Latin kıtasının gözü Boric’te

Şili’nin yeni seçilen başkanı Gabriel Boric, 11 Mart’ta hükümeti görevini resmen devralacak ve ‘kravatsızlar’ dönemi başlayacak. Kıtanın gözü kulağı da Boric ve ekibinin üzerinde olacak.

Gabriel Boric, 19 Aralık’ta kazandığı başkanlığa 11 Mart itibarıyla başlayacak. Kabinesini oluşturdu. 24 bakanlıktan 14’ünün kadın olması, son yıllarda Şili'deki eylemlerde kadınların ortaya çıkardığı performansın yansımasıdır. Bakanların yaş ortalamasının 40 olması da kadınların yanında  gençlere verdiği değeri gösteriyor.

Bütün bakanların akademik geçmişleri olsa da çoğunluğu böylesi bir görev için tecrübesiz. Bu durumun olumlu ve olumsuz etkileri olacaktır. O açıdan bu hükümeti bekleyen sorunları belirlemekle yetinelim:

* Meclis’teki eski gelenekselciler, Boric ve ekibinin yapmak istediği reformları engelleme, yavaşlatma, mümkünse frenlemek için çalışacak.

* Seçimlerde Boric’e destek veren geniş cephe ve Komünist Parti’nin kendilerine göre yönlendirmeleri olacak. 
* Maliye’nin başına İngiltere'de okumuş 2016’dan beri Merkez Bankası’nın başkanlığını yapan Mario Marcel’i getirmesi, orta ve üst sınıfı şimdilik sevindirmiş olsa da topluma nasıl yansıyacağı daha belli değil. Komünist Partisi bile Mario Marcel hakkında yorum yapmaktan kaçınıyor. 
* Pinera’nın yarattığı ekonomik sorunları kısa dönemde gidermesi ve ekonomiyi rahatlatması gerekiyor.

* Daha fazla iş alanları yaratması gerekiyor; kıtanın genelinde işsizlik ile mücadelede sorunlar olduğu gibi bu ülkede de had safhada.

Bütün bunlara bir de salgının çok etkili olduğu bir dönemi de göz önünde bulundurursak, Boric ve kabinesinin işi hiç de kolay olmayacak.

Şimdi bazı sorular ve yanıtlarıyla ilerleyelim:

Savunma Bakanlığına Salvador Allende'nin torunu Maya Fernández’in getirilmesi, Pinochet rejimi ile hesaplaşmayı mı amaçlıyor?

Şili’de kabineye de yansıyan kadın ve gençliğin mücadelesinin, Pinochet rejimine karşı olduğunu belirtmekte yarar var. Kadın ve gençlerin bu mücadelesini, Şili toplumu 2021 başındaki referandum ve sonrası seçimlerle destekledi. Örneğin Şili toplumu, referandumda yeni anayasayı yapma görevini Pinochet anayasasına karşı mücadele eden kadın, genç ve bağımsız adayları seçerek cevap verdi. Burada çok ince bir ayrıntı var; bu referandumu sol ya da sağ siyasi partiler kazanmış gibi bir algı yanlış. Kıtanın genelinde olduğu gibi burada da toplum siyasi partilere güvenmediğini ve yeni anayasayı kadın, gençlik ve bağımsızların yapması için oy verdi. Dolayısıyla zaten Boric‘in geliş nedeni, Pinochet rejimiyle ilgili. Başkanlık seçiminde Boric‘in rakibi olan Karst, Pinochet rejiminin kalması ve yeni anayasa yapıcılarının lağvedilmesi propagandası yaptı. 

Şili halkı, Boric'i iktidara taşıyarak anayasa yapıcıların kalması kararını, bu yasaları hayata geçirmesi için Boric’i iktidara taşıyarak pekiştirdi. Şüphesiz ki; Boric'in bu rejimle hesaplaşması yetmiyor, yürütülebilir bir alternatif sunması gerekiyor. Bu da Şili'deki eylemlerde ortaya çıkan halkın daha fazla yönetime dahil edilmesi ve söz sahibi yapılması istemidir.

Bolivarcı sosyalizm dışında yeni etkili bir sol hareketin çıkma olasılığı var mı?

