Şehit aileleri: Şehitlerimizin cenazeleri nerede?

Efrîn Şehit Aileleri, Türk devletinin Efrîn şehitliğine yönelik saldırısına tepki göstererek, şehit cenazelerinin nereye götürdüklerini bilmek istediklerini söyledi.

Efrîn'i işgal eden Türk devleti ve çeteleri sistematik bir şekilde Efrîn'de insan kaçırma, tecavüz suçları ile insan hakları ihlali gerçekleştiriyor. Son dönemde Çağın Direnişi şehitlerinin toprağa verildiği şehitliğe saldırarak şehit cenazelerini bilinmeyen bir yere götürerek tahrip ettiği şehitliği de toplu mezar olarak kamuoyuna lanse etti. Çağın Direnişi şehitliğini yıkan Türk devleti ve çeteleri Efrîn ile diğer işgal alanlarında benzer suçları sistematik bir şekilde yapıyor.

Buna göre:

* Rojava Devrimi öncesi yapılan Şehit Seydo Şehitliği işgal saldırısı esnasında bombalandı.

* İşgalci Türk devleti ile çeteleri tarafından tahrip edilen başka bir şehitlik Şehit Refik Şehitliğiydi. Alana getirilen çeteler ve aileleri 2020 yılında şehitlik üzerinde inşa edilen konutlara yerleştirildi.

* 258 QSD’li şehidin cenazesinin bulunduğu Şehit Avesta Xabur Şehitliği Nisan 2020 yılında işgalci Türk devleti ile yıkılarak şehitlik hayvan pazarı alanına dönüştürüldü.

* Dördüncü şehitlik ise Türk devletinin işgal saldırısının yoğunlaştığı dönemde 13 Mart 2019 tarihinde inşa edildi. Söz konusu şehitlikte QSD'nin 73 şehidi ile birlikte işgal saldırısında hayatını kaybeden sivillerin cenazesi bulunuyordu.

3 AKRABAM O MEZARLIKTA

Ajansımıza konuşan Efrîn İnsan Hakları Örgütü üyesi Cibrayil Mustefa, yaşanan Türk devleti terörünün ilk veya son olmadığını söyleyerek, konu hakkında konuştu: "Türk devletinin haber ajansı Anadolu Ajansı 'Efrîn'de toplu mezar bulunduğu' haberini geçti. Haberinde 'alana gömülü olanların YPG ve YPJ tarafından öldürüldü' iddia edildi.

Yasal ve hukuki olarak olağan bir süreçte elbiseleri ile gömülen insanların bulunduğu alana toplu mezar deniliyor. Ancak söz konusu alana dair görüntü ve fotoğraflara bakıldığında alanın toplu mezar olmadığı, her cenazenin mezarı olduğu anlaşılıyor. Ayrıca mezardan çıkarılan her cenazenin kefen ile gömüldüğü görülüyor. Bu da her cenazenin örf ve adetlere göre gömüldüğünü gösteriyor. Ben Efrînliyim, 3 akrabamın cenazesi o mezarlıkta gömüldü. Türk devleti oranın toplu mezar olduğunu iddia ediyorsa cenazeleri ailelerine versin."

Türk devletinin hukuken, yasal ve siyasi açıdan iflas ettiğini söyleyen Mustefa, "Türk devleti bu konuyu cinayet dosyası olarak kullanıyor. Her cinayet dosyasında da şu koşullar bulunuyor:

* Katil kim?

* Öldürülen kim?

* Katledilme sebebi nedir?

* Hangi aletlerle katledildi?

Konun cevapları mevcut; katledilen Efrîn'in çocukları, katil Türk devleti ve çete grupları. Hangi araç ve aletler ile katledildikleri konusu irdelendiğinde ise Türk devletinin savaş ve keşif uçakları tarafından öldürüldükleri anlaşılıyor. Bizler uluslararası bir komitenin oluşturulması ve oradaki şehit cenazelerini araştırmasını istiyoruz. Yasal olarak bu cinayetin Türk devleti tarafından yapıldığı ispatlıdır. Bu konudan hareketle Türk devletinin hukuki, yasal ve siyasi açıdan iflas ettiğini söyleyebiliriz. Yapabilecekleri bir şey kalmadı, dolayısıyla şehit cenazelerine saldırıyorlar" diye konuştu.

