Irak’ta bundan sonra ne olacak?

Kürtlerin imhası üzerine yapılan planların bir parçası hatta asıl parçasının da İran üzerine yapılan plan olduğu ortaya çıkıyor. Irak ve Lübnan'da İran karşıtlığı devam ediyor. İran, bunu aşmak için uğraşıyor. Bunu başarabilecek mi? Henüz bilinmez.

Irak’ta 1 Ekim'de başlayan hükümet karşıtı gösteriler sürüyor. Lübnan ve İran’da da isyanlar başladı. Üç ülkedeki gösterilerin görünürdeki yüzü, İran sistemine karşı olması.
Irak’ta başkent Bağdat başta olmak üzere Şii Arapların yaşadığı Necef, Kerbela, Basra, Zikkar, Mussena, Missan, Nasıriye, Divaniye, Qadisiye şehirleri ile son günlerde Diyala ve çevresine de sıçrayan hükümet karşıtı gösteriler sürüyor. Şimdiye kadar 350’den fazla kişi yaşamını yitirdi. Birçok devlet kurumuna göstericiler tarafından halk adına el konuldu. Bazı kurumlar ateşe verildi. İran yanlısı Haşdi Şabi gruplarının merkezleri birçok yerde halk tarafından ya ele geçirildi yada ateşe verildi.
Göstericiler, taleplerini 20 madde halinde yazarak, ele geçirdikleri Bağdat’ın Tahrir Meydanı'na astılar.
Göstericilerin taleplerinin başında, İran’a fazlasıyla yakınlaşan Başbakan Adıl Abdulmehdi’nin istifası etmesi ve hükümetini lağvetmesi vardı. ABD'nin 2003'te Irak'a müdahale etmesinin ardından ülkenin 5'inci başbakanı olarak, Ekim 2018'de göreve başlayan bağımsız Şii politikacı Abdulmehdi, istifasını sundu. Parlamento, istifayı onayladı. Böylelikle göstericilerin taleplerinden biri olan hükümetin yıkılması yerine getirildi.

İSTİFASINI CUMHURBAŞKANI YERİNE PARLAMENTOYA SUNDU

Abdulmehdi’nin, normal şartlarda istifa mektubunu onaylanması için parlamentoya değil, Cumhurbaşkanı Berhem Salih'e sunması gerekiyordu.
Başbakanın istifasını kabul etme yetkisine sahip olmayan parlamento, ancak anayasanın 61’inci maddesine dayanarak oy çokluğuyla başbakana verdiği güvenoyunu geri çekebilir.
Söz konusu bu maddeye göre cumhurbaşkanı, parlamentoya, başbakandan güvenoyunu çekmesi talebinde bulunduktan sonra parlamentonun 7 gün içinde toplanıp başbakanı çağırması gerekiyor. Parlamentoda güvenoyu oy çokluğuyla çekildikten sonra başbakan 30 günü aşmayacak şekilde görevine devam edebiliyor.
Anayasanın 76’ncı maddesine göre cumhurbaşkanı, yeni bir başbakanın seçilmesi için parlamentoya 15 gün süre verir. Başbakanın seçilmesi ve cumhurbaşkanı tarafından onaylanması halinde kendisine yeni hükümetin kurulması için 30 gün süre tanınır. Daha sonra yeni hükümet kabinesi parlamentonun oylamasına sunulur.
Abdulmehdi, bağımsız bir aday olmasına rağmen Mayıs 2018'deki seçimlerden yaklaşık 6 ay sonra hükümeti kurulabildi. Bu yüzden parlamentodaki siyasi partilerin yeni bir Şii başbakan üzerinde anlaşmaya varmasının ve hükümete güvenoyu vermesinin uzun sürebileceği tahmin ediliyor.
Abdulmehdi, Ortadoğu'da son aylarda başlayan gösteriler kapsamında Lübnan Başbakanı Saad Hariri'den sonra görevinden istifasıyla gündeme gelen ikinci başbakan oldu.
Ancak gösteriler hâlâ durmadı. Zira göstericilerin talepleri sadece bunlardan ibaret değildi. Başbakanın yanı sıra Parlamento Başkanı’nın da istifa etmesi isteniyor. Bu yüzden gösteriler hızından bir şey kaybetmeden devam ediyor. Aksine, Abdulmehdi’nin istifasından sonra daha da şiddetlendiği söylenebilir.
Irak’taki gösterilerin ilk gününden itibaren gösterilerde İran karşıtlığı açık bir şekilde dışa vuruldu. İran karşıtı olarak görünen gösterilerden sonra başbakanın istifasıyla, göstericilerin Irak’ta İran’a olan karşıtlıkta bir adım öne geçtiği söylenebilir.

MALİKİ VE ABADİ, ADAY OLMAYACAKLARINI AÇIKLADI

Abdulmehdi’nin istifa etmesinden sonra gözler, İran yanlısı eski Başbakan Nuri El Maliki ile Abdulmehdi’ye başbakanlığı devreden ve İran karşıtı olarak bilinen eski Başbakan Haydar Abadi’ye çevrildi. Ancak istifadan hemen sonra Maliki ve Abdi’den açıklamalar geldi. Maliki ve Abadi, başbakanlık için aday olmayacaklarını açıkladı. Abadi, başbakanlık için aday olmayacağı gibi hiç kimseyi de başbakanlık için önermeyeceğini söyledi. Yine de iki eski başbakanın aday olup olmayacaklarının, kendilerinden çok İran ve ABD’nin isteyip istememesine bağlı olduğu belirtiliyor.

