'68'li Ahmet Erdoğan, tecride karşı açlık grevinde

'68'in gençlik önderlerinden Ahmet Erdoğan, tecride karşı açlık grevinde. Erdoğan, faşizme karşı tüm muhalefetin birlikte hareket etmesi gerektiğini belirtti.

'68'in gençlik önderlerinden ve THKO'nun önder kadrolarından Ahmet Erdoğan, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin kaldırılması için İsveç'in başkenti Stockholm'de 23 Kürdistanlıyla birlikte açlık grevinde.

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Sinan Cemgil tarafından kurulan ve ilk silahlı eylemini 29 Aralık 1970 tarihinde gerçekleştiren Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO), Mahir Çayan'ın önderliğindeki Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP-C) ile birlikte döneme damgasını vurdu.

12 Mart askeri faşist diktatörlüğü THKO ve THKP-C yöneticilerini hedef aldı. 31 Mayıs 1971 tarihinde Nurhak'ta Türk ordusu tarafından kuşatılan THKO'lular kararlı bir direniş sergiledi. Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğan katledildi. Mustafa Yalçıner, Hacı Tonak'la birlikte yaralı olarak ele geçirildi.

Ahmet Erdoğan ise Metin Güngörmüş'le birlikte kaçmayı başardı ancak 4 gün sonra yakalanıp cezaevine konuldu. Ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Yaşamının 10 yılını demir parmaklıklar arasında geçiren Erdoğan, uzun süredir İsveç'te yaşamını sürdürüyor.

Erdoğan'la Türkiye ve Kürdistan'daki gelişmeleri konuştuk...

Türkiye ve Kürdistan'daki mücadeleyi desteklemek için ülkede olanları yakından takip ettiğini söyleyen Erdoğan, "Eğer gelişmeleri izlemezseniz, Türkiye ve dünyada olanları kaçırsanız gelişmelere ayak uyduramazsınız. Bu nedenle ben dünya, Ortadoğu ve Türkiye'deki konjonktürel gelişmeleri yakından takip etmeye çalışıyorum” dedi.

Yandaş medya dahil olmak üzere tüm medya organlarını takip ettiğini söyleyen Erdoğan, "Mücadeleye destek vermek için İsveç'te düzenlenen eylemlere katılıyorum. Bu açlık grevi içinde yer alıyorum. Fikri olarak açlık grevlerinden fazla bir şey beklememe rağmen dayanışma amacıyla açlık grevine katılıyorum” şeklinde konuştu.

'SALDIRILAR 12 MART VE 12 EYLÜL'DEKİNDEN DAHA KAPSAMLI'

12 Mart ve 12 Eylül faşist darbelerini yaşayan Erdoğan, AKP-MHP faşist ittifakının gerçekleştirdiği baskı ve katliamlar hakkında şu değerlendirmeyi yaptı:

"Ben günümüzdeki baskı ve zulmün 12 Mart ve 12 Eylül düzeninden daha fazla olduğunu düşünüyorum. Halka ve aydınlara yönelik daha kapsamlı saldırılar var.”

Erdoğan, AKP-MHP ittifakının tüm baskı ve hilelerine rağmen yerel seçimlerde HDP ve diğer muhalefet partilerinin başarı göstermelerini önemsediğini belirterek seçimlere dair şöyle dedi:

"AKP-MHP faşizminin büyük şehirleri kaybetmesi demokrasi güçlerine nefes aldırttı. Gelişmelerin hangi yönde olacağını şimdiden kestirmek zor. AKP'nin 17 yıl iktidarda kalmasını beklemiyordum. AKP'nin de Demirel ve Turgut Özal gibi kısa sürede gideceğini sanıyordum. Bu seçim sonuçları AKP'nin iktidarını kaybetmesinin başlangıcı. Son 2-3 seçimi baskı ve  hilelerle kazandı. Son seçimlerde muhalefet hilelere karşı taktikler geliştirdiği için AKP Ankara, İstanbul ve diğer büyük illeri kaybetti. Bu onların yıkımının başlangıcıdır.”

