Federal Meclis’te ‘açlık grevi eylemcilerine sahip çıkın’ çağrısı

Alman Meclis’inde akademisyenler, siyasetçiler, sanatçılar ve hukukçulardan oluşan bir grup basın konferansında bir araya geldi. Eylemcilerden Tuzak’ın da katıldığı konferansta açlık grevi eylemcilerinin talebinin gerçekleşmesi için çağrılar yapıldı.

Kürt aktivistlerin Cemal Kobanê, Ömer Bağdu, Mele Mustafa Tuzak ve Şiyar Xelil’in açlık grevi eylemi sürdürdüğü Almanya’nın başkenti Berlin’de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle Federal Meclisi’nde basın toplantısı gerçekleşti. Açlık grevi eylemcileri adına Mele Mustafa Tuzak’ın katıldığı basın toplantısında ayrıca şu isimler yer aldı: Gazeteci Hayko Bağdat, Santıçı Ferhat Tunç, avukat Lukas Theune, barış akademisyenlerinden Muzaffer Kaya, HDP eski Milletvekili Sibel Yiğitalp, DTK üyesi Hüseyin Yılmaz ve Sol Parti eski Berlin Milletvekili Giyasettin Sayan.

Konferansın modaratörlüğünü yapan Sayan, DTK Eşbaşkanı Leyle Güven’in Erdoğan rejimin demokratik hiçbir eyleme izin vermediği bir dönemde açlık grevine başladığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Güven bu eylemiyle hem bu baskı rejimine karşı bir yol açmak hem de Kürt halkı için büyük bir öneme sahip olan Öcalan üzerindeki ağır tecridi ortadan kaldırmayı hedefliyor.”

Daha sonra söz alan HDP Amed eski Sibel Yiğitalp ise açlık grevi eylemcilerinden birçok kişinin tehlikeli eşiğini çoktan aştığını belirterek, özellikle cezaevindeki tutsakların ağır koşullarda eylemi sürdürdüğünü ifade etti. Açlık grevi eylemcilerinin çok net bir talebi olduğunu aktaran Yiğitalp devamla şöyle konuştu: “Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasını istiyoruz. Bu aynı zamanda hem Türkiye hem de Kürdistan’daki baskı rejiminin sonlanması anlamına gelecektir.”

TUZAK: BAŞARIYA İNANCIMIZ TAM

NAV-DEM’in Berlin’deki lokalinde üç arkadaşıyla 102 günden buyana açlık grevi eylemini sürdüren Mele Mustafa Tuzak de konferansta söz alan isimlerden biri oldu. Tuzak zorlanarak gerçekleştirdiği konuşmasında eylemlerini kararlı bir şekilde sonuç alıncaya kadar sürdürecekleri mesajını verdi. Türk devletinin Leyla Güven’in açlık grevi eylemleri üzerindeki etkisini kırmak için cezaevinden tahliye ettiğini söyleyen Tuzak “Cezaevinde 7, Almanya’da da iki arkadaş kendisini bu tecride karşı feda etti. Bizimkisi bir hak mücadelesi ve bu yüzden başarıya ulaşacağına inanıyoruz” dedi.

Daha sonra söz alan Avukat Lukas Theune açlık grevlerini taleplerini hukuk perspektifinden ele aldı. Öcalan’ın Kürtler için öneminin yanı sıra hukuk açısından da ele alındığında İmralı’daki ağır tecridin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin bir maddesini çiğnediğine dikkat çeken Theune özelikle Federal Alman Hükümeti’ne şu eleştirileri yöneltti:

“Almanya hükümetinin pozisyonu oldukça kötü. Onlar da Öcalan’ı terörist olarak gördükleri için ona uygulanan hukuk dışılığına karşı bir tutum alamıyorlar. Fakat bunun temel insan haklarına karşı olduğunu belirtmek istiyorum. Açlık grevleri Alman kamuoyu için çok radikal bir politik bir eylem biçimi olarak değerlendirilse de asıl bakılması gereken şey bu insanların neden açlık grevine başladığıdır. Çünkü Türkiye’deki baskı rejimi demokratik eylem yollarını kapatmış durumda.”

Konferansta söz alan gazeteci, yazar ve oyuncu Hayko Bağdat ise Ermenilerin yüzyıldan beri katlettiklerini belirterek devamla şöyle konuştu: “Kürtler ise 100 yıldan beri yaşadıklarını kanıtlamaya çalışıyor. Kürtler farklı yollarlar dertlerini anlatmaya çalışıyor, siyaset yaptıkları zaman cezaevinde atılıyorlar, sokaklara çıktıkları zaman ise öldürülüyorlar. Bunun için de açlık grevi yöntemiyle mücadele etmeye çalışıyorlar. Sadece kendine zarar veren bu eylem, sesiz bir eylem ve ses olmak için bir araya geliyorlar.”

Konferansta daha sonra konuşan DTK üyesi Hüseyin Yılmaz ise Kürtlerin diğer halklarla beraber yaşamayı esas aldığını, fakat tecridin bu beraber yaşamın önüne geçtiğini söyledi. Yılmaz demokratik yolun oluşması için bütün demokratlar ve hukuktan yana olan herkesin bu mücadeleye destek vermesi gerektiğini ifade ederken, sanatçı Ferhat Tunç ise DAİŞ çetelerine karşı savaşanları övdüğü gerekçesiyle sürgüne çıkmak zorunda kaldığını belirtti.

TUNÇ: ÖCALAN ÜZERİNDEKİ TECRİT HUKUK DIŞI

Öcalan üzerine uygulanan tecrittin temel açıdan bakıldığında hukuk dışı olduğunu görüleceğini ifade eden sanatçı Tunç “Türk devleti de bu tecritle kendi hukuku da çiğniyor. Öcalan üzerinde tecrit uygulaması ile Türkiye’de savaş tekrar başladı ve ülke diktatörlük rayına oturdu. Güven ve arkadaşları işte bu baskıların ortadan kaldırılması için bedenlerini açlığa yatırdılar” diye konuştu.

Başta Almanya olmak üzere Avrupa hükümetlerinin açlık grevi eylemi karşısındaki sessizliklerini bozmasını isteyen Tunç devamla şu çağrıda bulundu: “Tecritin kırılması, haklı taleplerin yerine getirilmesi için Türk devletine baskı yapılmalıdır. Özelikle Alman aydınları açlık grevi eylemcileri için harekete geçmelidirler.”

Son olarak söz alan barış isteyen akademisyenlerden Muzaffer Kaya ise kendisinin de bir hukuksuzluk nedeniyle işinden olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Bu açlık grevcilerinin sadece bir talebi var, bu da haklı bir talep. Bu talep aynı zamanda benim de talebim. Çünkü tecrittin kaldırılması, Kürt sorunun çözülmesi ve Türkiye’deki bütün sorunların da anahtarı.”

Basın konferansı Açlık Grevindekilerle Dayanışma Komitesi’nin üyelerinin bütün medya organlarına Avrupa Parlamentosu ve İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT)’ye açlık grevinde olanların taleplerinin yerine getirilmesi yönünde çağrılarda bulunmasıyla sona erdi.