Çok çalışan kazanır

Hiç unutulmaması gereken şey, çalışanın hem de çok çalışanın kazanacağı gerçeğidir. Demokratik Türkiye güçleri için en kötü şey, çok açık ki rehavettir, az çalışmak veya hiç çalışmamaktır. Ya da örgütsüz ve plansız hareket etmektir.

Geçen hafta, ‘Her Newroz yeni bir başlangıçtır’ demiştik. Gerçekten de 2023 Newrozu tüm zamanlardan çok daha güçlü bir başlangıç olduğunu dost-düşman herkese gösterdi. Van, Amed ve Cizre başta olmak üzere Kuzey Kurdistan’ın tüm kent ve kasabalarında coşkulu bir Newroz kutlaması yaşandı. Buna başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin birçok kenti de eşlik etti. Atılan sloganlar ve verilen mesajlar çok netti: Yeni Newroz yılı Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlandığı yıl olacak! AKP-MHP faşizmi tarihe gömülecek!

Kuzey Kurdistan’da milyonlar “Newroz ateşiyle özgürlüğe yürüyoruz” diye haykırdı. Hep bir ağızdan, “Her Der Newroz, Her Dem Azadî” dendi. Gerçekten de Kuzey Kurdistan’ın her yeri Newroz alanı ve her günü Newroz haline geldi. Buna Kurdistan’ın diğer parçaları ve dünyanın dört bir tarafı eklendi. Öyle ki, tüm dünyada Kürtlerin bulunduğu her alanda Newroz, geniş kitleler halinde ve coşkuyla kutlandı. Rakka’dan Kandil’e, Kerkük’ten Japonya’ya kadar her yerdeki tarihi Newroz kutlamaları görülmeye değerdi.

Avrupa’daki Kürtler ve dostları, merkezi Newroz kutlamalarını 25 Mart günü Frankfurt’ta yapıyor. Bu yazı önceden hazırlandığı için, henüz söz konusu kutlama yapılmamış bulunuyor. Fakat Kurdistan’da ve dünyanın dört bir yanında, Avrupa’nın her yerinde günlerdir yapılan Newroz kutlamaları, Frankfurt kutlamasının nasıl görkemli geçeceğini daha şimdiden bize gösteriyor. Açık ki Avrupa kutlamalarının zirvesi de Frankfurt olacak. 25 Mart 2021 tarihinden bu yana tam iki yıldır Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dan hiçbir haber alamamanın adeta hesabını soracak.

Derler ya, perşembenin gelişi çarşambadan belli olurmuş. 14 Mayıs’ın gelişi de Newroz’dan belli oldu. 8 Mart ve Newroz kutlamaları, 2023 yılının tarihi bir başlangıç yılı olacağını açıkça ilan etti. 1 Mayıs son zirve olacak ve demokrasinin zafer bayrağı 14 Mayıs’ta göndere çekilecek. Bu sefer de Kurdistan ve Türkiye halkları AKP-MHP faşizmine “Yetti Artık, Söz Halkların’” diyecek. Açık ki bu temelde yüz yıllık Kürt düşmanı, faşist-soykırımcı zihniyet ve siyaset sona erecek; Kürtlerin özgürlüğüne dayalı olarak Demokratik Türkiye’nin inşa süreci başlayacak.

Çıplak gözle görülüyor ki, bunun için düğmeye Newroz’da basıldı. Artık AKP-MHP faşizmi için geri sayım başladı. Bu geri sayım 14 Mayıs günü yıkıma dönüşecek, AKP-MHP faşizmi bu temelde tarihin çöp sepetine atılacak. Öyle görünüyor ki, AKP-MHP faşizmini Putin Rusya’sı ile bazı Arap şeyhleri de kurtaramayacak. Bunun garantisi, kuşkusuz Emek ve Özgürlük İttifakı’nın izlediği doğru demokratik politikalardır. Nitekim Newroz günü Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşen HDP Eş Genel Başkanları, sonuçları Emek ve Özgürlük İttifakı ile müzakere ettikten sonra “Bu iktidardan hesap sorulacak” açıklamasını yapmışlardır. Dahası ‘Sol Parti’ ve benzeri güçlerle görüşerek, Emek ve Özgürlük İttifakını büyütme çalışmalarını hızlandırmışlardır.

