1 Mayıs Mahallesi’nde çeteleşme ve özel savaş uygulamaları
Devrimcilerin kurduğu ve tarihinde birçok direnişe tanıklık eden 1 Mayıs Mahallesi, bugün özel savaş uygulamalarının etkisiyle yozlaşmanın hızlıca yaşandığı bir yer haline geldi.
Devrimcilerin kurduğu ve tarihinde birçok direnişe tanıklık eden 1 Mayıs Mahallesi, bugün özel savaş uygulamalarının etkisiyle yozlaşmanın hızlıca yaşandığı bir yer haline geldi.
1 Mayıs Mahallesi, İstanbul’da Ümraniye’de bir mahalle. Devletin sonradan koyduğu adıyla Mustafa Kemal Mahallesi olarak bilinen yer hala halk arasında 1 Mayıs Mahallesi diye anılıyor. Mahallenin tarihi, devrimci hareketin halkla bütünleşme, halk için çalışma tarihiyle de biliniyor. Devrimciler tarafından kurulan mahalle, bugün çetelerin, yoz kültürün ve özel savaş uygulamaların yoğun yaşandığı bir hale gelmiş durumda.
Devletin uzun bir süredir uyguladığı özel savaş taktikleri yüzünden giderek yozlaşan, giderek devrimci kimliğinden uzaklaşan mahallede bugün hala devrimci geçmiş hissediliyor olsa da, eskisi gibi bir güç olmasından bahsedilemez.
TÜRKÜ BARLAR, MÜZİKHOLLER VE YOZLAŞMA
Türk devletinin özel savaş uygulamaları, yoksulluk ile mücadele eden mahalleye yönelik önce yozlaşmanın ilk adımlarını atmak oldu. 2000’li yıllarda diğer yoksul mahalleler gibi 1 Mayıs Mahallesinde de kafeler, birahaneler, müzikholler, türkü barlar açılmaya başlandı. Her tuğlasında devrimcilerin kanı olan evlerin, binaların kapıları devrimcilere kapanmaya başladı. İnsanlar, devrimcilerin onlara verdiği arsalara diktikleri gecekonduları yıkmaya ve yerine çok katlı binalar dikmeye başladılar. Devrimcilerin bir dönem istedikleri zaman girebildikleri evler şimdi kendilerine kiralanıyordu. Bunlarla yetinmeyen Türk devleti, bir yandan da mahallenin demografik yapısını değiştirmeye yönelik adımlar atıyordu. Kürt-Alevi nüfusunun yoğun olduğu 1 Mayıs Mahallesi’ne özellikle AKP iktidarı döneminde, iktidara yakın kişiler yerleştirilmeye, onlara iş yerleri açtırılmaya başlandı. Bunun yanı sıra Alevi toplumu için önemli olan Cemevinde de kendine yakın kişilerin olması için çabalar olmuştu.
2000’ler, 1 Mayıs Mahallesi için yozlaşmanın artık gözle görünür hale geldiği ve hızlandığı bir dönem olarak tarihe geçti. Kafeler ile özellikle gençlerin devrimci dernek ve partiler yerine oralara gitmesini hedefleyen Türk devleti, bir yandan da yoksulluk ile mücadele eden gençlere daha hızlı para kazanmanın yollarını da gösteriyordu. Bunları yaparken, devrimcilere yönelik baskılarına da devam ediyor, devrimci yapılara ve Kürt Özgürlük Hareketi’ne yönelik operasyonlarını sürdürüyor, devrimcilerin mahallede açık bir şekilde çalışmalarına izin vermiyordu. Bir yandan devrimcilere ve Kürt Özgürlük Hareketi’ne yönelik baskıları arttıran devlet, diğer yandan açılan kafelerin de sosyalist görünümde olmasına dikkat ediyordu. Bu süreçte mahallede çalışma yürüten en büyük güç olan Kürt Özgürlük Hareketi’ne yönelik ise baskılarını arttırıyordu.
