Direndikçe özgürleşen Mîtan

Mücadele ettikçe var olacağını, direndikçe özgürleşeceğini bilen Mîtan, bu toprakların her bir karışının şehit kanı ile sulandığını candan hisseden ve savaş alanlarını özgürce nefes alınabilen tek yaşam alanı olarak bilen cesur bir kahraman.

Rojava Devrimi ile yaklaşık 13 binden fazla yiğit ailesini, halkını ve topraklarını savunmak için canını feda etti. Bunlardan biri de Kemal Mihemed Elî Dûdû (Mîtan Şoreş).

1995 yılında Serêkaniye’de doğan Mîtan Şoreş, yurtsever aile ortamında büyüyerek düşman gerçekliğini yakından tanır.

Yurt sevgisi daha çocukken işler Mîtan’ın hücrelerine. İşgale maruz kalmış ülkesi için daha fazlasını yapması gerektiğini fark eder ve Kuzey ve Doğu Suriye Devrimi’nin sıcak ortamından, şehitlerden etkilenerek 2016 yılında QSD’ye katılır. Bir şehirle sınırlı kalmaz, nerede ihtiyaç varsa canı gönül yola koyulur.

6 yıllık mücadelesi ardından Mîtan Şoreş, Türk devletinin 6 Kasım’da SİHA ile Qamişlo’da bir aracı hedef alması sonucu şehit düşer.

Şehit Mîtan’ın evini ararken aldığım adrese göre bir kapıyı çaldım ve sarışın bir çocuk kapıda karşıladı beni. Adı Tarık’mış. 2 yaşındaki Tarık’a burası Heval Mîtan’ın evi mi diye sorduğumda gülerek annesine koştu. Ardından anladım ki Tarık, Şehit Mîtan’ın ilk çocuğu. Evin eşiğinde Şehit Mîtan’ın eşi Ayşe karşıladı beni. Genç yaşta yitirdiği eşi ardından gözyaşı dökmeyeceğine ahdetmişçesine sıcak karşıladı her misafiri gibi beni de. Elinde 8 aylık bebeği Lilyan ve yerinde durmak bilmeyen Tarık’ı göstererek, “Mîtan’dan kalan tek yadigârlarım” dedi.

Kürdistan Özgürlük Devrimi’nin mücadele atmosferi içinde büyüyen Şehit Mîtan, Ayşe ile evliliği ardından annesi ve babasını da yanına alarak birlikte yaşamaya devam ediyor. Mîtan’ın annesi Ebta Elî ve babası Mihemed Elî salonda oturuyorlardı sessizce. Ana yüreği anlatmaya başlamıştı bile. Şehadetinin ilk ayı olsa da hala inanmakta zorlandığını söylüyordu ama ‘tek benim Mîtan’ım değil, binlerce yiğit evladımızı yitirdik, binlerce çocuk babasız kaldı” demeyi de unutmadı.

Baba Mihemed’le çatık kaşlarından Türk devletinin saldırılarına olan öfkesini anlamak için sohbet etmeye gerek bile kalmıyordu. Dûdû ailesi, Serêkaniyeli bir aile. Türk devletinin Serêkaniye’ye işgal saldırıları ile 3’üncü gün evlerini ve tarlalarını arkalarında bırakarak Rimelan’a göç etmek zorunda kalıyor. Baba Mihemed anlatırken, “Önce evimizi, tarlamızı aldılar ardından küçük oğlum Kemal’imi bizden kopardılar” dedi.

Tarık ve Lilyan, Mîtan’ın ardından bıraktığı iki çocuk. Lilyan sakin, uysal. Babasıyla tanışma fırsatı olmayan bir kız çocuğu. Direniş geleneğinden gelen ailesinin ne mücadeleler verdiğinin, babasının şehit düştüğünün farkında bile değil. Tarık ise daha hareketli, babasının yokluğundan huzursuz. Sürekli babamı da getirmedin mi, ne zaman gelecek diye sorup durdu Tarık. Mîtan’ın fotoğraflarını kimseyle ile paylaşmıyordu, benim baba diyordu. Annesi Ayşe ile yaptığımız röportaj da sürekli babasının fotoğrafını kaçıyor, sarılıyor, “benim babam” diyordu.

Şehit Mîtan’ın eşi Ayşe Mihemed Mehmud ve babası Mihemed Elî Dûdû, Şehit Mîtan’ı anlattı.

Ayşe Mihemed Mehmud (22) eşi Kemal’e Heval Mîtan diye hitap ederek şunları dile getiriyor:

ADALETİN ARDINDAN KOŞAR


“12 Aralık 2019 yılında evlendik. Lilyan ve Tarık adında iki çocuğumuz var. Hakikati arayan biriydi, adaletin ardından koşardı, kimin hakkı ne ise onu verirdi.

