Demokratlığın ölçüsü

Zindanlar artık sıradan bir gündem olmamalı. Zindandaki tutsaklar için tüm toplum ayağa kalkmalıdır. Demokratlığımız da insanlığımız da ancak böyle anlam kazanır.

Faşist iktidarların bir yüzü de zindanlardır; gözaltı ve zindanlarda yapılan işkencelerdir. AKP-MHP ittifakı da cezaevlerini gerçek anlamda bir işkencehane haline getirmiştir. Daha önceki makalemizde böyle giderse zindanlardan sürekli cenazeler çıkar demiştik. Nitekim bir haftada 3 cenaze daha çıktı. AKP-MHP ittifakı özgürlük isteyen Kürtlerin kökünü kazıyacağım diyor, bu nedenle Rojava’da ya da Irak’ın kuzeyindeki Başurê Kürdistan’da sürekli bir yerlere saldırıyor. Silahlı insansız hava araçları DAİŞ’e karşı direnişin sembolü olan Kobanê’de 6 genci vurdu. Masum yüzlü 6 genç sadece Kürt olduğu için öldürülmüştür. AKP-MHP ittifakı her fırsatta Kürt düşmanlığını ortaya koyarken Kobanê’ye yönelik bu saldırıyla bu sicilini bir kez daha çok net biçimde gözler önüne sermiştir.

AKP-MHP ittifakı zindandaki Kürtlerden ne istiyor, neden saldırıyor? Kürt halkı için özgürlük ve demokrasi istediği için bu Kürtlere düşmanlık yapılıyor. Özgürlük isteklerinde ısrarlı oldukları için de zindanlarda ölüme mahkum edilmektedirler. İdam sözde kaldırılmış ancak zindanlar Kürtlerin diri diri öldürüldüğü mekanlar haline getirilmiştir. Çoğunluğu hasta ve sakat bırakılmaktadır. Bu da öldürmenin ve idam etmenin farklı bir biçimidir. Bir defada öldürmek yerine gün gün öldürülmektedirler. AKP-MHP faşist ittifakı zindanlarda böyle bir düzeni bilinçli planlayıp uygulamaktadır. Tarihin en gaddar ve zalim uygulamalarından biri özgürlük mücadelesi yürüttüğü için zindanlara atılan Kürtlerin üzerinde yapılmaktadır.

Bu Kürt kadınları ve erkekleri Kürt halkının varlık ve özgürlük mücadelesini verdikleri için onlarca yıldır zindandadırlar. Kürt halkının varlığı ve özgür yaşamı için kendi yaşamlarını vermektedirler. İnsanlık tarihinin en onurlu duruşlarından birini bu Kürtler göstermektedir. Tüm Kürt halkı bu evlatlarıyla gurur duymaktadır. 20 yıl, 30 yıl zindanda kalmakta; her gün erimekteler ama duruşlarından taviz vermemektedirler. Bu nedenle diri diri öldürme politikasına maruz kalmaktadırlar. Kürt halkı ve demokrasi güçleri bu onurlu evlatlarına sahip çıkmalıdır. Bu zulüm karşısında Kürt halkının vicdanı ayağa kalkmalıdır. Vicdan insan ve toplum olmanın en temel değeridir; özelliğidir. İnsan ve vicdan birbiriyle kopmaz bağ içindedir. İnsan vicdanıyla vardır. Vicdanı olmayanlara insan denmez. İlk toplumsallığın yaratıldığı coğrafya olarak Kürt insanında vicdan değerinin kökleri derindedir. Kürtler vicdanlı bir halktır. Bu açıdan zindanlarda çürütülen evlatlarına sahip çıkacaktır, çıkmalıdır. Kürt halkının öncelikli tutumu ve tepkisini ortaya koyacağı durumların başında gelmektedir. HDP başta olmak üzere demokrasi güçlerine de bu konuda büyük görevler düşmektedir. Zaten binlerce HDP’li zindandadır. Bu açıdan da bu zulme karşı tutumunu daha etkin ortaya koyması beklenir. Kuşkusuz HDP bu zulme ve baskıya karşı çıkıyor ancak daha yaratıcı eylem türleriyle AKP-MHP faşist ittifakına, bu zalim uygulamalarına daha fazla karşı çıkma ihtiyacı vardır.

Türkiye’de demokrasi ve özgürlük mücadelesi verenler de bu konuda duyarlı olmalıdır. Zindandaki bu baskılara ve zulme karşı çıkmayanlar demokrat olamaz. Demokratlıkları sorgulanır. Zindanlardaki baskılara karşı tutum koymayanların demokrasi anlayışlarından kuşku duyulur. Türkiye’deki muhalif güçler demokrasiden söz ediyor ama zindandaki baskılara karşı sessiz kalıyorlar. Niye? Kürt oldukları için. Zindanlardaki insanlara ayrıca ekstra ceza verilmemesi evrensel bir kuraldır. Şimdi AKP-MHP iktidarı sadece baskı ve zulümle ekstra bir cezalandırma yapmıyor; tahliye edilmesi gerekenleri de zindanda tutuyor. Böylece zindanlarda irade kırmak istiyor. Ne var ki, onurları ve inançları için onlarca yıl cezaevinde kalanlar tabi ki baskılara boyun eğmiyor. Anlaşılıyor ki, bu onurlu duruş bu iktidarı çılgına çeviriyor.

Onurlu duruşundan taviz vermeyen Kürt tutsaklara herkes sahip çıkmalıdır. Bu konuya sessiz kalmak vicdanları köreltir. Vicdanları körelenler ise çok şeyini kaybeder. Zindanlardaki durum başta kadınlar ve gençler olmak üzere tüm Kürt halkına bir çağrıdır. Bu direniş gösterilmeden de özgürlük ve demokrasi hak edilemez.

Zindanlar artık sıradan bir gündem olmamalı. Zindandaki tutsaklar için tüm toplum ayağa kalkmalıdır. Demokratlığımız da insanlığımız da ancak böyle anlam kazanır.

Diyarbakır 5 nolu zindanı direniş kahramanı olan Sakine Cansız ve iki kadın devrimcinin bir MİT elemanı tarafından Paris’te katledilmesini şiddetle kınıyoruz. Tüm bu katliamlardan hesap sormanın yolu Demokratik Türkiye ve Özgür Kürdistan’ı yaratmakla mümkündür.

Kaynak: Yeni Yaşam Gazetesi