SÜLEYMANİ'NİN SÜRPRİZ BAĞDAT ZİYARETİ!

Irak’taki gösterilere İran karşıtlığının damgasını vurmasının ardından İran’a daha yakın olarak Şii Araplar tarafından kabul edilen Başbakan Abdulmehdi’nin istifa etmesi ve hükümetinin yıkılmasından sonra, akla gelen ilk soru, "İran bu durumu kabul eder mi" oldu. İran’ın bunu kabul etmediği, Abdulmehdi’nin istifa ettiği günlerde Şiilerin kutsal kenti Necef’te İran büyükelçilik binasının yakılmasından sonra, kendisine yakın Haşdi Şabi gruplarını Necef’e kaydırması ile ortaya çıktı. Ancak İran bununla da yetinmedi. Zira Abdulmehdi’nin istifasından iki gün sonra İran’ın dışarıdaki güçleri olan Spay Kutsi güçlerinin sorumlusu Kasım Süleymani Bağdat’a gitti. Bağdat’ta Şii liderler başta olmak üzere birçok grupla görüştü. Kasım Süleymani’nin bu gizli ziyareti, Irak’ta yeni kurulacak hükümetin de kendilerine yakın birileri tarafından olmasını istemeleri şeklinde yorumlanıyor.
Abdulmehdi’nin istifasının ardından başbakanlık için aday olmayacaklarını açıklayan İran yanlısı eski Başbakan Nuri El Maliki ile ABD’ye yakınlığı ile bilinen Haydar Abadi’nin, Kasım Süleymani’nin beklenmeyen Bağdat ziyaretinden sonra görüşlerinin değişebileceği ifade ediliyor.

400'DEN  FAZLA KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ

Irak’taki gösterilerde güvenlik güçlerinin saldırısı sonucu şimdiye kadar 400’ün üzerinde kişi öldürüldü, 15 binin üzerinde kişi de yaralandı.
Irak’taki gösterilerden sonra önce 17 Ekim’de Lübnan’da halk gösterileri başladı. Lübnan’daki gösterilerde de hükümet ve başbakan hedef alındı. Başbakan Saad el-Hariri istifa etti. 16 Kasım'da ise İran’da halk benzine yapılan zamdan sonra 31 eyaletin binden fazla merkezinde bir günde ayaklanarak, rejime karşı isyan başlattı. İran, halk ayaklanmasını bastırdığını söylese de bu gösterilerden büyük bir yara aldı.

SURİYE, LÜBNAN VE IRAK'TAKİ İRAN KARŞITLIĞI

Irak’ta gösterilerin başlamasından bir hafta sonra Türk devleti, Kuzey-Doğu Suriye ve Rojava’ya yönelik işgal saldırılarını ABD ile Rusya’nın anlaşması sonucu başlattı. ABD ile Rusya’nın Türkiye ile yaptıkları anlaşmanın bir parçası da Türkiye’nin, İran’a karşı pozisyon alması üzerineydi. Yani Kürtlerin imhası, katledilmesi üzerine ABD ile Rusya arasında yapılan bu anlaşmanın bir boyutu da Türkiye ile İran karşıtlığını içermesiydi.  
Türk devletinin başlattığı işgal saldırıları ile İran, Suriye genelinde daraltılmak istendi. Irak ve Lübnan’daki gösterilerle de İran’ın bu ülkelerdeki etkisi kırılarak, ambargolarla sıkıştırılan İran, müdahaleye açık hale getirilecekti. Lübnan Başbakanı Heriri'nin ardından Irak Başbakanı Adıl Abdulmehdi’nin istifa etmesi, İran’ın bu hükümetler nezdinde etkisini kırmış oldu.
İran, Türkiye’nin ABD ve Rusya ile onun üzerine yaptığı anlaşmalardan haberdar ancak daha fazla sıkışmamak için şimdilik Türkiye ile mümkün mertebe ilişkilerini sürdürmek istiyor. Tümden düşman cephesine geçmesine izin vermemeye çalışıyor. Bir yandan bunu yaparken öte yandan savaş durumuna geldiği Suudi Arabistan siyasetinde bir yumuşamaya gitti. Önceki gün Ruhani, Suudi Arabistan ile görüşmeye açık oldukları şeklinde açıklama yaparak, Suudi Arabistan ile ilişkilerin canlanmasına yeşil ışık yaktı.
Bütün bunlar bir araya getirildiğinde, Kürtlerin imhası üzerine yapılan planların bir parçası hatta asıl parçasının da İran üzerine yapılan plan olduğu ortaya çıkıyor. Irak ve Lübnan'da İran karşıtlığı devam ediyor. İran, bunu aşmak için uğraşıyor. Arabistan’la görüşme için yeşil ışık yakarak sıkışmışlığını aşmaya çalışıyor. Bunu başarabilecek mi? Henüz bilinmez.