Bu Newroz yeni bir çıkış olsun

8 Mart kutlamaları böyle bir yeni mücadele sürecini başlatmıştır. Newroz kutlamalarının da bu mücadeleyi zirveye taşıyacağı ve yeni süreci başarılı kılacağı kesindir. Bu Newroz yeni bir özgürlük çıkışı olsun diyoruz.

8 Mart kutlamaları gerçekleşti ve yeni bir Newroz sürecine girildi. Bu 8 Mart kadın özgürlük mücadelesi açısından üç şeyi daha belirgin kıldı. Birincisi, özgürlük mücadelesinde kadınlar çok önemli bir bilinçlenme düzeyine sahiptir. Kadın hareketi içerisinde çok farklı görüşler olsa da, jineoloji gerçeği çok daha etkin bir biçimde yayılıyor ve kadın özgürlüğünü en geniş ve içerikli bir devrim olarak ele alma ve pratikleştirme bilinci gelişiyor. Bu temelde tarihin en derin duygu, ruh ve düşünce devrimi yaşanıyor. İnsanlık güçlü bir moral düzey kazanıyor.

İkincisi, çok farklı anlayış ve örgütlenmeler halinde olsa da kadın özgürlük hareketinde birlik ve enternasyonalizm çok daha güçlü bir biçimde gelişme gösteriyor. Tarih boyunca yaşanmış olan en geniş ve küresel özgürlük hareketinin kadın özgürlük mücadelesiyle ortaya çıkacağı daha şimdiden açık bir biçimde görülüyor. Bilim insanları, özgürlük bilincini ve örgütlenmesini en çok ihtiyacı olanlar geliştirir diyorlar. Söz konusu kural birlik ve enternasyonalizm alanında da işliyor. Bilinci ve örgütlülüğü olduğu kadar, birliği ve enternasyonalizmi de en çok ihtiyacı olan kadınlar geliştiriyor.

Üçüncüsü, eğer böyle giderse kadın özgürlük mücadelesinde eylem zenginliğinin zirve yapacağı anlaşılıyor. Gerçekten de öz savunma direnişinden dansa kadar her yöntemi daha şimdiden kadın özgürlük mücadelesi çok etkili bir biçimde kullanabiliyor. Önümüzdeki süreçte bu durumun çok daha fazla gelişeceği, özgürlük ve demokrasi hareketinin bu temelde daha yeni ve zengin bir eylem çizgisine kavuşacağı görülüyor. Gerçi kadınlar hangi yönteme başvursalar da kendilerini erkek egemen zihniyet ve siyasetin kurumsallaşmış ifadesi olan devlet ve iktidar sistemine dinletemiyorlar. Zaten onların kurtuluşu da bu sistemin içine girmekle değil, tersine sistemi yıkıp aşmakla gerçekleşecek bir durum oluyor.

Bu gerçekler temelinde 8 Mart kutlamalarının önemli bir ivme kazandırdığı özgürlük ve demokrasi mücadelesinin, özgürlük bayramı Newroz kutlamalarında yeni bir zirve yapacağı anlaşılıyor. Dört parça Kürdistan’da, tüm Ortadoğu’da ve dünyanın dört bir yanında yürütülen hazırlıklar bu gerçeği açık bir biçimde gösteriyor. Daha şimdiden birçok alanda Newroz kutlamaları başlamış bulunuyor. Bu Newrozun özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yeni bir çıkış ve başlangıç oluşturacağı görülüyor.

Bu temelde, başta Özgürlük Önderi Abdullah Öcalan olmak üzere tüm özgürlük savaşçılarının, yurtsever Kürt halkının, Ortadoğu halklarının, kadınların ve gençlerin, özgür insanlığın Newrozunu kutluyor, yeni Newroz yılında başarılar diliyoruz. Büyük Newroz Şehidi Mazlum Doğan şahsında tüm özgürlük şehitlerini saygı ve minnetle anıyoruz. Yeni yılda anılarını yaşatma ve amaçlarını başarma mücadelesinin çok daha güçlü bir biçimde gelişeceğine ve büyük zaferler kazanacağına dair güçlü inancımızı ifade ediyoruz.

Kürtler açısından bu Newrozun her zamankinden fazla Önderlik ve şehitlerle bütünleşme Newrozu olacağı daha şimdiden görülüyor. Gerçekten de Kürt kadınları bu 8 Mart’ı Önderlik gerçeğiyle bütünleşme 8 Mart’ı haline getirmeyi başardı. Her alanda İmralı işkence ve tecrit sistemine karşı Önder Abdullah Öcalan’ın özgür yaşar ve çalışır koşullara kavuşmasını haykırdı. Kürt halkının da Newroz kutlamalarını bu temelde yapacağı, tüm Newroz alanlarında İmralı işkence ve tecrit sistemine karşı Önder Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü haykıracağı ve bu Newrozu her zamankinden fazla Önderlik Newrozu haline getireceği kesindir.

