Dede: Semsûr'un yüzde 80’i yıkılmış durumda

HDP Milletvekili Sait Dede, depremin vurduğu kentlerde biri olan Semsûr'da korkunç bir tablo mevcut olduğunu, belirterek, şehrin yüzde 80’inin yıkıldığını söyledi.

Mereş merkezli gerçekleşen ve 10 ilde etkili olan 7,8 ve 7,7 depremlerin 12'inci gününde yapılan açıklamaya göre 36 binden fazla insan yaşamını yitirdi. Depremin üzerinde 12 gün geçmesine rağmen hale on binlerce insan enkaz altında. Devletin kaderine terk ettiği bölgede başta HDP olmak üzere sivil toplum örgütlerin halka yardımları devam ediyor. Türk devletin insan hayatını hiçe saydığı 10 ilde, kepçelerle enkazlar kaldırılmaya başlandı.

AKP-MHP iktidarı ise, bölgeyi rant alanına çevirmeye çalışıyor. Faşist Türk hükümeti bir yandan HDP ve sivil toplum örgütlerinden gelen yardımlar engellerken diğer yandan yapacağı konutlarla rant elde etmenin peşinde.

Depremin ilk gününde itibaren deprem bölgesinde bulunan Hakların Demokratik Partisi (HDP) milletvekillerinden Sait Dede, yaşananları ANF’ye değerlendirdi:

SEMSÛR'DA KORKUNÇ BİR TABLO MEVCUT

HDP olarak depremin meydana geldiği ilk saatlerde hızlı bir şekilde organize şekilde il-ilçe yöneticileri, PM, MYK, milletvekili grubu ve eşgenel başkanları ile depremin meydana geldiği tüm illere dağıldıklarını ifade eden Dede, “Yine tüm il-ilçe örgütlerimizde kurulan seçim koordinasyonlarını hemen kriz koordinasyonuna çevirdik. Ben en fazla Semsûr'da kaldım. Semsûr'a ulaştığımızda şehrin korkunç bir tablo mevcuttu. Kesinlikle ortada bir organizasyon ve koordinasyon olmadığını gördük. Kimin ne yaptığı belli değildi. Semsûr'un yüzde 70’i, 80’i yıkılmış durumdaydı. Tam bir hayalet şehir görüntüsü mevcuttu. İlk günlerde elektrik yoktu üç dört günden sonra sadece bir kısmına elektrik verildi. Yani aslında hiçbir şey kalmamıştı. Enkaz altında binlerce insan yine enkazdan kurtulan binlercesi enkaz başında o soğukta dışarda bekliyorlardı. Bazı enkazlara ikinci gün, bazı enkazlara üçüncü - dördüncü gün çalışmalar başladı. Ama olan çalışmalarda çok yetersiz, çok aksaktı” dedi.

DEPREM BÖLGESİNDE İKTİDAR YOKTU

Gittikleri her yerde insanların “devlet nerede, devlet bugün olmayacaksa ne zaman olacak” diye sorulduğunu söyleyen Dede, şu ifadelerde bulundu: “Hakikaten ortada kimse yoktu. Ama dört bir yandan Semsûr'a gönüllüler gelmeye başladı. Dört bir yandan yardım tırları gelmeye başladı. Evet iktidar ilk üç gün neredeyse hiç yoktu sahada. Olmayan, gözükmeyen iktidar gelen gönüllüleri, yardımları engellemeye çalışıyordu. Tüm bunlara rağmen dayanışma çok üst safhadaydı. İnsanlar ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Ama maalesef insanların yapacakları da sınırlıydı. Çünkü iş makinaları, profesyonel ekipler gerekiyordu. Emin olun vaktinde organize bir şekilde müdahale edilebilseydi can kayıplarımız çok daha az olurdu. Bakın biz köylere gittik bazı köylere üç, dört gün boyunca kimse uğramamıştı. İnsanlar kendi imkanları ve gönüllüler ile enkaz altından yakınlarını kurtarmaya çalıştılar. Kurtulan insanlar dışarda o soğukta bekliyorlardı. Ortada iktidar yoktu. Çadır yoktu, barınma yoktu, ısınma yoktu. Sahada gönüllülerin dayanışma malzemeleri vardı. Türkiye halkları vardı, sivil toplum vardı, denekler vardı. Hakkari’den, Şırnak’tan, Mardin’den, İzmir’den, İstanbul’dan, Mersin’den, Adana’dan, Samsun’dan gelen insanlar vardı. Gelen yardım tırları vardı. İnsanlar el ele vererek yaraları sarıyorlardı. Çok üst düzeyde bir dayanışma vardı. Kim elinden ne geliyorsa yapıyordu. Asıl sorumluluk sahipleri çok sonradan ortaya çıktılar.”

ÇÖZÜM DEMOKRATİK YEREL YÖNETİMLERDE

Dede, “Deprem bölgesinde binlerce insan ilk günlerde “biz yakınlarımızın sesini duyuyorduk, ama çalışmalar geç başladığı için erken, doğru müdahale olmadığı için sesleri kesildi” dediler. Bakın hala enkaz altında binlerce insan var. Başta da dediğim gibi her yerden insanlar geldiler, gelmeyenler yardım ulaştırdılar. Ama özellikle artık bu aşamada ciddi anlamda kışlık çadır, konteyner, hijyen malzemesi ve kuru gıda ihtiyacı var. Maalesef bizim sahadaki gözlemimiz kayıplarımızın söylenenden çok fazla olduğudur. Çünkü herhangi bir kayıt yoktu zaten ortada, cenazesini alan götürüp gömüyordu.  Kar, rant, savaş ve sömürü sistemi üzerine kurulu bir sistem çöktü ve binlerce insanımız enkazında kalarak can verdi. Ulus devletin katı merkeziyetçiliği bir çadırın kurulmasını dahi imkansızlaştırdı, kurtarma faaliyetlerine engel oldu. Çözümün demokratik yerel yönetimlerde olduğunu büyük acılar yaşayarak bir kez daha gördük” şeklinde konuştu.