PKK’nin kırk ikinci yılı

PKK’nin kırk ikinci yıl mücadelesinin daha önceki yılların toplamına denk bir yoğunlukta geçeceği ve o düzeyde bir gelişmeye yol açacağı ortadadır. Böylece Kürt sorununun çözümünde daha büyük bir yol alınacağı ve ciddi çözüm adımlarının atılacağı açıktır.

Soykırıma karşı Kürt halkının özgürlük mücadelesine öncülük eden PKK’nin kırk ikinci yılına giriliyor. Dört parça Kürdistan ve yurtdışında coşkulu yıldönümü kutlamaları oluyor. Kürtler ve dostları kırk ikinci yılda özgürlük mücadelesini daha güçlü yürütme ve daha büyük kazanma iddiasını ortaya koyuyor. Biz de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan başta olmak üzere tüm PKK’lilerin, Kürtlerin ve dostlarının Parti Bayramını kutluyoruz. Bugün tüm ezilenlerin kurtuluşunun umudu haline gelmiş olan Kürt özgürlük direnişini selamlıyoruz. Bu direnişin kahraman şehitlerini, ilk büyük şehit Haki Karer şahsında saygı ve minnetle anıyoruz.

Kırk bir yıllık zorlu mücadele içerisinde PKK’nin Kürtler, kadınlar, Ortadoğu halkları ve insanlık açısından nasıl tarihi büyük gelişmeler yaratmış olduğu ortadadır. Bugün bunlar çok daha iyi görülüyor ve her alanda tartışılıyor. Başta kadınlar ve gençler olmak üzere dünyanın tüm ezilenleri PKK’yi daha doğru ve yeterli tanımaya, PKK’yi var eden Önder Apo’nun felsefesini ve ideolojisini daha derinden anlamaya, PKK’nin direniş çizgisiyle daha güçlü bütünleşmeye çalışıyor. Ankara’da yüksek öğrenim gençliği içinde doğan, Kürdistan’a yayılarak partileşen, Ortadoğu’ya açılarak gerillalaşan PKK, bugün dünyadaki tüm ezilenlerin özgürlük öncüsü haline geliyor. Eskiden Kürtler sokaklara çıkarak “PKK halktır, halk burada” derlerdi; şimdi dünyanın tüm ezilenleri “PKK özgürlüktür, özgürlük burada” diyerek meydanları dolduruyor.

Bundan kırk yedi yıl önce gençlik içinde doğan ve Kürdistan özgürlük mücadelesini yeni bir anlayış ve tarza kavuşturmuş olan PKK’nin, bugün dünyanın dört bir yanındaki özgürlük ve demokrasi mücadelelerinin öncüsü ve moral gücü haline geldiği açıktır. Bu temelde küresel kapitalist sistemin ortaya çıkardığı Kürt sorununu çözmek için geliştirilen Kürdistan özgürlük mücadelesi, küresel düzeyde süren bir özgürlük ve demokrasi mücadelesi haline gelmiş bulunmaktadır. Böylece küresel bir sorun olan Kürt sorununun çözümüne daha çok yakınlaşılmış olduğu ortadadır.

Fakat bu çözümü engellemek için de küresel kapitalist modernite sisteminin uluslararası komplo temelindeki saldırılarını sürdürmeye ve daha çok geliştirmeye çalıştığı açıktır. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın içinde tutulduğu ‘İmralı soykırım sistemi’ devam ettirilmeye çalışılmaktadır. TC Devletinin ve AKP-MHP faşizminin Kürtlere karşı yürüttüğü soykırım saldırılarına çok çeşitli biçimlerde destek verilmektedir. Başur ve Rojava’da olduğu gibi, PKK’nin ezilip tasfiye edilmesi karşılığında sözde Kürtlere destek veriliyor görüntüsü yaratılmaktadır. Fakat ne yapsa da küresel kapitalist sistemin PKK’yi tasfiye edemediği ve Kürt özgürlük mücadelesini ezemediği açıktır. Artık dünyanın PKK ve Kürtler konusunda yeni bir karar verme zamanı gelmiştir.

PKK’nin resmi kuruluşunun kırk birinci yılına girerken de böyle bir küresel mücadelenin çok yaygın ve şiddetli biçimde yaşanıyor olduğu bilinmektedir. Nitekim mevcut ABD Yönetiminin, üç PKK Yöneticisi hakkında 6 Kasım 2018 günü aldığı tutuklama ve bunun için ihbarcılara para ödülü kararı bunu ifade etmektedir. Dikkat edilirse, mevcut ABD Yönetimi söz konusu bu kararla da yetinmemiş, bu temelde KDP ve YNK’yi PKK’ye karşı daha çok saldırıya yöneltmiş, AKP-MHP faşizminin PKK’ye yönelik askeri saldırılarına daha çok destek vermiş, söz konusu saldırıların 9 Ekim’den itibaren Rojava Kürdistan’ı işgal saldırıları haline gelmesinin önünü açmıştır. Bugün söz konusu soykırımcı işgal saldırıları tüm vahşetiyle devam etmektedir.

