Ukrayna krizi, ABD-Rusya ilişkileri ve bölgeye yansımaları

Ukrayna’da son birkaç gün içinde yaşananlar, bir savaşın büyük olasılık olduğunu gösteriyor. Olası bir savaş hangi güçleri, nasıl etkiler, hangi sonuçları doğurur?

Ukrayna krizi giderek derinleşiyor. ABD ile Rusya yetkililerinin karşılıklı yaptıkları açıklamalar, birbirini suçlayıcı dil kullanmaları krizin derinleştiğini gösteriyor. ABD yetkililerinin şu ana kadar tüm açıklamalarda Rusya’nın yakın tarihte Ukrayna’yı işgal edeceği yönünde. AB ülkeleri de ABD’dekiyle paralel yaptıkları açıklamalarla Ukrayna krizine dahil oluyor.

Rusya, sert bir dille bu tür açıklamaların tahrik amaçlı olduğunu, işgali körüklemeye çalışıldığını söylüyor. Karşı açıklamaların satır aralarında böyle bir amacının olmadığı ve bu yönlü bir adım atmayacakları söylenmek isteniyor.

RUSYA’NIN ATTIĞI ADIMLAR…

Ancak Belarusya Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko’nun, olası bir savaşta Rusya ile birlikte karşılık veririz açıklaması, yeni adımları beraberinde getirdi. Bu açıklamanın ardından Rusya, Belarusya ile birlikte Ukrayna sınırında tatbikat yapmaya başladı. Bu adımlardan sonra ABD’li bazı yetkililer, Rusya’nın Çin olimpiyat oyunları bitmeden; yani 20 Şubat’tan önce Rusya’nın Ukrayna’yı işgal edebileceği şeklinde açıklamalar yaptı. Dün Rusya ve ABD dışişleri bakanlarının telefon görüşmelerinin ardından her ülke dış işleri bakanları karşılıklı açıklamalarla birbirlerini suçlamaya devam etti. Bunu bir nevi restleşme olarak görmek gerekir. Zira ABD, Rusya’nın saldırganlığından açıkça söz etti.

Moskova bu ifadenin provokasyonu amaçladığını, Kiev’in Minsk anlaşmalarını sabote etmeye ve Donbas’ta askeri çözüme ittiğini vurguladı. Bu restleşme ve karşılıklı suçlamalar krizin giderek daha da derinleşmeye başladığının göstergelerinden biri.

SURİYE’DEN ASKER ÇEKİP TATBİKATA GÖNDERMESİ

Suriye, Rusya için varlık yokluk gerekçesidir. Zira bölgeye dönük tüm yatırımlarını Suriye üzerinden yapıyor. Suriye’ye yerleşmesi durumunda bölgenin diğer ülkeleri üzerinde de etkili olacağı hesaplarını yaptı. Kaldı ki daha Suriye’de tam etkili olmadan 2017 yılından itibaren Irak ve Başûrê Kurdistan’da KDP’ye yanaşarak, göstermelik de olsa yaptığı bazı anlaşmalarla Irak’ta da etkili olmanın adımlarını attığı ortaya çıktı.

Ancak Ukrayna krizinden sonra kendisi için stratejik önemde olan Suriye’de sembolik de olsa bir adım attı. Suriye’deki merkez üssü olan Hyemim, Humus ve Hamam çevresinden 200 kadar askerini çekerek Belarusya ile tatbikata göndermesinin savaşa hazırlık amaçlı olduğunu okuyabiliriz. Bunun yanı sıra bir istihbaratçı olarak attığı adımların blöf amaçlı ihtimali de gözardı edilemezdi.

Rusya bir yandan Belarusya ile tatbikat yaparken öte yandan Ukrayna sınırına önemli oranda güç yığınağı yaptı. NATO, buna karşı doğu kanadını güçlendirme çerçevesinde Romanya, Bulgaristan ve Slovakya'ya çok uluslu birlikler konuşlandırdı.

SON AÇIKLAMALAR SAVAŞIN HABERCİSİ Mİ?

Karşılıklı suçlamalara son günlerde yeni bir şey eklendi; ABD, vatandaşlarına Ukrayna’yı  terk etmeleri çağrısında bulundu. Bilmukabil Rusya’nın da Kiev büyükelçiliğini boşaltmaya başladığı yönünde resmi olmayan bilgiler var.

Buna ek olarak Türkiye Dışişleri Bakanlığının kendi vatandaşlarına Ukrayna’nın doğu sınırındaki bölgelere gitmemesi uyarısında bulunması, adım adım savaşa doğru gidildiği yönünde yorumlara neden oldu.

