Urfa’nın ilçeleri gibi yönetiyor

Türk devletinin, Serêkaniyê ve Girê Spî’yi işgal saldırısı öncesi dillendirdiği “Güvenli Bölge” planının bir soykırım, işgal ve ilhak projesi olduğu 2.5 yıllık süreçte çok daha net olarak görüldü.

Türk devleti, Ekim 2019’dan beri Serêkaniyê’yi de işgal ettiği diğer bölgeler gibi bir soykırım, terör, demografik değişim merkezine dönüştürmekle yetinmedi, bir Türkiye ilçesi gibi yönetti. Kendisinin “Resulayn Yerel Meclisi” isimli oluşumun da şehri yönetmesine izin vermedi. Serêkaniyê ve Girê Spî, 2,5 yıldır MİT ve Urfa Valiliğince yönetiliyor. Şehir, eğitimi, sosyal yaşamı, yargısı, iletişimi vb. tüm alanlarıyla Türkçü-İslamcı zihniyete göre yeniden dizayn ediliyor. Türk ordusu, Serêkaniyê’deki en az 38 üssünden ve çeteleriyle birlikte Til Temir ve Zirgan gibi alanlara da saldırılar geliştiriyor.

Türk devleti, 2,5 yılı aşkın bir süredir işgal altında olan Serêkaniyê’de Zirgan'ın doğusundan Til Temir’e kadar olan ve Mebrûka’nın güneyini de kapsayan hatta üsler kurdu. Serêkaniyê’de Til El Çima, İnêk El Hewa, Til Etaş, Dawudiyê, Bab El Ferac , El Seyîdat, El Seyîd, Um Dibsa, Erbe’in, Hiweş Niêm, Kinêhir, Tirwaziye, El Emir, Nestel, Til Erqam, Aziziye, Ewdaniyê, Um Dibis, Kuh Şilah, Til Xerab, Mişrafa, Şilah, Hewas köylerinde 1’er; Serêkaniyê şehir merkezinde 1, El Hewa ve Amiriyê köylerinde 2’şer; Amiriyê köyü yanındaki Şehit Dilşer Tepesi’nde 1, Xirbêt Benat köyü kavşağı ve Rizic köyü kavşağında 1’er, Dihmei köyü yakınlarında 1, Bab El Xêr ve Îşba köyleri arasında 1, Mişrafa ve Diware köyleri yolunda 1, Salihe ve Suda Tiltemir köyleri arasında 1, Til Xelef’te 1; Zirgan’ın kuzeyinde Mirêkîz ve Bab El Xêr köyleri arasında 1, Mebrûka elektrik istasyonu yanında 1 olmak üzere toplam 38 üs kuruldu.

Üslerinin çoğunda Zirgan ve Til Temir’in bombalanmasında kullanılan obüsler bulunuyor. Ağır silahların merkezi olan El-Seyîdat’taki üssü, Til Temir ilçesinin bombalanmasında en büyük rolü oynuyor. Serêkaniyê bölgesindeki El-Razî okulunda kurulan üs ise Türk devletinin saldırı ve yönetim birimleri tarafından kullanılıyor. Serêkaniyê’deki en büyük Türk üssü Dawudiyê köyünde. Bu köyün yüzde 80-90’ı bu üs için yıkılarak dümdüz edildi. Bu üste Türk devletinin komando güçleri bulunuyor. Ezîziyê köyündeki askeri üs ise aynı zamanda insansız hava araçlarının uçurulduğu alandır.

ÇETELERİ ARASINDA PAYLAŞTI

Serêkaniyê’de Türk askeriyle birlikte çeteleri de bulunuyor. Şehir Türkiye tarafından çeteler paylaştırılmış durumda. Serêkaniyê şehir merkezinde tüm çeteler ve merkezleri var.  Serêkaniyê cephe hatlarında ise Türk ordusunun talimatları doğrultusunda mevzilenmişler.

* Til Temir bölgesinin karşısındaki cephenin bir bölümünde içinde El Miwali’nin bulunduğu Hamza Tugayı çetesi elemanları, bir bölümünde ise Sultan Murat çetesi ile Feylaq El Rahman çetesinin elemanları mevzilendirilmiş durumda.

* Ceyş El İslam ve Mutasim Tugayı çeteleri, Zirgan’ın karşısındaki cepheden Türkiye sınırına kadar, batıda da Serêkaniyê şehrine doğru mevzilendirilmiş.

* Ehrar El Şarqiye, Şuheda Bedir, Fırqa 20 çeteleri batıya doğru Mebruka’ya kadar giden hatta, doğuya doğru ise Serêkaniyê şehrine kadar giden hatta mevzilendirilmiş durumda.

ÇETE ELEMANLARINDAN POLİS

Türk devleti, Serêkaniyê’de çetelerden aynı Efrîn’deki gibi askeri ve sivil polis adıyla iki oluşum kurdu. İkisi de talimatlarını Türk devletinden alıyor. Türk devletinin çetelerden kurduğu “askeri ve sivil polis” kurumları da şehirde istikrarı geliştirme hedefiyle değil halk üzerinde baskıyı daha fazla geliştirme, çeteler arasındaki çatışmalara müdahale etme ve işgale karşı olanlar hakkında istihbarat toplama amacıyla kuruldu.

