Tanıklar Qamişlo katliamını anlatıyor: Aynı politika sürüyor

12 Aralık 1980’de Türk devletinin Qamişlo’da gerçekleştirdiği katliam üzerinden 38 yıl geçti. Katliamı yaşayanlar ve tanıklıklar Türk devletinin Kürtleri katletmek için her zaman bir bahanesinin olduğunu kaydetti.

Kürtleri katletmek için her zaman gerekçesini hazır bulunduran Türk devleti, Suriye istihbaratı Muhaberat'ın desteği ve işbirliğiyle 12 Aralık 1980 tarihinde Rojava'nın Qamişlo kentinde bir eve düzenlediği saldırıyla aralarında KAWA örgütünün üst düzey yöneticileri ve üyeleri ile onların bulunduğu evin sahiplerini katletti. Türk devletinin 1930 yılındaki Agirî (Ağrı) isyanından sonra Kürtlere karşı gerçekleştirdiği ilk "sınır ötesi operasyon" olarak bilinen saldırıda biri anne karnındaki çocuk olmak üzere 16 Kürt yurtseveri katledildi.

Bugün Rojava'ya "PKK, YPG, PYD" bahanesiyle saldıran, Kerkük'te Irak'tan önce tepki veren ve sınıra asker yığan Türk devleti, dün de farklı isimlerle Kürtleri katletmek için bahaneler üretiyordu. 12 Aralık 1980 gecesi Muhaberat ve sonraki yıllarda JİTEM'le çalışan bazı Kürt işbirlikçilerin desteğiyle Nusaybin'den Qamişlo'nun sınır köyü Cirnikê'de bir eve baskın düzenleyen Türk Genel Kurmayına bağlı Özel Harp Dairesi'nden bir grup, 6'sı KAWA örgütünün kadrosu ve ev sahibinin ailesinden de 9 kişiyi katletti.

KAWA MK üyesi Hüseyin Arslan, KAWA Askeri Konsey Üyesi Mehmet Emin Mutlu, KAWA Kadın Komitesi Sorumlusu Necla Baksi (katledildiğinde 4 aylık da hamileydi), KAWA üyeleri Mehmet Dursun, Müslüm Yıldız ve Hasan Ateş ile ev sahibi Remezan Kabreş ile ailesinden Azad Remezan, Hanife Remezan, Şükrü Remezan, Xweşnaw Remezan, Emine Remezan, Abdülkerim Remezan, Ferhat Kerim ve Kawa Kerim'in katledildiği katliamın tanıkları ANF'ye anlattı.

38 yılı geride bırakan katliamdan sağ kurtulan Heybet Açıkgöz ve katliamın tanıklarından Mihemed Heci Seyîd, Zeynep Şero ve Salih Gedo, Türk devletinin Kürtleri katletmek için her zaman bir bahanesi olduğunu kaydederek, o günkü cunta rejiminin aklının bugün de Türk devletinde egemen olmayı sürdürdüğünü kaydetti.

HEYBET AÇIKGÖZ ANLATIYOR

Katliamdan 14 kurşun ve çok sayıda şarapnel parçası alan ve sağ kurtulan Heybet Açıkgöz, Stockholm'den sosyal mesajlaşma programı whatsap üzerinden tanıklıklarını ajansımıza anlattı. 12 Eylül darbesi sonrası örgütlenme ve Kürdistan'ın diğer parçalarında faaliyet yürütmek için Qamişlo'ya geçtiklerini belirten Açıkgöz, "Qamişlo'da Kürt yurtseveri Remezan Kabreş'in evinde kalıyorduk. O gece saat 20.00 sularında bir patlama sesi geldi ve etrafımız sarıldı. Tek bir silahımız bile yoktu. Ben ayaklarımı kapıya dayayıp sırtımı duvara verdim ki kapı açılmasın. Her yerden kurşun yağıyordu. Ne kadar sürdü bilemiyorum ama en fazla 4-5 dakika sonra ev alev aldı" diye kaydetti.

Halk tarafından evden çıkarıldığını ve daha sonra hastaneye götürüldüğünü uzun süre Hesekê, Halep ve Şam'da yaralı halde kelepçeli olarak zindanlarda tutulduğunu belirten Açıkgöz, Suriye rejiminin kendisini Türkiye'deki İhvancılarla (Müslüman Kardeşler) takas etmek istediğini kaydetti. Açıkgöz, katliamda yaşamını yitiren Necla Baksi'nin abisi Mahmûd Baksi, YNK Genel Sekreteri Celal Talabani ve Irak Komünist Partisi'nin girişimleri sonucu İsveç'e çıkarıldığını söyledi.

