Kobanê’yi bırakmayacağımızın sözünü verdik ve bırakmadık

Kobanê direnişi sürecinde DAİŞ çeteleriyle yaşanan çatışmada yaralanan savaşçılar, “Kobanê topraklarını bırakmayacağımızın sözünü verdik ve Kobanê’yi özgürleştirerek sözümüzü tuttuk” dedi.

26 Ocak 2015 saat 3’e 10 var. Bu zaman dilimi Kobanêli herkesin yeniden doğuşunu ifade eder. ‘Düştü, düşmek üzere’ olduğu söylenen Kobanê Arin, Rêvan, Zehra ve Gelhatlar tarafından özgürlük bayraklarıyla donatıldı. Kobanê düşmedi ve yenilmedi, Kobanê özgürleşti ve kazandı. DAİŞ yenildi, YPJ-YPG kazandı.


Kobanê savaşında birçok farklı hikayeler ve deneyimler yaşandı. Kobanê savaşının yaralılarından biri olan direnişçi Îsmaîl Elî, Kobanê’de Xalê Simo olarak biliniyor. Xalê Simo, Kobanê savaşına dair anılarını şöyle anlattı: "Savaş şehre ulaşmadan önce birçok köy DAİŞ çetelerinin vahşetine maruz kaldı ve o köylere çok sayıda saldırı düzenlendi. Kobanê'nin merkezi de çeteler tarafından yoğun kuşatma ve ambargo altındaydı. Kobanê'nin batı yakasında Şêxler, güney yakasında Şirin ilçesi ve doğu yakasındaki Bexdike köyü kuşatma altındaydı. Burası Kobanê'nin sınırıydı, ne gıda, ne de yaşam ihtiyaçları buradan geçmiyordu.

DAİŞ çetelerinin planı Suriye'nin başkenti Şam'a saldırmaktı. Kobanê, Efrîn ve Cizîre'yi birbirinden ayırmak istediler bundan dolayı da Kobanê'ye saldırdılar. Bir gecede tüm güçleriyle Kobanê'ye gittiler, bir hafta içinde de Kobanê'nin köylerini tamamen işgal ettiler. Pek çok arkadaşımızın şehit olduğu Miştenur Tepesi çetelerin elindeydi, tank, top başta olmak üzere ellerinde çok güçlü silahlar vardı. Bizim elimizde ise sadece küçük silahlarımız vardı onlarla direndik. Çete grupları artık yönünü şehre vermişti. Şehirde sınırlı imkanlarımıza rağmen tarihi bir direniş gösterdik. Çok sayıda çete saldırıya geçti, kara propaganda yaparak savaşçıları ve halkı korkutmaya çalıştılar.

Halkın bir kısmı sınırı geçerek Kuzey Kurdistan’a geçti, bir kısmı da sınırdan Kobanê’yi izliyordu. Kobanê sınırında silah taşıyabilenler de savaşçıların arasına katıldı. Savunma hattımızı Gumrigê, Sûq el hal caddesi, Reqa lokantası ve Kobanê şehir merkezinin yakınına savunma hattımızı kurduk. Mücadelenin temelini Önder Apo'nun düşüncelerinden ve felsefesinden aldık. Ölümümüz ve kurtuluşumuz burada dedik. Kobanê'nin üç tarafı gitti, bir tarafı kaldı. Ölüm-kalım savaşı oldu bizim için.”

KANÎYA KURDAN’DA KELEŞLERLE DİRENİYORDUK

Şehit Doğan ile birlikte Helince köyünde DAİŞ çetelerinin saldırılarına karşı mücadele ettiklerini söyleyen Xalê Simo, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Ne olursa olsun buradan ayrılmayacağımızın sözünü verdik. O gece sabaha kadar heval Doğan ile birlikte keleşlerle savaştık. Kobanê giderse ne dil kalır, ne de kimlik kalır diyorduk. Sadece direnişi esas alıyorduk. Kaniya Kurdan’a yönümüzü verdik, çeteler bana ismimle hitap ediyorlardı. “Xalê Simo yarın seni camide idam edeceğim" diyordu. İki gün Kaniya Kurdan da kaldık ve ardından şehre girdik. 134 gün boyunca şehirde savaştık. Savaşçıların ve gerillanın direnişi sayesinde Kobanê özgürleşti ve DAİŞ’ten kurtarıldı. PKK'nin fedai gücü sayesinde Kobanê ve Kobanê halkı kurtarıldı. PKK'ye borçluyuz ve sonuna kadar savunma güçlerimizin yanında olacağımızın sözünü veriyoruz.

