‘Sokağın gücü muhatapları harekete geçmeye zorlayacak’

Öcalan’a yönelik tecride karşı Strasbourg’daki açlık grevi Tertip Komitesi’nden Serhat Agiri, başta tutsak anneleri olmak üzere halkın direnişinin büyütülmesinin önemine dikkat çekti.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecride karşı Strasbourg’da Öcalan’a Özgürlük İnisiyatifi üyesi 14 kişinin başlattığı süresiz-dönüşümsüz açlık grevi 130’uncu gününde.

‘SESSİZLİK TECRİT POLİTİKALARINI GÜÇLENDİRİYOR’

Artık kritik aşamanıın aşıldığı açlık grevi eylemi etrafındaki eylemlilikler de sürüyor. Eylemde, Öcalan’a yönelik tecridin Avrupa ülkelerinin tutumundan bağımsız ele alınamayacağı ve tecrit politikalarının başta Avrupa Konseyi (AK) ve cezaevlerindeki işkenceleri önlemekle yükümlü İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT) tutumundan bağımsız ele alınamayacağına dikkat çekiliyor. Bu amaçla hem AK ve CPT hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ile Avrupa Parlamentosu’nun (AP) bulunduğu Strasbourg’da düzenlenen açlık grevine paralel olarak kitlesel oturma eylemleriyle de bu kurumların sessizliğinin tecrit politikalarını güçlendirdiğine vurgu yapılıyor.

Strasbourg’daki açlık grevi eyleminin Tertip Komitesi üyesi Serhat Agiri de, başta tutsakların anneleri olmak üzere halkın sahiplendiği direnişe desteğin büyütülmesinin tecridin kırılmasında etkili olacağının altını çizdi. ANF’ye konuşan Agiri, eylemcilerin sağlık durumlarının yanı sıra halk desteği ve yine tecride karşı sorumlu düzeydeki kurumların nasıl harekete geçirilebileceği konularını değerlendirdi.

‘VÜCUTLARINDA GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN HASARLAR OLUŞTU’

130’uncu gününe girilen süresiz-dönüşümsüz açlık grevindeki 14 eylemcinin sağlık durumlarında artık geri dönülmez tahribatların olduğunu hatırlatan Serhat Agiri, “Artık eylem birçok aşamasını geçti, en kritik aşamasındadır diyebiliriz. Yani 130’uncu gün ve sonraki bu eylemin en kritik aşamaları. Artık vücutta geri dönüşü olmayan, hasarların olduğu ve daha ciddi de sonuçların ortaya çıkabileceği bir sürece de girmiş bulunuyoruz” dedi.

‘ZİYARETLERDEN SONRAKİ EYLEMLİLİKLER DAHA ANLAMLI VE SONUÇ ALICI OLACAK’

Agiri, açlık grevine bugüne kadar halkın yanı sıra siyasetçiler, Kürt ve Türkiyeli kurumlar, Avrupalı parlamenterler, insan hakları savunucuları ve hukukçular başta olmak üzere yoğun ziyaretler olduğunu kaydetti. Halen devam eden ziyaretlerin tek başına yeterli olmadığını söyleyen Agiri, “Bu ziyaretlerden geri dönüşte eylemliliklere dönüşmesi çok daha anlamlı ve sonuç alıcı olacaktır. Beklentimiz o yönlüdür ve şimdiye kadar bu yönlü yoğun bir çaba var” dedi.

