İsveç Parlamentosu'nda kayyum gaspları konuşuldu

İsveç Parlamentosu'ndaki seminerde belediye gaspları konuşuldu. Seminerde Kürt halkının değerlerine saldırıldığı belirtildi.

İsveç Parlamentosu'ndaki seminerde AKP-MHP'nin Kürdistan kentlerindeki belediyelere yönelik gaspları sorgulandı.
İsveç Dayanışma Komitesi'nin ev sahipliğini üstlendiği seminerin moderatörlüğünü Sosyal Demokrat İşçi Partisi Parlamento Grup Başkan Vekili Erik Ezelius yaptı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Milletvekili ve AKP'nin keyfi gerekçelerle görevden aldığı Van Belediye Eşbaşkanı Bedia Özgökçe ile Almanya-Bremen Üniversitesi Öğretim Görevlisi Çetin Gürer Skype aracılığıyla etkinliğe katıldı.

GÜRER: HEPSİ ASILSIZ İDDİALARLA OLDU

Gürer, geçtiğimiz yılın Mart ayında yapılan seçimlerden sonra HDP'nin kazandığı belediyelerin yarısını oluşturan 32 belediyeye akıl dışı suçlamalarla kayyum atandığına  ve 23 belediye başkanının tutuklandığına dikkat çekti. Gürer, “Ancak İçişleri Bakanlığı bu iddialarını hiçbir biçimde somut olarak ispat edemiyor. Mahkemelerde iddialarını ispatlayamıyor” dedi.
Gürer, görevi gasp edilen Mardin Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk'ün gasba gerekçe gösterilen suçlamalardan beraat etmesine rağmen görevine dönmesinin engellendiğine dikkat çekti.

'MİLİTARİST BASKICI POLİTİKALARIN SONUCU'

Kayyumların yeni bir yönetim rejimi olduğunu ve Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın en sadık adamlarını kayyum yaptığını belirten Gürer, “Türkiye'nin Kürt politikasındaki çözümsüzlüğünün ve militarist baskıcı politikaların bir sonucu olarak kayyumlar ortaya çıkıyor” diye ekledi.

'KÜRT HALKININ DEĞERLERİNE SALDIRI'

Gürer, HDP'li belediyeler döneminde elde edilen kazanımların kayyumlar eliyle ortadan kaldırıldığına şu ifadelerle dikkat çekti:
“Kayyumlar Kürt halkının tarihsel ve kültürel değerlerine saldırı politikası olarak ortaya çıkıyor. Kürtçe tabelaların sökülmesi, Roboskî Anıtı'nın yıkılması gibi örnekler söz konusu. Mekanların yeniden Türkleştirilmesine yönelik adımlar atılıyor. Kayyumlarla birlikte birinci olarak seçme ve seçilme hakkı, ikinci olarak da halkın kendi kendini yönetme hakkı ortadan kaldırılmıştır.”

'ERDOĞAN'IN POLİTİKALARI DURDURULMALI'

Hitler'in tüm kurumları kendinde toplama politikasıyla kayyum uygulamaları arasında benzerliklere işaret eden Gürer, “Kürt sorununun demokratik çözümü için Erdoğan'ın politikalarının durdurulması gerekiyor” dedi. Avrupa ülkelerine, PKK ile Türk devleti arasındaki savaşın durdurulması için girişimde bulunma çağrısı yaptı.

ÖZGÖKÇE: ERDOĞAN DİKTATÖR

Van Belediye Eşbaşkanı Bedia Özgökçe, 31 Mart seçimlerinde büyük bir başarıyla Van Belediyesi'ne seçilmesinden sonra hakkında temelsiz suçlamalar yapılarak görevinin gasp edildiğini ve 30 yıl hapis cezası istemiyle yargılandığını söyledi.
Erdoğan'ın diktatör bir rejim kurduğunu belirten Özgökçe, “Erdoğan, 6 milyon oy alan HDP'yi terörle suçluyor veya yok sayıyor. HDP'ye dünyada eşi ve benzeri bulunmayan saldırı ve suçlamalar yöneltiliyor. Kürt halkına yönelik büyük bir ayrımcılık yapılıyor. Hukukta, günlük yaşamda, yönetimde Kürtler her gün ayrımcılıkla karşı karşıya” dedi.