Bu soruya genelden başlayarak cevaplamanın burayı daha iyi anlamaya yol açacağı kanısındayım. Avrupa'nın kurduğu sistemler artık hiçbir yerde çözüm getirmiyor. Bunun en iyi örnekleri de Ortadoğu ve Latin kıtasıdır. Çünkü Avrupa’nın sağ/muhafazakarları da, sol/sosyal demokratları da etkili oldukları bütün alanlarda (yeni ve eski kolonilerinde) kendilerine göre dizayn etmişler ve bu durum şu anda büyük bir sorun. Aslında bu sorun, Avrupa'nın (ABD’nin) Sovyetler’in yıkılışından sonra derinlemesine yaşadığı bir sorun. Bu sistemlerin başını çeken Almanya’da ne sağ/muhafazakar kesimler ne de sol/sosyal demokrat kesimler toplumun sorunlarını tek başlarına çözemediği için birleşerek toplumu kontrol altında tutmaya çalışıyor. Bu durum Latin kıtasına daha kötü yansıyor. İktidara gelen toplumu kutuplaştırıyor, şiddeti çok yoğun kullanıyor. Uzun bir zamandır Latin kıtasında bu sistemlere karşı tepkiler var ve kendini örgütlüyor. Bu tepkiler bir dönem sol ilerici kesimleri, sol devrim mücadelelerinden gelen liderleri iktidara taşıdı.

Gelinen aşamada toplumda yine bir kıpırdama var, değişim isteniyor ama bu değişim, sol ya da sağ ile ilgili değil. Durumu komple iyileştirecek perspektif ve buna göre de pratik isteniyor. Geçmiş yıllarda Kolombiya'daki toplumsal grevler, yine Ekvator ve Şili’deki toplumsal ayaklanmalar bunlara örnektir. O açıdan Şili’nin yeni hükümeti ile beraber şu anda oynayacağı rol çok önemlidir. Eski sol/sosyal demokrat liderler gibi yaklaşırsa toplum bir daha seçimlere gitme gereği duymayacak duruma gelir. O açıdan Boric’ten beklenen etkili sol bir hareket ortaya çıkarması değil, yepyeni bir paradigmadır. 

Yukarıda da belirttiğimiz gibi bu kıtada her türlü sol sistemler denendi; sonuç, başarısız. Hiçbir sol lider, iktidar ve devlet sisteminden kendini kurtaramadı, dolayısıyla bir zümrenin sorunları dışında genel toplumun sorunlarını çözemedi. Boric, kendisini bu iktidar ve devlet (belki buna bürokrasi demek daha doğru olur) aygıtından kurtarır mı? Şu aşamada belli değil ve şimdiye kadarki Boric'in söylemlerinde yeni bir paradigmanın olmadığı da görülüyor. 
Boric şu andaki pratiği ile Almanya gibi karma parti ve gruplarla işi götürmek istiyor gibi. Boric’in söylemleri radikal ama yukarıda bahsettiğimiz dengelerden dolayı, pratikte de radikal olacak mı, göreceğiz.

Mapuche halkına yaklaşımları ve bunun yansımaları nasıl olacak?

Bu hükümeti etkileyecek bir diğer sorun da Mapuche halkının içinde bulunduğu durumdur. Şili'nin güney kısmında Mapuche halkı yaşıyor ve durumları sıkıntılı. Onların da özerklik istemleri var. Devlet bürokrasisi bu halkın talebine Şili devleti kurulduğunda beri duyarsız kalmış, görmemezlikten gelmiş hatta yer yer bastırıp kriminalize etmiş. Aslında TC’deki Kürt meselesi ile paralellikler taşıyor.

Boric ve kabinesinin Mapuche halkına yaklaşımı başta Şili halkına ve Latin kıtasındaki bütün yerli halklara yaklaşımını belirleyecek. Yeni kurulacak sistemler de buna göre toplumlardan not alacak. İşte tam da bu noktada kurulacak sistem ve yapılacak anayasa Avrupa merkeziyetçi mantığıyla mı olacak yoksa bu kıtanın kadim halklarının, -bunlara Afrika kökenliler ve çiftçi hareketlerini de katarak söylüyorum- mantığıyla mı yapılacak? Birçok kilidi açacak anahtar bu.

O açıdan da Boric'in attığı her adım, başta Mapuche halkı olmak üzere kadın ve gençlik tarafından dikkatle izlenecek.