13 bin 400 yıl önceki ‘ilk savaş’

Sudan’da arkeologların ortaya çıkardığı kalıntılar bugüne kadar keşfedilen en eski savaşın kanıtları olarak kabul ediliyor. Nil kıyısında 13 bin 400 yıl öncesine ait kalıntılar insan gruplarının sürekli bir çatışma ortamında yaşadıklarını gösteriyor.

Bilim insanların uzun bir süredir insanların antik çağlar boyunca taş, tunç ve diğer malzemelerden yapılan silahları sadece avlanmak için değil birbirlerine karşı kullandıklarını da biliyordu. Buna ilişkin birçok kanıt bugüne kadarki kazılarda ortaya çıkarılmıştı.

Tarih öncesi çağlarda insanlar arasında genellikle yamyamlığa dayanan şiddet olayları yaşanıyordu. Bu tür olaylar hakkında bugüne kadar çok az kanıt bulan bilim insanlarına göre kabile içi ya da kabileler arası şiddetin çok yaygın olmadığını düşünüyordu.

Ancak Sudan’da bundan 13 bin 400 yıl öncesinden kalan kalıntılar bilim dünyasında şaşkınlık yarattı. Dünyadaki ilk organize savaş olarak nitelendirilen olayı inceleyen arkeologlar insanların birbirleri arasındaki çatışmalarda kullandıkları düşünülen silah başlarına da ulaştı.

Mısır ile Sudan arasındaki sınır bölgesinde yer alan Jebel Sahaba bölgesinde bundan 14 bin yıl önce doğan ve 3 bin yıl kadar yaşayan Qadan Neolotik Uygarlığı vardı. Dünyanın Buzul Çağından çıkıp yeni iklim düzenine geçmeye başladığı dönemde birçok insan topluluğu Nil kıyısında bu bölgede yaşıyordu. Bu toplulukların önemli bir kısmı da avcı ve balıkçı toplayıcılardı.

İşte tam bu alanda bulunan 61 insan kalıntısı üzerinde yapılan incelemelerde kafa ve gövde bölgesine yönelik öldürücü travma izlerine rastlandı. Bu travmaların yarıdan fazlası mızraklarla oluşmuştu.

Bazı kalıntılarda öldürücü travmadan daha eski travma izlerine de rastlandı. Yani bazı bireyler insanlar arası çatışmalardan kurtulmuş ancak bunları takip eden başka bir çatışmada öldürülmüştü.

Fransa’daki Bordeaux Üniversitesi’nden Isabelle Crevecoeur ve meslektaşları, halihazırda yaralanmış 20 kişi de dahil olmak üzere 61 kişinin kalıntılarını inceledi. Ekip daha önce belgelenmemiş 100’den fazla iyileşmiş ve iyileşmemiş kemik yaralanması tespit ettiler ve bu tarım öncesi insanların yaşamları boyunca çeşitli şiddet olaylarından kurtulduklarını belirttiler.

Crevecoeur, “Belki bazı ek yaralar bulacağımızı biliyorduk, ancak bu durumda, kalıntıların bu sistematik ve gerçekten kapsamlı analizi, zaten travmatik yaralarla tanınan 20 kişiye 21 kişiyi eklememizi sağladı.” diyor.

Crevecoeur, bu avcı-toplayıcı-balıkçılar arasında farklı kültürel gruplar arasında muhtemelen kasıtlı, ara sıra ve tekrarlayan saldırılar olduğunu söylüyor.

Almanya’daki Göttingen Üniversitesi’nden Thomas Terberger, “O dönemde bu kadar yüksek oranda yaralanan ve ölen insan gösteren başka bir mezarlık bilmiyoruz. Bu yüksek çatışma oranı benzersiz bir şey ve gelecekte bunun sıradışı bir kanıt olup olmadığını analiz etmek gerekecek veya belki de benzer şekilde diğer eski sitelerin yeniden analizi bu tür çatışmalara dair daha fazla kanıt gösterecek.” diyor.

Yani bu bölgedeki savaş bir büyük çatışmadan ziyade bir seri halde devam eden çatışmalardan oluşuyordu.

Çatışmalarda sadece erkekler değil kadınlar ve çocuklar da hedef alınmıştı. Bilim insanları toplulukların birbirleriyle olan çatışmalarında erkek ve kadınların birlikte yer aldıklarını da düşünüyor. Buna da birden fazla çatışmada yaralanan kadın ve erkek sayısındaki yakınlık dayanak gösteriliyor.