Başûr seçimleri, halkın tutumu ve hükümetin geleceği...

Başurê Kurdistan’da Pazar günü bölgesel seçimler yapıldı. Seçimlerin yapıldığı ortam, halkın sandık başına gitme oranı, nasıl bir hükümetin kurulacağı, hangi partilerin başarı elde ettiği şimdiden tartışılmaya başlandı.

Başûrê Kurdistan’da uzun süre başlayan tartışmaların ardından 1 Eylül’de başlaması gereken propaganda sürecinin 11 Eylül'de başlamasıyla artık geri dönüşün olmayacağı yoluna giren seçimler nihayet Pazar günü yapıldı.

İTİRAZLAR BAŞLADI

Seçimlerin sonuçları daha belli olmadan partilerin itirazları başladı. Tüm partiler birbirini hile yapmakla suçlamaya başladı. Birbirini hile yapmakla suçlamayan parti kalmadı. Seçimlere giren bu partiler olduğuna göre ve hepsi de birbirini hile yapmakla suçladığına göre her partinin kendi çapında hile yapmaya kalktığı gerçeğini açığa çıkarıyor. Ancak itirazlar, birbirini hile yapmakla suçlamalarına rağmen partiler yaptıkları açıklamalarla zaferlerini de ilan etmeye başladı. Durum böyle olunca ister istemez gerçek zafer kimin diye bir soru gelir akla.

SEÇİM HAVASI OLMADAN...

Seçimlerin nasıl bir havada geçtiğini, halkın seçimlere katılım oranını gözlemlemek, halkın seçimlere ne kadar ilgi gösterdiğini takip etmek için oy kullanılan bazı merkezleri ziyaret ettim.

Oy kullanmadaki heyecansızlığın propaganda sürecindeki heyecansızlıktan çok farklı olmadığını gözlemledim. Dikkat edilirse 20 gün süre propaganda sürecinde partilerin birkaç göstermelik miting, birkaç halk toplantısından ileriye gitmedi.

Bu heyecansızlık, seçim havası olmadan yürütülen propaganda, aynı şekilde sandığa da yansıdı. Aslında çok fazla halkın sandık başına gittiğini söylemek de doğru olmaz. Gidenler de hiçbir heyecan duymadan adeta ‘gidip oyumu kullanıp geleyim’ havasıyla, oylarını kullanıp evlerine döndüler.

Gözlemlemek için gezdiğim şehir, içinden geçtiğim köy, kasabaların sokakları bomboştu. Her gün binlerce, on binlerce insanın ve arabanın gelip geçtiği caddeler, sokaklar bomboştu. Parti başkanları, yöneticileri halkın sandık başına gitmediğini görünce oylarını kullandıktan sonra istisnasız hepsi halkın sandık başına gitmesi için çağrılar yaptı. YNK’nin liste başı Kubat Talabani oyunu kullandıktan sonra “vatandaşlık görevimizi yapmak için halkımız sandıkların başına gitsin”, dedi.

Piremagrun’da oyunu kullanan Goran Hareketi Lideri Ömer Seyit Ali, “halkımız sandık oylarını kullansın” derken, İslami Yekgurtu Partisi Başkanı “halkımızı sandık başına gitmeye ikna etmeliyiz” ifadelerini kullandı.

KDP’nin de birçok yetkilisi yaptıkları açıklamada halkın oy kullanması için çağrı yaptı. Ancak buna rağmen Başur halkı sandık başına gitmedi.

ÇELİŞKİLİ KATILIM ORANLARI...

Öğle saatlerine kadar seçimlere katılım oranına ilişkin tek bir veri sunulmadı. Çünkü sandık başına giden yüzde 10'u zor geçiyordu. Saat 12:00’da bazı merkezlerin yayımladığı verilere göre Hewler’de katılım oranı yüzde 16, Süleymaniye yüzde 14 olarak verilirken, en yüksek katılımın Halepçe’de yüzde 25 olduğu belirtiliyordu.

