçı değildi. Gördüğü yoğun pratikler ve uzman suikastçı olacak kadar kendisini geliştirme düzeyine gelir. Her daim Kuzey sahaları üzerine yoğunlaşır ve Kuzey sahaları en büyük hedefi olur. Kuzey sahalarında daha aktif ve dönemin gerillası olmak her daim yoğunlaştıran bir mekandı. Yaşatılanların intikamını almak katılmakla tek yetmiyordu. Bunun üzerinden “artık hazırım” diyerek tüm ısrarlarının karşılığını kazanarak, 2011’de yönünü Kuzeye yani Garzan’a çevirir.

Garzan’dan Amed eyaletine ve Amed eyaletinde Çekdar Amed yoldaşıyla beraber zikzaklı patikalarda olduğundan daha çok iddialı yürür. Bu zikzaklı patikaların devamında inkarcı ve barbar TC’nin katliamlarına karşı durmak için yollarını Kobanê'de devam ettirirler. Dağlarda da kazandığı tecrübelerine Kobanê devriminde de tecrübe katar. Artık durmak bilmeyen bir suikastçı olmuştu. Adı sorulunca “Bizim suikastçı Şiyar” diye anımsanır. Kobanê’nin sokaklarında egemenlerin beynine ona can olan yol arkadaşı suikast silahı ile cevap olur.

Kobanê’de yaşanan tarihi anların hafızalarda her daim taze kalmasında destek olmak ister ve yaşanan en görkemli zamanlarını, anılarını kaleme alır. Kaleme aldığı yazıları kitap olur ve tüm insanlığa bir tarihi ispat ve anılar bırakmak ister. Yaşanılanların anlamı tüm evrene umut olan kitabının adı ‘Kobanê’de Bitmeyen Umutlar’ olarak tarihe bıraktı. Şiirlerinde, kavgayı, Çekdar Amed’i, çocuk ruhunu anlattı. Garzan’dan Amed’e, Amed’den Kobanê’ye kadar anlamlı yolculuğunda Kobanê çocuklarına özgür sokakları tekrar kazandıran yolcuların anılarıyla yazılarında, sohbetlerinde ve hatıralarında her daim yaşadı.

AMANOS DAĞLARINI İŞGAL ETMEK İSTEYEN ZALİMLERİN KORKUSU OLDU

Şiyar için en zor geçen dönem, yolculuğunda ona en büyük destek ve yol arkadaşı olan Şehit Çekdar Amed ile yaşadıkları ayrılık oldu. Şiyar, Kobanê direnişinden sonra her daim yolunda yürümeye ant içtiği şehit Çekdar Amed’in yolundan devam etme kararı alır ve yönünü tekrardan Gülnaz Ege’nin, Azad Siser’in ve Çekdar Amed’in tarih yaratıkları Amed’e çevirmek ister. Çekdar Amed’i kendine her daim efsanevi komutan bilen Şiyar için Çekdar Amed’in şehadeti kaldırılamaz bir hal alır. “Beni her daim koruyan Çekdar yoldaşımı ben koruyamadım intikamının alınması gerek” diyerek Kobanê’den, Amanos dağlarına doğru uzun ve anlamlı yolculuğuna devam eder. Kaldığı her alanda ve devrim yaşamında büyük tecrübeler kazanan Şiyar artık Amanos dağlarını işgal etmek isteyen zalimlerin korkusu, yoldaşlarının yoldaşı olacaktı...

Her ayrılık anlatılmaz derin yaralar yaratır. Artık canlı kanlı kahkahalarını, sohbetlerini, şakalarını duyamayacağımız, uzatsak ellerimizi sımsıkı tutamayacağımız yıldönümlerinde bir kez daha onları anlatabilmek isteriz ve cümlelerimize devam ederiz. Yüreğimizde ve beynimizde sayıkladığımız isimler bazen çığlık olmak ister ama susarız. Çığlıklarımızı duyanların kulaklarını patlar mı ki, acılarımızı duyanlar olur mu ki diye düşünürüz yerli yersiz. Her an geleceklermiş gibi düşünür, yollarını gözleriz. “Ax Hezar car ax” deriz. Ve yazmak istediğimiz yazılarda, titreyen parmaklarımızın arasından kalemimiz kayıp düşse bile devam etmek isteriz…

Evet Şiyar Deniz denilince akla ilk gelen özgürce uzaktan da olsa bitmek tükenmek bilmez kahkahası ve moralidir. Uzaktan gelen bir kahkahanın, sahibini tanımak zor olmazdı. Bunun Şiyar’ın kahkahası olduğu iyi bilinirdi. Yanına yaklaşınca da düşüncelerinde emin olur, “Evet bu Şiyar’dı gülen ve güldürebilen” denilirdi. Moral vermek Şiyar için zor değildi. Her daim Şiyar moralin umut olduğuna inananlardandı. “Ne kadar moralli ve heyecanlı bir kişiliksen o kadar da yaşama umutla bakabilirsin” derdi.

