Öcalan'ın özgürlüğü için 2 bin 193 gündür nöbetteler

Kürt halkının en uzun soluklu ve kesintisiz eylemi “Özgürlük Nöbeti”, bugün 313. haftasına giriyor. Her hafta Avrupa’nın başka bir bölgesinden gelen grupların devraldığı nöbet eylemi 2 bin 193 gündür tüm koşullara rağmen kesintisiz sürüyor.

Fransa’nın Strasbourg kentinde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi protesto etmek ve özgürlüğüne kavuşması talebiyle 25 Haziran 2012’de başlatılan oturma eylemi 6. yılını geride bırakıyor. Kürt halkının en uzun soluklu ve kesintisiz eylemi “Özgürlük Nöbeti”, bugün 313. haftasına giriyor. Her hafta Avrupa’nın başka bir bölgesinden gelen grupların devraldığı nöbet eylemi 2 bin 193 gündür tüm koşullara rağmen kesintisiz sürüyor.

Avrupa Konseyi (AK), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Öcalan’a yönelik tecritle doğrudan alakalı Avrupa İşkenceyi Önleme Örgütü (CPT) ile Avrupa Parlamentosu’nun (AP) olduğu alanda devam eden nöbet eylemine bugüne kadar Avrupa’daki yüzlerce Kürdistanlı, Türkiyeli, Asuri, Alevi, Êzîdî, kadın ve gençlik kurum temsilcileri, Avrupalı dostlar, siyasetçiler, sendikacılar, parlamenterler, belediye başkanları, akademisyenler, sanatçılar, dini temsilciler gibi farklı kesimlerden isimler katıldı.

Nöbet eylemini bugün Avrupa Kürdistanlılar Demokratik Toplum Kongresi (KCDK-E) eşbaşkanları bünyesindeki tüm ülke ve kurumların eşbaşkanları ile kadın ve gençlik temsilcileri devralıyor. Bir hafta boyunca kalabalık bir grup nöbeti sürdürecek. Eylemle bir yandan Öcalan’a özgürlük talep edilecek, bir yandan da süren ağırlaştırılmış tecride ilişkin uluslararası kurumların sessizliğine duyulan öfke bir kez daha yüksek sesle dile getirilecek.

Hem eylemin sürdüğü alan hem de temas ettiği insanlar düşünüldüğünde nöbet eylemi kuşkusuz önemli bir etkiye sahip. Bu eylemle sadece Öcalan’a özgürlük istenmiyor, aynı zamanda onun fikirleri, Kürt halkının verdiği mücadele tanıtılıyor. Ağırlaştırılmış tecrit gündemde tutulurken, uluslararası kurumların harekete geçmesi için de kamuoyu baskısı yaratılıyor.

Haftanın 7 günü kesintisiz olarak süren nöbet eylemi 6 yılını geride bırakırken, eylemin organizatörleri Öcalan özgürleşene kadar nöbet eylemini sürdürmekte kararlı. Her hafta 4-5 kişinin nöbet tuttuğu eyleme şimdiye kadar katılanların sayısı bin 500 civarında. Kimi zamanlar kitlesel nöbetler tutulduğu ve sayı 100’e kadar ulaştığını düşününce, bu sayısının çok daha fazla olduğunu belirtmek mümkün.

Tüm olumsuz koşullara rağmen devam eden eyleme katılanlar yağmur, kar, yakıcı sıcak demeden her gün saat 07.30 ile 16.30 saatleri arasında nöbet tutuyor. Şimdiye kadar on binlerce insanla yüz yüze temas kurulurken; ilk günden bu yana İngilizce, Almanca, Fransızca yüzbinlerce bildirinin yanı sıra onbinlerce broşür dağıtıldı. Her ulustan insanlar bilgilendirildi. Zaman zaman olağanüstü durumlarda da nöbet eylemi kapsamında Strasbourg’da kitlesel oturma eylemi, açlık grevi, basın açıklaması gerçekleştirildi. CPT, AK, AP ve farklı kurumlara yapılan görüşmelerde Öcalan’ın esareti ve yaşadığı ağır tecrit koşulları anlatıldı.   

NE ZAMAN, NASIL BAŞLADI? 

