2013’te İsveç’te polis kurşunuyla 4 ölüm
2013’te İsveç’te polis kurşunuyla 4 ölüm
2013’te İsveç’te polis kurşunuyla 4 ölüm
2000’li yılların başından beri her yıl İsveç’te bir kişi polisin açtığı ateş sonucu yaşamını yitiriyor. 2013 yılında ise polis 4 kişiyi ateş ederek öldürdü.
Üç kişi yalnız olmalarına rağmen elinde bıçak olduğu ve saldırgan oldukları gerekçesiyle öldürülken, bir soyguna katıldığı için polisin ateş ederek öldürdüğü 4. kişinin elindeki silahın kurusıkı olduğu açığa çıktı.
İsveç polisinin sorunu diyalogla ve saldırgan kişileri sakinleştirmeye çalışarak çözmek yerine ölümle sonuçlanan silah kullanımına yönelmesi, hem kamuoyu hem de insan haklarının tepkilerine yol açıyor. Mayıs ayında Stockhom’un Husby semtinde polisin 69 yaşındaki bir kişiye elinde sırf bıçak olduğu için ateş ederek öldürmesi gençlerin yoğun tepkilerine neden olmuş, semtte başlayan olaylar önce Stockholm’un diğer varoşlarına, daha sonra da diğer illlere sıçramış, 10 gün süren isyan sırasında yüzlerce araba yakılmış ve bir çok binanın camları kırılmıştı.
İsveç polisinin olanlardan ders alacağına silah kulanmayı sürdürdü. Kasım ayında Hafors ilindeki bir ilticacı kampında kalan 45 yaşındaki sarhoş ve elinde bıçak bulunan bir Somalili polisin yakın mesafaden açtığı ateş sonucu yaşamını yitirdi.
Halkın tepkisi, insan hakları örgütleri ve hukukçuların ölüm olaylarına karışan polislerin yargı karşısına çıkarılmaları taleplerine karşı, açılan soruşturmalar polisin görevsizlik kararı vermesiyle sonuçlanıyor ve dosya kapatılıyor.
Ölüme neden olan polisler hakkında işlem yapılmaması ve cezaya çarptırılmamaları polislerin pervasızca silah kullanmalarının başta gelen nedeni. İnsan hakları örgütleri ve bazı muhalefet partileri polis tarafından işlenen suçların yine polis tarafından soruşturulmasına karşı çıkıyor. Suç işleyen veya hakkında suçlamalar bulunan polisleri yargılayacak polisten bağımsız yeni bir kurumun oluşturulmasını talep ediyorlar.
GÖZALTINDA ÖLÜMLER SÜRÜYOR
Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’nin ilgili organlarının yaptığı eleştirilere ve göz altında ölümlerin önlenmesi için önlem alınması taleplerine rağmen İsveç’te gözaltında ölümler artarak sürüyor. 2009 yılında iki kişi gözaltında yaşamını yitirirken bu sayı 2011’de 4’e, 2012-2013 yıllarında 8’e yükseldi.
Yapılan araştırmalar gözaltında ölümlerle, özelleştirmeler ve kemer sıkma politikası arasında yakın bir ilişki olduğunu gösteriyor. Devlet kurumlarının yapmakla mükellef olduğu, bekçilik, sağlık gibi hizmetlerin taşeron firmalara verilmesi, kurumların gözaltına alınanlarının üzerindeki denetimin azalmasına yol açıyor.
Yasalar gözaltına alınan kişilerin sağlık kontrolünden geçirmesini gerektirdiği halde yapılan araştırmalar gözaltına alınan 8 kişiden 7’sinin doktor muayenesinden geçirilmediğini gösterdi.
Yine yapılan araştırmalar gözaltına yaşamını yitiren kişilerin çoğu aşırı içki tüketimi nedeniyle gözaltına alınanlar. Bu yılın Temmuz ayında üç çocuk babası 42 yaşındaki bir kişi sarhoş olduğu gerekçesiyle polis tarafından gözaltına alındı. Aynı gece karakolda ölüsü bulundu. Ölüm nedeni belirlenmeden ve görevli personelin ifadesi alınmadan ölümden iki gün sonra dosya kapatıldı.
1996 yılından günümüze kadar meydana gelen karakollardaki ölümlerden dolayı bu güne kadar tek bir polis, gardiyan veya görevli ceza almadı. Polise iletilen 156 şikayetten sadece 42’si hakkında ön soruşturma yapıldı. Bunlardan 33’ü bir kaç gün içinde kapatıldı. Tek bir dava bile mahkameye gönderilmedi.
Hukukçular polisin tutumuna ve var olan sisteme tepkili. Hukuk Bilimi Profesörü Dennis Tollborg, önemli kişilerin devreye girmeleri veya konunun medyada çok yer almasından sonra savcıların soruşturma başlattıklarını, ama tersi durumda hiç bir şey yapmadıklarını belirterek polisin sürdürdüğü iç soruşturmalar “Olanları örtbas etme çalışmalarından başka bir şey değildir” diyor.