Küba ile ABD yeniden kopuş noktasında

Bundan beş yıl önce ABD ile Küba arasında tarihi bir yakınlaşma süreci başlatılmıştı. Liderler el sıkışıyor, güler yüzlü pozlar veriyordu. Trump’ın seçilmesi ardından kuşatma derinleşti. İlişkiler kopma noktasına geldi.

17 Aralık 2014’te Washington ve Havana, yarım yüzyıllık bir gerilimin ardından tarihi bir yakınlaşma ile şaşırtıcı bir süreç başlattı. Bu yakınlaşmaya dönemin ABD Başkanı Barack Obama ile Kübalı mevkidaşı Raul Castro öncülük etti. Önce, 18 ay boyunca Vatikan ve Kanada’nın arabuluculuğunda gizli görüşmeler yapıldı.

15 Ocak 2015’te ABD, Küba’ya yönelik seyahatleri ve ticareti kolaylaştırdı. 1962’den bu yana uygulanan Amerikan ambargosu böylece biraz hafifledi. Sonra iki ülke arasında doğrudan bir telefon hattı kuruldu. Aynı yıl 11 Nisan’da Obama ve Castro, Panama’da tarihi bir buluşma gerçekleştirdi. 1959’daki Küba devriminden bu yana iki ülke arasında bir ilki ifade ediyordu.

Washington, normalleşme kapsamında Küba’yı terörizmi destekleyen ülkeler listesinden çıkardı. 20 Temmuz’da her iki ülke diplomatik ilişkilerini yeniden kurdu ve karşılıklı elçilikler açtı. 20 Mart 2016’da Obama, görevdeyken Küba’yı ziyaret eden ilk ABD Başkanı oldu.

Beş yıl sonra, bu süreçten geriye iyimser bir gelişme kalmadı. Rüzgar tersine döndü. Yeniden kopuş noktasına gelindi. Karşılıklı suçlamalar olsa da, ABD başkanlığına 16 Haziran 2017’de Donald Trump’ın gelişi ardından, yeniden derinleştirilen kuşatma temel sorumlu olarak görülüyor.

Trump, Obama’nın getirdiği esneklikleri ortadan kaldırdı. 29 Eylül’de Washington, Havana’da personelinin sağlığını etkileyen “gizemli saldırıları” gerekçe göstererek, diplomatlarının yarısından fazlasını çekti. Aynı yıl ekim ayında Washington’daki Küba elçiliğinin 15 görevlisi sınırdışı edildi. 1 Ocak 2019’da Raul Castro, devrimin 60’ıncı yıldönümü dolayısıyla yaptığı bir açıklamada ABD’nin ülkesine karşı düşmanca bir politikaya geri döndüğünü belirtti.

2019 baharında ABD’ye sehayat eden Kübalıların vize süreleri kısaltıldı, Washington yönetimi Venezuela’dan Küba’ya petrol taşıdığı gerekçesiyle beş deniz ulaşımı şirketi ile dokuz petrol şirketine yaptırım uyguladı. Sonra, Küba’ya yönelik seyahatleri ve para transferlerini kısıtladı. Trump, Küba’yı Venezuela’ya desteğinden vazgeçmeye çağırarak, tam bir ambargo uygulayacakları tehdidinde bulundu. 4 Haziran’da Washington, Amerikalıların grup halinde Küba’ya seyahatlerini yasakladı. Tur gemileri, balıkçılık, eğlence gemileri ve özel ve iş seyahati kapsamındaki hava gezileri de hedef alındı. Petrol sanayisi de yaptırımların hedefi oldu.

11 Eylül’de Havana yönetimi Küba’nın bir enerji krizi yaşadığını ve yaptırımlar nedeniyle yakıt sorunu olduğunu kabul etti. Yaptırımlar, sabun, deterjan ve sigara gibi malları da etkiledi. Ekim ayında, Washington yönetimi Kübalı havayolu şirketlerinin ABD uçaklarını kiralamasını engelleyerek diğer bölge ülkeleri ile olan bağlantıyı durdurdu. Ardından bu kez Havana hariç Küba’ya yönelik Amerikan havayolu şirketlerinin uçuşları askıya alındı.

AFP’ye mülakat veren Küba Dışişleri Bakanlığı’ndaki ABD departmanı müdürü Carlos Fernandez Cossio, iki ülke arasındaki ilişkilerin çok düşük düzeye indiğini söyledi. Cossio, ABD’nin mevcut ilişkileri de koparmak ve 2015 yazında açılan büyükelçilikleri kapatmak istediğine dikkat çekerek, durumun daha da ağırlaşabileceğini ifade etti.

Siyaset bilimci Esteban Morales, gerilimin tırmandığını söyleyerek, nihai amacı şöyle özetledi: “Trump diplomatik ilişkileri kesmek isteyecek.” Morales, “Diplomatik ilişkiler mevcut durumda zaten neredeyse bir şaka gibi, artık o da yok” dedi.