Kürtler, 25 Mart’tan bu yana AK ve Avrupa Parlamentosu (AP) önünde kitlesel açlık grevi veya oturma eylemleriyle Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecride karşı aylardır süren açlık grevlerine dikkat çekiyor. Bu hafta İsviçre ile Fransa’nın Alsace ve Lorraine bölgesinden Kürdistanlılar, AK’nin ve özellikle de cezaevlerini ziyaretlerde yetkili kurum olan CPT’nin görevlerini yerine getirmesini istiyor.
Haftada bir gün Çarşamba günleri AK önünde toplanılacak eylem kapsamında Avrupa’nın farklı bir ülkesinden Kürdistanlılar yer alacak. Bu haftaki eylemde özellikle Basel’deki Ronahi Kadın Meclisi üyeleri yoğunluktaydı.
BUGÜN DE AK ÖNÜNDE TOPLANILDI
Avrupa Demokratik Kürt Toplum Kongresi (KCDK-E) ve Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E)’nin çağrısıyla bugün Strasbourg’da bir araya gelen Kürdistanlılar, AK ve CPT’ye yönelik çağrılarını yineledi. DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in 168 gün önce başlattığı ve cezaevlerinde binlerce tutsak ile Strasbourg’da 14 kişinin 129 gündür dahil olduğu süresiz dönüşümsüz açlık grevlerine dikkat çeken Kürdistanlılar, AK ve CPT’nin tutumuna sert tepki gösterdi.
'3 KİŞİ DE KALSAK GÖREVLERİNİ HATIRLATMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Aynı zamanda 357’inci haftasındaki Öcalan’a Özgürlük Nöbeti eyleminin sürdüğü AK ile CPT arasındaki alanda toplanan eylemciler, farklı dillerde ‘Öcalan’a özgürlük’ sloganlarının yazılı olduğu önlükler giydi. Öcalan’a özgürlük istenen ve tecride karşı süresiz-dönüşümsüz açlık grevlerine dikkat çekilen sloganların atıldığı eylemde konuşan sanatçı Kawa Urmiye, Avrupa’nın sessizliğini kınadı. Kürt halkının evlatlarının canlarını ortaya koyduğu eyleme karşı çıkar ilişkilerine dayanan sessizliğin kabul edilemeyeceğini vurgulayan sanatçı Urmiye, “Herkes bilemli ki, bizler 3 kişi de kalsak bu direnişi sürdüreceğiz ve görevlerini yerine getirmeleri için burada olacağız” diye konuştu.
Çevreden geçenlerin yoğun ilgi gösterdiği eylemde tecride ve açlık grevlerine ilişkin hazırlanan yüzlerce bildiri dağıtılırken, sözlü diyaloglarla da eylemin amacı anlatıldı. Sabah saatlerinde kitlenin toplandığı eylem saat 17.00’ye kadar sürecek.
'DİRENİŞİ BÜYÜTMELİ, ONLARI YALNIZ BIRAKMAMALIYIZ'
AK önündeki eyleme katılan birçok eylemci, tecride karşı Kürt halkının direnişini yükseltmesinin önemine dikkat çekerek, direnişin sahiplenilmesinin Avrupa’nın sessizliğini kıracağını vurguladı. Eyleme katılan Ronahi Kadın Meclisi üyeleri ile Ercan Şimşek’in görüşleri şöyle:
Ercan Şimşek (Luzern): Sürecin yoğunluğu halkımız tarafından biliniyor. Eylemler sadece Önderliğimize yönelik tecride karşı direnişi sahiplenme değildir; cezaevlerindeki yoldaşlarımızın ve halkımızın direnişini sahiplenmedir. Kürt halkının kendisini kanıtlamasıdır. Kürt halkının artık vicdanen kendisini bu süreçte görmesidir. Önderliğin üzerindeki tecridin sonlandırılması, Kürdistan’ın dört parçasındaki halkımız üzerinde yüzyıllardır oynanan oyunların sonlandırılmasıdır.
