İsveç Parlamentosu'nda Türkiye'nin işgal saldırıları tartışıldı

İsveç Parlamentosu'nda, Türk devletinin Kürdistan'daki işgalci saldırıları tartışıldı.

Bölgesel Kürdistan Yönetimi'nin hak ihlalleri ve Türk devletinin Güney Kürdistan'a yönelik işgalci saldırıları İsveç Parlamentosu'ndaki panelde tartışıldı.

Ev sahipliği ve moderatörlüğünü Sol Parti Milletvekili Amineh Kakabaveh'in yaptığı panele Sosyal Demokrat İşçi Partisi Milletvekili ve Parlamento Dış İlişkiler Komisyonu Üyesi Anders Österberg, Liberal Parti Milletvekili ve Parlamento Savunma Komisyonu Üyesi Maria Nilsson, Uluslararası Af Örgütü yöneticilerinden Maja Åberg, Güney Kürdistanlı Gazeteci Şerwan Şerwani ve Güney Kürdistanlı kadın aktivist Tara Hüseyin, konuşmacı plarak katıldı.

KAKABAVEH: TÜRKİYE ÖLDÜRÜYOR, KİMSE SÖZÜNÜ ETMİYOR!

Kakabaveh, Ortadoğu'da Kürtlerin sadece DAİŞ çetelerine karşı değil, Türkiye, Suriye ve İran rejimlerinin baskı ve saldırılarına karşı da direndiklerini söyledi.

Son 10 gündür Türkiye'nin Güney Kürdistan'a yönelik kapsamlı bir operasyonlar başlattığına, sivil yerleşim bölgelerini bombaladığına dikkat çeken Kakabaveh, “Yüzlerce köy yok edildi, binlerce sivil topraklarını terk ediyor. Türkiye bombalıyor, öldürüyor ve insanlar kendi ülkelerinde mülteci olarak yaşamak zorunda kalıyor. Ama bundan hiç kimse söz etmiyor” diyerek, dış dünyanın suskun kalmasına tepki gösterdi.

Kakabaveh, Bölgesel Kürdistan Yönetimi'nin Türk devletinin işgal girişimlerine karşı tutum almamasını eleştirdikten sonra Güney Kürdistan'da gelişmelerin demokrasi ve insan hakları açısından hiç iç açıcı olmadığına, gazeteciler, kadın ve insan hakları aktivistlerinin ağır baskı altında tutulduğuna dikkat çekti.

ŞERWANİ: GÜNEY KÜRDİSTAN HALKI BASKI ALTINDA

Gazeteci Şerwan Şerwani, Güney Kürdistan halkının Irak, Türkiye ve Bölgesel Kürdistan Yönetimi'nin baskı ve saldırılarıyla karşı karşıya kaldığını ve baskılar sonucu halkın topraklarını terk etmek zorunda kaldığını söyledi.

Irak ve Türkiye'nin Güney Kürdistan'ın demografik yapısını değiştirmek istediğine dikkat çeken Şerwani, “Ama tüm bu gelişmelere karşı dış dünyanın sessiz kaldığını görüyoruz” ifadeleriyle, Kürtlere yönelik saldırılara ilgisiz kalan Batı'yı eleştirdi.

Şerwani, Güney Kürdistan'da farklı düşünen gazeteci, aktivist ve insan hakları savunucularının ağır baskı altında olduklarını, tutuklandıklarını ve katledildiklerini somut örnekler vererek dile getirdi.

'SADDAM REJİMİNİN YASALARI HALA UYGULANIYOR!'

Saddam rejiminin Kürtlere karşı kullandığı ceza yasalarının günümüzde Bölgesel Kürdistan Yönetimi tarafından aktivist ve muhaliflere karşı kullanıldığına vurgu yapan Şerwani, kendisinin de Ceza Yasası'nın 156. maddesine muhalefet ettiği suçlamasıyla cezaevinde tutulduğunu belirtti.

Şerwani, Türk devletinin Güney Kürdistan'a yönelik kapsamlı bir işgal harekâtı başlattığını, İsveç ve Avrupa Birliği'ne Türkiye'nin işgal girişimi ve bombalamalarına karşı tavır almaları çağrısı yaptı.

