Diktatörün en somut suçu Paris katliamı

Tayyip Erdoğan’ın Paris katliamı gibi işlemiş olduğu yüzlerce katliam bulunuyor. Faşist diktatör Tayyip Erdoğan yönetimi altında 18 yıldır sürekli katliam işleniyor. İşte bunlardan biri de bir hafta önce dokuzuncu yıldönümü yaşanan Roboskî katliamıydı.

Özgür Kadın Hareketinin ‘Diktatörün yargılanması için yüz neden’ kampanyası devam ediyor. Bu kampanya, kendisine ‘Reis’ denen faşist şef Tayyip Erdoğan’ın insanlık suçu kapsamında işlediği suçların kaydının tutulması, hatırlatılması ve unutturulmaması açısından da çok önemli oluyor. Söz konusu kampanyanın, 9 Ocak 2013 tarihinde gerçekleştirilen Paris katliamının yedinci yıldönümünde doruk yapacağı anlaşılıyor. Çünkü Paris katliamı, faşist şef Recep Tayyip Erdoğan’ın planlı ve örgütlü olarak gerçekleştirdiği en somut katliam suçlarından birisi oluyor.

Gerçi Tayyip Erdoğan’ın Paris katliamı gibi işlemiş olduğu yüzlerce katliam bulunuyor. Faşist diktatör Tayyip Erdoğan yönetimi altında 18 yıldır sürekli katliam işleniyor. İşte bunlardan biri de bir hafta önce dokuzuncu yıldönümü yaşanan Roboskî katliamıydı. Savaş uçaklarıyla işlenen bu katliamda da çoğu çocuk yaşta olan 34 Roboskîli katledilmişti. Bu katliamlardan en son Çatak’ta helikopterden atarak işlenen katliama kadar neredeyse her gün yeni bir katliam suçu işlendi.

Tabi bu katliamlardan öne çıkan ve devamlılık arz edenlerin başında da kadın katliamları geliyor. Diktatör Tayyip Erdoğan yönetimi altında an geçmiyor ki bir kadın katledilmesin. Bu yönetim kadına ve çocuğa yönelik taciz, tecavüz ve katliamları rutin hale getirmiş bulunuyor. Çünkü ‘Fıtratında var’ diyerek söz konusu suç olaylarını anlayış ve siyaset olarak hem doğru buluyor ve hem de meşrulaştırıyor. Kuşkusuz kendisi böyle görse de herkes böyle görmüyor. Başta Kürtler ve kadınlar olmak üzere demokratik insanlık bunları suç sayıyor ve çok yönlü bir hesap sorma tutumu geliştiriyor. İşte yedi yıldır hesabı sorulan insanlık suçlarından biri de Paris katliamı oluyor.

Bilindiği gibi, Paris katliamı 9 Ocak 2013 tarihinde Paris’in merkezinde işlendi. MİT görevlisi Ömer Güney, planlı ve örgütlü olarak, üç Kürt kadın siyasetçi Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylamez’i bulundukları Kürt kurumunda tabanca ile vurarak öldürdü. Ömer Güney, böyle bir katliam için MİT tarafından özel olarak eğitilmiş ve Kürt Özgürlük Hareketi içerisine bu amaçla sızdırılmış bir ajandı. Başta kendini gizlemeye çalışsa da kısa sürede açığa çıktı ve Fransa polisi tarafından yakalanarak yargıya teslim edildi.

Fransa savcılığı, yürüttüğü uzun süreli tahkikat sonucunda söz konusu katliam olayını bütün yönleriyle aydınlattı. 9 Ocak Paris katliamının Ömer Güney tarafından işlendiğini, Ömer Güney’in AKP-MHP anlayışı olan şoven Türk milliyetçisi bir MİT elemanı olduğunu, katliamın Hakan Fidan yönetimindeki MİT tarafından planlandığını, katliam kararının Tayyip Erdoğan Hükümeti tarafından verildiğini açığa çıkartarak hazırladığı iddianamede işledi.

Bu temelde önemli bir yargılama olacağını herkes beklerken, mahkeme gününe bir ay kala katil Ömer Güney’in kaldığı cezaevinde ölü bulunduğu basına ve kamuoyuna açıklandı. Böylece de ‘Yargılanacak zanlı kalmadı’ denerek 9 Ocak Paris katliamı davası düşürüldü. Yani bu kadar açık olan bir suç olayı yargılanmadı. Paris katliamının hesabını Fransa yargısı sormadı. Bu temelde Paris katliamının üzeri küllendirilmek ve Ömer Güney’in gerçek ölüm olayı karartılmak istendi. Kaldı ki Ömer Güney gerçekten de eceli ile ölmüş olsa bile, Paris katliamının suçluları olarak Hakan Fidan ve Tayyip Erdoğan ortada duruyordu. Gerçek ve adil bir yargının söz konusu bu suçluları bir biçimde yargılaması gerekirdi.