Direniş ruhuyla mücadele ederek Kobanê’yi özgürleştirdik. Savaşta iki kez yaralandım. Ben de sonuna kadar direndim ve Kobanê'den ayrılmadım. Kobanê özgürleştirildikten sonra Girê Spî'den Sirîn hattına yönümüzü verdik, Tişrîn barajı, Minbic ve Rakka'ya gittim. Rakka’da yaralandım ve bacağımı kaybettim. Ama gücüm olsaydı bu dava için hala savaşırdım ve hala da mücadele ediyorum. 26 Ocak 2015 yılında Kobanê’nin özgürleştiğini Kaniya Kurdan’da aldık. Kobanê’yi bırakmayacağımızın sözünü verdik ve bırakmadık.”


APÊ NEMİR YÖNÜNÜ SAVAŞ CEPHESİNE VERDİ

Apê Nemir olarak tanınan Xelîl Osman Remê ise o dönem yaşadıklarını şu şekilde anlattı: "Rojava devrimi Kobanê savaşından önce başlamıştı. Ben de devrimi korumak için Asayiş güçlerinde yer alarak kontrol noktalarında görev yaptım. Bir süre sonra, Borêz köyündeki savaş mevzisine gittim ve DAİŞ'e karşı savaşmaya başladım. Borêz'de ​​bacağımdan yaralandım, tedavi sonrası Kendal köyüne gittim. Savaş Kobanê’ye ulaşana kadar orada topraklarım için savaştım.”

4 çocuğuyla birlikte Kobanê direnişinde yer alan Apê Nemir, “Dört çocuğumla Kobanê savaşında yer aldım ama dört çocuğumun savaşta olduğunu bilmiyordum. Ne evimden, ne de çocuklarımdan haberim vardı. Tek bildiğim iki çocuğumun savaşın ortasında olduğuydu ama dört çocuk olduğunu bilmiyordum. Ben Sûq el Halê cephesindeydim, daha sonra Kobanê sokaklarında savaş mevzilerimizi oluşturduk, ben de orada kaldım. Kobanê savaşı anlatamayacağım kadar büyük bir hikayedir. Konuştuğumda kalbim öfkeyle doluyor. Pek çok arkadaşım yaralandı, pek çoğu da şehit oldu” dedi.

KOBANÊ’NİN ÖZGÜRLEŞMESİYLE HAYALLERİMİZE KAVUŞTUK

Apê Nemir, konuşmasının devamında silahını alarak topraklarını savunmaya başladığını belirterek, "Elimdeki küçük silaha karşı çetelerde tank, top ve çok güçlü bir teknik vardı. Ama yine de direndim. Kendi kendime hep şunu söyledim; ‘Ya şehit olacağım, ya da Kobanê'mizi hep birlikte kurtaracağız.’ Bunu söylemeye devam ettim. Kobanê savaşı çok ağırdı ve tanımlanamaz. Hava soğuktu, günlerce aç kaldık ama büyük bir iradeyle direndik. Dört parça Kurdistan'ın gençleri sayesinde Kobanê'yi kurtardık. Hayallerimizi gerçekleştirdik, Kobanê'yi kurtardık ve kazandık. Elimde silahım vardı ve onunla konuşuyordum. ‘Senden başka dostum yok, sana inanıyorum’ diyordum. Savaş cephesinde 70 yaşındaydım, savaşçılar ise 20 yaşındaydı. Yaşım bir engel değildi. Kobanê savaşı çok ciddi bir savaştı. Kobanê'yi vermiyorum, vermiyorum, vermiyorum dedim. Hayalimi gerçekleştirdim” diyerek konuşmasını sonlandırdı.