Başûr yöneticileri işgale ne diyor?

Başûrlu siyasi parti ve kurumların, Rojava direnişi karşısında tutum belirlemesi gerekiyor. İşgal ve soykırım saldırıları karşısında üzgün olunduğunun söylenmesi tutum değildir.

Türk devletinin Rojava’daki işgal ve soykırım saldırıları karşısında Başûrê Kurdistan halkımız güçlü protesto eylemleri gerçekleştirdi. İşgali kınadı, saldırılarda zarar gören halkı sahiplendi, öfkelendi, acıları paylaşmak için çaba gösterdi. Herkes, Başûr halkının Rojava’da yaşananları hissettiğini, işgale öfke duyduğunu gördü, anladı.

Halkın öfkesi anlamlıdır, ancak bunu amaçlı eyleme ve anlamlı bir sonuca ulaştıracak olan siyasi iradedir, öncülüktür. Başûrê Kurdistan’da gerçekleşen çok büyük eylemlere rağmen yönetim böyle bir siyasi irade göstermedi. Hatta gerçekleşen büyük eylemlerin, etkili ve sonuç alıcı olmayışını, Başûr yönetiminin engellemesi olarak yorumlamak mümkün. Tüm eylemler halkın duygu yoğunluğu olarak kalıyor. Tüm yardımlar, bir acıma duygusunun sınırına gelip çarpıyor.

KÜRTLÜĞÜN RENCİDE EDİLMESİ

Başûr yönetiminin, Başûr’daki kampların reklamını yaparak direnişteki halkı bu kamplara çağırmak ve çekmeye çalışması, bir nevi Türkiye’nin saldırılarına ortak olmaktır. Rojavalı Kürtlerin bir kampa gidip çadırda yaşamakla yetinecek bir durumu yoktur. Bunca yıldır yok sayılan, inkar edilen ve katledilen Kürtlerin bir yatak yorgan arama derdinde olmasını beklemek, hatta buna mahkum ederek çözümmüş gibi yansıtmak da Kürtlüğü aşağılamak, rencide etmektir. Kürtlerin davası, bireysel tutunma davası değil.

KÜRTLERİN DAVASI

Kürtlerin davası tarihsel özgürlük davasıdır. Her can anlamlıdır, ancak özgürlük mücadelesi veren bir halka kendi canını kurtarmanın çözüm diye gösterilmesi, teslimiyet dayatmak anlamına gelir. Oysa halkımız bunu kabul etmiyor ve büyük bedeller pahasına Onur Direnişi’nde yer almayı tercih ediyor. Öyle olmasaydı Rojava halkı binlerce şehit vermezdi. Analar, oğullarının tabutu önünde halay çekmezdi. Öyle olmasaydı kızlar babalarının tabutları önünde “babam onurlu gidiyor, kanı tertemiz gidiyor, hepimizden onuruyla hatır isteyip gidiyor” demezdi. Tüm bunlar, büyük davası olan ve büyük bedel vermeye karar vermiş toplumların tutumlardır.

HİÇBİR PARTİNİN HAKKI YOK

Kürt halkının davasını küçük düşürmemek, kazanmasını engelleyici tutumlara girmemek gerekir. Hiçbir siyasi parti ya da kurumun, kendi kaygılarından, çıkarlarından dolayı Kürt halkının, haklı özgürlük davasını küçük düşürmeye, özgürlük için büyük bedeller veren halkımızın mücadelesini geriletmeye hakkı yoktur.

Başûrlu siyasi parti ve kurumların, Rojava direnişi karşısında tutum belirlemesi gerekiyor. İşgal ve soykırım saldırıları karşısında üzgün olunduğunun söylenmesi tutum değildir.

HALKA DENK NE YAPILIYOR?

Başûrlu siyasi güçlerin, saldırıyı yapan faşist Türk devletine karşı tutumu ne olacaktır? Halk eylem halindeyken pratik hangi adımı atacaktır. Mesela Başûr halkı Türk mallarını boykot ediyor, Türk işgalini, üslerini, varlığını protesto ediyor; dizilerini izlemeyeceğini söylüyor Osmanlı döneminde Türkçeleştirilen isimleri değiştirmeyi talep ediyor. Başûr yönetimi, bunlara denk düşen ne yapıyor, halkın hangi tutumuna ortak oluyor, hangi istemine yanıt veriyor?

Böyle bir süreçte Türk sefirin Başûrê Kürdistan’ın kimi şehirlerinin valileriyle görüşmesi düşündürücüdür. Cerablus, Bab’a atanan kaymakamlardan sonra Başûr’un şehirlerine kayyum mu atandı?

PARTİLER POZİSYONLARINI DEĞİŞTİRMELİ

Türklük ve Türk devleti tüm dünyada protesto edilirken, “Terörist Erdogan” sloganı tüm dünyada yükselirken, Başûr’da bu sloganın yükselmemesi, yönetimin yarattığı baskıdan değil mi? Başûrlu partiler hızla bu pozisyondan çıkmalı, halkın sesine kulak vermeli, Kürdistan özgürlük mücadelesi için atılan onurlu adımları desteklemeli ve Türk faşizmi karşısında net duruş göstermeli.

Kürdistan Özgürlük Hareketi, demokratik ulus paradigmasıyla tüm siyasi kesimlerin özgürlükçü çizgiye ulaşması büyük çabalar veriyor. Ulusal konferans/kongre çağrıları bunun göstergesidir. Bu fırsatların doğru değerlendirilmesi gerekir.

Çağrı yapılan sanatçıların, aydınların ve toplumsal öncülerin bu konularda soruları çoğaltması, Başûr yönetimi başta olmak üzere tüm siyasal güçleri adım atmaya, soykırımcı Türk faşizmi karşısında direnmeye çağırması, ortak bir zemin oluşturarak bazı en genel ilkelerde buluşmayı gerçekleştirmesi gerekiyor.

Yoksa yarın öbür gün Irak’taki protestolar, sınırlarına gelip dayandığında ve Başûr’un statüsü de tartışılır olduğunda, ayağına gidip teşekkür edilecek bir güç bulunamayabilir.