HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kaldırılmasını söylediğinde kıymetlerin koptuğuna dikkat çekerek, "1 trilyonluk Mercedes'e binen Diyanet İşleri Başkanı'ndan vicdan beklenir mi? Diyanet İşleri Başkanı olarak aldığı o vergiyi hizmet yaparken Alevi'ye hizmet yapılmıyor, cemevi tanınmıyor ve bunlar zulümdür. Diyanet İşleri Başkanı'nın aldığı Mercedes bir tekeri Alevilerindir, onu geri versin üç tekerle devam etsin" dedi.

Partisinin Elazığ İl Kongresinde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, hükümeti eleştirdi. İslamiyet'te kutsal devlet olmadığını belirten Demirtaş, şöyle dedi: "Kutsal olan Allah'tır. 12 yıl önce milletten oy isterken, içinde Allah korkusu olan hırsızlık yapmaz diye millet oy verdi. Doğrudur içinde Allah korkusu olan hırsızlık yapmaz, israf yapmaz. Bunlar iktidara geldikten sonra sadece devleti soyup soğana çevirdiler. Lüks yaşam, israf, İslam'ın şartıymış gibi yaptılar, oysa böyle bir şey yok. En büyük zararı da Müslümanlığa verdiler. Şimdi bütün dünya bunlar ve bunlara benzer örgütlerle İslamı da kötü biliyorlar. İŞİD, El Kaide, AKP gibi partiler ve hareketler yüzünden en büyük zararı İslamiyet görüyor. Düşünün 12 yıldır gece gündüz Allah'ı dilinden düşürmeyen bir Başbakan, 4 tane bakanı hırsızlıkla suçlanıyor. Bir Cumhurbaşkanı onları yargıya teslim etmiyor. Bakanların çocukları, trilyonlarca lira paralar ortada yok, iddialar çok ciddi. Onları yargıya çıkarmıyor. Çıkar adil bir şekilde yargılansınlar."

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kaldırılmasını söylediğinde kıymetlerin koptuğunu anlatan Demirtaş, "Ben din kaldırılsın demiyorum. Cumanın hutbesini bile devlet göndertiyor böyle okunsun, sana ne nasıl okunacaksa. İşte 1 trilyonluk Mercedes'e binen Diyanet İşleri Başkanı'ndan vicdan beklenir mi? Günlerdir söylüyorum ya istifa et ya Mercedes'i geri ver. Lüks israf günahsa, haramsa en başta senin uyman lazım. Senin din adamı olarak topluma örnek olman lazım. İstifa da etmiyor, Mercedes'i de geri vermiyor.Diyanet İşleri Başkanı olarak aldığı o vergiyi hizmet yaparken Alevi'ye hizmet yapılmıyor, cemevi tanınmıyor ve bunlar zulümdür. Diyanet İşleri Başkanı'nın aldığı Mercedes bir tekeri Alevilerindir, onu geri versin üç tekerle devam etsin" dedi.

Kendilerinin güçlendikçe toplum karşısında zayıflatılmaya çalışıldığını belirten Demirtaş, "Yukarıda Allah var, herhalde ondan daha büyük şahit yok. Biz tek bir insanın bile burnu kanamasın canı yanmasın diye mücadele ettik. Bütün çabamız bu. Bunun için siyaset yaptık, görüşmeler yapıyoruz, çözüm sürecini destekliyoruz. Fakat buna rağmen bu ülkenin başbakanı, cumhurbaşkanı çıkıp bizden eli kanlı diye söz edebiliyor. Efendim şu kadar insanın katili diye söz edebiliyor ve bunu söyleyenler Roboski'nin katilleridir. Bunu söyleyenler kendi iktidarları sadece 12 yıl içerisinde 376 tane çocuğu sokakta gösterilerde katledenler. Bunların hesabını vermemiş olanlar barış için uğraşan partimizi sürekli hedef olarak göstermeye çalışıyorlar. Halen bazı bakanları utanmadan, sıkılmadan gittiği her yerde HDP'yi hedef gösteren, lanetleyen açıklamalar yapıyor. Eleştiriler baş göz üstüne eleştirebilirler. Partimizin politikalarını beğenmek zorunda değiller. Elbette ki bizim AK Parti’ye eleştirilerimiz var, beğenmek zorunda değiliz ama hedef gösterip, çarpıtarak, yalanlarla partililerimizi linç ettirmeye çalışmak ve partimizi kamuoyu nezdinde hiçleştirmeye çalışmak AK Parti'nin asla işine yaramaz. Buradan onları uyarıyorum. Özellikle bunu yapan bir iki AK Parti sözcüsü var ve bir bakan ismini vermeyeyim herkes tahmin eder, ağlamadan sorumlu bakan özellikle HDP'yi lanetlemek için bunu kendine görev edinmiş. İşi gücü HDP ile uğraşmak. Ya barış sürecinden rahatsız, görüşmelerden rahatsız ya HDP büyüyor, iktidarı al aşağı edecek bundan korkuyor yada art niyetlidir aklımıza başka bir şey gelmiyor. Aklını fikrini HDP ile bozmuş. Gerçekten de tam olarak niyeti nedir, ne yapmaya çalışıyor başbakanın çağırıp sorması lazım" diye konuştu.

Partililere seslenen Demirtaş, "İl ilçe teşkilatlarımızda yönetici arkadaşlarımızın temel görevi halkımıza layık olmaktır. Halkımızın bu mazlum ama mağrur duruşuna layık olmaktır. Çok şükür biz ezildik ama kimseyi ezmedik. Bizler bütün bu tarih boyunca zulüm gördük ama kimseye zulüm yapmadık. Kimsenin dilini yasaklamadık, köyünü yakmadık, kimseyi sürgün etmedik. Zulüm gördük erdemli davrandık. Yine de kardeşiz dedik. Haksızlık gördük yine de kardeşliğin, barışın peşinden koştuk" dedi.