KCDK-E, TJK-E ve MEH’den Hindistan’daki çiftçi ve balıkçılara dayanışma mesajı

Hindistan’da direnişte olan çiftçi ve balıkçılara dayanışma mesajı gönderen KCDK-E, TJK-E ve Mezopotamya Ekoloji Hareketi, “halkın olan halkın olarak kalmalı” dedi.

Kapitalist, modernist güçlerin birbiriyle girdiği iktidar çatışma ve rekabetinin doğrudan toplumsal alana yansıyan emsal ülkelerinden birinin de Hindistan olduğu belirtilen mesajda, “Birçok devlette bu nedenle görünen sağa kayma, milliyetçilik, dincilik, popülizm, kadın düşmanlığı, emekçi, çiftçi gibi toplumsal kesimlere karşı politikaları Hindistan’da sağcı BJP partisinin oluşturduğu Modi hükümetinde de bariz görülmektedir. Ancak bu politikalara karşı her alanda da büyük direnişler gelişmektedir. Bu direnişlerin başında son süreçte çiftçi ve balıkçılar başını çekmektedir” denildi.

HİNDİSTAN’DA ÇİFTÇİLERİN İSYANI

Hindistan’daki çeşitli çevre ve ekoloji hareketinin yanı sıra sivil toplum alanında Modi hükümetinin ülkedeki doğal kaynakları üzerindeki tahripkar politikalarını protesto etmek için uzun bir süredir direndiği de belirtilen mesajda şunlar dile geldi:

“Modi’nin iktidarı sürecinde en fazla kadın cinayetlerinin geliştiği Hindistan’ın başka bir gerçeğidir. Hindistan’ı neoliberal piyasaya göre güçlendirmek amacıyla Başbakan Modi ülkenin göl, nehir, orman başta olmak üzere birçok doğal kaynakları özel şirketlere pazarlamaktadır. Yine tarım ve ziraat alanında mono kültürleri geliştirerek tam bir doğa katliamı politikasını geliştirmektedir ve toplumun yoksullaşmasına yol açmaktadır.

Özelleştirme sektörünü geliştirerek neoliberal kapitalizmle milyonlarca insani toprağından sürmekte ve geçim kaynaklarını ortadan kaldırmaktadır. Son aylarda çıkardığı yeni yasalarla toplumsal alanda ciddi direnişlere neden olmuştur. En son on binlerce çiftçi Punjab eyaletinden başkent Yeni Delhi’ye uzun bir yürüyüşle Modi’nin politikalarını protesto etti. Söz konusu direniş devam etmektedir. Çiftçileri ayaklandıran Modi hükümetinin çiftçilerin şimdiye kadar pirinç ve tahıl gibi ürünlerini devlet tarafından belirlenen toptancılara garantili minimum fiyatlarla alınıp satılması politikasıydı. Ancak yeni yasaya göre artık çiftçiler, mallarını devletin aracı olmadan doğrudan özel Ziraat Tekellerine satabilmelidir. Bu da küçük çiftçilerin büyük ziraat tekellerine karşı yenilmesi anlamına gelmektedir. Zira satış fiyatlarının ciddi anlamda büyük düşüş yaşayacağı ve bu nedenle milyonlarca çiftçinin yoksullaşmasını beraberinde getireceği, daha önce diğer eyaletlerde yaşanan örneklerden bilinmektedir.

BALIKÇILAR DA MEYDANLARDA

Yarın ise Hindistan’ın kuzey doğusunda bulunan Manipur eyaletindeki Loktat gölün sulak bölgelerinin turizme açılması amacıyla oluşturulan hükümet politikasını protesto etmek için balıkçılar ve çiftçiler miting düzenleyecekler.

Loktak Gölü ülkenin en büyük tatlı su gölüdür. Yüzbinlerce balıkçı ve çiftçi için geçim kaynağı olduğu kadar dünyanın çok zengin ekolojik ve biyolojik çeşitliliğine sahip göllerinden biri olduğu için 90’lı yıllarda yapılan çeşitli antlaşmalarla geniş olan sulak alanlar koruma altına alındı. Loktak gölü etrafındaki sulak alan dünyanın en büyük ‘tek yüzen milli park’ı unvanına sahiptir.