Tüm bu saldırganlığa karşı PKK öncülüğündeki Kürtlerin de tüm ezilenlerle birleşerek büyük bir cesaret ve fedakârlıkla direndiği ortadadır. ABD’nin uluslararası komployu yenileme planına karşı 7 Kasım 2018’den itibaren “Tecridi Kıralım, Faşizmi Yıkalım ve Kürdistan’ı Özgürleştirelim” direniş hamlesini başlatmış ve bu direnişi 31 Mart ve 23 Haziran yerel seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakının yenilmesi düzeyine çıkartmıştır. 9 Ekim Rojava’yı işgal saldırılarına karşı da tüm Kürtlerin ve ezilen insanlığın birleşerek direndiği ve DAİŞ gibi AKP-MHP faşizmine de Rojava’yı mezar haline getirmekte olduğu ortadadır.

PKK’nin resmi kuruluşunun kırk ikinci yılına işte böyle bir mücadele içinde girilmektedir. Kırk ikinci yıl mücadelesinin de daha önceki yıllarda yaşanan mücadele gibi zorlu geçeceği ve tüm dünyaya yayılan bir topyekûn özgürlük direnişi biçiminde devam edeceği açıktır. Çünkü Kürt halkını yok sayan ve yok etmek isteyen zihniyet ve siyasette herhangi bir değişiklik yoktur. Çok açık ki, böyle bir zihniyet ve siyaset de dört parça Kürdistan’daki ve dünyanın dört bir yanındaki Kürt varlığını kendisi için düşman görecek, söz konusu bu varlığı yok edebilmek için de hiçbir hukuk ve ahlak kuralı dinlemeden vahşice saldıracaktır. Belli ki söz konusu hastalıklı zihniyet ve siyaset yok edilmeden, Kürtler üzerindeki soykırım saldırıları ve katliamları devam edecektir.

Peki Kürt düşmanı, sömürgeci ve soykırımcı bu hastalıklı zihniyet ve siyaset nasıl yok edilecektir? Aslında sadece Kürtlerin değil, tüm insanlığın önündeki en temel sorun günümüzde budur. Çünkü bu zihniyet ve siyaset var oldukça durmadan DAİŞ üretmekte, El Kaide ve Ahvani Müslümîn üretmekte ve bunları tüm dünyaya yayarak insanlığı bu biçimde tehdit etmektedir. Görünen o ki, dünyada herkes söz konusu bu tehdidi ve tehlikeyi anlamış durumdadır. Başta kadınlar ve gençler olmak üzere tüm devrimci-demokratik güçlerin Kürt özgürlük mücadelesi etrafında birleşmesinin temel nedeni budur. Aslında tüm iktidar ve devlet güçleri de söz konusu tehlikenin farkındadır, ancak ekonomik ve siyasi çıkarlar nedeniyle AKP-MHP faşizmine karşı çıkamamakta ve ona çeşitli biçimlerde destek vermektedir.

Bu tutum sürdükçe Kürdistan özgürlük mücadelesi öncülüğünde küresel düzeyde gelişen özgürlük ve demokrasi mücadelesinin yayılarak devam edeceği açıktır. Böylece küresel demokratik devrimin mayalanmakta olduğu ortadadır. İktidar ve devlet güçlerinin ise mevcut çıkar politikalarını olduğu gibi yürütmeleri giderek daha çok zorlanacağa ve daralacağa benzemektedir. Çünkü bu temelde siyasi manevra yapılacağı kadar yapılmış, ekonomik sömürü sağlanacağı kadar sağlanmıştır. Artık mızrak çuvala sığmaz hale gelmiştir. ABD, AB ve Rusya yönetimlerinin ne denli daraldıkları ve sıkıştıkları ortadadır. Bütün bunlar da çelişki ve çatışmaları artıracak, özgürlük ve demokrasi mücadelesi için imkân ve fırsatları çoğaltacaktır.

Kuşkusuz yine de belirleyici güç, Kürt halkının, kadın ve gençlerinin geliştireceği mücadele olacaktır. Özellikle PKK’nin doğru öncülüğü ve özgürlük gerillasının başarılı direnişi her şeyi belirleyecektir. Bu temelde dört parça Kürdistan’daki ve yurtdışındaki Kürt halkının cesur ve fedakâr mücadelesi sonucu tayin edecektir. PKK’nin ve öncülük ettiği Kürt halkının da kırk ikinci yıla böyle bir iddia ve kararlılıkla girmekte olduğu açıktır.

Nereden bakılırsa bakılsın, PKK’nin kırk ikinci yıl mücadelesinin daha önceki yılların toplamına denk bir yoğunlukta geçeceği ve o düzeyde bir gelişmeye yol açacağı ortadadır. Böylece Kürt sorununun çözümünde daha büyük bir yol alınacağı ve ciddi çözüm adımlarının atılacağı açıktır. Bunun için de Kürtler arası birlik ve direniş esastır. İşte başta kadınlar ve gençler olmak üzere tüm Kürtler PKK’nin kırk ikinci yıla girişini böyle bir duyarlılık, irade ve iddia ile karşılamakta, Önder Apo ve şehitler çizgisinde kendilerini her zamankinden fazla sorgulamakta ve başarının anahtarı olan partileşme, gerillalaşma ve demokratik uluslaşma çizgisinde kendilerini yenileyip yeniden şekillendirmektedir. Zafer her zaman böyle bir fedai devrimciliğin ve yurtseverliğin olacaktır.

Kaynak: Yeni Özgür Politika