Atmosfere salınan karbondioksit gazı miktarının artmasıyla birlikte yeryüzü sıcaklığı da giderek artıyor. Açıklanan son veriler, 2014 yılının 1880 yılından bu yanaki en sıcak yıl olduğunu gösteriyor.

Amerikan Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA) ile Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) tarafından yayınlanan son verilere göre, 2014 yılında yeryüzü ve okyanuslardaki sıcaklık, son 134 yılın en yüksek seviyesindeydi.

İki kurumun yaptıkları ölçümlerde, Aralık ayı sıcaklıkların 19’uncu yüzyıla oranla 0,77 derece daha fazla olarak gerçekleştiği görüldü. 2014 yılı toplamında ise kara ve okyanuslardaki sıcaklık ortalaması 19’uncu yüzyıla oranla 0,69 derece daha yüksek oldu.

Böylelikle, 2014 yılı 1880 yılından bu yana en yüksek sıcaklıkların tespit olduğu yıl olarak kayıtlara geçerken, daha önce rekor düzeyde sıcaklık tespit edilen 2005 ve 2010 yıllarına oranla da 0,04 derece daha sıcak bir yıl oldu.

NOAA ve NASA açıklamalarında, yeryüzü sıcaklıklarındaki artışın nedeninin atmosfere salınan sera etkili gazların miktarındaki artış olduğunun altı çizildi.

Kara ve okyanusların sıcaklık derecelerine ilişkin ölçümler ilk kez 1880 yılında yapıldı ve sadece o tarihten bu yana yapılan ölçümler hesaplanabiliyor. NOAA ve NASA ölçümlerinde dikkat çeken bir diğer nokta ise, sıcaklık ortalamasının son 30 yılda ve özellikle de 2000 yılından bu yana daha yüksek oluşu.

2014 yılı ayrıca 20’inci yüzyıl ortalamasından 1 derece daha sıcak olarak kayıtlara geçerken, aynı zamanda 1880 yılından bu yanaki en sıcak dördüncü yıl oldu.

Yeni ölçümlerle ilgili açıklama yapan NASA’ya bağlı Goddard Enstitüsü direktörü Gavin Schmidt, sıcaklık ölçümlerinde sadece belirli bir yıl üzerinde yapılan tespitlerin aşırı kötü hava şartlarının etkili olabileceğini söyledi. Ancak Schmidt, uzun yıllara dayalı ölçümlerin sonuçlarının kötü hava koşullarından fazlaca etkilenmediğini ve daha ziyade atmosfere salınan sera etkili gazların etkisi olduğunu vurguladı.

Birleşmiş Milletler’e bağlı Hükümetler Arası İklim Uzmanları Grubu (Giec) tarafından geçtiğimiz yıl yayınlanan bir raporda da, dünyanın enerji ihtiyacının atmosfere zarar veren petrol ve kömürden sağlandığı ve bunun sıcaklıkların artmasına yol açacağı kaydedilmişti. Giec’in raporunda, ciddi önlemler alınmaması durumunda 2100 yılına gelindiğinde yeryüzü sıcaklığının sanayi devrimi öncesi yüzyıla oranla 3,7 ile 4,8 derece arasında artmış olacağı uyarısı yapılmıştı.

Giec, 2100 yılında yeryüzü sıcaklık artışının en fazla 2 derece olması için önlem alınmasını istemiş ve bunun için çok az bir zaman kaldığını duyurmuştu.

Uzmanlara göre, yeryüzü sıcaklığının 19’uncu yüzyıla oranla 2 derecenin üzerinde artması durumunda dünya için çok büyük felaketvari sonuçları olacak. Bu durumda kutuplardaki buzulların erimesiyle okyanuslardaki su seviyeleri yükselirken, doğal afetler çoğalacak ve birçok canlı türü yok olacak.

Olası bir felaket senaryosunda, yüz milyonlarca insanın iklimsel felaketler nedeniyle topraklarından olarak mülteci durumuna düşeceği ihtimali de oldukça yüksek.

Çevreci örgütler, bu yılın sonunda Fransa’nın başkenti Paris’te yapılacak İklim Zirvesi’nde atmosfere salınacak karbondioksit (CO2) gazının azaltılmasına yönelik caydırıcı kararlar alınması gerektiğinin de altını çiziyorlar. Çevreciler, enerji açığının klasik kaynaklar olan petrol, kömür ve gazdan vazgeçilerek, çevre dostu yenilenebilir (güneş, rüzgar) enerjilerden sağlanması gerektiğini dile getiriyorlar.