Peki nöbet eylemi neden ve nasıl başladı? Kürtlerin en uzun soluklu eylemi olarak tarihe geçen nöbet eylemi, 25 Haziran 2012’de “Özgürlüğe Kadar Nöbetteyiz” başlıklı basın açıklamasının okunduğu kitlesel eylem ile start aldı. O dönem de bugün olduğu gibi Öcalan’a yönelik tecrit ağırlaşmıştı. Tecridi kamuoyuna aktarmak için 1-18 Şubat 2012 arasında çok sayıda kişi Cenevre-Strasbourg arasında ‘uzun yürüyüş’ eylemi yapmış; Kürdistanlılar, dondurucu havaya rağmen yüzlerce kilometrelik yol yürümüştü. 1 Mart’tan itibaren ise birçok tanınmış Kürt, yine Strasbourg’da açlık grevi başlatmıştı. 15 Kürdistanlının katıldığı süresiz-dönüşümsüz açlık grevi, 52 gün boyunca devam etti. Bu eylem sürecinde CPT ile görüşmeler gerçekleştirildi ve Öcalan’la görüşmek için bir heyetin İmralı’ya gönderilmesi kabul edildi. ‘Öcalan’a Özgürlük Nöbeti’ ise bu eylemler ardından başlatıldı.

ULUSLARARASI İSİMLERDEN DESTEK

Eylem, 2012 yılında başlatılan ve 10 milyon imza toplanan “Öcalan’a Özgürlük İmza Kampanyası”nın da “merkez üssü” oldu. Eylem çerçevesinde Kanada’dan Ekvator’a, Avrupa’dan Amerika’ya dünyanın birçok ülkesinden aralarında Dimitri Roussopoulos, Dr. Thomas Jeffrey Miley gibi tanınmış isimlerin de bulunduğu iki “Uluslararası İmralı Heyeti” kuruldu. Bu heyetler de hem yaptıkları görüşmeler hem de açıkladıkları bildirgelerle Öcalan’ın durumuna dikkat çekti. Noam Chomsky, Mauro Palma, Tarık Ali, Dr. Felix Padel, Prof. David Graeber gibi birçok ünlü isim de heyeti destekleyen açıklamalar yaptı.

Öcalan’a yönelik tecritin doruğa çıktığı 2016 yılının Şubat ve Mart ile Nisan aylarında günlerce süren oturma eylemi düzenlendi. Aynı yılın Ağustos ayında Avrupa Şengal Diaspora Meclisi yöneticisi Êzîdî Kürtler tarafından başlatılan açlık grevi de Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan’la görüşmesine izin verilmesi ardından sonlandırılmıştı.

AVRUPA'DA GÜNDEM ÖCALAN 

Çözüm sürecinin kesintiye uğratılması ardından Kürt Halk Önderi Öcalan’ın ne İmralı heyetiyle ne de ailesiyle görüştürülmesine izin verilmezken; İmralı’yı ziyaret etme hakkında sahip tek kurum olan CPT’yi harekete geçirmek için Avrupa’da özellikle son 1 yıl içinde etkili eylemler yapıldı. KCDK-E ikinci kongresinde Öcalan üzerindeki tecridi ve Öcalan’ın proje ve felsefesini dünyaya anlatmak için bir dizi eylem etkinlik yapma kararı aldı.

ÖCALAN OTOBÜSÜ 33 KENT DOLAŞTI

Strasbourg’da 9 Ekim uluslararası komplosunun yıldönümü nedeniyle 9-13 Ekim tarihlerinde oturma eylemi yapılırken; Abdullah Öcalan’ın eserlerini tanıtmak için gezici bir kütüphane oluşturuldu. “Öcalan’a ve politik tutsaklara özgürlük” şiarı ile oluşturulan Gezici Kütüphane ile Avrupa’nın farklı ülkelerinde bir ay süren otobüs turunda 33 kent dolaşıldı, kitlesel mitingler düzenlendi. Öcalan’ın felsefesi tanıtıldı ve eserleri geniş kitlelerle buluşturuldu.

53 gün boyunca nöbet

CPT heyetinin acilen İmralı’ya gitmesi talebiyle onlarca Kürt kurumu, şahsiyeti ve Kürt dostunun katılımıyla 23 Ekim 2017’de Avrupa Konseyi ve CPT önünde süresiz oturma eylemi başlatıldı. 53 gün boyunca devam eden nöbeti, AP milletvekillerinin de aralarında bulunduğu geniş kesimler tarafından ziyaret edildi. CPT yetkilileriyle de görüşülerek İmralı’ya gitmeleri talebi iletildi.