URFA VALİLİĞİNDEN YÖNETİLİYOR

Serêkaniyê, Türk devletinin işgali altına girmeden önce Cizîrê Kantonu Demokratik Özerk Yönetimi bünyesinde tüm halkların ve inançların temsilini bulduğu 31 kişilik Serêkaniyê Halk Meclisi tarafından yönetiliyordu. Şehirde Zirgan ilçesi ve 6 belde şeklinde idari ve hizmet birimleri oluşturulmuştu. Ayrıca şehir merkezinde 62, köylerle birlikte tüm Serêkaniyê’de 144 komün bulunuyordu.

Türk devletinin işgaliyle birlikte Urfa’nın bir ilçesi gibi Şanlıurfa Valiliğince yönetiliyor. Türk devleti bu doğrultuda şehirde Türkiye’ye bağlı birçok kurumun şubelerini kurdu. Bunlardan biri de 8 Ocak 2020’de kurulan PTT şubesi. Şehirde mobil PTT şubesi açılışına işgalin ve ilhak çabasının ruhuna uygun bir biçimde Şanlıurfa Valisi Abdullah Erin ve bölgedeki bazı işgalci askerler de katıldı.

VALİLİK VE MİT BİRLİKTE ÇALIŞIYOR

Serêkaniyê Göç Komitesi Dış İlişkiler Komitesi Üyesi Avukat Ciwan Îso, Türkiye’nin Serêkaniyê’yi de kendi şehri gibi gördüğünü dile getirerek, “Şanlıurfa Valisi sürekli Serêkaniyê’ye gidip geliyor. Çeteleri, kurulan sözde yerel meclisi, kurumları ziyaret ediyor. MİT ve Valilik birlikte çalışıyor. AKP'li bazı milletvekilleri de Serêkaniyê’yi ziyaret ediyor. Bunun dışında askeri ve sivil yetkililerin ziyaretleri de gerçekleşiyor. İşgal edilen alanlarda herkes MİT'in talimatı altında hareket etmektedir. Çeteler de MİT'ten gelen talimatlara göre hareket ediyor” dedi.

‘RESULAYN YEREL MECLİSİ’

Türk devleti işgalin ardından şehir Serêkaniyêli siviller tarafından yönetiliyor gibi göstermek için 8 Kasım 2019’da “Resulayn Yerel Meclisi” isimli bir naylon meclis kurdu. Bu kurumun şehrin yönetiminde hiçbir rolü olmazken tamamen Urfa Valiliği ve MİT’in talimatları doğrultusunda hareket ediyor.

Ciwan Îso, bu meclisin yöneticiliğini yapan kişilerin 2011’de başlayan Suriye krizinden bu yana Türkiye’de yaşayan Suriyeliler olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi: “Türkiye’de eğitildiler ve hazırlandılar. İşgalden yaklaşık bir ay sonra bu meclis ilan edildi ve Serêkaniyê’ye geçtiler. Birçoğu Serêkaniyêli de değil. Bu meclisin SMDK’ya yani kendilerine ‘Suriye muhalefeti’ diyen çete koalisyonuna bağlı olduğunu söylüyorlar. Esasta ise talimatları Şanlıurfa Valiliğinden alıyor. Vali de MİT’ten alıyor. Bu meclis üyeleri ‘Biz şehri yönetiyoruz’ deseler de şehrin yönetiminde hiçbir rolleri yok. Sayıları sürekli değişiyor. Bazıları Serêkaniyêliydi ama şimdi Serêkaniyê’de değiller. Nerede oldukları da belli değil. Bazıları Türk devleti tarafından zorla bu meclise konuldu. Sivil, bağımsız insanlardı ama Türk devleti bu meclisi resmileştirmek için bunları zorladı. Mesela bunlardan biri Çeçen, biri Türkmen, biri de Kürt’tü. Zorla bu insanları meclise dahil ettiler ama uzun süredir bu insanların nerede olduğu belli değil.”

TÜRKLEŞTİRMEK İSTİYORLAR

Türk devleti, Suriye’de işgal ettiği tüm alanlarda olduğu gibi Serêkaniyê’de de eğitimi Türkçü-İslamcı zihniyete uygun bir biçimde değiştirdi. Özerk Yönetim döneminde okullarda eğitim dili Kürtçe, Arapça ve Süryaniceydi. Türk işgali altında Serêkaniyê’de eğitim Arapça ve Türkçe, Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı müfredatına göre yapılıyor.

Türk devleti tarafından işgal edilen Serêkaniyê ve Girê Spî’yi bir Türk şehri gibi dizayn etmek için Şanlıurfa Valiliğine bağlı kurulan Suriye Destek ve Koordinasyon Merkezi bünyesinde Türkçe dersler veriliyor. İşgal altındaki Serêkaniyê’nin şu andaki nüfusunun yüzde 95’ten fazla Arap olsa da her alanda Türkçe teşvik edilerek Araplar da asimile edilmek isteniyor.