AVRUPA’NIN ‘TECRİT POLİTİKALARINI GÜÇLENDİREN TAVRINI’ ELEŞTİRDİ

Öcalan’a yönelik tecrit politikalarının sürdürülüyor olmasının Avrupa ülkeleri ve AK ile CPT’nin yanı sıra Avrupa Parlamentosu (AP) ve AİHM gibi kurumlarının tavrından bağımsız ele alınamayacağına dikkati çeken Serhat Agiri, “Aslında bir boyutuyla bu kurumlar tecridin yürütücü gücüdürler. Çünkü bu tecrit ve İmralı işkence sistemi Türkiye’nin kendi başına yürüttüğü bir sistem değil. Bunun ortakları uluslararası komplocu güçler ve bu saydığımız kurumlardır. Eğer bu kurumlar ciddi anlamda görevlerini, misyonlarını yerine getirselerdi zaten bu tecridin bu kadar uzun süreli ve katmerli bir şekilde sürmesi imkansızdı. Bir anlamda tecrit politikalarının ve uygulanmasının ortağıdırlar.

‘SOKAĞIN GÜCÜ KURUMLAR ÜZERİNDE CİDDİ BASKI OLUŞTURUR’

Eylemlilikleri sahiplenmenin yetersiz olsa da belirli bir boyutta olduğunu söyleyen Serhat Agiri, eylemlerin yükseltilmesinin de muhattap tüm kesimlerin tutumlarını etkileyeceğinin altını çizdi. Agiri, “Çünkü sokağın gücü bu kurumlar üzerinde ciddi bir baskı oluşturur ve bu da genel politikalarında bazı değişikliklere gitmelerine neden olur” diye konuştu.

‘TÜRK DEVLETİNİN ANNELERE KARŞI TUTUMU AHLAKSIZLIĞIN DİP NOKTASIDIR’

Son dönemlerde tutsak yakınları ve annelerin eylemlerinin önemli olduğunu dile getiren Agiri, Türk devletinin annelere yönelik tutumunun ‘ahlaksızca’ olduğunu vurguladı. “Annelerin eylemi oldukça önemliydi. Devletin buna tahammülsüzlüğü had safhada. Annelere yaklaşım ahlaksızca ve kelimenin tam anlamıyla çok vahşice, pervasızca. Ahlaksızlığın dip noktasında bir saldırı var. Anneler direniyor. Bu aşamada halkımızın anneleri yalnız bırakmaması gerekiyor. Daha güçlü eylemselliklerle annelerin etrafında örgütlenilmeli” dedi. Agiri, bu sahiplenmenin Türk devletinin faşist polis ve diğer güçleriyle annelere saldırmasının ortamını ortadan kaldıracağını ifade etti.

‘SALDIRILARA CEVAP ANNELER ETRAFINDA EYLEMLİLİKLERİ GÜÇLENDİRMEK OLMALI’

Agiri, tutsak annelerine yaklaşımın Kürt halkına ve değerlerine saldırı olduğunu söylerken, “Buna gereken cevap muhakkak verilmelidir. Bunun bir boyutu da annelerin etrafında eylemlilikleri geliştirerek, güçlendirerek cevap olmaktır” dedi.

KRİTİK AŞAMADA SONUÇ ALICI BİR SAHİPLENME İHTİYACI VAR

Genel kitlesel eylemliliklerin daha geniş, sonuç alıcı olacak şekilde yeni bir konseptle devam etmesi gereğine işaret eden Serhat Agiri, “Eylemsellikleri bir üst mertebeye çıkartmanın zamanıdır. Çünkü bundan sonra gelişecek durumlar geriye dönüşü olmayacak şeylerdir” dedi. Agiri, Leyla Güven’in 169 gün önce başlattığı eylem kapsamında Strasbourg’da 130, cezaevlerinde 131 günün geride kaldığını hatırlattı.

Gelinen aşamanın kritik olduğunu yineleyen Serhat Agiri, son olarak tüm duyarlı kesimlere şu çağrıyı yaptı: “Onun için de genel kitlesel eylemliliklerin de yeni bir aşamaya geçmesi gerekiyor. Var olan konsept veya tarzda değil de, daha gelişkin, kapsayıcı, sonuç alıcı bir şekilde halkın daha fazla sahiplenmesi gerekiyor ki, tecridi kırma noktasında üzerimize düşeni yapmış olalım.”