'Tüm Êzidîler birleşin, Şengal'de özerkliğin tam zamanı!'

Şengal halkına da Ortadoğu’daki yüzyıl anlaşmalarının benzeri dayatılıyor. TC-KDP ittifakı buna dayanarak bu anlaşmaları sağlamaya çalışıyor.

Şengâl Êzidî halkına yeniden bir ferman yaşatma provaları yapılmaktadır, bu sefer işbirlikçi güçler eliyle bu yapılmak istenmektedir. Irak ve KDP arasında yapılan anlaşmaya göre Şengal’a yeni bir yönetim, güvenliği sağlayarak bir askeri güç, Şengal’ın yeniden imarı ve mülteci konumundaki Êzidîlerin geri dönüşünün sağlanması olarak sıralanmış. İşgalci TC devleti de anlaşmanın gizli gücü olarak yer almaktadır. ABD ve çeşitli BM güçleri de desteklemektedir. Bu plan ve anlaşmayla birçok hedef birden vurulmak istenmekte ve anlaşmada ismi geçen güçlerin de alan üzerinde çeşitli siyasi çıkarları var.

En başta ABD’nin Haşdi Şabi güçlerinin o bölgelerde konumlandırılmasını istememesinden dolayı böylesi bir anlaşmada yer aldığı belirtilmektedir. Fakat burada da bir çarpıtma yapılarak sanki Haşdi Şabi bu alandaymış gibi yanlış bilgilerle ortak edilmektedir. İşgalci TC devleti de PKK’nin orada faaliyetlerinin sonlandırılmasını istmektedir. Böylesi bir planın ve anlaşmanın yapılması yönünde ABD tampon bölge vb. açıklamaları işgalci güçlere zemin hazırladı.

Şengal halkına da Ortadoğu’daki yüzyıl anlaşmalarının benzeri dayatılıyor. TC-KDP ittifakı buna dayanarak bu anlaşmaları sağlamaya çalışıyor. Bu anlaşmada Irak’a verilen rol ise daha çok iktidarın içerde yaşadığı karışıklığı önleyememesi ve bunun için verilen destek sözleri ve parasal yardım konuları etkili olmuş olabilir.

Yine KDP ekonomik ve siyasi bir çok tavizi merkezi hükümete verdiği ve petrol gelirleri konusunda yeni anlaşmaların sağlandığı belirtiliyor. Bu anlaşmanın tüm yönleriyle bilinmesi ve açığa çıkarılması mücadele güçleri açısından önem taşımaktadır.

Yakın dönemde tüm dünyanın gözü önünde ve açıktan DAİŞ çetelerine yol açılarak Şengal’de yüzyılın soykırımı gerçekleşmesi yaşandığında yine bu güçlerin anlaşmaları gizliden vardı. Bu anlaşmayla değişen tek şey bunu açıktan ve meşru zemine dayandırarak yapmak istemeleridir. Bu saldırı anlaşmasının özünde diğer Êzidî soykırım politikalarından hiçbir farkı yoktur. 2014 fermanına karşı yapılan direniş karşısında anlaşmada açık ve gizli güçlerin sessizliği vardı, adeta halkı bırakıp kaçtılar, şimdi ise adeta direniş gelişirse bu güçlerin açıktan ortak saldıracakları tehlikeli bir anlaşma olarak görmek gerekir.

Anlaşmada KDP ve işgalci TC devletinin yalnızlaştırılması, başta Irak merkezi güçleri olmak üzere uluslararası kuruluşlarla Êzidî toplumun haklı davalarını yansıtan bir diyalog sürecinde olmak bu kirli anlaşmayı büyük oranda boşa çıkaracaktır. İlk gündeki tepkiler ve açıklamalar gösteriyor ki bu anlaşma şimdiden ölü doğmuş ve içinde yer alan güçler pişman olacaktır.

Bahsedilen anlaşmanın şartlarında biri de yeni bir yönetim oluşturmak istemeleridir. Şimdi orada zaten bir halk meclisi ve özerk yönetim oluşmuş, bunu güçlendireceklerine, bu güçlerin hedefleri kendilerine göre bir yönetim oluşturmak ve istediği gibi kullanabilecek bir düzeye getirmek istemeleridir, bunun için yönetim ve iktidarı kendileri açısından en önemli güç olarak görmekteler.

Şengal demokratik özerk meclisin denetiminde geçen bu son yılların bir araştırması yapılırsa belki de Êzidî toplumun hiçbir dönemde yaşamadığı birlikteliği, kardeşliği ve en çok da huzuru yakaladığı günler olmaktadır.

