Covid-19 en çok işçi ve göçmen semtlerini etkiledi

İstatistikler, Stockholm'de koronavirüsten en fazla zarar görenlerin işçi ve göçmenler olduğunu gösterdi.

Covid-19 pandemisinin yaygınlaşmasıyla birlikte politikacılar ve sermayenin denetimindeki medya, hastalığın sınır, sınıf, etnisite ve ırk tanımadığını ve tüm kesimleri vurduğunu öne sürdü.

Oysa ABD başta olmak üzere gelişmiş kapitalist-emperyalist ülkelerde koronavirüse yakalanan ve yaşamlarını yitirenlerin çoğunluğunu siyahlar, Latin Amerikalılar, değişik ülkelerden gelen göçmenler ile işçiler oluşturuyor.  

YOKSUL VE ZENGİN SEMTLERDE BİLANÇO

İsveç'te Halk Sağlığı Kurumu ve Stockholm İl Genel Meclisi'nin yayımladığı istatistikler de varoşlarda hastalanan ve yaşamlarını yitirenlerin sayılarının zenginlerin yaşadıkları semtlerden birkaç kat daha fazla olduğunu gösteriyor.

Varoşlarda yaşayanların hastalığa yakalanması  ülke ortalamasının çok üzerinde. Zenginlerin yaşadığı semtlerle kıyaslandığında fark daha da artıyor. Stockholm'un Rinkeby-Kista varoşlarında her 10 bin kişiden 64'ü, Spånga-Tensta'da 54'ü hastalığa yakalanırken, bu sayı zenginlerin yaşadıkları Danderyd'de 22 ve Bromma'da 20'ye geriliyor.

Ölümler söz konusu olduğunda koronavirüsün sınıf ve etnisiteyle ilintisi daha açık görülüyor. Mart ayında Covid-19'un yaygınlaşmasından sonra Rinkeby-Kista'da her 10 bin kişiden 11,6'i, Sponga-Tensta'da 9,1'i hastalığa yakalanarak yaşamını yitirdi. Zenginlerin yaşadıkları Östermalm'da ise her 10 bin kişiden 3,2'si ve Bormma'da 3,5'i hastalık sonucu öldü. Koronavirüsün en fazla can aldığı göçmen gruplarının başında Somalililer ile Asuri-Süryaniler yer alıyor.

GÖÇMENLER ARASINDA  İŞSİZLİK YAYGINLAŞACAK

İsveç'in ekonomi alanında uzman 4 profesör ve doçenti, bundan bir süre önce Dagens Nyheter gazetesinde yayımlanan makalelerinde İsveç'te korona krizinden en fazla göçmenlerin zarar gördüğünü ve sürdürülemez durumda bulunan entegrasyon ve iş piyasası politikasından vazgeçilmesi gerektiğini yazdı.

Covid-19 salgınının yaygınlaşmasından önce göçmenler arasındaki işsizliğin İsveçlilere kıyasla üç kat daha fazla olduğunu, küçük market ve dükkan işletenlerin üçte ikisinin göçmen olduğunu hatırlatan uzmanlar, koronavirüsten en fazla bu kesimlerin zarar gördüğüne ve işlerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldıklarına dikkat çekti.

Uzmanlar, otel ve restoran sektöründe çalışan her üç kişiden ikisinin göçmen olduğunu hatırlattı. 25 Mart'ta küçük ve orta ölçekteki işletmelere verileceği açıklanan kriz paketi yetersiz olduğu için göçmenler arasında işsizliğin daha fazla yaygınlaşacağı uyarısında bulunuldu.

KASIRGA: EŞİTSİZLİĞİ GÖRÜNÜR HALE GETİRDİ

Stockholm Büyükşehir Belediyesi muhalefet Belediye Başkanı Kadir Kasırga, Stockholm'de pandeminin varoşlarda yaygın olmasını ANF'ye değerlendirdi.

Kasırga, koronavirüsün toplumdaki sınıf farklılıkları ve eşitsizlikleri daha görünür bir hale getirdiğini ve Stockholm'un değişik bölgelerinin pandeminin yayılmasından farklı etkilendiğini söyledi.

