Fransa Kürt Dernekleri Federasyonu (FEYKA)Başkanı Mehmet Ülker, üç Kürt kadınının infazına ilişkin soruşturmada tutuklanan şüphelinin bir yıl iki ay önce kendilerine baðlı bir dernekle ilişki kurduðunu söyledi. "Bizim derneklerimize Türkler de Fransızlar da üye olabiliyor" diyen Ülker, "Şunu rahatlıkla diyebiliriz ki Sakine Cansıza şoförlük yapan ya da özel olarak onun işlemleriyle ilgilenen biri deðildi" diye kaydetti.
Paris Cumhuriyet Savcısı François Molins Pazartesi günü bir basın toplantısı düzenleyerek PKK kurucularından Sakine Cansız, KNK Temsilcisi Fidan Doðan ve Gençlik Hareketi Üyesi Leyla Şaylemezin katledilmesiyle ilgili açılan soruşturmada ulaştıkları sonuçları açıkladı.
Savcı Molins, cinayet zanlısı olarak tutuklanan Sivas Şarkışla doðumlu Ömer Güneyin 2 yıldır Kürt ortamına gidip geldiðini ancak gerçekte kim olduðunun tespit edilemediðini, baðlantılarının araştırıldıðını söyledi.
ANFye konuşan FEYKA Başkanı Mehmet Ülker de Ömer Güneyin kendileriyle hangi tarihten itibaren, nasıl ilişkilendiðini anlattı.
KÜRT DERNEÐÝYLE ÝLÝŞKÝLENMESÝ 1 YIL 2 AY ÖNCESÝNE DAYANIYOR
Ülkerin anlatımına göre Ömer Güneyin Paristeki Kürt dernekleriyle ilişkilenmesi 1 yıl 2 ay öncesine dayanıyor:
2011 yılı Kasım ayında önce Paris kent merkezinde bulunan derneðe geliyor. Dernek Başkanına üye olmak istiyorum diyor. Dernek Başkanı Parisin hangi bölgesinde ikamet ettiðini soruyor. Sarcelde oturuyorum yanıtını alınca oraya en yakın olan Villiers-le-Bel Derneðine yönlendiriyor. Dernek yönetiminden birinin yanına gidiyor. 18 Kasım 2011 tarihinde Villiers-le-Beldeki derneðimize üye oluyor. 50 Euro da aidat veriyor. Sonrasında herhangi bir üye gibi gidip gelmeye başlıyor. Samimi oluyor, dernek çevresindeki etkinlik ve aktivitelere katılıyor. Bir de Fransızcası iyiymiş, birçok insanımızın dil sorunu olduðu için işlemlerinde tercümanlık yapıyor. Giderek toplumumuz içinde dikkat çekmeyecek bir yer ediniyor.Ancak tüm araştırmalarımız bu kişinin hiçbir Kürt derneðinde resmi bir görev üstlenmediði yönündedir. Sadece bir üyedir. Derneklerimiz, derneklerimizde üyelik sistemimiz biliniyor. Biz renk, ırk, kökene bakmıyoruz. Bizim derneklerimize Türkler de Fransızlar da üye olabiliyor. Bizim bakış açımız insanlıða farklıdır. Her Kürdistanlı, her insan istediði takdirde derneklerimize üye olabilir. Demokratik kitle örgütleridir. Herhangi bir şartımız yok.
Ülker sözlerine herkesin aklından geçirdiði şu soruyu yanıtlayarak devam ediyor: Çok tanınmayan biri Sakine Cansızı nasıl büroya bırakabiliyor denebilir. Görünürde Villiers-le-Bel Derneðinin üyesi. Gecelere, aktivitelere katılan, dil sorunu insanlara tercümanlık yapmaya çalışan biri. Bu şekilde güven veriyor. Kendisini Fidan Doðan arkadaşımız arıyor. Sakine Cansızın Kürt Enformasyon Bürosuna getirmesini istiyor.
CANSIZ ÝÇÝN GÖREVLENDÝRÝLMÝŞ BÝRÝ DEÐÝL
FEYKA Başkanı Ülker, Ömer Güneyin Sakine Cansızın şoförü olduðu ya da bürokratik işlemleri için görevlendirildiði iddiasının da gerçeði yansıtmadıðını belirtiyor:
Şunu rahatlıkla diyebiliriz ki Ona (Sakine Cansıza) şoförlük yapan ya da özel olarak onun işlemleriyle ilgilenen biri deðildi.
Ömer Güneyin kendisini dernek çevresine baba tarafım Kürt, anne tarafım Türk şeklinde tanıttıðını, ancak Fransız yetkililerin açıkladıðı son bilgilerle bunun da doðru olmadıðının anlaşıldıðını söyleyen Ülker, Güneyin çevreye ailesiyle arasının iyi olmadıðını söylediðini, 2010 yılında Münihte bir evlilik yaptıðını aktardıðını da ekliyor.