TÜRK DEVLETİNİN SAVAŞ SUÇLARI RAPORLARLA KANITLANDI

Mustefa, Efrîn işgalinden bu yana hazırlanan tüm raporların Türk devletinin Efrîn'de savaş suçu, soykırım ve insanlığa karşı suç işlediğini gösterdiğini söyledi. Söz konusu raporlardan bir tanesinin Suriye Uluslararası Araştırma Komitesi'ne ait olduğunu kaydeden Mustefa devamla şöyle konuştu: "Komite İnsan Hakları Meclisine ve Birleşmiş Milletlere bağlı bir kurumdur. Mart 2021 yılında yayınlanan raporda Türk devleti ve çetelerinin insan hakları ihlalinde bulunduğunu vurguluyor.

Türk devleti bunun şehitlik olduğunu bilmesine rağmen 'toplu mezar' diyerek uluslararası toplumu kandırmaya çalıştı. Türk devleti bu tehlikeden kendisini sıyırmak için bazı adımlar attı. Bunlardan bir tanesi de Nasır El Heriri'nin Efrîn'e gönderilmesi ve 'Zulmü red komitesi' kurması oldu. Ancak Efrîn'de bulunan ve bizimle ilişki kuran insanlar bu komitenin insanların malına el koyduğunu söyledi. Komiteye şikayette bulunanlar da tutuklanarak zindana atılıyor. Dolayısıyla Türk devletinin bu girişimi de sonuçsuz kaldı. Bu defa Ebdi El Hekim Beşar'ı göndererek kendisine 'Efrîn'de insan hakları ihlali bulunmuyor' dedirtti. Bu da başarılı olamayınca mezarlık dosyasını öne sürdü."

TÜRK DEVLETİNİN YALANLARI ORTAYA ÇIKTI

Gerçeğin ortaya çıkması adına yasal ve hukuken ellerinde bulunan belge ve bilgilerin hepsini uluslararası toplum ile paylaşmaya hazır olduklarını söyleyen Mustefa, "Türkiye cinayet işliyor. Elimizdeki belgeleri kamuoyu ile paylaşmaya başladığımızda Türk devletinin yalan söylediği ortaya çıktı. Türk devleti şu an sessiz. Ancak Efrin halkı olarak uluslararası kurumlara çağrıda bulunuyor, bir komitenin oluşturulmasını ve şehitlerin katilinin açığa çıkarılmasını talep ediyoruz" dedi.

Konuşmasının sonunda 1907 yılında hazırlanan Lahey Sözleşmesine atıfta bulunan Efrîn Bölgesi İnsan Hakları Örgütü üyesi Cebrayil Mustefa, işgalci bir devletinin sivilleri koruma, mezarlıkların da içinde bulunduğu değerleri koruma ile yükümlü kılar hatırlatmasında bulunarak şöyle konuştu: "Türk devleti Lahey'in 42. maddesinden 56. maddesine kadar ihlal ediyor. Ayrıca Cenevre dördüncü sözleşmesinin 27. ile 24. maddesi başta olmak üzere 47. ile 78 maddelerini de ihlal ediyor. Dolayısıyla insan haklarına dair tüm uluslararası antlaşmaların Türk devleti tarafından çiğnendiğini söyleyebiliriz."

ŞEHİTLERİMİZE NE YAPTIKLARINI BİLMEK İSTİYORUZ

Türk devleti tarafından cenazesi şehitlikten çıkarılan şehit Mihemed Mistefa'nın kızı Ayide Mistefa da şunları söyledi: "Babam Asayişin İç Güvenlik Gücünde yer alıyordu. Türk devleti savaş uçaklarının saldırısında 11.03.2018 tarihinde şehit düştü. Saldırıların yoğunluğu ve bombardımandan dolayı şehitlerimizi hastaneye yakın toprağa vermek zorunda kaldık. Babamın cenazesini 14 Mart 2018 tarihinde tören ile toprağa verdik. Aynı gün 35 şehidin cenaze töreni düzenlendi.

Şehit Mihemed'in kızı olarak Türk devletinin şehitlerimize ne yaptıklarını bilmek istiyoruz. Bizler bir gün Efrîn'e dönerek babamın mezarını ziyaret etmeyi umuyoruz. Bundan dolayı uluslararası topluma babamın ve tüm şehitlerinin cenazesinin nerede olduğunu ortaya çıkarması çağrısında bulunuyorum."

Şehit Ehmed Xanê'nin babası Ebdin Xanê de Ehmed'in 12 Mart 2018 tarihinde şehit düştüğünü, cenazesini de bombardıman altında toprağa verdiklerini söyledi. Tüm insani kurumlara çağrıda bulunan Xanê, Türk devletinin cenazelerine ne yaptıklarını bilmek istediğini söyledi.