2015 Kürtlerin hasat yılı olacak- Cihan Özgür

2015 Kürtlerin hasat yılı olacak- Cihan Özgür

Kürtler mücadeleyle geçen bir yılı geride bıraktı. Gerek 2014 yılında Kürtlerin dört parça Kürdistan’da elde ettiği sonuçlar, gerekse de devam eden saldırılar ve direniş, Kürtlerin 2015’te de çokça konuşulacağını gösteriyor.

Hem KCK’li hem de PKK’li yetkililerin 2014 yılı değerlendirmeleri ve 2015 yılı hedefleri bağlamında söyledikleri, Kürt Özgürlük Hareketi’nin yeni yıla büyük hedeflerle ve önemli bir hazırlıkla girdiğini gösteriyor. PKK’nin 2015 yılına “sonuç alma” yılı gözüyle baktığını da yapılan açıklamalardan çıkarsamak mümkün. PKK cephesinden yapılan açıklamalar, yeni yılın mücadele yöntemlerinin de ipuçlarını veriyor.

Kürtler, baharlarını yaşadı yaza doğru emin adımlarla ilerliyorlar. Bedelleri ağır olsa da 2014 yılı Kürt yılı oldu. Ekilen özgürlük tohumları kanla ve emekle sulandı. Bu tohumlar direnişle filizlendi, büyüdü, serpildi ve hasata durdu. 2015 yılı ise Kürtlerin, ektiklerini biçecekleri yıl olmaya aday. Bir başka deyişle, direnişin meyvelerini toplama yılı.  

2015 SONUÇ ALMA YILI

Kürtler, başarılarını statüyle perçinleyerek geleceklerini ve varlıklarını güvenceye alma iddiasıyla yeni yıla giriyor.  

2014, Kürtler için birçok yönden kazanç yılı oldu. Ancak 2014 yılında bazı şeyler yarım kaldı. Kürtler, 2014’ten devraldıkları üç önemli temel gündemle yeni yıla giriyor. Çözüm sürecinde dananın kuyruğunun kopacağı bir dönemdeyiz. Şengal ve Kobanê’deki direniş zaferin eşiğinde bulunuyor. İşte bu üç gündem, tıpkı geçen yıla damgasını vurduğu gibi yeni yılın ilk aylarına da damgasını vuracak gibi görünüyor.  

Geçen yıl başta Rojava olmak üzere dört parça Kürdistan’da yaşanan gelişmeler, Batı’nın ve bölge ülkeleri nezdinde var olan Kürt algısında ciddi bir değişime yol açtı. Türk devletinin “terörize etme” çabalarına rağmen Rojava Devrimi, uluslararası meşruiyet kazandı.

YENİ KAPILAR ARALANABİLİR

Dünya, Kürtleri artık başkalarının gözüyle değil kendi gözlemiyle tanımaya başladı. Kürtlerin, Ortadoğu’nun dizaynında merkezi bir rol oynayan öncü bir halk olduğunu artık herkes kabul ediyor. Bu kabullenişin ve algı değişiminin birçok konuda şimdiden yaklaşım farklılığına yol açtığını ve daha da açacağını söylemek mümkün.   

PKK’NİN YÜKSELEN PRESTİJİ 

Kürtler yıl boyunca DAİŞ canavarına karşı verdikleri mücadeleyle bölge halklarının ve devletlerinin de takdirini topladı. 1 Kasım “Dünya Kobanê Günü” olarak bütün dünyada kabul gördü. Direnen Kürt kadınları, büyük bir ilgi ve sempati topladı. PKK sadece Kürtlerin değil farklı kimliklerin, kültürlerin ve etnik yapıların hamisi olarak büyük prestij sağladı. Rojava, uluslararası düzeyde devrimci mücadelelerin esin, umut ve moral kaynağı oldu.

ROJAVA EZBER BOZDU

Ancak en önemli kabullenişin Türk siyasal algısında olduğu kanaatindeyim. Zira Türk siyasetinin Kürt karşıtı ve Kürt düşmanı algısı histeri düzeyinde derin ve köklüdür. Yaşanan değişim, bu açıdan büyük bir öneme sahiptir. Öyle ki Kürt direnişi, Türk devletinin sadece siyasetini değil siyasal literatürünü de etkiledi. Güney Kürdistan’da yirmi yılı aşkın süredir fiili olarak, on yılı aşkın süredir de resmi olarak varlık gösteren Güney Kürdistan hükümeti, Türk devleti nezdinde hala “Kuzey Irak” iken; Rojava Kürdistanı, 2014’te doruğa çıkan eşsiz direnişle Türk siyasal literatürüne “Rojava” olarak geçti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Aynel-Araplaştırma” çabalarına rağmen, “Kobanê” siyasal dile oturdu. Direniş, Erdoğan’a da sonunda “Kobanê” dedirtti.   