Zira Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan da 3 Mart günü yapılan aile görüşünde tecride ve faşizme karşı demokrasi için daha güçlü ve örgütlü mücadele edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Tüm sorunların, halkın bilinçlenmesi, örgütlenmesi ve mücadelesi ile çözüleceğini ifade etmiştir. Hepimiz için bir çağrı niteliğinde olan bu sözlerin gereğini kuşkusuz en başta Newroz etkinlikleri sürecinde yerine getireceğiz. Tüm sokakları ve meydanları tecride ve faşizme karşı mücadele alanları yapacağız.

Çünkü, 3 Mart günü bir aile görüşü yapılmış olsa da, İmralı tecridi hala sona ermemiştir. Dolayısıyla her yerde tecrit devam etmekte ve faşist diktatörlük saldırmaktadır. “İmralı’da yangın var” sözüyle özel savaş şefi Süleyman Soylu’nun ucuz bir psikolojik özel savaş oyununa baş vurmuş olduğu anlaşılmaktadır. Güya bununla Kürt halkının ve devrimci-demokratik güçlerin duruşu ve refleksi test edilmiştir. AKP-MHP faşizminin her şeye hakim olduğu görüntüsü verilmek istenmiştir. Bu temelde Kürt halkının ve devrimci-demokratik güçlerin iradesi kırılmaya çalışılmıştır.

Fakat sonunda özel psikolojik savaşın yanlış hesabı Bağdat’a da varmadan İdlib’den ve Kürdistan’dan dönmüştür. Kürt halkının ve devrimci-demokratik güçlerin anında gösterdiği büyük tepki ve sokakların yüz binlerle doldurulması ile AKP-MHP faşizminin İdlib yenilgisi, söz konusu psikolojik özel savaş oyununu bozmuştur. Bu temelde oyun sahibinin ayağına dolanmıştır. Bundan kurtulmak içindir ki aileler İmralı’ya götürülmüş ve Önder Apo ve diğer tutsaklarla görüş olmuştur.

Peki bütün bunlardan çıkartacağımız temel sonuçlar nelerdir? Öncelikle çok yönlü ve örgütlü bir özel savaş saldırısı ile yüz yüze olduğumuzu doğru anlamamız gerekir. AKP-MHP faşizminin özel savaşı doruğa çıkardığı ve pervasız bir biçimde uyguladığı açık bir gerçektir. O halde, başta Kürt halkı olmak üzere tüm ezilenlerin bu gerçeği iyi görmesi ve anlaması gerekir. İkincisi, faşist özel savaşın tüm oyun ve saldırılarına karşı uyanık ve hazır olmak gerekli ve önemlidir. Başta Kürtler olmak üzere tüm ezilenlerin böyle bir duyarlılık ve refleks içinde olması ve olası her türlü saldırıya karşı anında tepkisini en geniş ve etkin bir biçimde ortaya koyması tarihi önemdedir. Özellikle psikolojik savaşın her türlü yalan ve hilesi karşısında duyarlı ve hazırlıklı olmak tarihi öneme sahiptir.

Üçüncüsü, son yaşananlar bir kez daha göstermiştir ki, özgürlük ve demokrasi adına her şey mücadele ile kazanılmaktadır. Faşizm ve gericilik mücadele ile yıkılmakta, her türlü özgürlük ve demokrasi adımı mücadele ile başarılmaktadır. Nitekim İmralı kapıları bir kez daha mücadele ile aralanmış, İmralı görüşmesi Kürt halkının ve devrimci-demokratik güçlerin etkin mücadelesi sonucunda gerçekleşmiştir. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan da bu nedenle tecride ve faşizme karşı mücadelenin daha çok geliştirilmesi üzerinde durmuş ve bunun gereğine dikkat çekerek herkesi mücadeleyi yükseltmeye çağırmıştır.

Çok açık ki, 3 Mart görüşmesi İmralı tecridinin kırıldığı ve İmralı soykırım sisteminin yıkıldığı anlamına gelmemektedir. Tecrit devam etmekte ve faşist diktatörlük ayakta kalabilmek için saldırılarını artırmaya çalışmaktadır. TC sınırları içerisinde artın faşist baskı ve terör bunun işaretidir. Kürdistan’ın Rojava ve Başur alanlarına yönelik saldırılar bunu göstermektedir. AKP-MHP faşizmi devrimci-demokratik direnişle yıkılmadıkça varlığını korumaya ve hükmünü icra etmeye çalışacaktır.

O halde tecride ve faşizme karşı mücadele hepimizin, tüm kadınların ve gençlerin, işçi ve emekçilerin, Kürtlerin ve diğer tüm halkların vazgeçilemez ve ertelenemez temel görevidir. Ancak böyle bir mücadele ile tecrit kırılabilir ve faşizm yıkılabilir. Ancak böyle bir mücadelenin zaferi ile Kürdistan özgür ve Türkiye demokratik hale gelebilir. 8 Mart kutlamaları böyle bir yeni mücadele sürecini başlatmıştır. Newroz kutlamalarının da bu mücadeleyi zirveye taşıyacağı ve yeni süreci başarılı kılacağı kesindir. Bu temelde herkesin Newrozunu bir kez daha kutluyor ve bu Newroz yeni bir özgürlük çıkışı olsun diyoruz.

Kaynak: Yeni Özgür Politika