Kuraklık ve küresel ısınma tarımsal üretimi tehdit ediyor
Ekolojik dengenin bozulması, küresel ısınma, iklim değişikliği ve kuraklık, Türkiye genelinde olduğu gibi Amed ve çevresinde de büyük bir tehdit oluşturuyor.
Ekolojik dengenin bozulması, küresel ısınma, iklim değişikliği ve kuraklık, Türkiye genelinde olduğu gibi Amed ve çevresinde de büyük bir tehdit oluşturuyor.
Türkiye genelinde yağış miktarı, normal seviyelerin altında seyrederken, bu durumun tarımsal üretimde ciddi kayıplara yol açacağı öngörülüyor. Amed Ziraat Odası Şubesi’nin paylaştığı verilere göre, 2025 yılı itibarıyla küresel ısınmanın etkileri daha belirgin hale gelmiş durumda. Amed ve çevre illerde Aralık ayı yağış miktarı, Şubat ayı itibarıyla 41.00 mm seviyesinde kalırken, geçen yıla kıyasla yüzde 50 oranında azalma yaşandı.
YAĞIŞLARDAKİ DÜŞÜŞ VE TARIMSAL ÜRETİME ETKİSİ
Yağışların Riha, Merdîn, Amed, Şirnex ve Êlih gibi illerde yer yer yüzde 60 oranında azaldığı, özellikle hububat üreticilerinin ciddi zarar gördüğü belirtiliyor. Amed Ziraat Odası’nın incelemelerine göre;
Türkiye genelinde yaşanan kuraklık, havaların bu şekilde devam etmesi halinde abiotik faktörler, çoklu stres parametrelerigibi unsurların yol açtığı patolojik durumlar göz önüne alındığında, rekoltede (hasat edilen ürün miktarında) düşüş yaşanacaktır.
Diğer yandan tarımsal politikaların genel çerçevede yeterince değerlendirilemediği, kimi zaman yanlış politikaların uygulandığı belirtiliyor. Tarım sektöründe yaşanan sorunlara ek olarak kuraklık riski de ortaya çıkınca, gıda güvenliği açısından ciddi endişeler doğmuştur.
Mevcut kış aylarında, hava sıcaklıklarının düşük seviyede olması nedeniyle bitkilerde üstten yanma meydana geldiği gözlemlenmektedir. Ayrıca yağışın olmaması durumunda, bitkilerin tekrar filizlenememesi nedeniyle kuraklığın etkisiyle ürün alınamayacaktır.
Susuz alanlarda Şubat ayında yapılan gözlemlerde, ekili arazilerde çıkış oranının yüzde 30 civarında olduğu tespit edilmiştir. Sulama imkânı olan çiftçilerin ise bölgedeki elektrik şirketleriyle yaşadıkları sıkıntılar nedeniyle tarlalarını sulayamadıkları şikayetleri kamuoyunda sıkça gündeme gelmektedir.
Beklenen yağışların gelmemesi ve önlemlerin yetersiz kalması, önümüzdeki ayların tarım açısından sıkıntılı geçeceğini göstermektedir.
Yetkililerin çiftçilere yönelik destek programlarını artırması ve sulama altyapısını güçlendirmesi gerektiği vurgulanırken, tarımsal sürdürülebilirliğin sağlanması için acil önlemler alınmazsa kuraklık tehlikesinin daha büyük bir krize dönüşebileceği belirtiliyor.
FARE POPÜLASYONUNDAKİ ARTIŞ VE TARIMA ETKİSİ
Bölgede tarla faresi popülasyonunun endişe verici bir şekilde arttığı bildirilmektedir. Bu artış, kuraklıkla doğrudan ilişkilidir. Kuraklık, yalnızca bitki gelişimini olumsuz etkilemekle kalmayıp, aynı zamanda çeşitli zararlı organizmaların da artışına neden olmaktadır.
Tarım arazilerinin ekilememesi, boş bırakılan alanların artması, sıcak havaların fare üremesini teşvik etmesi ve yanlış ilaçlama uygulamalarının farelerle beslenen canlıları azaltması gibi faktörler, doğal dengeyi bozarak farelerin lehine bir ortam yaratmaktadır.
Bu artış sonucunda ekili alanlarda ciddi zararlara yol açıldığı gözlemlenmektedir. Çiftçiler, bu yıl hem kuraklık hem de fare istilası nedeniyle büyük bir mücadele vermek zorunda kalmıştır.
Bu krizin en az zararla atlatılabilmesi için Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı kurumların bilinçli bir şekilde hareket etmesi gerekmektedir. Kuraklık riskini azaltmaya yönelik önlemler alınmalı, çiftçiler kuraklığa dayanıklı bitki çeşitleri ekmeye teşvik edilmelidir.
KURAKLIKLA MÜCADELEDE TARIM POLİTİKALARININ EKSİKLİKLERİ
Her ne kadar “2023-2027 Dönemi Türkiye Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı” Bakanlık tarafından oluşturulmuş olsa da, bu planların çiftçilere pratik destek sağlama noktasında yetersiz kaldığı belirtilmektedir.
Plan, “kuraklık öncesi süreç”, “risk değerlendirme ve yönetimi”, “kriz değerlendirme ve yönetimi” gibi üç ana başlıktan oluşsa da, kuraklığa maruz kalan çiftçilere yönelik somut desteklerin hayata geçirilmediği vurgulanmaktadır.
• Kredi faizlerinin ötelenmesi ve düşük faizle ödeme yapılması yönünde kararlar alınmış olsa da, bu kredilerin faizli olması çiftçileri ödeme noktasında zorlamaktadır.
• Kuraklıktan etkilenen çiftçilerin borçlarının anapara üzerinden ödenmesi ve ödemelerin taksitlendirilerek gecikmeli şekilde yapılması gerektiği ifade edilmektedir.
Aksi takdirde, zaten yüksek girdi maliyetleriyle mücadele eden çiftçiler, mevcut tarım arazilerini ekmekte daha da zorlanacaktır. Mevcut durumda bazı çiftçilerin ekonomik nedenlerden dolayı tarlalarını ekemedikleri belirtilmektedir.
Ayrıca, artan fare popülasyonu ile ilgili bakanlık tarafından belirli önlemlerin alınmasına yönelik planlamalar yapılmalıdır. Toprak yönetimi planlaması, vejetasyonun korunması, biyolojik mücadele yöntemlerinin geliştirilmesi gibi stratejiler, zararlıların kontrol altına alınmasına yardımcı olacaktır.
Bakanlık, doğal fare avcılarını teşvik eden yöntemleri geliştirmeli, çiftçilere yönelik bilinçlendirme çalışmalarını artırmalı ve erken uyarı sistemleri kurarak hızlı bilgi paylaşımını sağlamalıdır.
Genel olarak, Tarım Bakanlığı’nın kuraklık ve tarımsal zararlılar konusunda yaptığı çalışmaların yüzeysel kaldığı görülmektedir. Uygulamada yaşanan eksiklikler nedeniyle, çiftçilerin yaşadığı zararların etkisi artmaktadır.
Bu nedenle çiftçilerin, tarla temizliği, toprak sürme, ekim nöbeti, tuzak kullanımı, toprak işleme teknikleri gibi mekanik mücadele yöntemlerini uygulamaları gerekmektedir.
Bu tür önlemler alındığında, tarımsal verim kaybı en aza indirilecek ve ekolojik denge korunacaktır.