Protesto gösterilerinin başlamasından sonra bazı bölgelerde internet kesildi ve sokağa çıkma yasağı uygulandı.

Pazar günü 5 bin kişinin sokaklara çıktığı Asam eyaletinin en büyük kenti Guwahati’de gerilimin yüksek olduğu bildirildi.

Assam’da dört kişi, polisin ateşi sonucu ağır yaralandıktan sonra hastanede hayatını kaybetti. Bir kişi de yatmakta olduğu dükkanının yakılması sonucu hayatını kaybederken, altıncı kişi bir eylem sırasında ölesiye dövüldü.

Batı Bengal eyaletinde yaşanan şiddet olayları ardından ülkenin doğusundaki bazı bölgelerde tren ulaşımı askıya alındı. Bengal’de eylemciler trenleri ve otobüsleri ateşe verdi.

İçişleri Bakanı Amit Şah, sükunete çağırırken, Kuzey-Doğu eyaletlerin yerel kültürlerinin tehdit altında olmadığını savundu. Bazıları, Bangladeş’ten yeni bir mülteci akınından endişe ediyor.

Şah, “Kuzey-Doğu’nun erkek ve kızkardeşlerinin kültürü, dili, sosyal kimliği ve siyasi hakları devam edecek” dedi.

Muhalefet ve insan haklarını savunma örgütleri, çıkarılan yasanın Başbakan Narendra Modi’nin milliyetçi programının bir parçası olduğu ve 200 milyon Müslüman Hindistanlıyı marjinalleştirmeyi hedeflediğini düşünüyor.

Bakanlar Konseyi, 4 Aralık günü 1955 vatandaşlık yasasında düzenleme öngören bir tasarıyı kabul etti. Tasarı, 9 Aralık’ta parlamentoya sunuldu. Parlamentodaki oylamada sert tartışmalar yaşandı. Bir milletvekili, yasağı Nazilerin 1930’lu yıllarda kabul ettiği Yahudi karşıtı yasaya benzetti. Yasa aynı zamanda Anayasa’da kayıtlı olan laiklik ilkesi ile köklü bir kopuşu ifade ediyor.

Yasa, Pakistan, Afganistan ve Bangladeş’ten dini nedenlerle kaçan ve Hindistan’a yerleşen “kaçak” durumdaki göçmenlere oturum vermeyi öngörüyor. Yasada sıkı bir şekilde altı topluluk ifade ediliyor: Hindular, Sihler, Jainistler, Zerdüşt halk Parsiler, Hristiyanlar ve Budistler.

Tüm bu göçmenler, 31 Aralık 2014’ten önce Hindistan’a gelmiş ve en az 5 yıldır sürekli burada ikamet ediyorlarsa vatandaşlık elde edebilirler. Sadece Müslümanlar bu düzenleme dışı bırakıldı.