İlk adım olarak mahallede gençlerin politikleşmesinin önüne geçecek mekanlar açan Türk özel savaş uygulayıcıları için ikinci adım mahalleye uyuşturucuyu sokmak ve fuhuşu geliştirmek olacaktı. Onun ilk adımlarını ise 1 Mayıs Mahallesi’nde değil, onun hemen yanında bulunan mahallelerde uyguladı. Zaten kamuoyunda kriminalize edilen mahalle, giderek uyuşturucu, fuhuş çetelerinin ablukası altına giriyordu. Devletin silahlı güçleri ise bunlara yol açıyor, bunların 1 Mayıs Mahallesi’ne girmeleri için çabalıyordu. Devletin bu sürecini sekteye uğratan ise iki büyük ayaklanma oldu. Birincisi Gezi ayaklanması, ikincisi ise kamuoyunda 6-8 Ekim Kobanê olayları olarak bilinen Kobane ayaklanması ve sonrasında Kürdistan’da geliştirilen öz yönetim direnişlerinin Türkiye’deki yansımalarıdır.
ÖZEL SAVAŞI DURDURAN YILLAR: 2013-2016
2013 yılı Mayıs ayı Türkiye için önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönem olarak tarihe geçti. Türkiye tarihine Gezi direnişi olarak geçen süreç, 1 Mayıs Mahallesi’nde de etkisini göstermişti. Mahalle halkı, iktidarın politikalarına karşı yürüyüşler ve protestolar düzenlediler. Bu protestolar sırasında Mehmet Ayvalıtaş adlı yurttaş katledildi. Eylem ve etkinlikler bir ay sürdü ve bunun etkisi ile mahallede yeniden devrimci örgütlenmelerin gücü ortaya çıkmaya başladı ancak bu süreç çok uzun sürmedi. Devrimci yapıların süreci doğru okuyamaması ve yine eski alışkanlıkları olan iktidar savaşları, mahalle özelinde açılan yeni kapının da kapanma sürecine girdiğini gösterdi. Ancak bu süreci yeniden devrimciler lehine çeviren olan Erdoğan’ın Kobanê sınırında söylediği ‘Kobanê düştü, düşecek’ sözü oldu. Bu sözden sonra Türkiye ve Kürdistan’da Kürt Özgürlük Hareketi Kobanê direnişine sahip çıkmak için büyük eylemler düzenledi. 1 Mayıs Mahallesi’nde de çok sayıda eylem düzenlendi. Kobanê serhildanı sonrası gelişen süreçte Kürdistan’da başlayan öz yönetim direnişleri süreci de Türkiye’de karşılığını buldu ve 1 Mayıs Mahallesi özelinde söylersek devrimci mücadele için yeni bir yol açılmış oldu.
Kobanê direnişi sonrası gelişen devrimci mücadele ise 2016 yılında yaşanan 15 Temmuz ve sonrasının iktidar klikleri arası çatışmalarını gerekçe gösteren devlet, bu sefer büyük operasyonlar ile devrimcilerin güçlü olduğu mahallelerde hakimiyeti ele geçirme savaşına girişti. Bir yandan devrimcilere soluk aldırmayan devlet, diğer yandan yozlaşmanın adımlarını hızlandırdı. Diğer yoksul ve devrimcilerin yoğun mahallelerde olduğu gibi 1 Mayıs Mahallesinde de yozlaşmanın hızlanması bu süreçlere tekabül eder. 1 Mayıs Mahallesi’nde doğan ve hala aynı mahallede yaşayan bir yurttaş, yozlaşmanın yeni dönemine ilişkin şunları söyledi: “15 Temmuz darbesinden sonra başlayan süreçte devrimcilerin çalışamaz hale gelmesi, o güne kadar devrimcilerle beraber olan ya da devrimci örgütler içerisinde çalışmalar yürüten birçok kişinin değişiminin olduğu günlerdi. Cezaevlerine girenler oldu, sürgüne gitmek zorunda kalanlar oldu ama kalanların bazıları kendilerini para kazanmaya yönlendirdi. Bu süreçte birden mahallede yasadışı bahis oynatan dükkanlar çoğalmaya başladı. Öncesinde olmayan bir şeydi. Bu dükkanlar vasıtasıyla para kazananlar da çoğaldı. Bir yandan yasadışı bahis oynatılan yerler açılırken, diğer yandan eskiden devrimci yapılar içerisinde olan bazı kişilerin otopark gibi işlere girdiğini gördük. Bir süre sonra ise mahallede bu eski ‘devrimcilerin’ kurduğu çetelerin varlığını duyar olduk. Bundan sonrası ise çorap söküğü gibi geldi.”
