Zapatistalar Kürtlerle kucaklaşacak!

Zapatistalar, 13 Ağustos'ta Madrid'e çıkıyor. 400 yıl boyunca sömürgecilere karşı direnen Zapatistalar, Kürtlerle de kucaklaşacak.

Geçtiğimiz yılın 5 Ekim’inde Zapatista Hareketi (EZLN-CCIG) yayımladıkları “Açık Denizde Bir Dağ” bildirisiyle 2021 Nisan ayından itibaren 5 kıtaya Zapatista delegasyonları yollayacaklarını, ilk delegasyonların Avrupa’ya gideceğini ve 13 Ağustos 2021’de Madrid’e çıkacaklarını duyurdu.

13 Ağustos, İspanyolların 500 yıl önce bugünkü Meksika topraklarında yer alan Aztek yerli imparatorluğunun başkenti olan Tenochtitlan’ı işgal ettiği, yerli halkları katlettiği ve sömürgeleştirdiği gün.

Zapatistalar, Maya yerli halkı olarak, 400 yıl boyunca İspanyol sömürgecilere, 100 yıldır ise yeni sömürgeci /neoliberal mestizo Meksika ulus-devlet hükümetlerine karşı direniyorlar. Bu yüzden 13 Ağustos’ta Madrid’e çıktıklarında İspanyol halkına “Buradayız, bizi sömürgeleştiremediler. Direnmeye ve başkaldırmaya devam ediyoruz” diyecekler. İroniyle “tersine fetih” olarak adlandırdıkları bu yolculuğun bir diğer amacının, geçmişe dönük özür taleplerine katılmadıklarını bildirmek.

Bugünkü Meksika Devlet Başkanı Andrés Manuel López Obrador (AMLO) göreve gelir gelmez 2019 yılında İspanya Kralı VI Felipe ve Katolik baş kilisesi Vatikan’a, Papa Francisco’ya, bir mektup yollayarak Meksika’daki yerli halklardan sömürgecilik döneminde yapılan her türlü yerli hak ihlaline karşı özür dilemelerini talep etmişti.

Bu talep İspanya Kralı tarafından anında reddedildi. EZLN (Zapatista Ulusal Kurtuluş Ordusu), Morena Partisi’nden iktidara gelen ve sosyal demokrat bir çizgide kalkınma programları devreye koyarak yerli topluluk yaşamını tehdit eden projeler yürüten AMLO’nun bu talebinin popülist olduğunu, zira Meksika’da bugün bu projelere karşı yaşam alanlarını korumak isteyen yerlilere dönük soykırımın devam ettiğini ifade ediyor.  Bu yüzden kızıl toprağın renginden gelen Zapatista Maya yerlilerinin Avrupa’ya farkı, üstünlüğü, aşağılamayı, affetmeyi veya acımayı aramaya gitmediklerini, aksine halkları eşit yapan şeyi bulmaya gittiklerini ifade ediyorlar: Ortak rüyamızı.

6-8 HAFTALIK DENİZ YOLCULUĞU

421. Filo (Escuadrón 421) adını alan, 4 kadın, 2 erkek ve 1 transeksüel yerlinin oluşturduğu 7 kişilik ilk Zapatista delegasyonu, adı “Dağ” (La Montaña) olan yelkenli gemi ile 3 Mayıs 2021 günü Meksika sahillerinden Avrupa istikametinde Atlas okyanusuna açıldı. “Yaşam İçin Yolculuk-Avrupa Ayağı” adını verdikleri yolculuğa başlamak için yapılan deniz yolculuğu tahmini 6-8 hafta sürecek ve 421. Filo Haziran ortalarında İspanya’nın Galiçya sahillerine vararak Avrupa’ya çıkartma yapacak. Daha sonra aynı tarihlerde Avrupa’ya yeni delegasyonlar havadan ulaşacak. Avrupa’ya varıldığında Galiçya sahillerine ilk Zapatistaların “diğeri” (otroa) dedikleri transeksüel Marijose çıkacak ve Avrupa’yı bundan böyle teslim olmayan, kendini satmayan ve vazgeçmeyen tek bir kişinin bile olsa suyu yüzü hürmetine “SLUMIL K’AJXEMK’OP” yani “İsyancı Toprak” ya da “Boyun Eğmeyen ve Teslim Olmayan Toprak” olarak ilan edecek.

