Cîlo’nun asi yürekli gencine

Cîlo deyince insanın aklına asi, isyan, korunaklı ve bereket gibi kavramlar gelir. Nasıl ki Cîlo Dağı’nın zirvesi yok olup parçalanamıyorsa seni de parçalı sevemezdik Cîlo Gever.

O yaşama olan bağlılığı ve yoldaşlığa olan inancıyla doğdu halkımın gönlünde. Yüreğinde yanardağların kin ve öfkesi, toprak ananın saf özünün bereketini taşırdı. O arkadaşlarıyla oynayacağına ya da okula gitmesi gerekiyorken çobanlık yapıp, mermi kovanlarıyla oynamaya tabi tutulan çocukların gelecek işlerinin, hayallerinin adaleti için katılmıştı ufuktan önce yola koyulan yiğitler kervanına.

Ne yazmalı, ne söylemeli, neyi haykırmalıydı bu engin dağların doruklarına?

Beraber paylaştıklarımızı mı, çocuk yaşta düşmanla yüzleşmeni mi ya da cesaretli, iradeli duruşunu mu; gelişim hırsını ve iddianı mı, kadına olan bağlılığını mı yoksa sisteme baş kaldırışını mı yazmalıyım, bilemiyorum.

Cîlo deyince insanın aklına asi, isyan, korunaklı ve bereket gibi kavramlar gelir. Nasıl ki Cîlo Dağı’nın zirvesi yok olup parçalanamıyorsa seni de parçalı sevemezdik, biliyorum.

Adlar vardır söylenir, adlar vardır anlamlandırılır ama adlar vardır yürek burkar, göz yaşartır. Bunlardan birisi de Cîlo yoldaşın adıdır.

Bir akşam üstüydü… Mêrdîn’de asi bir fırtına... Tozu dumana katmış, kara haberi vermek için çıkmıştı. Ne yolların asiliği ne de suların hırçınlığı durduruyordu. Saat yediyi geçiyordu, çocuk saflığındaki yüzünü karşımda gördüğümde içimi tuhaf bir his kaplamıştı. Ne yazılan kitap sözlerine de bir ressamın çizdiği tablo misali ele alınıp tarif edilir bir duyguydu. Resim görülür, kitap okunurdu ama duygular… Duygular …

Anlatmakta ya da tarif etmekte ne de zorlanırım bir bilsen Cîlo yoldaş. Cîlo yoldaşı daha çocukken tanıyordum. Evin ilk çocuğuydu, bu da aile içinde en çok değer verilen bir çocuk olmasını sağlıyordu. Çocukken oynadığı oyunlarda bile arkadaşlarıyla olan ilişkisi her zaman ayrıcalıklı bir duruşu ifade ediyordu, bu yönüyle de hep dikkat çekiyordu. Bu okul dönemindeki gelişim hırsı ve iddiasında da çok rahat görülüyordu.

Cîlo yoldaş, mütevazılığı, insancıl oluşu ve hoşgörülüğü ile öne çıkan bir yoldaştı. Cîlo yoldaşın en fazla görülen özelliklerinden biri, hiçbir zaman insanlar arasına fark koymamasıydı. Sınıf farklılığı gözetmeden ilişkilenirdi. Öylesi bir romandı ki, yaşamı hissederek yaşıyordu. Kadın-erkek demeden son derece eşitlikçi yaklaşıyordu. Parti çevresinde de doğal, sade ve coşkulu olmasıyla bulunduğu ortama renk katardı. Öyle titiz bir çalışma sistemini kendi kişiliğinde oturtmuştu ki, yaptığı her çalışma farklı bir yaşam ruhunu estiriyordu.

Cîlo yoldaşın tek hayali Kuzey’e gidip savaş sahasında savaşı birebir yaşamaktı. Bu aslında Cîlo yoldaşta bir ilke olmuştu. Parti içerisinde durmadan gelişme azmiyle büyük çaba sarf ediyordu. Savaş boyutunda gelişmek istediği kadar, ideolojik ve örgütsel olarak da gelişmeyi esas alıyordu.

Cîlo yoldaşı ilk gördüğümde çok olgunlaşmıştı ama içindeki çocuk duygularını hala barındırıyordu.

Cîlo yoldaş, sen yapılması gerekenleri yaptın, gidişin yüreğimi burksa da bu mücadelede sıkacağım her kurşun, senin intikam, öfken ve hırsını da sıkacaktır.

 

* Cîlo Gever (Yılmaz Buldan) 27 Şubat 2005’te Bagok’ta yaşanan çatışmada şehadete ulaştı.