Yoldaşlarını çok seviyordu. Temiz kalpli biriydi. Kimseyi kırmazdı. Sessiz bir kişiliği vardı. Biri soru sormadan kolay kolay konuşmazdı.

Evli bir çift gibi yaşayamadık. Mîtan, 25 gün öz savunma görevini yerine getirirdi, ay da sadece 5 gün eve gelirdi. Bazen o 5 gün Mîtan için bitmezdi, beklemez yine yoldaşlarının yanına dönerdi.

MİTAN’IN ŞEHİT DÜŞTÜĞÜNÜ HİSSEDER

Şehit düştüğünde herkesten önce ben gittim. Mîtan’ı kendi ellerimle farklı bir arabaya koydum ve hastaneye götürdük. Annemin yanındaydım. Şehit düşmeden yarım saat önce bir saat sonra geleceğini söylemişti fakat içimde kötü bir his vardı. Bir süre sonra bir patlama sesi geldi, çığlık attım ve anneme Mîtan’ın arabası dedim. Hissetmiştim. Saldırının olduğu yere gittiğimde de Mîtan’ın arabası olduğunu anladım ve koştum.

LİLYAN’IN BABA DEYİŞİNİ DUYAMADI

Çocuklarını doya doya göremedi. Tarık, O’na baba demezdi. Mîtan’da baba demesin heval desin derdi.

Tarık hala gidişine alışamadı. Her gün telefona sarılır, arada eve gelsin der. Lilyan zaten babasını tanımıyor. Daha 8 aylık. Mîtan, kız çocuklarını daha çok severdi. Lilyan onun için ayrıydı. Her eve geldiğinde acaba ne zaman baba diyecek merakını yaşıyordu. Şehit düştüğü gün Lilyan baba dedi fakat Mîtan duyamadı.

Mîtan’ın şehit düştüğünü hala kabul edemiyorum, yanımda gibi hissediyorum. Mîtan nasılsa bende öyle olacağım. O’nun izinden ilerleyeceğim. Çocuklarımı, Mîtan’ın sevgisinden mahrum bırakmayacağım. Mîtan’a olan sevgim çocuklarıma kaldı.

BİNLERCE MÎTAN DEVRİME KATILMALI

Mîtan, devrime nasıl öncülük etti, birçok başarıya vesile ve şahit olduysa ben de Mîtan’ın emeğine sahip çıkıp takipçisi olacağım. Bir Mîtan gitti, binlerce Mîtan doğmalı, devrime hizmet etmeli.

İÇTENLİĞİ İLE TANINIYOR


Mihemed Elî Dûdû(73), oğlunu şöyle anlatıyor:

“2016 yılında Öz savunma görevi ardından Til Temir, Dêrîk, Hol, Minbic, Tebqa’da ve hamlelerde yer aldı.

Oğlum Mîtan ahlaklı biriydi. Birçok arkadaşı vardı. İçten biriydi. Yoldaşlarının bir dediğini iki etmezdi. Evde de böyleydi. Bir gün olsun ters cevap vermezdi. Çok konuşmazdı ama sohbete başladığında dinlemek isterdim, farklı görüşleri vardı. Toprağına bağlıydı, toprak sevgisini sürekli dile getirirdi.

SURİYE SİSTEMİNİ REDDEDER

Mîtan Şam’da 5’inci sınıfa kadar okudu. Biz okumasını çok istedik fakat okumayı sevmezdi. Şam, bizi vatandaş olarak kabul görmüyordu. Kimliğimiz yoktu. Mîtan’da, doktor, avukat veya öğretmen de olsam vatandaş bile görülmediğim bir ülkede ne yapabilirim hep derdi ve okulu gitmek istemedi.

ÖZGÜR KÜRDİSTAN’DA YAŞAMAK İSTER

Sürekli Kürdistan’dan bahsederdi. “Ne zaman özgür bir Kürdistan’a kavuşacağız, topraklarımızda refah yaşayacağız” derdi. Küçük büyük demeden herkese özgür Kürdistan hasretini anlatırdı, tek istediği Kürdistan’da özgürce yaşamaktı, dünya malında gözü yoktu.

HAKİKAT İYİ BİLİNMELİ

Halklar, hakikati iyi bilmeli. Eğer bir olursa özellikle Kürt halkı el ele verirse, hainleri aralarından atarlarsa Kürt halkına dönük zulüm sona erer. Ne zaman kadar zulüm altında yaşayacağız?”