1990’lı yıllarda Kuzey Kürdistan bölgelerinden zorla göç ettirilen halkın kurduğu ve 1998’den bu yana BM himayesinde olan Maxmûr’daki Şehîd Rustem Cûdî Mülteci Kampı, son haftalarda yeni bir kuşatmayla karşı karşıya. Türkiye ile Irak arasında 7 Nisan 2025’te imzalanan güvenlik anlaşmasının ardından, Irak güvenlik güçleri kampı abluka altına aldı. Elektrik, su ve sağlık hizmetleri gibi temel insani ihtiyaçlara erişim büyük ölçüde engellendi.
BM’YE DOSYA SUNULDU
Gösteri öncesinde Maxmurlu mülteciler ve Cenevre Demokratik Kürt Toplum Merkezi temsilcilerinden oluşan bir heyet, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne (UNHCR) kampın durumunu içeren bir dosya sundu. Heyet, BM’den “tarafsızlık değil, aktif sorumluluk” talep etti.
MİTİNGDEN MESAJ: SESSİZLİK SUÇ ORTAKLIĞIDIR
BM önündeki Nations Meydanı’nda düzenlenen miting, PKK’nin kurucuları ve yöneticilerinden Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun anısına bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. Ardından siyasetçi Nurettin Turgut kampın güncel durumuna dair bilgilendirme yaptı.
Maxmûr Gençliği adına Barış Yaman ise, kampın taleplerini Fransızca olarak uluslararası kamuoyuna okudu.
Açıklamada, kampın 27 yıldır BM koruması altında olmasına rağmen Türkiye, Irak ve Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) tarafından sistematik saldırılara maruz bırakıldığı ifade edildi.
MAXMUR YOK EDİLMEK İSTENİYOR
2014’teki DAİŞ saldırılarında büyük tehdit altına giren kamp, son yıllarda Türkiye’ye ait SİHA’ların düzenlediği hava saldırılarında çok sayıda sivil kayıp verdi. Son olarak 10 Nisan 2025’te Irak güvenlik güçleri kampı tamamen kuşattı; dışarıda çalışan işçilerin geri dönüşü dahi engellendi.
12 Mayıs’ta kamp temsilcilerinden oluşan bir heyet, Bağdat’ta Irak Adalet Bakanı ile görüştükten sonra gözaltına alındı. Aradan günler geçmesine rağmen ne kamp yönetimine ne de kamuoyuna resmi bir açıklama yapıldı.
TALEPLER
Maxmur halkı adına yapılan açıklamada, şu talepler sıralandı:
- Gözaltındaki kamp temsilcileri derhal serbest bırakılmalı.
- Kamp sakinlerine siyasi mülteci statüsü tanınmalı.
- Askeri kuşatma kaldırılmalı ve operasyonlara son verilmeli.
- Kimlik belgeleri sağlanmalı.
- Kamp dışındaki işçilerin dönüş hakkı engellenmemeli.
- Irak hükümeti ile kamp yönetimi arasında doğrudan ve yasal müzakereler başlatılmalı.
ULUSLARARASI SESSİZLİK ELEŞTİRİLDİ
BM ve uluslararası toplumun sessizliği sert bir dille eleştirilirken, “BM, gözetimindeki bir kampta yaşanan hak ihlallerine sessiz kalamaz” denildi.
Avrupa’daki Kürt diaspora örgütleri de dayanışma mesajları göndererek, Mexmûr halkının yalnız olmadığını vurguladı.
EYLEMLER SÜRECEK
Eylem, “Maxmûr halkı yalnız değildir”, “BM sorumluluğunu yerine getir”, “Uluslararası kamuoyu harekete geç” sloganlarıyla sona erdi. Katılımcılar, bu baskılara karşı mücadelelerini sürdüreceklerini belirtti.