Göl üzerinde inşa edilen barajlar da Manipur eyaletinin ekonomisinde de büyük bir öneme sahip. Modi hükümeti ve Manipur eyalet yönetimi mevcut durumda sulak bölgelerde turizmin gelişmesi için ‘akıllı kullanım’ projesi adı altında büyük bir projeyi uygulamaya koymak istiyorlar… Bu da hem ekolojik dengenin tahribi ve hem de yüzbinlerce insanın geçim kaynağının ortadan kaldırılması anlamına gelecektir.

Direnişte bulunan balıkçı ve çiftçilerin ve bunlarla dayanışmada olan Hindistanlı çevre ve ekoloji hareketleri Kürt özgürlük mücadelesinden de dayanışma talebinde bulundular. Bugünkü eylemde hükümetin yasak bölge ilan ettiği sulak alanlarda çiftçiler ve balıkçılar barışçıl bir gösteri yapıp, bu alanın asırlardır kendilerine ait olduğunu ortaya koyacaklar.”

KCDK-E: TÜRK DEVLETİ DE KÜRTLERİN GELİŞTİRDİĞİ EKOLOJİYE SALDIRIYOR

Öte yandan KCDK-E adına Elif Sarıcan Eylemci, balıkçı ve çiftçileri selamladı ve Kürtler adına dayanışmada olduklarını belirtti.

Loktak gölü ve sulak bölgelerini devletin çıkarcı yaklaşımlarına karşı savunmalarını halkın değerlerinin korumalarını selamlayan Sarıcan KCDK-E yurtdışındaki Kürtlerin en büyük örgütü olarak, Kürt halkının kendisini iradesiyle örgütlemesini sağladığını belirtti.

KCDK-E’yi de kısaca tanıdan Sarıcan Kürtlerin büyük devrimci ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın taban demokrasisini, kadın özgürlüğü, ekoloji ve doğrudan demokrasiyi öngören paradigmasına göre örgütledikleri söyledi. Türk devletinin Kürtlere karşı savaşında özellikle Kürtlerin geliştirdiği ekolojiye de saldırdığını söyleyen Elif Sarıcan, Kürdistan’daki su ve diğer doğal kaynakları Kürt halkına karşı bir silah olarak kullandığını dile getirdi.

Laktok halkının ülkelerindeki doğal kaynaklarına demokratik bir şekilde yaklaşılması gerektiğini vurgulayan Elif Sarıcan, “halkın olan halkın olarak kalmalı” diyerek halklarımız binlerce yıldır doğa ile harmoni içerisinde yaşadıklarını söyledi.

Bunu faşist devletlerin tüm saldırılarına rağmen ısrarla sürdürülmesi gerektiğini kaydeden Sarıcan, tekrar direnişçileri kutladı.

TAŞTAN: LAKTOK BÖLGESİNDEKİ HALKLARIN KARAR VERMESİ GEREKİYOR

Avustralya Demokratik Kürdistanlılar Toplum Federasyonu Eşbaşkanı ve KCDK-E temsilcisi İsmet Taştan ise Laktok direnişinde olan halkın mücadelesini selamlayarak eylemlerini kutladı.

Taştan şöyle konuştu: “Gerek Hindistan hükümetinin gerekse diğer kapitalistlerin sizin nadir bir güzelliğe sahip olan Laktok gölünüz üzerinde inşa etmek istedikleri proje hakkında bilgi sahibiyiz. Sizin bu nedenlerden ötürü zor bir dönemden geçtiğinizi kendi tecrübelerimizden biliyoruz. Kürtler olarak sizlerle dayanışma içerisinde olduğumuzu bilmenizi isteriz. Biz aynı zamanda Hindistan hükümetine ve Başbakan Modi’ye de muhteşem güzelliğe sahip olan bu gölün üzerinde çirkin projenizi durdurun çağrısında bulunuyoruz ve diyoruz ki bırakın Laktok bölgesinde yaşayan insanlar ve topluluklar kendileri kararlarını versinler.

Kürtler olarak biz de kapitalistler ve diktatörlerin politikaları nedeniyle benzer sorunlar yaşamaktayız. Türk devleti tarafından işgal edilen ülkemiz Kürdistan’da Türk devleti hem kültürümüzü, doğamızı, tarihsel miraslarımızı ve tarihimizi yok etmek istiyor. Biz de sizin gibi mücadele eden bir halkız. Sizin direnişiniz bize güç veriyor ve eminim bizim direnişimiz de sizi güçlendirir. Bizim mücadelemizin Önderi Abdullah Öcalan taban demokrasisine, kadın ve insan haklarına, ekolojik sisteme ve herkes için demokrasi istediği için 22 yıldır tutukludur. Biz direniyoruz. Siz de direniyorsunuz. Sizin direnişiniz bizim-bizim direnişimiz de sizindir.”

