NAV-DEM: Düsseldorf Mahkemesinin kararı emsaldir

Alman yetkililerin NAV-DEM’e uyguladığı gösteri yasağını “yasalara aykırı” bulan Düsseldorf İdari Mahkemesi’nin kararı ardından NAV-DEM bir açıklamada bulundu. NAV-DEM, kararın emsal teşkil ettiğini belirtti.

Düsseldorf İdari Mahkemesi, Demokratik Kürt Toplum Merkezi (NAV-DEM) ve bağlı derneklere dayatılan gösteri ve yürüyüş yasağını yasalara aykırı buldu. Bu karar, “Efrîn’deki savaşı durdur” sloganıyla planlanan yürüyüşlere getirilen yasaklara ilişkin verildi.

Mahkeme, Şubat 2018’de 2 bin kişiyle gerçekleşmesi planlanan bir yürüyüşün kamu güvenliği gerekçesiyle yasaklanmasını haksız bularak, yürüyüşün kamu güvenliğine karşı herhangi bir tehlike oluşturmadığına hükmetti.

Mahkeme, Düsseldorf polisinin de ölçülülüğü de hesaba katmadığını belirterek, ceza yasasına karşı bireysel gerçekleşen muhalefet durumlarının topyekün bir toplanma ve yürüyüş yasağına dayanak olamayacağı, anayasal toplanma ve yürüyüş haklarını kullanmak isteyen diğer katılımcılara bu bir kaç yasadışılıktan ötürü engel olunamayacağını kaydetti.

NAV-DEM Eşbaşkanları yazılı bir açıklama yaparak “Emsal niteliğindeki Düsseldorf İdari Mahkemesinin kararını olumlu karşılıyoruz” dedi.

NAV-DEM, “En başından beri ortaya koyduğumuz bir gerçek var ki o da kurumlarımıza konulan yürüyüş vb. etkinlik yasağının anayasa tarafından korunan toplanma ve yürüyüş hakkının ihlâli olduğudur. Düsseldorf Mahkemesinin verdiği bu kararla, NAV-DEM’in artık Almanya’daki toplantı ve yürüyüş özgürlüğü eskiden olduğu gibi yasal hiçbir engel olmadığı kararıdır” diye ekledi.

Açıklamada şunlar ifade edildi:

“Bu karar bizim açımızdan önemli bir emsal karardır. Zamanın Almanya Federal içişleri bakanı tarafından 2 Mart 2017´da yayınladığı bir genelgeyle birçok Kürdıstani sembollerin yasaklanması, daha sonra 4 Kasım 2017´da Düsseldorf´ta yapılan yürüyüşte söz edilen Kürdistani kurumlara ait semboller taşındı diye, polisler tarafından onbinlerce Kürdistanlı ve dostlardan oluşan kadın, çocuk, yaşlı demeden saatlerce cadde ortasında rehin tutulup susuz, yiyeceksiz bırakılarak yürümelerine izin verilmeyerek demokratik yürüyüşümüzü yasaklayıp, gaz sıkarak, coplarla saldırıp birçok insanımızın yaralanmasına sebep oldu. Yine Daha sonra bu gerekçelerle birçok Kürdistanlı hakkında davalar açıldı. açılan tüm bu davaların hukuki hiç bir karşılığının kalmadığını ortaya koyması bakımından oldukça önemlidir.”

27 Ocak 57 kurumun desteğiyle 27 Ocak 2018’de Köln’de ''Efrin’de savaş olmasın, Avrupa devletleri Türk devletine destek sunmasın'' sloganıyla düzenlenen ve ikiyüzbine yakın kişinin katıldığı yürüyüşü hatırlatan NAV-DEM, şunları ekledi:

“Fakat 21. yüzyılda kendisini Avrupa’nın öncüsü olarak gören hak, adalet, demokrasi ve özgürlükten bahseden Alman hükümetinin o gün Köln’de bunlardan çok uzak olduğunu, polisin yürüyüşümüzü engelleyip halkımıza saldırmasıyla yine ortaya koymuştu. Ama halkımız, bu yasakçı zihniyetinin hiçbir şekilde işe yaramadığını, tam tersine Halkımız tepkisini daha yüksek bir katılımla gücünü göstermişti ve bunu günümüzde de göstermeye devam etmektedir.”

Açıklama şöyle son buldu:

“Almanya Devleti’nin Türkiye ile kirli ilişkilerden kaynaklı yasakçı zihniyeti ve Kürt halkını kriminalize etme politikasından vaz geçmesini, Kürt halkını yok etme politikasını güden Türkiye Devleti´nin hassasiyetlerini göz önünde bulundurma politikasından vazgeçip, 'Kürt Halkının hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak' Kürt sorununa katkı sunacak politika üretmesini bekliyoruz. Alman polisinin baskı oluşturarak Kürt özgürlük taleplerinden vazgeçireceğini sanmaktadır.

Biz NAV-DEM olarak, Alman polisinin o gün Köln'de halkımıza yaptığı zulmü kabul etmediğimizi, buna karşı gerek hukuki gerekse toplumsal mücadelemizi yapacağımızı belirtmiştik. Ve Düsseldorf'ta hukuk mücadelemizin birinci raundunu kazandık. Bütün bu baskılara karşı halkımızın ve kurumlarımızın değerleri olan sembollerini sonuna kadar savunmaya devam edeceğimizi belirtmek istiyoruz.

İşgalci TC Devleti, AKP ve MHP faşizminin topyekûn Kürt Halkına ve kazanımlarını yok etme tehdidine karşı, Kürt Halkı da 4 parçadaki ulusal birlik ruhu ile bir karşı duruş niteliğinde topyekün mücadele ederek, 'Tecridi kırmak, Faşizmi yıkmak, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ı özgürleştirmek ve özlediğimiz özgürlüğümüze kavuşacağımızı' belirtmek istiyoruz.”