UMUT HAYATTA TUTUNMAK İÇİN EN BÜYÜK GÜÇ

Şiyar ifadelerinde şunları belirtiyor; "her daim; yaşanacak ve yaşadıklarımızı birbirimize anlatabileceğimiz o kadar anılarımız var ki, bugün neresinden başlamam gerektiğini düşünmekteyim. Önceden gerilla yaşamını iyi tanımaz, bir sempatizanlık duyardım. Ve bu sempatizanlık beni özgür ve kutsal mekânlara kadar yolcu kıldı. Gerilla olabilmek ulaşamayacağım bir hayal gibiydi adeta. Nereden nasıl gidilir, nasıl ulaşılır vb. sorular beynimde dolanırken bir çözümsüzlükte ruhumu her geçen gün daha da daraltıyordu. Hayatta çözümsüz olmak kadar çirkin ve kahreden başka duygu yoktur diye düşünüyorum. Adeta köle misali elin kolun bağlı kalır.

Çaresiz ve ulaşamadığım amacın kahrı daha fazla kahrediyordu. Ama umudum bana güç veriyordu ve dudaklarımın arasında kalan en ufak gülümseme tebessümünü çevreme yansıtabiliyordum. Umut hayatta tutunmak için en büyük güç olabiliyor. TC’nin çirkin ve yalan politikalarını yakından takip etmek beni her zamankinden daha da zinde tutuyor. Düşmanımı takip etmek, siyasetlerini anlamak onları boşa çıkartma konusunda kendimi yenilemede amansız düşünceler yaratıyor. En yoğun yaşanan süreçte kendimde aktif rol almak ve Önderliğimizi ben de katılımımla güçlendirmek istiyorum. Bu nedenle güneşin sofrasında zaferin şerbetini içmek bizlere moral yaratıyor.

Bizler güneşin kıblesinde umudu yudumladık. Güneşin berraklığında her geçen gün daha da yenileniyoruz. Her doğan güneş tohumlara yeniden can veriyor. Bu nedenle bereketli topraklarda güneşin kıblesinde, umutları meyvelendirmenin amansız çabasında olacağım. Gerillanın yaşam nedeni ve gerekçeleri vardır dedi. Çantası umutlar ile doludur. Heybesinde taşıdığı hayaller yolculuğunda karanlık günlere inat yılmadan aydınlığın arayışındadır. Aydınlığın arayışı her gerillada özgürlüğün yeminidir. Dağların doruklarında akan serin sular özgürlük yudumlarını kana kana içen canlardır gerilla. Sevginin, anlamın, yaşamanın ne olduğunu bize gösteren yoldaşlık; benim, bizim en büyük moral kaynağımız. Yoldaşlarımla beraber yol aldığım bu yolda her geçen gün umutlarım, coşkum ve heyecanım daha da büyüyor. Her arkadaş gibi benim de en büyük hayalim özgür yaşamı yaratmak ve onu ruhta, içte yaşamaktır."

HAYALLERİNİZİ YARIM KALMAYACAK

Amanos dağlarının asi diyarlarında beraber yol aldıkları Cudi Serhat, Delil Teman, Brusk Celeme, Garzan Dersimi, Renas Mervan yoldaşlarıyla beraber düşmanın üzerine kara çalı olacaklar Kürdistan topraklarına da meyvesini vermeye hazır filiz olacaklardı. Tarih 31 Mart 2018’i gösterdiğinde Türk devleti tarafından düzenlenen hava saldırısında beş can yoldaşıyla beraber ölümsüzler kervanına isimlerini yazdırdılar.

Bugün yine tarih 31 Mart ama tek farkı bu yıl 2021 ve tam 3. yılları. Yıldönümlerinde kahraman yoldaşlarımızı anarken; ey canlara can olan yolcular heybemize aldığımız anılarınızı, hayallerinizi, umutlarınızı bizler emanet aldık. Size söz hayalleriniz yarım kalmayacak…