GÖZEN: DOĞANIN ÇIKAR ÜZERİNE KURULU BİR SİSTEM TARAFINDAN YOK EDİLMESİNE İZİN VERİLMEMELİ

TJK-E adına mesaj da Berfin Gözen mesaj verdi. Loktak halkını selamlayan Gözen, Kürt halkının dayanışmasını da iletti.

Kapitalist sistemin, insanların ve doğanın sömürülmesi mantığı üzerinde inşa edildiğini kaydeden Gözen, “Kapitalist sistem kendi varlığı için başkalarının yok edilmesi gerektiğini dayatmaktadır. Kapitalist sistemin kar hırsı nedeniyle hem doğa hem de insanlar için yarattığı tahribatlar onarılmaz büyük sorunlara yol açmaktadır. Avrupa Kürt Kadın Hareketi olarak bizler demokratik konfederalizme göre kendimizi örgütleyip, yaşamımızı kolektif kılıyor ve tüm toplulukların kendi kaderini tayin hakkında sahip olması gerektiğini savunuyoruz.

Bizim için demokrasi kadın özgürlüğü ve ekolojiyle gelecekte daha iyi bir insan ve çevre dostluğunu yaratacak üç temel prensiptir.

Ülkenizin doğal kaynakların korunmasın mücadelesinde sizi desteklediğimizi bilmenizi isteriz.

İnsanlar olarak bizler tabiatın ve doğal kaynaklarının bize sunduğu armağanları, çıkarcılığa ve kar hırsına dayalı bir sistemi tarafından yok edilmesine izin vermemeliyiz, sizde izin vermemelisiniz.

Biz Kürtler bu nedenle hep ‘berxwedan jiyane’ yani direnmek yaşamaktır diyoruz.

Bu anlamda sizinle yan yana, omuz omuza mücadele edeceğimizi ve direnişin daha güçlü olması için sizinle dayanışmamızı ve sevgimizi gönderiyoruz.”

AYBOĞA: TURİZM PROJESİ LAKTOK BÖLGESİNİ YOK EDECEK

MEH adına ise Ercan Ayboğa mesaj verdi. MEH’in Türk devletini işgali atlında olan Kuzey Kürdistan’da kurulduğunu vurgulayan Ayboğa, Hindistan hükümeti ve Manipur eyalet yönetiminin Laktok bölgesinde geliştirmek istediği turizm projesine karşı muhteşem bir güzelliğe sahip olan Laktok göl ve sulak bölgeleri korumak amacıyla eylemde olan Laktok halkıyla dayanışma içerisinde olduklarını vurguladı.

MEH olarak Hindistan’da bir azınlığın çıkarı için, çoğunluğu teşkil eden yerel halkları dikkate almayan ancak ekolojik ve sosyal alanı tahrip eden çok sayıda projelerin geliştirildiğini bildiklerini dile getiren Ayboğa, devletler tarafından bu tür yaklaşımların son derece anti demokratik olduğuna dikkat çekti.

“Bizler de Kürdistan ve Ortadoğu’da benzer durumları yaşamaktayız” diyen Ercan Ayboğa şunları belirtti: “MEH Ilısu Barajına karşı 20 yıla yakın mücadele etti, uzun bir dönem barajın yapılmasını duraksamaya uğrattık, ancak geçen yıl baraj maalesef tamamlandı.”

Ancak MEH’in hem Kürdistan ve hem de Ortadoğu’da baraj ve mayın projelerini Kürdistan, Türkiye, İran, Irak ve Suriye’deki aktivistlerle koordine ederek ve halklar tarafından aldıkları dayanışmayla engelleyebildiğini de belirten Ayboğa, uluslararası dayanışmanın çok önemli olduğunu vurguladı.

MEH olarak Ortadoğu, Avrupa, Hindistan değil Güney Asya ve dünyanın her tarafındaki ekolojiye karşı kendilerini sorumlu hissettiklerini vurgulayan Ayboğa, ekoloji konuda ortaklığın ve dayanışmanın çok önemli olduğunu söyledi.

Hindistan’daki ekolojiye dayalı yaşam kaynakları için mücadeleler de çok önemli olduğunu söyleyen Ercan Ayboğa, Laktok halkına başarı diledi.