Pandeminin İsveç'te görülmeye başlamasından hemen sonra Halk Sağlığı Kurumunu'nun gündeme getirdiği ilk önlemlerden birinin halkın evde kalması ve işini evden sürdürmesi olduğunu hatırlatan Kasırga, “Ama ne yazık ki Tensta, Skärholmen ve Södertälje varoşlarında yaşayanların çalışmalarını evde sürdürme olanağı yok. Buralarda yaşayan halkın çoğunluğu ulaşım, sağlık, yaşlılık bakımı ve ana okullarında çalışıyor. İş yerine gitmek zorundalar” dedi.

Bu semtlerde yaşayanların önemli bir bölümünün iş güvenliği olmadığını, geçici veya saat ücreti alarak çalıştıklarını belirten Kasırga, “Bu insanların evde kalmaya ekonomik güçleri yetmiyor. Geçinebilmek için çalışmak zorundalar. Hasta olduklarında hastalık kasasından ödenti almaları güç” şeklinde konuştu.

Pandemi sonucu yaşamlarını yitiren göçmenlerin sayısının fazla olmasının en başta gelen nedeninin varoşlarda çok sayıda insanın aynı dairelerde yaşaması olduğunu söyleyen Kasırga, Stockholm Belediyesi'nin varoşlardaki pandemiyi sınırlandırmak için yaptığı ve yapmaya çalıştığı önlemleri şu ifadelerle dile getirdi:

“Biz sosyal demokratlar, bu semtlerde yaşayan yaşlıların otel ve pansiyonlara yerleştirilmesini önerdik. Belediye yönetimi yaşlı ve risk grubunda olanların geçici olarak konutlara yerkeştirilmelerini kararlaştırdı. Bunu doğru yönde atılmış olumlu bir adım olarak değerlendiriyoruz. Yerleştirme işlemleri Stockholm'un kuzeyindeki semtlerde başladı. Sıra sonra diğer semtlere gelecek.”

'İŞ GÜVENCESİ VE YENİ KONUTLAR...'

Kasırga, salgının durdurulmasından sonra alınması gereken önlemlere de şöyle dikkat çekti:

“Biz toplumdaki eşitsizlikleri ciddiye alıp ona karşı mücadele etmeliyiz. Çok sayıda insanın aynı dairede kalmasını engellemek için yeni konutlar inşa etmeliyiz. Çalışanların işlerini güvence altına almalıyız.”

'ÖZELLEŞTİRMENİN SONUCU'

Hastane, huzurevleri ve ev hizmetlerinde maske ve koruyucu ekipman sıkıntısı çekilmesinin nedenlerini sağ partiler döneminde gerçekleştirilen şirketleştirme ve özelleştirme politikalarına bağlayan Kasırga, şu değerlendirmeleri yaptı:

“İsveç'te felaket ve krizler için bir hazırlık yasası olmaması çok tuhaf. Eğer bu olsaydı depolarda maske ve ekipman olacak, sıkıntı yaşanmayacaktı. Bunların yurt dışından ithali gerekiyor. Maske ve ekipmanların daha ucuza  temini için Çin, Bangladeş ve Güney Asya'daki taşeron firmalar görevlendirildi. Refah toplumumuzda böyle olmamalı. İsveç gibi bir ülkenin deposunda yedek maske ve ekipmanların olması gerekirdi. Bunun olmamasının nedeni burjuva partilerinin iktidarda olduğu yıllarda uyguladıkları yeni liberal politikalardır. Eczaneler özelleştirildi. Daha önceleri eczanelerin bu tür malzemeleri temin etme ve depolama görevleri vardı. Özelleştirmelerle birlikte bu sorumluluk da ortadan kalktı.”

Pandeminin önlenmesinden sonra geçmişte yapılan özelleştirmelerin gözden geçirilmesi gerektiğini söyleyen Kasırga, “Korona salgını kamu sektörünün önemini gösterdi. İnsanlar sosyal güvenlik sigorta ve sağlık sisteminin öneminin ayrımına vardı. Tüm bunlar toplumda ele alınıp tartışılıyor. Biz salgının geçmesinden sonra parti olarak tüm bu sorunları gündeme getireceğiz. Sağ partilerin serbest piyasa ekonomisinin bu sorunlara çözüm bulamadığını görmelerini umuyorum. İlaç üretimi, sağlık hizmetleri, yaşlılar bakımından devlet sorumlu olmalı. Aynı şey ulaşım sektörü için de geçerli. Bu sektörler toplum için önemli ve kâr hırsıyla hareket eden şirketlere verilmemeli” şeklinde konuştu.