Gün içinde bir çağrı da Irak’tan geldi. Irak da gün içinde yaptığı çağrı ile vatandaşlarından Ukrayna’yı terk etmesini isterken, büyükelçilik çalışan ve memurlarından da yıllık izinlerini kullanmaları istendi. Daha önce Suudi Arabistan ve Ürdün'ün yanı sıra gün içinde Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden de benzeri açıklamalar yapılmıştı. 

Aralarında İsrail, İngiltere, Kanada, Güney Kore'nin de olduğu birçok ülke, vatandaşlarına Ukrayna'ya seyahat etmeme çağrısı yapmıştı. Bütün bu veriler bir araya getirildiğinde adım adım bir savaşın yaklaştığını söylemek yanlış olmaz.

Ancak her şey bitmiş de değil. ABD Başkanı Joe Biden ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında yapılması beklenen görüşmeden sonra her şey belli olacak.

OLASI SAVAŞTA TÜRK İHA VE SİHA’LARI KULLANILIRSA…

Rusya’nın Türkiye ile Suriye başta olmak üzere bölgedeki birçok pozisyonundan ötürü çok sayıda çelişkisi var. Bunların her biri irdelenmeyi gerektiriyor. Burada önemli olan Rusya ile Ukrayna konusunda aralarında yaşanan çelişkilerdir.

Rusya’nın Türkiye ile yaşadığı en büyük çelişkilerden biri Kırım meselesidir. Türkiye açıkça Kırım’a sahip çıkıyor. Zaten Kırım başkanı olarak kabul ettiği Mustafa Cemilov, uzun yıllar Türkiye’de yaşadı. Ve Türkiye’den Rusya’ya muhalefet etti. Rusya ise Mart 2014 yılında Kırım’ı tamamen ilhak etti. Türkiye ve Erdoğan hiçbir zaman bunu sindirmedi. Türkiye bu nedenden ötürü, bir de NATO üyesi olmasından kaynaklı -ki şimdilik görünürde NATO’dan yana olmasının daha kazançlı olacağını düşünüyor- Ukrayna, ABD ve NATO sorununda NATO’dan yana tavır almış durumda.

Buna ek olarak en önemli sorun ve çelişki de Türkiye’nin Ukrayna’ya İHA, SİHA ve Bayraktar gibi insansız ama aynı zamanda saldırı amacıyla kullanılabilen silahları vermesidir. Rusya daha önce bu konudaki rahatsızlığını dile getirmiş ve eleştirmişti. Ukrayna’nın Rusya’ya yakın grupların denetimindeki alanlarda bu silahları kullanması, Türkiye ile Rusya’yı açıkça karşı karşıya getirecek.

OLASI BİR SAVAŞIN SONUÇLARI

Bütün bunlar bir araya getirildiğinde olası bir savaşın Suriye ve Irak’ta da yaşanabilir. Zira Türkiye Rusya’nın onayı ile ilk önce Cerablus ve Bab’ı, ardından Efrîn’i işgal etti; son olarak da 2019 yılında Serekaniyê ve Girê Spî’yi… Olası bir savaşta Rusya, Türkiye’nin Suriye ve Kuzey ve Doğu Suriye topraklarından elini çektirebilir. Bu durumda Kuzey ve Doğu Suriye halkları, Türkiye’yi işgal ettiği topraklarından çıkarmak için bir hamle başlatabilir. Türk devleti, ABD ile birlikte Ukrayna’da Rusya’ya karşı hareket ederken Kuzey Doğu Suriye topraklarındaki gücünü eskisi gibi kullanamayabilir. Ayrıca Rusya, hava sahasında Türkiye’yi engelleyebilir. Bu da şu anlama geliyor: Türkiye ve çeteleri Suriye’de tarihi bir yenilgi yaşayabilir. Tüm veriler gelişmelerin bu yönlü olacağını gösteriyor.

Olası bir savaşta ABD ve Rusya’nın Irak ve Suriye’deki konumları üzerinde de etkide bulunacak. Zira her iki gücün Suriye ve Irak’ta dayandıkları güçlerin konumlarını güçlendirecek. O açıdan KDP ve iktidar partileri dışında, Kuzey ve Doğu Suriye halkları ile Başûrê Kürdistan’da halk muhalefetinin önemi daha da artacak. Sorun, artan önemlerini nasıl kullanacaklarında ortaya çıkacak. Daha doğrusu güçlerinin farkında olup, artan konumlarını kullanıp kullanmayacaklarında düğümleniyor.