YAŞAM İÇİN ORTAK ALAN

Zapatistaların Yaşam İçin Yolculuk’la en büyük amacı kendileri gibi direnen, mücadele eden, başkaldıran halklara ulaşmak ve bir araya gelmek. EZLN bundan tam 20 yıl önce “Toprağın Rengi” yürüyüşü ile tüm Meksika’yı karış karış yürüyerek, Meksika’nın en dip köşelerinde direnen halklarla buluştu ve aynı kavganın isyankarları olduklarını fısıldadılar/haykırdılar. Bugün ise bunu Yaşam İçin Yolculuk ile başka coğrafyalarda, başka dillerde daha da önemlisi başka formalarda direnen halklara fısıldayacak/haykıracaklar. Diğerlerini “dinlemeye”, onlardan “öğrenmeye” gidiyoruz diyen Zapatistalar Meksika’nın en ücra köşesinde mega projelere, termoelektrik santrallerine, kadın kırımına, uyuşturucu mafyalarına, paramiliter güçlere, doğa ve kolektif olanın yıkımına yani ölüme karşı mücadele eden halkların sesi ve sözünü okyanusun öbür ucuna taşıyacaklar. Bu bir misyon diyor SubGaleano: Mücadelelerin birbirine ulaşacağı yolu kurmak; geçmişi, bugünü ve geleceği gören ve kuran bir bakış açısı yaratmak. Zapatistaların enternasyonalizmi bu: yaşam için ortak olanı aramak.
Ekim ayından bu yana bir taraftan Avrupa’daki dayanışma komiteleriyle online toplantılar düzenlenirken, bir taraftan da Chiapas’ın Lacandon ormanlarında hummalı bir hazırlık başladı.

Vatandaşlık kimliği, pasaportu olmayan, köyünden hiç ayrılmamış Zapatistaların okyanusu nasıl geçeceği bir tartışma iken, Covid-19 nedeniyle yaşanılan salgından dolayı daha da katı hale gelen ulusal sınırların nasıl aşılacağı, aşılsa dahi bu “bilinmezlik ortamında” halk buluşmalarının nasıl yapılacağı başka bir tartışma oldu. Zapatistalar “olur da Avrupa kıtasına vardığımızda ulusal sınırlar yanaşmamıza izin vermezse, Dağ’dan üzerinde “Uyan!” (¡Despertad!) yazan bir pankart açacağız ve biri okuyup uyanacak mı ve bir şeyler yapacak mı görene kadar bekleyeceğiz” derken varışlarının Avrupa’da bir uyanış yaratmasını beklediklerini vurguluyorlar. Kıtanın her iki ucunda da “imkânsız dememek için çok zor diyen” herkese karşı Zapatistalar inatla Chiapas’ın yüksek dağlarında gemicikler inşa ettiler, kayıklar oydular: Umudu hep yaptıkları gibi önce kendi topluluklarında örgütlediler ve umut kısa sürede koranavirüsten daha hızlı bir şekilde yayıldı ve “başka bir dünya mümkün"e inanan ve bunun için mücadele eden herkesin kalbi heyecanla atmaya başladı. Yaşam İçin Yolculuk’un koordinatörlüğünü üstlenen SubMoisés, Almanya, Avusturya, Slovenya, Katalonya, Sardinya, Kıbrıs, Hırvatistan, Danimarka, İspanya, Finlandiya, Fransa, Yunanistan, Hollanda, Macaristan, İtalya, Lüksemburg, Norveç, Bask ülkesi, Polonya, Portekiz, Birleşik Krallık, Romanya, Rusya, Sırbistan, İsveç, İsviçre, Türkiye, Ukrayna’dan davet aldıklarını ve bu davetlere zamanları, imkanları ve sağlık durumları el verdikçe delegasyonlar biçiminde icabet edeceklerini ifade etti.