HÜSEYİN: GÜNEY KÜRDİSTAN'DA YAŞANAN İHLALLER GİZLENİYOR

Aktivist Tara Hüseyin, medyanın Güney Kürdistan'la ilgili yayınlarının gerçekleri yansıtmadığını, yaşanan hak ihlalleri ve baskıların dış dünyadan gizlendiğini söyledi.

Güney Kürdistan'ın bir bölümünün Türk devletinin saldırı ve işgali altında bulunduğuna dikkat çeken Hüseyin, “Türk devleti daha önce DAİŞ çetelerini destekledi. Biz burada konuşurken Türkiye  bombalamalarını sürürüyor. En az 45 sivil saldırılarda yaşamını yitirdi. Tarihi, doğayı, tarlaları ve hayvanları yok ediyor. Bu soykırım sürerken ne yazık ki dış dünya buna sessiz kalıyor. Ben İsveç'in bu saldırılara karşı tutum almasını istiyorum” dedi.

'TÜRK DEVLETİNİN BOMBALADIĞI PKK DEĞİL, HALK'

Türk devletinin PKK'ye saldırdığını söylediğini ancak bombalanan bölgelerde PKK'nin olmadığını söyleyen Hüseyin, halkın yaşamını kurtarmak için evi ve topraklarını terk etmek zorunda kaldığı yerlere DAİŞ çetelerinin yerleşmeleri riski olduğunun altını çizdi.

Güney Kürdistan'da kadın-erkek eşitliğinden söz edilmesinden söz edilemeyeceğini, adalet mekanizmasında yer alanlardan sadece yüzde 8'inin kadın olduğunu ve kadınların parlamentoda temsilinin yüzde 30 ile sınırlandığın belirtti.

Hüseyin, konuşmasının devamında şunları kaydetti: “DAİŞ Şengal'e gelmeden önce klan kültürü egemendi. Êzidî kadınları pazara  gidip alış veriş bile yapamıyordu. DAİŞ, Êzidîleri yok etmek için saldırdığında PKK ve Rojava'daki YPG/YPJ güçleri onları savundu. Günümüzde Êzidîlerin kendi partileri, Êzidî  kadınlarının kendi örgütleri ve silahlı güçleri var. Kendi bölgelerini savunuyorlar.”

AMNESTY: TERÖRLE MÜCADELE YASALARI İSTİSMAR EDİLİYOR

Uluslararası Af Örgütü (Amnesty) yöneticilerinden Maja Åberg, örgütlerinin gazeteciler ve insan hakları aktivistlerine yönelik saldırıları gündeme getirdiğini ve terörle mücadele yasalarının istismar edilerek muhaliflere karşı uygulanmasına karşı çıktıklarını söyledi.

LİBERAL PARTİ: TÜRKİYE KÜRTLERİ YOK ETMEK İÇİN TÜM KAYNAKLARINI KULLANIYOR

Liberal Parti Milletvekili Maria Nilsson, partilerinin özerk Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ni desteklediklerini ancak yönetim tarafından gerçekleştirilen insan hakları ihlalleri ve ifade özgürlüğü ihlallerini onaylamadıklarını söyledi.

Türkiye'nin Kürtleri bir numaralı düşman olarak gördüğünü ve yok etmek için tüm kaynaklarını kullandığını söyleyen Nilsson, Türk devletinin Güney Kürdistan'a yönelik bombalama ve işgal girişimini partilerinin Dış Politika Sözcüsü Fredrik Malm'ın konuyu parlamentonun gündemine getireceğini belirtti.

Sosyal Demokrat İşçi Partisi Milletvekili  Anders Österberg, Türk devletinin gerçekleştirdiği insan hakları ve ifade özgürlüğü ihlallerini pek çok kez  eleştirdiklerini ve Efrîn işgalini Birleşmiş Milletler gündemine getirdiğini söyledi.

Österberg, Türkiye'de Kürtlerin yanı sıra Ermeni, Asuri-Süryani ve Alevi gibi değişik inanç ve etnik kökenden halkların baskı altında bulunduğunu, HDP ve ezilen halkarla dayanışmayı sürdüreceklerini söyledi.

Konuşmaların sona ermesinden sonra söz alan Şerwani, panele katılan sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcilerinin Kürdistan'daki hak ihlallerini gündeme getirmelerini olumlu bulduğunu söylerken, işgali durdurmak için somut bir şey söylemedikleri için eleştirdi.