STRASBOURG'DA AÇLIK GREVİ   

Öcalan’a yönelik yıllar süren tecrit işkencesine karşı sessiz kalan CPT’nin harekete geçmesi için Nisan 2018’de de Strasbourg’da açlık grevi yapıldı. Tüm Avrupa ülkelerinden kurum temsilcileri, siyasetçiler, belediye başkanları, aydınlar, sanatçılar ve Avrupalı dost kurumların temsilcilerinin katıldığı grev 5 gün sürdü.

Ayrıca Öcalan’a özgürlük talebi Avrupa’nın çeşitli kentlerinde bilboardlara taşındı, lazer gösterileri yapıldı, “Öcalan’a özgürlük” pankartları Avrupa semalarında dalgalandı. Özellikle uluslararası Kürt Festivali, Newroz gibi merkezi eylemlerin olduğu günlerde uçaklarla taşınan Öcalan’a özgürlük pankartları büyük ilgi gördü. Onlarca merkezde yürüyüşler, çadır eylemleri gibi eylem ve etkinlikler organize edildi.

Enternasyonellerin Uzun Yürüyüşü

15 Şubat uluslararası komplosunu protesto etmek enternasyonalistler tarafından bu yıl ikincisi organize edilen Uzun Yürüyüş, “Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürdistan’a Barış ve Türkiye’nin Efrîn saldırısına Hayır” şiarı ile gerçekleşti. Yürüyüşe Arjantin, İspanya, Portekiz, İsveç, Danimarka, Hollanda, Almanya, Fransa, Belçika, olmak üzere toplam 19 ülkeden aralarında akademisyen, gazeteci, siyasetçi ve kurum temsilcisinin de yer aldığı 200 kişi katıldı. 8 Şubat’ta Lüksemburg Avrupa Adalet Divanı önünde başlayan yürüyüş 9 gün sürdü. Dondurucu soğuğa rağmen yolları arşınlayan enternasyonalistler 15 Şubat uluslararası komplosunu protesto etmek için 17 Şubat’ta onbinlerce insanın katılımı ile gerçekleşen mitinge katıldı.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, 15 Şubat 1999 tarihinden bu yana İmralı Adası’nda tecrit ve izolasyon altında tutuluyor. Yaklaşık 2 yıldır kendisinden hiçbir şekilde haber alınamayan Öcalan ile son görüşmeyi ağabeyi Mehmet Öcalan 11 Eylül 2016 tarihinde gerçekleştirmişti. Kürt Halk Önderi Öcalan ile son görüşme üzerinden 653 gün (1 yıl 9 ay 15 gün) geçti. Öcalan ailesi ve İmralı’da bulunan 3 tutsağın ailelerinin en son 22 Haziran’da İmralı’ya gitmek için Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı 81. başvuru da keyfi gerekçelerle reddedildi.

AVUKATLARA 764. KEZ RET

Kürt Halk Önderi Öcalan’ın avukatlarının ise 27 Temmuz 2011’den bu yana İmralı’ya gidişi engelleniyor. Avukatların görüşme başvurusu “hava muhalefeti”, “koster bozuk”, “koster onarımda” ve “OHAL” gibi keyfi gerekçelerle 764. kez reddedildi.  Uluslararası hukuka göre her insanın kendini savunma hakkı garanti altına alınmasına rağmen, Kürt Halk Önderi için bu hak uygulanmıyor. Bu ihlali gören kurumlar ise bu duruma sesiz.

CPT İMRALI'YI GÖRMÜYOR

 