Saat 15.00’a doğru KDP basın yayın organları seçime katılım oranlarını vermeye başladı. Saat 15.00 itibarıyla KDP basın yayın organlarının verdiği genel katılım oranı yüzde 22.96 şeklindeydi. Saat 15.00 itibarı ile verilen katılım oranı Hewler'de yüzde 35, Duhok'ta yüzde 41 ve Halepçe'de yüzde 39 olarak verildi. Elbette KDP basın yayın organlarının, Başur Yüksek Seçim kurulundan aldığı bu verilerle katılım oranını verirken, oy sayısı yüzü geçmeyen, hatta kime yerde yüzün altında olan bazı köy ve kasabaların da oranlarını vererek, katılım oranını yüksek göstermeye çalıştığı gözden kaçmadı.

Sandıklar kapanır kapanmaz Başur Yüksek Seçim ve Referandum Komisyonu yeni katılım oranlarını şu şekilde açıkladı: Erbil: Yüzde 58.58, Süleymaniye: Yüzde 54.90, Duhok: Yüzde 61.87, Halepçe: Yüzde 60.90, Kürdistan geneli: Yüzde 57.96.

Üç saat ara ile seçimlere katılım oranı olarak verilen bu veriler arasındaki uçurum gözle görülebiliyor. Dünyanın hiçbir yerinde yaklaşık 1 milyon 200 bin insanın yaşadığı Hewler gibi bir şehirde üç saat içinde katılım oranının yüzde 23 artacağına kimse inanmaz. Böyle bir şey de mümkün değildir. Verilen bu rakamların gerçeği yansıtmadığını ise en iyi Başur halkı biliyor. Çünkü sandık başına gitmeyerek partileri protesto eden, bugün oy kullanması gereken ancak kullanmayan Başur halkıdır.

KAZANAN BAŞUR HALKI

Pazar günü Başur’da gerçekleşen ve Yüksek Seçim ve Referandum Komisyonu'nun katılım oranını yüksek göstererek manipülasyon yaratmaya çalıştığı seçimlerin tek kazananı Başur halkıdır. Zira her ne kadar seçim komisyonu katılımı yüzde 57 civarında gösterse de gerçek katılım oranının yüzde 40’ın altında olduğuna dair somut veriler mevcut. Başur halkı partileri protesto ederek sandık başına gitmedi. Ona rağmen henüz sonuçlar açıklanmadan zaferlerini ilan eden partiler halkın neden sandık başına gitmediğini acaba ne kadar düşünüyordur... Her ne kadar açık bir şekilde bunu söylemeseler de kapalı kapılar ardından bunu derin derin düşündükleri kuşku götürmez bir gerçektir.

HALK NE MESAJ VERDİ?

Başur halkının neden partileri ve Başur Bölgesel Yönetimini protesto ederek sandık başına gitmediğini birkaç madde şeklinde özetleyelim:

1- Başur halkı 27 yıldır kendilerini yöneten bu yönetime, 'artık bizi yönetemiyorsunuz, oyumuzu kullanmayarak, bundan sonra bizi yönetmeyeceğinizi söylemek istiyoruz' mesajını açık bir şekilde verdi.

2- Başur halkını bu karara iten nedenlerin başında Kerkük ve tartışmalı bölgelerde yaşanan kayıplar geliyor. Bu kayıplar Başur halkı için bir kırılma noktası oldu.

3- Başur halkı, Türk devletinin Başur’u işgal saldırılarına karşı üç maymunu oynayan ve işgali meşrulaştıran partilere karşı bir tavır olarak sandık başına gitmedi.

4- Başur halkı artık demokratik, eşitlikçi bir sistem istediğini gösterdi. Halk, yoksulluğu yaşarken bolluk içinde yaşayan yöneticileri, Başur gelirlerinin bir aile ve çevresine bırakmak istemediğini gösterdi; eşit ve adil gelir dağılımını istediği için sandık başına gitmedi.