'ERDOĞAN'IN 4,5 YIL DAHA İKTİDARDA KALMASI MÜMKÜN DEĞİL'

Tayyip Erdoğan'ın seçim yenilgisinin ardından "4,5 yıl seçim yapmayacağız" yönündeki açıklamalarının gerçekçi olmadığını söyleyen Erdoğan, ”Üç büyük ili kaybeden Erdoğan'ın 4,5 yıl daha iktidarda kalması mümkün görünmüyor. Bunu ancak demokrasiyi tamamen ortadan kaldırarak ve İslami rejimi kurarak engelleyebilir” dedi.

Erdoğan'ın seçimlerden sonra daha saldırgan bir politika izleyeceği öngörüsünde bulunan Ahmet Erdoğan, "Bu politikaya karşı muhalefetin geliştireceği tutum önemli. CHP büyük şehirleri HDP ve Demirtaş'ın yaptığı çağrı sonucu kazandı. CHP'nin HDP ile birlikte açıktan ittifak yapmaktan kaçınması muhalefeti zayıflatıyor. CHP AKP-MHP faşizmine karşı daha cesur bir tutum almalı. CHP faşizme taviz verdikçe ülkede daha kötü şeyler oluyor. CHP dokunulmazlıkların kaldırılmasına onay vererek  AKP-MHP faşizmine yardımcı oldu. HDP milletvekillerinin tutuklanmalarından sonra sıra CHP milletvekillerine geldi” şeklinde konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik saldırıyı bu bağlamda değerlendirdiğini söyleyen Erdoğan, "Bu çirkin saldırının amacı muhalefeti geriletmek ve susturmak. CHP'yi geçmişte yaptığı gibi taviz vermeye zorlamak. Kürtler ve HDP ile arasında mesafe koymasını sağlamak” dedi.

'FAŞİZME KARŞI OLAN TÜM GÜÇLER BİR ARAYA GELMELİ'

Günümüzde AKP-MHP faşizmine karşı olan tüm güçlerin bir araya gelmeleri gerektiğini söyleyen Erdoğan, "Bizlerin cepheyi dar tutma gibi bir lüksü yok. Muhalefeti toparlayıp bu iktidarı götürmek gerekir. Ankara, İstanbul ve İzmir seçimlerinde bir araya gelen güçler, bunu sürekli kılmalı. AKP-MHP faşizmi defedilene kadar bu birliktelik sürdürülmeli” diye kaydetti.

AKP-MHP'nin dış politikada  yayılmacı ve büyük devletler arasındaki çelişmelerden yararlanıp Türkiye'nin sınırlarını genişletecek bir politika izlediğini belirten Erdoğan, "Cerablus, Ezaz ve Efrîn'i bu amaçla işgal etti. Türkiye'yi ekonomik krize sokan da AKP'nin Kürtlere karşı açtığı savaş. Durmadan uçaklar kaldırarak Kürdistan'ı bombalıyor. Türkiye'nin savaşı finanse edecek gücü yok. Ama Erdoğan'ın yayılmacı, halife olma ve Müslümanlara önderlik yapma hırsı ekonomik gücünden fazla. Tayyip Erdoğan büyük bir maceracı. İttihat ve Terakki'nin Enver Paşa'sına benziyor” şeklinde konuştu.

'DAİŞ'İ YÖNLENDİREN BİZZAT TÜRK DEVLETİ'

Erdoğan ve MİT'in El Kaide ve DAİŞ bağlantılı tüm örgütlerle değişik düzeyde ilişkileri olduğunu belirten Ahmet Erdoğan, Türkiye ve İslamcı örgütlerin ilişkileri hakkında şu değerlendirmeleri yaptı:

"DAİŞ'i yönlendiren bizzat Türk devletidir. Yenilmelerine rağmen hâlâ DAİŞ'i koruyor. Kürt güçlerine teslim olan DAİŞ'lilere nasıl yardım edeceğini düşünüyor. Onların koruyucu meleği. Çünkü onları sahaya salan Türkiye faşizmiydi. DAİŞ'i kendi yayılmacı emelleri için destekledi. Efrîn'i işgal ederken de Türk ordusundan daha çok ÖSO'yu kullandı.”

"Dünyanın gerici güçleri değişik oyunlar oynayarak Rojava'da ortaya çıkan demokratik yapıyı yok etmek istiyor. Buna izin verilmemeli. Sömürüye karşı çıkan herkes Rojava'ya yönelik saldırılara karşı çıkmalı” diyen Erdoğan, tüm ilerici ve devrimci güçlere Rojava'yla dayanışmayı güçlendirmeleri çağrısı yaptı.