Açıkça görülüyor ki, 14 Mayıs AKP-MHP faşizmi için tarihe gömülme günü olacak. Kürt düşmanı faşizm yıkılacak, Kürt özgürlüğü temelinde Türkiye’nin demokratikleşme süreci başlayacak. AKP-MHP faşizmini yaşatmaya artık hiç kimsenin gücü yetmeyecek. Kuşkusuz bunda belirleyici rolü Emek ve Özgürlük İttifakı oynayacak. Elbette yeni cumhurbaşkanı yalnızca Emek ve Özgürlük İttifakı oylarıyla seçilmeyecek. Fakat kimin Türkiye’nin yeni cumhurbaşkanı olacağını Emek ve Özgürlük İttifakı’nın oyları belirleyecek. Dahası yeni meclise söz konusu İttifak çok güçlü bir grupla girecek. Mecliste birinci parti olamasa bile ikinci parti olma ihtimali hiç de az değildir.

Kuşkusuz bütün bunlar durduk yere ve kendiliğinden olmayacak. Açık ki çok çalışan kazanacak. Emek ve Özgürlük İttifakı, çok çalıştığı koşullarda söz konusu sonuca mutlaka ulaşacak. Yani yaşadığımız günlerde rehavete asla yer olmayacak. Tüm devrimci ve demokratlar, yurtsever ve anti faşist güçler, kadınlar ve gençler, işçiler ve emekçiler, kısaca Türkiye’de faşizmin yıkılmasını ve demokrasinin kurulmasını isteyen herkes 14 Mayıs’a kadar tam bir seferberlik halinde çalışacak. Türkiye’nin dört bir yanında gidilmedik köy ve mahalle, çalınmadık kapı bırakılmayacak. Herkesle yüz yüze gelinip demokratik kurtuluş için oy istenecek.

Çok açık ki, eğer böyle yapılırsa 14 Mayıs günü Demokratik Türkiye güçleri kazanır ve bu temelde 15 Mayıs yeni bir sürecin başlangıcı olur. Demokratik Türkiye’nin kazanma ihtimali neredeyse yüzde yüze yaklaşmış gibidir. Tarihte hiç olmadığı kadar büyüklükte kazanma umudu ortaya çıkmıştır. Fakat burada hiç unutulmaması gereken şey, yine de çalışanın, hem de çok çalışanın kazanacağı gerçeğidir. Durum ne olursa olsun, çalışmadan kazanmak asla mümkün olmayacaktır. Bu açıdan, Demokratik Türkiye güçleri için en kötü şey, çok açık ki rehavettir, az çalışmak veya hiç çalışmamaktır. Ya da örgütsüz ve plansız hareket etmektir. Belli ki bu seferberlik günlerinde rehavete, örgütsüz ve plansız harekete yer olmayacaktır.

Demek ki Emek ve Özgürlük İttifakının, onların şahsında özgürlük ve demokrasi güçlerinin 14 Mayıs günü kazanabilmeleri için, birincisi çalışmaya, hem de çok ve de örgütlü çalışmaya ihtiyaç vardır. İkincisi, olabilecek en geniş sol, anti faşist ve demokratik birliği yaratmak kesin gereklidir. Üçüncüsü, AKP-MHP faşizminin hile ve oyunlarına karşı gereken duyarlılığı gösterip tedbirleri geliştirmek, devlet imkânlarını kullanıp da zor ve hile ile seçimi kazanmasına izin vermemek önemlidir. Dördüncüsü, seçimi en yaygın demokratik kitle hareketi haline getirerek, AKP-MHP faşizmi üzerindeki halk baskısını sürekli artırmak gerekir.

Çok açık ki, Kürt toplumu kaderinin yeniden belirlendiği bir süreçten geçmektedir. Türkiye toplumu ve devleti için tam anlamıyla kader belirleyici bir süreç yaşanmaktadır. Aslında yüz yıl önce TC Devleti üzerinde kendini yapılandıran küresel kapitalist hegemonyanın kaderini belirleyecek günlerden geçilmekte ve bu kadar anlamı büyük mücadeleler yaşanmaktadır. Adeta herkes için tarihi kader anı gelip çatmış gibidir. Belli ki yüzyıl önce oluşan benzer süreci Kürt özgürlük ve Türkiye demokrasi güçleri kaybettiler ve faşist ulus-devlet zihniyeti ve siyaseti kazandı. Şimdi tarihi tersine çevirmenin ve Özgür Kurdistan ve Demokratik Türkiye’yi başlatmanın tam zamanıdır. Özgürlük ve Demokrasi güçlerinin bir kez daha kaybetmeye tahammülleri kesinlikle yoktur. Kazanmak ve yeni yüzyılı Kürt özgürlük ve Türkiye demokrasi yüzyılı yapmak kesin gereklidir. Tarih bunu başaran güçleri aklar ve de beyaz sayfalı defterine yazar.

*Kaynak: Yeniz Özgür Politika