"Kısacası karanlık biri gibi geliyor bize" ifadesini kullanan Mehmet Ülker, Paris Cumhuriyet Savcısının açıklamasını da teknik bilgiyi aşmayan yetersiz bir açıklama olarak deðerlendiriyor ve ekliyor: Bu, siyasi bir cinayettir, bunun aydınlatılması gerekiyor. Kürdistanlıların gözü Fransanın üzerinde
GÜNEY PKK ÝLE ÝLGÝSÝ OLMAYAN KARANLIK BÝRÝ
Ülkerin deðerlendirmeleri şöyle:
Paris Cumhuriyet Savcısı daha çok teknik soruşturmayı anlattı. Belli ki Ömer Güney üzerinde duruluyor. Bize göre sadece bir kişinin işleyebileceði bir olay deðil. Soruşturmayı yürüten savcının mutlaka cinayeti işleyen ekibi ve Onun arkasındaki güçleri ortaya çıkarması gerekir. Bu cinayet sadece Ömer Güneyin yapacaðı bir cinayet deðil, bu inandırıcı gelmez. Bunun yanısıra, sanki örgüt içinde olan biri hatta kendisini PKKli olarak tanıtmış. Ancak kurum temsilcilerinin bize verdiði bilgi ve araştırmalarımıza göre PKK ile ilgisi olmayan biridir. Zaten Remzi Kartal da dün akşam katıldıðı TV programında Ömer Güneyin PKK üyesi olmadıðını kesin bir dille belirtti. Amcası da katıldıðı bir televizyon programında ailece PKK ile hiçbir baðlarının olmadıðını söyledi. Kısacası karanlık biri gibi geliyor bize.
AKPLÝLER TAM DA BÖYLE OLACAÐINI BÝLÝYOR MUYDU?
Ülker devamla Türk yetkililerin, özellikle de AKPli yetkililerin katliamın ilk gününden itibaren yaptıðı açıklamalara dikkat çekiyor. Hüseyin Çelikin açıklamasını işaret ederek AKPliler tam da böyle olacaðını biliyor muydu? sorusunu yöneltiyor:
Baştan itibaren Türk devlet yetkilileri tarafından verilen demeçlere baktıðımızda Hüseyin Çelikin daha ilk gün yaptıðı açıklama bizi düşündürüyor. Bunlar mı böyle bir hazırlık yaptılar, tam da böyle olacaðını biliyorlar mıydı? Ve dün M. Ali Şahininyaptıðı Paris benzeri Almanyada da olabilir sözleri şunu gösteriyor ki; bunun devamı gelebilir şeklinde algılıyoruz. FEYKA olarak Fransız Hükümetine, Cumhurbaşkanına, Ýçişleri Bakanına, Paris Valisine yazdıðımız mektuplar var. Bu mektuplarda kurumlarımıza dönük saldırıları ve katliamı belirttik. Fransada yaşayan Kürt toplumundan, kurumlarından Fransa sorumludur. Kurumlarımız aslında gözetim altındadır. Buna raðmen saldırılar oluyor, Almanyada. Belçikada dernekler yakılıyor. Demek ki bu bir tesadüf deðil Avrupa genelinde bundan sonra olabilecek bazı olayları gösteriyor.
M.ALÝ ŞAHÝNÝN AÇIKLAMALARI RASTGELE AÇIKLAMALAR DEÐÝL
Fransanın Türkiye ile istihbari bilgileri alıp verdiði duyumunu alıyoruz. Basına yansıyor. Burada mülteci olarak yaşayan Kürt siyasetçilerin iade talebine ilişkin bir görüş alış verişi basına yansıdı. Bu konuda bir yalanlama gelmiyor. Eðer bir Kürt siyasetçisiburada tutuklanıyor ve Türkiye tarafından isteniyorsa direkt hedef haline getirilmiş oluyor. Tam bu anda Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoðanın çıkıp 'Cansızın iadesini istemiştik' şeklinde açıklama yapması düşündürücü geliyor insana. 3 kadın arkadaşımız Fransada katledildi. Fransada iltica eden bir kadın siyasetçinin güpegündüz çok işlek bir yerde katledilmesi düşündürücü. Kürt Enformasyon Bürosu zaman zaman Fransa devleti tarafından gözetim altına alındı. Zübeyir Aydarın yaptıðı bir açıklama vardı ANFye o da önemli .Aydar, Kürt siyasetçilere dönük Avrupaya gönderilen infaz timi ve suikast timine ilişkin açıklamalarda bulunmuştu. Şimdi çeşitli Avrupa ülkelerinde Kürt siyasetçileri var. Onların can güvenliðinden bulundukları ülkeler sorumludur. M. Ali Şahinin söyledikleri gözardı edilecek sözler deðil. AKP Genel Başkan Yardımcısının rasgele yaptıðı bir açıklama olamaz bu. Özellikle de Almanya Hükümeti, Almanyada bulunan Kürt siyasetçilerin can güvenliðinden sorumludur.
Mehmet Ülker son olarak Fransa Devletinin katliamın ardındaki güçlere dair doyurucu bir açıklama yapmasını beklediklerini ifade etti. Biz bunun peşini bırakmayacaðız. Katliamın ardındaki her kim ise, hangi güç ise istihbarat güçleri mi, devletler mi bunun ortaya çıkarılması gerekiyor. Fransanın bu gücü olduðuna inanıyoruz. Ve bu beklenti içerisindeyiz. Bunun takipçisi olacaðız dedi.