İsveç'in 4 kentinde Diyar Xerib ve yoldaşları anıldı

Türk devletinin 5 Temmuz’daki hava saldırısında yaşamını yitiren KCK Başkanlık Konseyi üyesi Diyar Xerib ve 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direnişi şehitleri İsveç'in Stockholm, Göteborg, Helsingborg ve Västerås illerinde düzenlenen etkinliklerle anıldı.

Türk devletinin Diyar Xerib'in şahsında tüm Kürtlere yönelik saldırdığı belirten etkinliklerde AKP-MHP faşizmiyle işbirliği yapan ihanetçi güçler kınandı. Tüm Kürdistanlılar ve dostlarına Türk devleti işgal saldırıları ve işbirlikçilerine karşı tutum almaları çağrıları yapıldı.

HELSİNGBORG

Demokratik Kürt Toplum Merkezi lokalinde düzenlenen anma, Xerib ve yoldaşları için yapılan bir dakikalık saygı duruşuyla başladı.

Skåne Demokratik Kürt Toplum Merkezi Şehit Aileleri Komisyonu üyesi Süleyman Stevri, Türk devletinin işbirlikçilerinin yardımıyla stratejik hedefler belirleyerek saldırılarını yoğunlaştırdığını söyledi.

Şengal'da geçtiğimiz yıl Zeki Şengali'nin hedeflenmesinden sonra Xerib'in katledilmesinin Türk devletinin Şengali ve Xerib'in şahsında tüm Kürt Halkını hedeflediğini gösterdiğini söyleyen Stevri, tüm Kürdistani güçlere Türk devletinin işgal saldırılarına karşı çıkmaları ve ihanetçileri tecrit etmeleri çağrısı yaptı.

Xerib'in yaşam ve mücadelesini yansıtan sinevizyon gösteriminden sonra etkinlik “Şehit namırın”, “Biji Serok Apo” ve “Biji Kürdistan” sloganlarının atılmasıyla son buldu.

VÄSTERÅS

Dernek lokalinde yapılan anmada Västerås Demokratik Kürt Toplum Merkezi adına bir konuşma yapan Veli Tosun, Xerib ve yoldaşlarının Kürt işbirlikçilerin yardımları sayesinde Türk devleti tarafından katledildiğini Kürt Halkının hiç bir zaman unutmayacağını söyledi.

Amed zindanlarındaki 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direnişi'nden sonra PKK'nin 15 Ağustos atılımını gerçekleştirdiğine dikkat çeken Tosun, “14 Temmuz'un 37. yıldönümünde Şehit Diyar Xerib'in anısına mücadelemiz Kürdistan'daki ihanet çizgisini temizleyecektir” dedi.

Mele Hesen ve Hünermend Dilşad Hewleri de, Türk devletiyle işbirliği yapan ihanetçi güçleri lanetledi ve Türk devletinin saldırılarına karşı ulusal bir duruş gösterilmesi çağrısında bulundu.

GÖTEBORG

Dernek lokalinde düzenlenen etkinlikte 5 Temmuz'da Türk devletinin saldırısında şehit düşen Diyar Xerib ve 14 Temmuz Ölüm Orucu Direnişçileri anıldı.

Devrim şehitleri anısına yapılan saygı duruşuyla başlayan etkinlik Diyar Xerib'in mücadelesini konu alan sivenizyon gösterimiyle devam etti.

Tevgara Azadi adına konuşma yapan Muhammed Kerkuki, Xerib'in yaşamını Kürdistan Halkına adayan büyük bir devrimci olduğunu yaşamının değişik dönemlerinden örnekler vererek katılımcılarla paylaştı.

Siyasetçi Xelil Gedo, Başur halkının ender yetiştirdiği bir devrimcinin işbirlikçilerin sonucu Türk devleti tarafından katledilmesinin kabul edilemeyeceğini söyledi. Türk devletiyle işbirliği yapan güçleri kınayan Gedo, “Halkımız bunu görerek işbirlikçilere tutum almalı, şehitlerine sahip çıkmalı ve onların yollarından aynı kararlılıkla yürümeli” dedi.

14 Temmuz Ölüm Orucu Direnişçilerinin 12 Eylül Faşizminin en karanlık dönemlerinde kahramanca bir direniş sergileyerek düşmana ders verdiklerini söyleyen Gedo, ”Bu halk ve hareket kararlıca direndi. İhanetlere rağmen haklarını alana kadar direnmeye devam edecek” şeklinde konuştu.

Etkinlik “Bimre ixanet” ve “Şehit namırın” sloganlarının atılmasıyla sona erdi.

STOCKHOLM

Amara Kadın Meclisi ve Stockholm Demokratik Kürt Toplum Merkezi'nin çağrısıyla yapılan anmada Şehit Aileleri Komisyonu, anmayı düzenleyen örgütler ve KNK adına yapılan konuşmalarda 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direnişi ve Diyar Xerib'in mücadelelerinin Kürt Özgürlük Hareketi ve Kürt Halkı açısından taşıdığı önem ele alındı.