5- Başur halkı baştan beri yakından takip ettiği Rojava sistemi gibi bir sistemi istediği için sandık başına gitmedi. Zira Başur halkı çok yakından takip ettiği Kobanê ve Efrîn işgal ve katliam saldırılarında meydanlara akarak sahip çıktığı Rojava Devrimi ve daha sonra sistem olarak şekillenen Kuzey Doğu Suriye sistemi ile demokratik, eşitlikçi, adil ve eşit dağılımın olduğu başka bir dünyanın mümkün olduğunu gördü.

6- Başur halkı bütün bunlarla, aslında Başur’un partilerine dört parça Kürdistan ve Kürt halkının çıkarları ve kazanımlarının, ulusal birlikle sağlanabileceği mesajını verdi. Bunun olmaması durumunda Kerkük ve ekonomik, siyasi, toplumsal alanda bize kaybettireceklerini göstermek için sandık başına gitmedi. Başur halkı, Başur'da demokratik bir siyaset, demokratik bir yönetim ve ulusal birlikle tüm Kürtlerin birliğinin açık mesajını vermek için sandık başına gitmedi.

Elbette birçok kişi ve kesim kendi cephesinden Başur halkının neden sandık başına gitmediğini irdeleyecek. Herkes kendine göre bazı sonuçlara ulaşacak. Şüphesiz Başur halkının sandık başına gitmeyerek kendilerini cezalandırdığı partiler de bunu düşünecek. Nerede hata yaptıklarını doğru yerden bakıp irdelerlerse bunlardan başka ulaşacakları sonuçlar olmadığı kanısındayım.

YENİ HÜKÛMET NASIL OLACAK?

Elbette seçimler yeni bir iktidarı kurmak için yapılır. Seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra şimdi Irak’ta olduğu gibi Başur’da da yeni hükûmet tartışmaları başlayacak. Yeni hükûmeti kim kuracak ve başbakan kim olacak sorularının cevapları daha şimdiden aranıyor. Kurulacak yeni hükûmetin işgale, Bağdat ile yaşanan sorunlara, yine yaşanan ekonomik, siyasi ve toplumsal krize nasıl yaklaşacağını; nasıl çözeceğini herkes merek ediyor. Öte yandan daha şimdiden acaba yeni hükûmetin başbakanı yine Neçirvan Barzani mi olacak gibi can alıcı sorular da soruluyor. Neçirvan Barzani seçimlere girip parlamenter olmadan hükûmeti nasıl kurar diye soranlar da var. Neçirvan Barzani’nin yardımcısı Mam Celal’ın oğlu Kubat Talabani, partinin liste başı olarak seçimlere girerek kendisini halkın onayına sundu. Bırakalım Neçirvan Barzani’yi, KDP listesine bakıldığında Barzani soy isimli tek bir kişinin bile listede olmadığı görülür. Bunu da YNK ile KDP arasındaki farklardan biri olarak görmek gerekir.

Seçim sonuçlarının ne olacağı henüz belli değil. Ancak şu bir gerçek ki, KDP yine hükûmeti kurma görevinin kendilerinde olduğu şeklinde hareket edecek. Yeni bir hükûmet de kurulacak. Belki yeni kurulacak hükûmette diğer partilere de yer verilerek muhalefet tamamen bir önceki hükûmette olduğu gibi ortadan kaldırılacak. Ancak kurulacak yeni hükûmetin yaşanan derin kriz ve sorunları çözmeye gücü yetmeyecek. Tek çözüm yol Kürtlerin Ulusal Birliği ile dört parça Kürdistan’da yaşanan özgürlük, demokrasi, eşitlik sorunlarının çözümüne ulaşılabilir, Kürtlerin kazanımları korunabilir. Zaten Başur halkı sandık başına gitmeyerek Başurlu parti ve iktidara açık bir şekilde verdi.

Diğer önemli bir nokta ise seçimlerden önce KDP ve YNK arasında Kerkük Valiliği ve Irak Cumhurbaşkanlığı konusunda başlayan kriz, her ne kadar şimdi çözülmüş gibi görünse de, daha da derinleştirecek. Zira KDP bu seçimlerden de en fazla oyu alarak çıktığı için her iki makamın da kendi hakları olduğunu söyleyecek ve bunu YNK’ye dayatmaya çalışacak.