YASA DIŞI BAHİS, KUMAR VE ÇETELERİN GELİŞİ
Yasa dışı bahis işinden beklediklerinden çok para kazanan ve çeteleşen kişilerin bir sonra ki adımı silahlanmak ve diğer gruplara karşı daha güçlü olma çabası oldu. Yasa dışı yollardan kazanılan paralar ile alınan silahlar ile mahallede birden çok sayıda kişide silahlar dolaşmaya başladı. Çeteleşmenin giderek arttığı dönemde ise, mahallede bazı iş yerlerinden haraç almalar başladı. Mahalle halkından haraç alan bu çetelerin ilk söylemi ise, mahalleyi faşistlerin ya da uyuşturucu, fuhuş çetelerinden korumak oluyordu. Ama bu söyledikleri hiçbir zaman olmadı çünkü devlet bu sürede mahalleye uyuşturucuyu sokmuştu bile. Mahalleye uyuşturucu diğer mahallelere olduğu gibi ilk başta dışarıdan gelen satıcılar eliyle ve lise ve ortaokul öğrencileri eliyle girdi. Zaten yoksulluk, dışlanma, horlanmalarla mücadele eden ve bir gelecekleri olmadığını düşünen gençler ilk başlarda uyuşturucuya başladı, sonrasında ise uyuşturucu satarak para kazanabileceklerini ve bu paraların normal bir işte çalıştıklarından daha fazla olacağını gördü.
Uyuşturucu ile birlikte mahallede başlayan bir diğer yozlaşma süreci ise fuhuş ile oldu. İlk başlarda mahalleye yakın yerlerde başlayan fuhuş, şimdilerde mahallede evlerde yapılır hale geldi. Uyuşturucuya alıştırılan öğrenciler, uyuşturucu parası bulmak için fuhuşa zorlandı. Bir dönem mahallede devrimci mücadele içerisinde olan bir yurttaş durumu şöyle aktardı: “Devrimciler ve Kürtler bir dönem sonra geri çekilince ortam böyle çetelere kaldı. Tamam devlet saldırıyor, tamam devlet her şeyi yapıyor ama siz de çalışabilirdiniz. Bugün mahalle tamamen çetelerin elinde. İsimlerini saysam bir sürü isim var. Çoğu da eski devrimci bunların. Diğerleri de derneklerden çıkmıyor, arada gelip dergi satıyorlar o kadar. Uzun süredir devrimcilerin bir etkinliği bile yok. Bunu baskılarla anlatamazsınız. 90’larda bile çalışmalar yürütülüyordu. Devrimcilere güven azalmış durumda.”
Mahalleye uyuşturucunun tamamen girişi 2016 sonralarına doğru oldu. Yasadışı bahis işinden para kazananlar, bir süre sonra bu paranın çokluğundan kaynaklı olarak kendilerine silah almaya ve gruplar halinde hareket etmeye başladılar. Yasadışı bahis, bir mahallelinin anlatımıyla şöyle işliyordu: “Önce bir tekel bayi ya da büfe gibi bir dükkan açılıyor. Sonra orada yasal iddia oyunları oynatılmaya başlanıyor. İnsanlar yasal olan oyunları oynamaya geldiklerinde içlerinde kendilerince güvenilir dedikleri kişilere, daha fazla para kazanabilecekleri, bunun ise kayıt dışı olarak yapıldığı anlatılıyor ve orada, bazı futbol maçlarına, at yarışlarına dönük oyunlar oynatılıyor. Bazı dönemler insanlara para dağıtılması ise bu oyunlara yönelik ilginin de artmasını sağlıyor.”