Tecridin kaldırılması direnişle mümkün olacaktır. Halkımız da Avrupa’da olduğu gibi her sahada onuruyla bu direnişi sahipleniyor ve sahiplenmek zorunda. Ne kadar eksikliklerimiz olsa da, halkımızın bu konuda fedakarca yaklaşımı var. Bizlerin Avrupa’da ciddi bir kamuoyu oluşturmamız için hem bürokrasi anlamında hem de dış ilişkiler anlamında farklı eylem tarzları da geliştirmemiz gerekiyor. Yine de bu tür eylemlerle açlık grevlerindeki yoldaşlarımızı sahiplenmek zorundayız. Buradan sizin aracılığınızla halkımızın vicdanının sesini dinlemesi gerektiğini söylüyoruz. Zindanlarda 7 binin üzerinde arkadaşımız fedakarca bu eylemlerini sürdürüyorlar. Onları bu süreçte yalnız bırakmamamız gerekiyor.”
Selda Aytaç (Basel Ronahi Kadın Meclisi üyesi): Her yerde okuyoruz: “Açlık değil, sessizlik öldürüyor” diye. Evet, bizim sessizliğimiz arkadaşlarımızı öldürecek. Avrupa’da büyük bir kitleyiz ve bizler ne kadar büyük katılımlı eylemler yaparsak Avrupa ülkeleri ve kurumları da bizi o denli ciddiye alacak. Hatırlıyorum, 1993’te yüzbinlerce kişinin katıldığı bir eylem yapmıştık ve aynı gün Almanya Başbakanı bizi ‘ciddiye almaları gerektiği’ yönünde bir açıklama yapmıştı. ‘Bir çağrıyla milyonlar sokağa dökülüyorsa, onları ciddiye almak zorundayız’ şeklinde konuşmuştu. Eylemlerimize güçlü katılmalı ve seslerini duyurmalıyız çünkü orada bizim çocuklarımız ölüyor.
Maalesef Avrupa çıkarlarını öne çıkarıyor çünkü Türkiye ile milyarlarca euroluk ticari ilişkileri var, silah ticaretleri var. Ama bunda bizim sessizliğimiz de etkili oluyor.
Elif Fıstık (Basel Ronahi Kadın Meclisi üyesi): Tecrit bir halkın Önderi’ne yapıldığı zaman o halka yapılmıştır. Bedenlerini açlığa yatırmış yoldaşlarımızın yanında olmak için alanlarda, sokaklardayız. Bu sessizliğe tepki olarak buradayız.
Halkın tüyler ürpertici bu sessizliğe karşı bizim de kendi sessizliğimizi aşmamız gerekiyor. Arkadaşlarımız orada hücre hücre ölüme giderken bizlerin vicdanen rahatsız olmamız ve ‘insanım’ diyen herkesin bu sokaklarda olması ve bu eylemleri güçlendirmesi gerekiyor.
Lara Alarab (Basel Demokratik Kürt Toplum Merkezi Eşbaşkanı): Tecrit Önderliğimize karşı olduğu gibi halkımıza ve kadına da yöneliktir. Tecrit bir kültüre karşı, esaret altındaki bir millete karşıdır.
Halkımız bu sürece karşı vicdanlı davranmalı ve tecride karşı direnişi sahiplenerek, Avrupa’nın sessizliğini kırmalıdır.”
Sakine Tosun (Basel Ronahi Kadın Meclisi üyesi): Tecride karşı direnişin kadınlar öncülüğünde başlamış olması çok şey ifade ediyor; kadının direnişini, özgürlük arayışını, iradesini ve mücadelesini ortaya koyuyor. Bizler de Leyla Güven şahsında kadınlar öncülüğünde başlayan bu direnişi sahipleniyoruz.
Tecrit bizim için Türk devletinin Kürt halkına yönelik zulmünü ifade ediyor. Kürt halkını dikkate almak zorundalar. Leyla Güven’ler ne ilktir ne de sonuncudur ve o yüzden bu direniş büyüyecektir.
Tecride karşı herkesin her alanda direnişi büyütmesi gerekiyor ama aynı zamanda bu sorunun Avrupa’daki muhatapları kimse harekete geçmeliler ve binlerce direnişçinin sesini duymalılar.