Efrîn gibi işgal ettiği Serêkaniyê ve Girê Spî şehirlerine de on binlerce cihadist çete ve ailesini yerleştiren Türk devleti, bununla da yetinmeyerek Urfa ve Ceylanpınar müftülüğünü şehirde Kuran kursları açması ve din işlerini yönetmesi için görevlendirdi. Bu doğrultuda İHH’nın da içinde aktif rol almasıyla işgal nedeniyle şehirden göç etmek zorunda kalan birçok vatandaşın evinde “Kuran Kursları” adı altında İhvancı-Selefi İslam anlayışına göre dersler verildi. İHH’dan Murat Hüdavendigar Vakfı’na birçok İslamcı, Osmanlıcı, Türkçü sözde yardım kuruluşu Serêkaniyê’de Kuran kursları ve yatılı imam hatip okulları oluşturarak, bu okullarda Suriye kimliğinden arınmış Türkçü ve İslamcı yeni bir nesil yetiştiriyor.

ÇETELER VE MİT ZİNDANLAR KURDU

Serêkaniyê’de çeteler tarafından birçok evin zindana dönüştürüldüğü bilinse de net sayıları tespit edilebilmiş değil fakat Serêkaniyê’nin Zorova Mahallesi’nde merkezi bir hapishane kurdular. Bu hapishane her ne kadar çetelerin kontrolünde olsa da MİT elemanlarının da bazı sorgulamalara katıldıkları ifade ediliyor.

Serêkaniyê ve Türkiye sınırı arasında kapıya yakın bir noktada Türk istihbaratına ait özel bir hapishane kurularak burada özelde geçmişte Özerk Yönetim, QSD’yle çalışmış ya da çalıştığı iddia edilen kişiler ağır işkencelerden geçiriliyor.

Serêkaniyê Göç Komitesi Dış İlişkiler Komitesi üyesi Ciwan Îso, “Sınıra yakın yapılmasının bir nedeni de bazen bu tutukluları Türkiye’ye de götürüyorlar” dedi.

TÜRKİYE’YE KAÇIRILANLAR

Türk devleti, Serêkaniyê ve Girê Spî’de yargı konusunda da uluslararası hukuku hiçe sayıyor. Suriye vatandaşı olmalarına rağmen kanunsuz bir biçimde kaçırdığı Serêkaniyêlileri Türkiye’ye götürüp zindanlara dolduruyor ve Türk mahkemelerinde yargılıyor. İşgalci Türk devleti tarafından Serêkaniyê’den kaçırılan 90 kişi, Türkiye vatandaşı olmamalarına rağmen burada zindanlara konuldu. Bunlardan 48’i ise Suriye kimlikleri hiçe sayılarak Türkiye mahkemelerinde yargılanarak 13 yıldan müebbet hapse kadar değişen cezalara çarptırıldı.

İŞGAL MAHKEMELERİ

Şehrin işgalinin hemen ardından 6 Kasım 2019’da Serêkaniyê ve Girê Spî’de “askeri mahkeme” adıyla işgal mahkemeleri kuruldu. Kamuoyu ve basına, bu mahkemelerin bölgede hizmetler konusunda iyileştirmelerin yapılması ve yerel yönetimlerin kurulmasına paralel oluşabilecek insan hakları ihlalleri ve hukuki sorunları çözmek amacıyla “Suriye Geçici Hükümeti Savunma Bakanlığına” bağlı olarak kurulduğu duyurusu yapıldı. Tam tersine işgal uygulamalarını meşrulaştırmak ve vatandaşlara dayatmak için kuruldu.

Ciwan Îso, Türkiye’nin askeri mahkemenin ardından şehirde sözde sivil bir mahkeme daha kurduğunu söyledi. Ciwan Îso, bu işgal mahkemeleri konusunda şunları belirtti: “Bunların kuruldukların günümüze kadar hiçbir resmi kanunları yok. Serêkaniyê’yi olağanüstü hal yasalarına göre yönetiyorlar. Bu mahkemeler resmi değiller. Mahkemelerin üyeleri çete elemanlarıdır. Mahkeme yönetimi Türkiye’ye bağlıdır. Biri Türk’tür, diğeri Türkiye vatandaşı bir Suriyelidir. Gündüz Serêkaniyê’ye geliyorlar, akşam da Türkiye’ye dönüyorlar. Serêkaniyê’de Türk devletinin kurduğu ‘askeri mahkeme’nin yöneticisi, İmon Ali isminde Urfalı bir Türk. Türkiye’de oturuyor. Sözde ‘sivil meclisin’ yöneticisi ve yargıcı da Mustafa Ahmet isimli Türkiye vatandaşlığı almış bir Suriyeli. Evi, Ceylanpınar’da. Bu kişiler Serêkaniyê’de bile yaşamıyorlar. Türk devletinin görevlendirdiği kişilerdir.