'ŞEHİTLERİMİZİN ANILARI GEREĞİ ROJAVA'YI BÜYÜTMELİYİZ'

"Türk devleti bundan 40 yıl önce Kürtlere ne yaptıysa bugün de aynı şeyi yapıyor, hiçbir fark yok" diyen Açıkgöz, şunları dile getirdi: "Dün farklı bir isim ve bahaneyle Rojava'ya saldıran Türk devleti, bugün de farklı bir bahane ile Rojava'ya saldırıyor. O zaman büyük bir Kürt gücü yoktu. Bizi tehlike olarak görüp imha etmeye çalıştılar. Bugün de Rojava'yı tasfiye etmek istiyorlar. Biz Kürtlere düşen görev ise her konuda Rojava'yı büyütmek ve oraya destek sunmaktır. Şehitlerimizin anılarına bağlılık gereği bugün Rojava'da ve Bakûr'da yapılan her türlü çalışmayı desteklemek ve sahiplenmek gerektiğine inanıyorum. Şehitlerimizin bizden beklentisi budur."

SURİYE'NİN BİLGİSİ VARDI

Remezan Kabreş'in komşularından ve katliamın tanıklarından Mihemed Heci Seyîd de saldıranların yağmurlu bir geceyi seçtiğini ve sınırı geçerek direkt olarak eve yöneldiklerini kaydederek, "Anlaşılan sağlam bilgi almışlardı. İşbirlikçileri vardı muhakkak, ayrıca Suriye devletinin bilgisi olmadan böyle bir şey yapmaları da imkansız. Bizler Remezan Kabreş'in evindekileri 'talebe' olarak biliyorduk ama kim olduklarını bilmiyorduk. Eve vardığımızda herkesi katletmişlerdi, bir kişi tek sağ vardı. Ev olduğu gibi yanmıştı. Daha sonra misafirlerin cenazeleri Türkiye'ye gönderildi, Remezan Kabreş ve ailesinden katledilenler ise burada defnedildi" dedi.

'OKULDAN DÖNEN ÇOCUĞU DA KATLETTİLER'

Katliam için gelenlerin yol üstünden Remezan Kabreş'in okuldan dönen bir çocuğuna da kim olduğunu sorduktan sonra kurşuna dizdiklerini belirten Mihemed Heci Seyîd, "Düşmanımız hiçbir zaman boş durmuyor. Her zaman Kürdü katletmek için bir gerekçeleri var" diye kaydetti. Katliamın bir başka tanığı Zeynep Şero da Remezan Kabreş'in ailesinden bir gencin okuldan dönerken katledildiğini belirterek, "Birden evin etrafını sardılar ve bombalarla, silahlarla saldırdılar. Hiçbirimiz başımızı evden bile çıkaramadık. Bazıları yardıma koşmaya çalıştı ama onlara da kurşun sıktılar" diye konuştu.

'TÜRK DEVLETİ HEP DÜŞMANIMIZDI'

Evden sadece iki çocuğun kurtulduğunu söyleyen Zeynep Şero, şunları söyledi: "Bir kundaktaki bir çocuktu, biri de yorgan ve yastıkların konulduğu duvar oyuğunda saklanmıştı, o şekilde kurtuldu. Onlar dışında evdeki herkesi katlettiler. Eve gittiğimizde kapkara kesilmişti her yer ve kandan başka bir şey kalmamıştı. Ne diyeyim, Türk devleti eskiden beri en büyük düşmanımızdı. Bugün de o düşmanlığını yapıyor, her gün sınırda birilerini katlediyor."

'VAHŞİ BİR KATLİAMDI'

Katliamdan sonra olay yerine ilk gidenlerden biri olan Suriye Kürdistanı Sol Demokrat Partisi Genel Sekreteri Salih Gedo da katledilenlerin KAWA hareketinin öncü kadroları ve üyeleri olduğunu söyledi. Gedo, "Saldırıyı yapanlar sınırı geçerek geldiler. Saat 20.00 sularında bomba ve kalaşnikoflarla evi taradılar, sonra da evi ateşe verdiler. Katliamdan sonra eve ilk varanlardan biri bendim. Cenazeleri kaldırdık. Vahşi bir katliamdı. Vicdanlarda büyük yara açtı. Sınır geçerek gelip Suriye rejiminin askerlerinin bulunduğu bir şehrinde böyle bir katliam yapmaları çok manidardı" dedi.

'KAWA HAREKETS BÜYÜK DARBE ALDI'

KAWA örgütünün bu katliamdan büyük darbe aldığını ve öncülerinin katledildiğini kaydeden Gedo, şunları dile getirdi: "Oraya vardığımızda sadece bir genç kurtulmuştu. O da yaralıydı, 14 kurşun yarası almıştı. Bir süre Hesekê'de tedavi gördü, sonra Şam'a götürdüler, ardından da İsveç'e çıkarıldı ve orada da 4 ay falan tedavi gördü. İsmi Heybet'ti, hala da Stockholm'de yaşıyor."