KNK İsveç Temsilcisi Ahmet Karamuş, 14 Temmuz'da 4 devrimcinin Amed zindanlarındaki ölüm orucu direnişlerinin 12 Eylül faşist cuntaya karşı bir cevap olduğu gibi aynı zamanda Türkiye ve Kürdistan zindanlarındaki tüm devrimcilere direniş yolunu gösteren bir mesaj olduğunu söyledi.

14 Temmuz direnişlerinin en vahşice insanlık dışı işkencelerin sürdüğü bir ortamda sosyalist ve devrimcilerin baskılara boyun eğmeyeceklerini gösterdiği söyleyen Karamuş, “Düşman ne kadar barbarlık, işkence ve zorbalık sürdürse de buna büyük bir azametle karşı koyacaklarını gösterdiler” dedi.

Diyar Xerib'in bir suikast sonucu şehit edildiğini hatırlatan Karamuş, “Bu bir suikasttır çünkü bu sadece Türk ordusunun hava saldırısıyla gerçekleşen bir şahadet değildir. İşbirlikçilerin verdiği koordinat ve bilgiler doğrultusunda hedef seçilmiştir. KDP'nin istihbarat örgütü Parastin'in işbirliğiyle bu suikastın gerçekleştirildiğini gösteren kanıtlar var” şeklinde konuştu.

”Tarih bu tür ihanetleri unutmayacaktır. Er geç Kürdistan halklarının devrimci mücadelesi tüm bu pis oyunlara karşı cevap olacaktır” diyen Karamuş, Kürt Özgürlük Hareketinin işbirlikçilerin desteğiyle gerçekleşen saldırılardan daha güçlü olarak çıkacağına olan inancını vurguladı.

Kürt siyasetçi Selanik Öner, direniş ve ihanetin yan yana yürüdüğü, direnişin ihanete galebe geldiği ve karanlık günlerin aydınlığa kavuştuğu bir dönemde gerçekleşen 14 Temmuz direnişinin Türkiye'nin üzerine çöken kara bulutlar ve zifiri karanlığı yırttığını söyledi.

Faşist cuntanın tüm şiddet ve vahşetiyle tutsakların üzerine gittiği, devrimci hareketlerin dağıldığı, pek çoğunun yurt dışına kaçtığı koşullarda Amed zindanlarındaki PKK direnişçilerinin canlarını ortaya koyarak Kürt Özgürlük Hareketinin yok edilmesine izin vermediklerine vurgu yaptı.

Ölüm Orucu Direnişçilerinin hem zindanlardaki direnişi yükselttiklerine hem de dışarıdaki mücadeleye ivme kazandırdıklarına dikkat çeken Öner, ”Onların mücadelesi üzerinde mücadelemiz yükseldi ve yükselmeye devam ediyor” dedi.

Kararlı bir devrimci olan Diyar Xerib'in kısa zamanda büyük başarılar göstererek KCK Başkanlık Konseyi'nde görev aldığını söyleyen Öner, ”Kürdistan'da onun verdiği mücadele işbirlikçileri ürkütüyordu. Türk devletini de rahatsız ediyordu. Bunların işbirliği sayesinde arkadaşımıza yönelik suikast gerçekleştirdiler. Ama şunu unuttular. PKK tarihinde her şahadet bir başlangıçtır. Her şahadet bir atılımdır” şeklinde konuştu.

14 Temmuz direnişçileri ve Diyar Xerib'in yaşam ve mücadelelerini anlatan sivenizyon gösteriminden sonra Sanatçı Serpil İnanç, Adnan Yücel'in Dörtlerin Gecesi Destanı ve Ozan Telli'nin Kürt Destanı'ndan bazı bölümler okudu.

Hozan Gürsel Dayan ve Şengal Yiğit'in sazları eşiliğinde Evin Akbaş ve Girin Kasırga, Xerib ve ölüm orucu şehitleri için marş ve türküler söyledi. “Be Serok jiyan nabê”, “Şehit namırın” sloganları atıldı.

Güney Kürdistanlıların yoğun katılım gösterdiği etkinlikte Mezopotamya Özgürlük Partisi ve Süryani Demokratik Birliği temsilcileri de hazır bulundu.

ANF'ye açıklamalarda bulunan 17 Şubat Hareketi temsilcilerinden Nadir Kadir, Xerib'in şehit düşmesinden halkın tüm kesimlerinin derin bir üzüntü duyduğunu söyledi.

Xerib'in Başur'un en sevilen politikacısı olduğunu belirten Kadir, “Yoksul bir halk çocuğuydu ve halk onu kendinden biri olarak gördü. Tüm Başur halkı onu Kürtlerin en büyük lideri ve direnişin sembolü olarak görüyordu. KDP bir halk çocuğunun bu kadar sevilmesini ve üst düzeyde görevler almasını çekemedi. Kürt halkı çok üzgün” dedi.