Bundan önceki dönemlerde de bir yönetim ve iktidar olayı vardı, fakat özellikle KDP’nin denetim kurduğu yıllarda halk arasındaki korku, cinayet, hırsızlık, öldürme ve yolsuzlukların zirveleri yaşanmıştır. İyi bir araştırmacı bunları çok rahatlıkla çıkarabilir ve kamuoyuna gerçekleri sunabilir, yaşanan bu baskıcı ve iktidarcı zihniyet bile Êzidîleri haklı davalarına çok daha güçlü sahiplenmeyi getirecektir.

Yine askeri güç ve güvenliği sağlama açısından binlerce yeni polis gücün oluşturulmasından bahsediliyor, mevcut asayiş ve Şengal savunma birlikleri bu çalışmayı tüm imkansızlıklara rağmen yapmakta ve geliştirmektedir. Anlaşmayı yapan ve özellikle KDP güçleri sadece yönetimi ele geçirmek değil, bunu süreklileştirecek ve garanti altına alacak savunma gücü olmadan yapamayacaklarını çok iyi bilmekteler.

Özel bir güç getirecekleri kesindir, tabii bunun da DAİŞ’ten kaçan güçten farkı olmayacaktır. Şengal’ın özsavunması tümden gönüllü insanlardan oluşmakta ve kadınları köle pazarında satışını unutmayarak savunmalarını bu anlayışla sürekli örgütlenerek güçlü kılacaktır.

Ayrıca Şengal’ın yeniden imarı ve mültecilerin geri getirilmesi meselesi de bu anlaşmanın tuzu, biberi olmuş, dış kamuoyunu ve BM gibi kuruluşları bu anlaşmaya katmak için oluşturulmuş bir senaryodur. Şimdi Şengal’ın yeniden yapılandırılması çalışmalarına hiçbir gücün engel olduğu yok, kim gelip destek olmak istiyorsa Şengal Özerk meclisinin çağrıları sürekli olmuştur ve olmaktadır. Bu konuda da anlaşmanın ne kadar sahte ve bir aldatmadan öte olmadığı ortaya çıkmaktadır.

En son olarak mülteci konumda olan Êzidîlerin kendi topraklarına dönüşünden bahsedilmektedir, en başta bu anlaşmayı yapan güçler halkın geri gelişini engellemektedir. Şengal’ın özgürleştirilmesi yılları almasına rağmen KDP denetiminde bulunan mülteci Êzidî kampları tüm kamuoyunun gözü önünde istenirse birgünde bile geri dönüşlerin imkanları varken, adeta siyasi amaçlar için boşaltılmamaktadır. Böylesi planlamlarında tümden bir yalan ve çarpıtma olduğu çok net olmasına rağmen adeta dünya kamuoyu tersten inandırılmaya çalışılmaktadır.

Bu açıdan bu anlaşmayla adeta 73 Fermanla tümden teslim alamadıkları özgür Êzidî topluluklarını birçok güçle ortaklaşarak soykırımdan geçirmek istedikleri netleşmiş olmaktadır. Bu anlaşma DAİŞ saldırılarından daha tehlikeli olmakla beraber, oldukça üzerinde iyi çalışılmış ve olası direnişlerin boyutu hesaplanarak planlanmış bir anlaşmadır.

Örgütlü ve özgür Êzidî toplumu tarihsel olarak haklılığını, direnişini her alanda meşru zeminde çok güçlü kılarak bu anlaşmayı parçalayabilir ve demokratik özerkliği kalıcılaştırabilir. Bunun imkanları ve koşulları ihanetçi ve işgalci güçlerin her türlü askeri güç ve zor aygıtlarına rağmen oluşmuş durumdadır, önemli olan bu haklı davayı çok zengin demokratik eylemlerle süreklileştirmektir.

Êzidî toplumun mücadele sahasında böylesine bir üstünlüğü ve tüm insanlık nezlinde direnişlerinin meşru kabul edilişi sözkonusudur, Êzidxan kültürünün temel ilkesi olan topraklarına ve tarihlerine bağlılığın onurlu yürüyüşü karşısında kirli ve soykırımcı güçlerin tüm ittifakları boşa çıkarılacak ve yaptıkları anlaşma parçalanacaktır.

Önder Apo’nun bu kadim halkımıza biçtiği rol temelinde Şengal’de direnişi büyütmek ve Mam Zekilerin halka bağlılığı en temel mücadele gerekçesi olacaktır.

En son olarak demokratik ve meşru yollar tıkandığında Şengal halkı tüm bileşenleriyle en görkemli direnişi gerçekleştirmek için seferberlik ruhuyla saflarda yer alacaktır. Diğer direnişlerde olduğu gibi bu fermanda da başta Kürt halkının yiğit kızları ve oğulları olmak üzere tüm dostları halkımızı hiçbir zaman yalnız bırakmayacak, işgalci ve sömürgeci güçlerin tüm saldırıları boşa çıkarılacaktır.