KÜRTLER ÇÖZÜMÜN ÖZNESİ OLDU

2014 yılı Kürtler açısından başarılarla dolu. Ancak en önemli başarı “özne olma” gerçeği ve bilincidir. Çünkü bu güne kadar Kürtler adına hep başkaları konuştu. Kürtleri başkaları tanımladı. Kürtler ne istiyor? sorusunu bile hep başkaları sordu, yine onlar cevapladı. Onlar için Kürt ve Kürdistan koz olarak kullanılan argümanlardı. Bu durum değişti artık. Kürtler kendileri adına konuşmaya, kendilerini tanımlamaya, ne istediklerini söylemeye ve çözüm projeleri sunmaya başladılar. Proje sunmakla da yetinmediler, kendi çözümlerini gerçekleştirmeye başladılar. Sadece kendileri için de değil bölgesel sorunların çözümünde de “çözüm üreten etkili bir aktör” oldular.

2014 KÜRT BAHARI

Bu bakımdan 2010’da Tunus ve Mısır’da başlayan, Libya’yla devam eden ve Suriye ile Irak’ta kördüğüme dönüşen bölgesel sorunlar yumağı, maalesef Araplara baharı getirmedi. Bahar dedikleri çöl esintisiyle sınırlı kaldı ve DAİŞ faşizmi Ortadoğu’nun başına bir kabus gibi çöktü.

Ancak Kürtler Rojava örneğinde görüldüğü gibi kendi baharlarını yarattı. Bu bakımdan ille de bir bahardan bahsedeceksek, 2014 Kürt baharı olmuştur.

ROJAVA KARA BULUTLARI DAĞITIYOR

Ortadoğu’da kara kış yaşanıyor. Ancak Kürdistan’da yaşanan bahar, bütün bölgeyi etkileyecek kadar görkemli gelişmeye devam ediyor. Bu sonuç, Kürtlerin yeni bir başlangıç yapmak için ne kadar hazırlıklı ve istekli olduklarını gösteriyor. Bölge halkları, Kürtlerin bu mücadelesine gıptayla ve imrenerek bakıyor.   

KÜRDİSTAN’I NASIL BİR YIL BEKLİYOR?

Peki Kürdistan’ı nasıl bir yıl bekliyor?

KCK, 2014 yılını Kürt yılı olarak değerlendiriyor. KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, yılı değerlendirirken, “Kürtler ve PKK, 2014’te kazanmıştır” derken;  Eşbaşkan Besê Hozat ise kadın devrimine dikkat çekiyor.

2014 çok önemli gündemleri, yeni yıla devretti. Kuzey Kürdistan’da kritik bir aşamada olan diyalog süreci, Kobanê’de ve Şengal’de yaşanan direniş yeni yılın da temel gündemleri olacak. 

KÜRTLER İÇİN YENİ ŞANSLAR DOĞABİLİR

PKK Yürütme Komitesi üyesi Duran Kalkan ise, “2014 yılı planlamalarını istedikleri gibi gerçekleştiremediklerini ancak yeni yılda bu hedefleri gerçekleştirmek için daha büyük bir mücadele yürüteceklerini” ifade ediyor. “Tamamlamayı” hedefledikleri önemli gündemlerin başında ise Türkiye’de var olan süreç geliyor. Bu konuda, Kalkan, “birkaç ay içerisinde sonuç almayı beklediklerini” kaydederek  “zamanın altın değerinde olduğunu” söylüyor ve ekliyor: “Bölgesel gelişmeler, yaşanan süreç bize sınırsız zaman tanımıyor. Bize şanslar doğuyor.”

Bayık ise devletin sürecin gereklerini yerine getirmemesi durumunda “6-8 Ekim olaylarını kat be kat aşacak serhildanların gelişeceği” uyarısında bulunuyor. PKK Yürütme Komitesi üyesi Murat Karayılan ise net bir ifadeyle “Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ı aralarında görmek istediklerini ” söylüyor.  

TÜRKİYE ÖNEMLİ GELİŞMELERE GEBE

Bu değerlendirmelerden hareketle, 2015 yılının ilk yarısının Kürdistan’ın yanı sıra Türkiye ve bölge geleceği açısından hayati değerde bir zaman dilimi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bölgede yaşanan gelişmeler ve uluslararası güçlerin bölge siyaseti, Türk devletinin “ne çözüm ne çözümsüzlük” kısırdöngüsünde uzun süre at koşturamayacağını gösteriyor. Dolayısıyla bu süreci daha büyük kazanımlara dönüştürmek isteyen Kürtlerin önümüzdeki aylarda yeni kararlar alması ve yeni hamlelere girişmesi afaki bir yorum olmayacaktır. Özellikle kuzeyde önemli gelişmeler yaşanabilir.   

YA DEĞİŞİM YA YIKIM

Öte yandan Kürt Özgürlük Hareketi’nin gündeminde Kobanê ve Şengal’in özgürleştirilmesi hedefi var.  Hatta KCK Yürütme Konseyi üyeleri Mustafa Karasu ve Sabri Ok’un açıklamalarından Telafer’i de işin içine kattıklarını öğreniyoruz.

Eğer bu hedefler gerçekleştirilebilirse,  Kürdistan’ın dört parçasını egemenliği altında bulunduran rejimler için “ya demokratik değişim-dönüşüm ya yıkım” ikilemini beraberinde getirecektir. Bu bakımdan Kürdistan’da yaşanan gelişmeler, bölgesel çapta değişimi yaratacak bir katalizör rolündedir.

Bu bakımdan, yeni yılda da hem uluslararası hem de bölgesel güçlerin gözü kulağı Kürdistan’da olacak demek abartı olmayacaktır.