Zapatistalar aşağıdan (halk tabanı anlamında) ve soldan bir hareket -desde abajo a la izquierda- olarak Avrupa’nın aşağısı ve solu ile bulaşacaklarını ifade ediyorlar. Yapılacak etkinlikler arasında halk buluşmaları, yürüyüşler, protestolar, toplantılar, paneller, konferanslar, atölyeler var; bunun yanında dans etmeye, futbol maçı yapmaya, kültürleri ve dilleri de hissetmeye gidiyorlar.

BİR BULUŞMA DA KÜRTLERLE

Zapatistaların Avrupa’da kucaklaşacağı, buluşup, konuşacağı direnen bir halk da Kürtler. Kürtler her ne kadar Avrupalı olmasalar da uzun yıllardır Kürdistan’ın çeşitli yerlerinde süren savaşlar nedeniyle Avrupa'ya göç etmek zorunda kaldı.

Bugün milyonları bulan, Midilli adasındaki göçmen kamplarından, Brüksel’deki özgür medya örgütlenmesine dek Kürt Özgürlük Hareketi’nin ve Kürt Kadın Hareketi’nin Avrupa’ya yayılmış halk tabanı Zapatistaların gideceği hemen hemen her ülkede ciddi bir varlık, politik eylemlilik ve örgütlülük gösteriyorlar. Bilindiği ve bilinmediği üzere, Zapatistalar ve Kürtlerin takvimleri, coğrafyaları, tarzları, hızları, yoldaşlıkları, rotaları ve kaderleri farklı olsa da mücadele tarihlerinde, biçiminde, amacında çok fazla ortaklık var. Bu kadar uzak ve farklı sosyal gerçekliğe sahip iki hareketin her şeyden öte birbirinden habersiz bir biçimde çok benzer teorik ve pratik uygulamaları olan anti-kapitalist özerklik perspektifine sahip olmaları ve bunu iktidarı ve devleti reddeden bir yerden savunuyor ve gerçekleştiriyor olmaları pek çok araştırma konusunun parçası.

Öte taraftan her iki harekette de kadınların varlığının ve mücadelesinin asıl yürütücü güç olması ve bunun toplumlarında derin değişimler yaratmış olması bu iki halkın bir araya gelişini çok daha heyecanlı ve ilginç kılıyor. Şu ana dek Chiapas’daki birkaç karşılaşma, birbirini politik olarak uzaktan takip etme ve özellikle son birkaç yılda kadın hareketleri arasındaki dayanışma yazıları ve mesajları dışında bir araya geliş gerçekleşmedi. Bu anlamıyla Yaşam İçin Yolculuk. Avrupa Ayağı ile Zapatistaların ilk kez Kürtlerin yaşadığı, dillerini konuştuğu, kültürlerini yaşadığı, sosyal örgütlenmelerini gerçekleştirdiği yere varacak olmaları, evlerine misafir olacak olmaları, isyanları ile tarihin akışını iki farklı kıtada dönüştürmüş olan bu halkların doğrudan diyalog kurabilecek olması, mücadeleleri kadar acılarını ve hayallerini de paylaşabilecek olmaları dünya anti-kapitalist mücadele tarihine düşülecek önemli ve tarihi bir not olacak. Ve bu not, bu kucaklaşma egemenlerin her iki kıtada yaratmak istediği sömürgeci tarihi değiştirecek.

Buluşmaların yerleri, tarihleri, kapsamları ve içerikleri önümüzdeki günlerde Zapatista ve Kürt Hareketleri tarafından ortak bir şekilde yayımlanacak programlarda görülecekse de bugünden gündemde olan, Zapatista kadınlarının Kürt kadınları ile bir araya geleceği, kadın kırımına ve ataerkil sistem karşı global kadın örgütlenmesinin konuşulacağı, tüm Avrupa’daki kadınların katılımına açık olacak bir panelin düzenleneceği haberi. Sadece bu panel bile, bu buluşmanın muhteşem olacağının göstergesi değil mi…