Almanya’da Kürtler önemli bir hukuk mücadelesini kazandı

Düsseldorf İdari Mahkemesi, NAV-DEM’in “Efrîn’deki savaşı durdur” adıyla düzenlemek istediği yürüyüşün polis tarafından yasaklanmasını yasaya aykırı buldu.

Almanya’da Kürtlerin en geniş çatı kuruluşu olan ve onlarca derneği bulunduran Almanya Demokratik Kürt Toplum Merkezi (NAV-DEM)’e karşı Alman devleti bir süredir kriminalize faaliyeti yürütüyordu. Yasal bir kurum olmasına rağmen NAV-DEM özellikle 2017 ve 208 yılında İçişleri Bakanlığı’nın ülkedeki 16 eyalet yönetimine gönderdiği genelgeler yüzünden polisin keyfi tutumuna maruz kalıyordu.

Özellikle İçişleri Bakanlığının yayınladığı genelgelerde “NAV-DEM, PKK’nin bir parçası” iddiasında bulunarak Kürtlerin düzenlemek istediği yürüyüşler yasaklanıyordu. Bu yasakların ilki 2018 yılının Şubat ayında Düsseldorf’ta gerçekleşmişti. Türk devletinin Efrîn’e yönelik başlattığı işgal saldırısını protesto amaçlı NAV-DEM’in Düsseldorf’da düzenlemek istediği yürüyüşe polis İçişleri Bakanlığı’nın genelgesini gerekçe yaparak izin vermemişti.

NAV’-DEM’in “Efrîn’deki savaşı durdur” adıyla gerçekleştirmek istediği yürüyüşün daha gerçekleşmeden yasaklanmasını geçtiğimiz yıl yargıya taşımıştı. NAV-DEM’in başvurusuyla açılan ve Düsseldorf İdari Mahkemesi’nde görülen davanın dünkü duruşmasında karar çıktı.

‘BU GEREKÇELERLE KÜRTLERİN YÜRÜYÜŞLERİ YASAKLANAMAZ’

Mahkeme heyeti NAV-DEM’in düzenlemek istediği yürüyüşe getirilen yasağı yasaya aykırı buldu. Sözlü olarak kararını açıklayan mahkeme başkanı gerekçesinde “Demokratik Toplum Merkezi – NAV-DEM e.V. ile yasaklı durumdaki PKK arasında keskin farklılıklar var” görüşünü dile getirdi.

Ayrıca polisin söz konusu gerekçelerle Kürtlerin yürüyüş ve toplantılarının yasaklanamayacağını belirten mahkeme başkanı devamla kararını şöyle açıkladı: “Geçtiğimiz yılın Şubat ayında yaklaşık 2 bin kişiyle gerçekleştirilmesi planlanan, ancak polisin yasağına takılan “Efrîn’deki savaşı durdur” isimli yürüyüş iddia edildiği gibi kamu güvenliği açısından herhangi bir tehlike teşkil etmiyordu.”

Düsseldorf polisinin yasalara göre hareket etmediğine karar veren mahkeme başkanı “Ceza yasasına karşı bireysel gerçekleşen muhalefet durumları topyekün bir toplanma ve yürüyüş yasağına dayanak olamaz. Anayasal toplanma ve yürüyüş haklarını kullanmak isteyen diğer katılımcılar bir kaç yasadışılıktan ötürü engellenmemeli.”

THEUNE: MAHKEME POLİSİN VARSAYIMLARINI BOŞA ÇIKARDI

NAV-DEM’in savunma avukatı Lucas Theune, Düsseldorf mahkemesinin verdiği kararın ülkede yaşayan Kürtler açısından çok önemli olduğunu belirtti. Özellikle gerekçeli kararın açıklığını sevinçle karşıladıklarını ifade eden Theune “Bütün açıklığıyla mahkeme şunu ortaya koydu; Düsseldorf polisinin NAV-DEM’in PKK’nin bir alt örgütü olduğu yönündeki varsayımlarını boşa çıkarmıştır.”

Avukat Theune, Düsseldorf’tan çıkan karardan sonra artık Almanya’da yaşayan Kürtlerin hiçbir engele takılmadan yürüyüş ve gösterilerine izin çıkmasını beklediğini söyledi. Daha önce Kürt özgürlük hareketine karşı “polis devleti” yasalarını hayata geçiren Alman devleti, yasa dışı şekilde “suç” işlenebileceğini iddia ederek daha bir gösteri gerçekleşmeden yasaklıyordu. Bu duruma birçok kez hukukçular ve siyasetçiler de itiraz ediyordu.

Bu siyasetçilerin başında da eski içişleri bakanı Gerhart Baum geliyordu. Almanya’da gösteri hakkı çok geniş olduğunu ve yasalarla garanti altına dikkat çeken Hür Demokratlar Partisi (FDP)’li politikacı eski bakan “Şayet bir gösteride şiddet olacağı şüphesi taşınıyorsa bile o gösteriye izin verilmeli. Daha gerçekleşmeden bu gösteriyi yasakların çerçevesine alıp yasaklamak anayasaya aykırıdır” diye konuşmuştu.

KÜRTLER KARŞI KHK’LARI ARATMAYAN GENELGELER…

İçişleri Bakanlığı ilk olarak 2 Mart 2017 günü eyaletlere gönderdiği bir genelge ile aralarında PYD, YPG ve YPJ'nin de bulunduğu çok sayıda Kürt parti ve kuruluşun bayrak/flamalarının yasaklanmasını talep etmişti. Yaklaşık bir yıl sonra; 29 Ocak 2018 günü de bakanlığın bir genelge daha gönderdiği ortaya çıkmıştı. Her iki genelge Erdoğan rejiminin çıkarttığı KHK’ları aratmıyordu.

Genelgede bakanlık Almanya’daki bütün eyaletlerden PKK yasağının daha sıkı uygulanmasını istiyordu. Ayrıca kamuya ait yerlerde PKK’yi çağrıştıracak “gözle görülür/kulakla duyulur” bütün sembol, yazı ve seslerin yasak olduğu vurgusu ısrarla belirtiliyordu. İçişleri Bakanlığı “Başka isimler adı altında olsa bile PKK propagandası yapılacağı” şüphesiyle gösterilerin yasaklanmasını istiyordu.

Genelgenin yayınlanmasından bir süre sonra Almanya’da Kürtlere yönelik soykırım operasyonlarına hız verildi. Önce Efrîn direnişine destek vermek ve Türk devletinin katliamlarına dünyaya duyurmak için yapılması planlanan gösteriler daha gerçekleşmeden yasaklandı. Ardından AKP polisini aratmayan bir uygulama ile Kürt kurumları ve dernekleri Alman polisinin saldırılarına maruz kaldı.