Ama Fransa yargısı tarafından bu yapılmadı. 9 Ocak katliamının hesabı sorulmadığı gibi, katil Ömer Güney’in şüpheli ölüm olayı da aydınlatılmadı. Gerçekten Ömer Güney eceli ile mi öldü, yoksa birileri tarafından öldürüldü mü? Hatta gerçekten Ömer Güney öldü mü, yoksa ‘Öldü’ denerek cezaevinden çıkartılıp başka yerlere mi gönderildi? Belli ki böyle birçok soru sorulabilir. Söz konusu soruların cevapları açık değildir ve kamuoyu tarafından bilinmemektedir. Dolayısıyla açık olan Paris katliamının katili Ömer Güney’in ölüm olayı sır perdesini korumaktadır.

Kuşkusuz ilk suç 9 Ocak Paris katliamıdır ve Paris’in merkezinde üç Kürt kadın devrimci Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylamez’in planlı ve örgütlü bir biçimde tabanca ile vurularak katledilmesidir. Bu suçu işleyen katil Türk istihbaratı MİT mensubu Ömer Güney’dir. Katliamı kararlaştırıp planlayan ve katili bu işle görevlendiren ise TC Başbakanı Tayyip Erdoğan ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan’dır. Savcılığın olayı bu biçimde aydınlatmış olmasına rağmen, Fransız yargısının söz konusu yargılamayı bazı nedenlerle yapmaması, aslında söz konusu suça ortaklık etme anlamına gelmiştir.

İkinci suç ise, katil Ömer Güney’in Fransa cezaevinde yaşamının korunamaması ve bu temelde ölmesi veya öldürülmesi veya ‘Öldü’ denerek kaybedilmesidir. Bu suçu işleyen de Fransa devleti ve başta Adalet Bakanlığı olmak üzere devletin bu işle görevli kurumlarıdır. 9 Ocak katliamını yargılamamakla katliamın suç ortağı haline gelen Fransa devleti, katil Ömer Güney’in can güvenliğini sağlayamayarak ve ölüm olayını aydınlatamayarak ikinci suçlu konumuna gelmiştir. Paris katliamını yargılarken işte bu gerçeklerin hepsini görmek ve hepsini birden yargılamak gerekir.

Şimdi buradan güncel siyasete gelirsek, kısaca şu gerçeklerin altını çizmemiz gerekir. 2020 yılında Kürt düşmanı faşist Tayyip Erdoğan Yönetimi neden Macron Yönetimine böyle açıktan kafa tutmuş ve Macron Yönetimi ise söz söylemekten öteye Tayyip Erdoğan Yönetimi için fiili hiçbir şey yapamamıştır? Soruya cevap veriyorum: 9 Ocak Paris katliamını yargılayamamış, Tayyip Erdoğan Hükümetini cezalandıramamış, hatta onunla suç ortağı ve ikinci suçlu haline gelmiştir de ondan! Belli ki 9 Ocak Paris katliamını yargılamadıkça bu durum devam edecek, Fransa Yönetimi, iktidarda kim olursa olsun, TC Yönetimi karşısında söz söylemekten öteye bir şey yapamayacaktır.

Faşist diktatör Tayyip Erdoğan’ı yargılayacak iddianamenin birinci sırasında yer alan 9 Ocak Paris katliamı şimdi işte böyle bir düzey kazanmıştır. Dolayısıyla Paris katliamını yargılamak isteyenler olayı böyle ele almak durumundadır. Yani katliam suçlusu ile birlikte suç ortağını da yargılamak zorundadır. Doğru ve sonuç alıcı yargılama ancak böyle yapılabilir. Ancak Fransa siyasetinin ve hukukunun üzerine gidilerek Tayyip Erdoğan faşizmi yargılanabilir.

Hiç kuşkusuz Özgür Kadın Hareketi bu gerçekleri görecek ve ‘Diktatörü yargılamak için yüz neden’ kampanyası bu kapsamda ve çerçevede yürütülecektir. Aslında 9 Ocak Paris katliamını yedi yıldır yargılayan ve suçlulardan hesabını soran Özgür Kadın Hareketi, Kürt Özgürlük Hareketi ve tüm demokratik güçler, yedi yıldır yaptıkları yargılamayı bu yıl söz konusu kampanya çerçevesinde doruğa çıkartacaklar ve sonuç alma noktasına getirmeye çalışacaklardır. ‘Özgürlük Zamanı’ direniş hamlesi kapsamında da bunun etkili bir biçimde yapılması gerekli ve de önemlidir.

9 Ocak 2013 günü Paris’te katledilen üç Kürt kadın devrimci Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylamez, yedi yıldır başta kadın özgürlük mücadelesi olmak üzere tüm özgürlük ve demokrasi mücadeleleri için güçlü bir ilham kaynağı, önde yürüyüp yüksekte dalgalanan bir özgürlük bayrağı olarak sembolleşmiştir. Onlar artık mutlak özgürlük mücadelesinin keskin kılıcı ve erkek egemen faşist zihniyet ve siyasetin korkulu rüyasıdırlar. Onlar özgürlüğe yürümek isteyenler için canlı bir ruh, sarsılmaz bir irade, yüksek bir bilinç, sonuç alıcı bir cesaret ve fedakârlıktırlar. Onları saygı, sevgi ve minnetle anıyor, her zaman özgürlük mücadelemizin kıvılcımı yapıyoruz.

Kaynak: Yeni Özgür Politika