Öcalan’ın özgürlüğü talebiyle yapılan eylemler bir kamuoyu yaratsa da İmralı’daki ağırlaştırılmış tecridi ortadan kaldırmaya, uluslararası kurumları bu konuda harekete geçirmeye yetemedi. CPT, 28-29 Nisan 2016’da İmralı Adası’na yaptığı ziyaretin raporunu ancak 2 yıl aradan sonra Ankara’nın talebi üzerine kamuoyuna açıkladı. 20 Mart 2018’de açıklanan, hiçbir güncelliği olmadığı için tepki toplayan raporun Türkiye’nin Efrîn işgali sonrasına denk gelmesi dikkat çekti. CPT raporunda avukatlarının ya da siyasi heyetlerin bir an önce Öcalan’la görüşmesi gerektiğini belirtti. Ancak rapor açıklandıktan sonra Türkiye’ye yaptığı yeni ziyarette CPT, kendisinden uzun süredir haber alınamayan Kürt Halk Önderi Öcalan’ın durumunu yerinde görmek için İmralı’ya gitmek yerine Türk yetkililerle görüşüp bilgi almakla yetindi. 4-13 Nisan 2018 arası Türkiye’deydi ancak tüm tepki ve çağrılara rağmen İmralı’ya gitmeden döndü.

AVRUPA KONSEYİ SUÇ ORTAĞI

Öcalan’a özgürlük talebiyle nöbet eylemini bugün KCDK-E bünyesindeki eşbaşkanlar devralıyor. Şimdiye kadar bu taleple gerçekleştirilen çok sayıda eylemin öncülüğünü yürüten KCDK-E’nin eşbaşkanlarından Yüksel Koç, “Strasbourg’da altıncı yılını dolduran Öcalan’a özgürlük oturma eylemi bizler açısında çok önemli bir eylemdir. Kürt Halk Önderi Öcalan’ın özgürlüğüne kadar devam etmesi ve Kürt halkı tarafında en güçlü bir şekilde sahiplenilmesi gereken bir eylemdir” dedi.

KCDK-E’nin ikinci kongresinde “Önder APO özgürleşene dek yapacağımız bütün çalışmalarımızın merkezine Başkan Apo’nun özgürlüğünü koyduk” kararlaşmasına ulaşıldığını vurgulayan Koç, “Bu temelde bir yıl boyunca bir dizi eylem gerçekleştirdik” diyerek, şunları aktardı: “Diplomatik çalışmaların yanında, açlık grevi, oturma eylemleri, yerel alanlarda eşzamanlı çadır eylemleri yaptık. Yerellerde de kurumlarımız aracılığıyla diplomatik görüşmeler gerçekleştirdik. Avrupa kurumları ile de birçok kez görüşmeler gerçekleştirdik. CPT ile dört beş defa Önder Apo’nun durumuna ilişkin görüşmeler gerçekleştirdik. Farklı kurumlardan, Kürtlerden, Türkiye, Ortadoğu ve dünyanın birçok ülkesinden kurum temsilcileri de Strasbourg’daki eyleme katıldı. İngiliz işçi sendikaları, İtalya’da Kürt Halk Önderine onursal vatandaşlık veren belediye temsilcileri gibi farklı çevrelerden isimler bu eyleme katıldıkları gibi ülkelerinde de Öcalan’a yönelik tecridi gündemleştirdiler.”

Koç, bu eylemle aynı zamanda Öcalan’ın paradigmasını da tanıtmayı hedeflediklerini vurguladı.

ULUSLARARASI KURUMLARIN KİRLİ SİYASETİ

Nöbet eylemini bugünden itibaren KCDK-E bünyesindeki eşbaşkanlar ve kurum temsilcilerinin devralacağını belirten Koç, “Şu bir gerçekki İmralı sistemi sadece Türkiye’nin geliştirdiği bir sitem değil. CPT, Avrupa Konseyi ve uluslararası kurumların izolasyon ve tecrit karşısında sesiz kalması Türkiye’ye cesaret vermekte ve suç ortağı haline getirmektedir. Bunu her görüşmemizde dile getiriyoruz ve bundan sonra da dile getirmeye devam edeceğiz” dedi ve ekledi: “Kürt Halk Önderi Öcalan’ın özgürlüğü için faşizmin en yüksek düzeyde yaşandığı Türkiye’de on milyon imza toplandı. Abdullah Öcalan bizim irademizdir dedi. Ve toplanan on milyon imza CPT ve Avrupa Konseyine sunuldu. On milyon insanın Öcalan benim irademdir demesine rağmen bunu görmemezlikten gelmesi yürütülen kirli siyasetin ortaklığını gösteriyor.”

Yarın:

* Eylem fikrinin sahibi Essa Moosa…

* Tertip Komitesi üyesi Zülfü Bingöl ile KONGRA GEL Eşbaşkanı Remzi Kartal’ın değerlendirmeleri.