Kazanılan paranın çokluğu ve artık o paranın işletilmesi durumu da giderek farklı alanlara yönelmelerini sağlıyordu. Bu alanlardan ilki ise bahis işinden daha fazla kazanç elde edebilecekleri uyuşturucu satışıydı. Yasadışı bahis işi yapanların çoğunluğu sonrasında uyuşturucu satışı işine girdiler. Zaten yoksulluk üzerinden bir çıkmaz içerisinde olan ve devrimci çevrelerden açılan boşluklardan dolayı boşluğa düşen gençler için uyuşturucuya yönelmek kolay oldu. Mahallede uyuşturucu işine giren ilk çete ise sonrasında adının sıklıkla duyulacağı Barış Boyun çetesi oldu. Liselerde okuyan öğrencilere satış ile başlayan uyuşturucu satışı, bugün ilkokul öğrencilerine kadar düşmüş durumda. Piyasaya sürülen yeni her uyuşturucu ilk olarak mahallelerde bu gençler üzerinde deneniyor, yeni gençlerin uyuşturucuya alışması için neredeyse bedava veriliyordu.
UYUŞTURUCUNUN ALAN AÇTIĞI BAŞKA BİR YOZLAŞMA ÖRNEĞİ: FUHUŞ
Uyuşturucu ile birlikte mahallede fuhuş çeteleri de çoğalmaya başladı. Bunların da ilk adımları lise, ortaokul öğrencileri oldu. Uyuşturucuya alıştırılan gençler, uyuşturucu parası bulmak için fuhuşa zorlanmaya başlandı. Bugün, fuhuş mahallede bazı evlerde yapılır hale geldi. Hatta artık telefonla randevular ayarlanıp, zorla fuhuş yaptırılacak kadın bir çete elemanı ile birlikte verilen adrese götürülüyor.
Mahallede fuhuş çetelerinin yoğunluğu gözle görünür hale gelmiş durumda. Özellikle lise öğrencileri ve genç kadınlar, hem çete elemanları hem de özel savaş elemanları tarafından belli taktikler uygulanarak fuhuşa sürükleniyor. Yoksulluk içerisinde, ötekileştirilmiş durumda bırakılan mahalle de kimliksizleştirilen ve geleceksizleştirilen gençler için buradan kurtuluş yolu olarak görülen mahallede fuhuşa sürüklenme yaşı, uyuşturucuya başlama yaşı kadar düşüş gösteriyor. Çeteler ve özel savaş elemanlarının uygulamalarından en çok bilinenlerinden birini ise bir mahalleli şöyle anlatıyor: “Öncelikle kadınlarla sevgili olunuyor, sonrasında ise onlarla yaşadıkları ilişkiyi videoya çekip, onu yayma tehdidi ile kadını fuhuşa zorluyorlar. Bunun dışında uyuşturucuya alıştırdıkları kadınları da, uyuşturucu parası bulması için fuhuşa zorladıkları oluyor. Mahallede fuhuş yapılan evler mevcut. Bunları polis de biliyor ancak hiçbir biçimde buna yönelik herhangi bir önlem almıyor.”
Çetelerin faaliyetlerine yönelik devlet baskısı ise bazı göstermelik operasyonlar dışında neredeyse hiç yapılmadı. Bugün 1 Mayıs Mahallesinde, adları ‘Samuray’, ‘Casperlar’, ‘Barış Boyun’ gibi onlarca çete var. Bazıları mahalle esnafından haraç alarak, haraç vermeyenleri soyarak devam ederken, büyüyen çeteler en çok uyuşturucu satışına yöneliyor.
Bugün 1 Mayıs Mahallesi’nde fuhuş ve uyuşturucu bütün mahalleyi sardı. Çeteler ise, arkalarında polisin gücü olduğu için pervasızca davranıyorlar. Buna karşılık devrimci yapıların geri planda kalması, mahalle halkını neredeyse sahipsiz bırakmış durumda.