'KÜRTLERİN GÜVENİ SIFIR'

Özgökçe şöyle devam etti: “Türkiye'yi yönetenlere Kürtlerin güveni sıfırdır. Kürtlerin tüm temel hakları devlet tarafından ihlal ediliyor. Türkiye'de eşit vatandaşlık, Kürtler ve Türkler arasında eşitlik yok. Kürtlerin insanlık değerlerine saygı gösterilmiyor. Türkiye'de demokrasinin en küçük bir kırıntısı bile yok. Belediyeleri yüzde 70, yüzde 80 oy oranlarıyla aldığımız halde halkın iradesine saygı göstermiyorlar. Seçilmişleri görevden alıyorlar.”
Anayasa'da az da olsa var olan bazı hakların da uygulanmadığına dikkat çeken Özgökçe, “Kendi anayasasını çiğneyen ve uygulamayan bir rejimle mücadele ediyoruz” dedi.

'BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ HUKUK SİSTEMİ YOK'
Türkiye'de bağımsız ve tarafsız bir hukuk ve adalet sisteminin olmadığının altını çizen Özgökçe, “Hükümetin hoşuna gitmeyen karar alan hakimler görevden alınıyor, başka illere sürülüyor. Bazıları da temelsiz suçlamalarla tutuklanıyor. 2016 yılındaki darbe girişiminden sonra 100 bini aşkın emekçi işlerinden atıldı” şeklinde konuştu.

RENSTROM: TÜRKİYE'DE EŞİTLİK YOK

Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Denetim Komisyonu Türkiye Eş Raportörü Yoomi Renström, 2016 yılındaki darbe girişimi ve belediye gasplarının ardından Türkiye'ye giderek incelemeler yaptıklarını hatırlattı.
Hakimler, İçişleri Bakanı, insan hakları örgütleri, siyasi parti yöneticileriyle görüşmeler yaptıklarını söyleyen Renström, “Türkiye inanılmaz derecede karmaşık bir ülke. Yerel yönetimlerin yetki ve  bağımsızlıkları çok sınırlı” dedi.
Renström, belediyelerin çalışma yürütmek ve halka hizmet edebilmek için devletten yapılacak maddi yardımlara büyük ölçüde bağımlı olduklarını  belirttikten sonra, “Ülkeyi yönetenler tüm belediyelere eşit davrandıklarını söylüyor ama muhalefet partilerinin yönetimde olan belediyelerin devletten yardım alması zor. Belediyelerin çoğunun borçları var. Hükümet, AKP'nin yönetimde olduğu belediyelerin borçlarını siliyor, muhalefetin elinde bulunan belediyelerin çalışmalarını engelliyor” dedi.

'SUÇ İŞLEMEYENE SORUŞTURMA AÇILIYOR'

Renström, şunları da kaydetti:
“Görevden alınanlar suç işlemiş değil ama buna rağmen haklarında soruşturmalar sürdürülüyor. Her üç ayda bir bunu uzatıyorlar. Sorun terör yasalarının aşırı yorumundan kaynaklı. Bir PKK'nın cenazesine katılmak, bir toplantıda konuşma yapmak terör örgütüne destek olarak yorumlanıyor.”

HAMMARBERG: TÜRKİYE'DE İNCELEMEDE BULUNACAĞIZ

Avrupa Konseyi eski İnsan Hakları Komiseri ve Sosyal Demokrat İşçi Partisi Milletvekili Thomas Hammarberg, Avrupa Konseyi bünyesinde kurulu değişik organların yasaların uygulanmasını sağlamak için Türk hükümeti üzerinde etkili olabileceklerini söyledi.
İngiliz İşçi Partisi'nden bir meslektaşıyla birlikte bu ayın sonlarında Türkiye'ye giderek incelemelerde bulunacaklarını söyleyen Hammarberg, “Her şeyden önce hukuk sisteminin nasıl işlediğini araştıracağız. Halkın seçilmiş temsilcilerinin görevden alınması önceliğimiz olacak. Temelsiz suçlamalarla toplu işten atılmalar var. Türkiye gazetecilerin en fazla cezaevlerinde olduğu ülke. Buna da bakacağız. Sonuç olarak bir insan hakları raporu hazırlayacağız” dedi.