3 ülkeye bölünmüş bir Rojava'lı aile ve Abdülselam
3 ülkeye bölünmüş bir Rojava'lı aile ve Abdülselam
3 ülkeye bölünmüş bir Rojava'lı aile ve Abdülselam
Abdülselam 16 yaşına henüz yeni girmiş. Üç ay öncesine kadar ailesiyle Suriye'nin Hesêki kentinde yaşıyorlardı. 12 yıl önce babası politik bir suçtan aranınca İngiltere'ye gitmek zorunda kalmış. Babası halen İngiltere'de oturum iznini alamamış 'vatansız' bir vatandaş.
Ne babasının 'vatanı' var, ne bu yaşına kadar yaşadığı Suriye'de kendisi 'vatandaş' sayılmış tüm aile bireyleri gibi. Şu an, hayatında hiç görmediği, sadece TV'lerde ve türkülerde bildiği Diyarbakır'ın varoşu olarak bilinen Ben u Sen semtinde bir akrabasının evine sığınmış annesi ve 4 kardeşi ile birlikte.
Suriye devleti onları vatandaş saymamış, İngiltere babasının yanına ailesiyle gitmesine izin vermemiş, Türkiye ise onlara mülteci statüsü bile vermeden, 'sığınmacı' statüsü olarak kabul etmiş mecburen.
Hasêki'den sınırı kaçak yollarla geçip 'bir umut' diyerek Diyarbakır'da tek tanıdıkları akrabalarının yanına sığınmışlar. Çünkü akrabalarının çoğu Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk kuruluş yıllarında Türkiye-Suriye sınırı çizilirken Türkiye tarafında kalmış.
Üç ülke arasında 'bertaraf' olmuş bir ailenin ferdi Abdülselam.,,
Abdülselam ile yanına ailesiyle birlikte sığındığı amcazadesinin aylık 500 TL ile gece bekçisi olarak çalıştığı işyerinde tanışıyoruz. Henüz 16 yaşına yeni girmiş.
Suriye'de yaşanan savaş sonrasında ailesiyle birlikte kaçak yollarla sınırı geçip Türkiye'ye sığınmışlar. İsmini çok duyduğu ve hep hayal ettiği Diyarbakır'a gelmişler. Kentin varoşu Ben u Sen semtinde yaşayan akrabasının yanına sığınmışlar ailesiyle birlikte. Sığındıkları ailenin nüfusu ile birlikte 11 kişi iki göz odada yaşam mücadelesi veriyorlar şimdi.
Ben u Sen semtinde ailesiyle birlikte kaldığı yeri ziyaret ediyoruz. Annesi İkram, kardeşleri Abdülrahman, Yarin, Mahsun ve İdris ile birlikte yaşıyor. 40 yaşındaki anne İkram, tüm zorluklara rağmen ailesini bir arada tutma çabası içinde. Eşi 12 yıl önce İngiltere'ye iltica etmiş. Ancak henüz oturma izni alamadığı için onları yanına alamamış. 2 yıl önce Suriye'de yaşanan iç savaş sonrasında, tek akıllarına gelen Diyarbakır'da yaşayan amcazadeleri Mehmet Turan gelmiş.
"Savaş artık kapımızın önüne dayandı. Hergün çatışmalar, ölümler, bombalamalar, insan kaçırmalar oluyordu. Suriye'de vatandaş bile sayılmıyoruz. Savaş olunca tek aklımıza tek gelen Diyarbakır'da yaşayan akrabamız Mehmet Turan oldu. Sınırı kaçak geçmek istedik ailece. Ancak Ceylanpınar'da askerler bizi yakaladı. Diyarbakır'da yakınımız olduğunu söyleyince, onların kefaleti şart diyerek kabul ettiler. Akrabamız Ceylanpınar'a gelip kefil olunca Diyarbakır'a geldik. Ayrılmadan önce bize bir kağıt verdiler. Ben ve tüm çocukların fotoğraflarının bulunduğu tek sayfalık bir kağıt. Her ay bu kağıdı Ceylanpınar'a götürüp imzalatmak zorundayız" diyerek yaşadıklarını anlatıyor anne İkram Abi.
Geçen ay gidip Ceylanpınar'da imza verdiklerini, ancak 28 Şubat tarihinde gitmeleri gerekirken yol paraları olmadığı için gidemediklerini belirten anne İkram Abi, bu konuda yasal bir takibata uğrayabileceklerinin endişesini taşıyor.
"Annem, abilerim, akrabalarım vardı. Şu an kim nerede bilemiyorum. Savaş çıkınca kiminin Kürdistan'a, kiminin Lübnan'a gittiğini duydum. Ancak annem, abilerim ve yakınlarımla hiçbir bağlantım yok şu anda" diyen anne İkram, "Buraya 6 nüfuslu bir yakınımızın yanına sığındık. Ailem, akrabalarım nerede bilmiyorum. Ne yapacağımızı biz de bilmiyoruz" diyor.
Yaşadığı Hesêki kentinde sonra başka bir ülkede ve hep duyduğu Diyarbakır'a zorunlu olarak gelen Abdülselam ile konuşuyoruz.
"Savaş çıkınca biz evimizi terk etmedik. Ancak her gün mahallemizde insanlar kaçırılıyordu. Değişik gruplar gençleri kaçırıp ailelerinden para istiyordu. Sonra top sesleri yanıbaşımıza kadar geldi. Artık yaşama şansımız azalınca annem Diyarbakır'a gitmemizi istedi. En çok orada kalan arkadaşlarımı özlüyorum" diye anlatıyor Abdülselam yaşadıklarını.
Sığındıkları akrabalarının tek göz odasında ailesiyle yaşam savaşı veren Abdülselam, burada arkadaş bulamamaktan, bir şey yapamamaktan sıkıntılı...
Akrabalarını iki gözlü evine kabul eden Mehmet Turan, tek sorunlarının ekonomik olduğunu anlatıyor. Gelen yakınlarıyla birlikte 11 nüfusla Ben u Sen semtinde aylık 500 lira gelirle geçinmeye çalıştıklarını kaydeden Turan, "Bizler aslen Mardin kökenliyiz. Sınırlar çizilince akrabalarımızın çoğu sınırın diğer tarafında kaldı. Taziyelerde, düğünlerde telefonla konuşabiliyor, iletişim kurabiliyorduk eskiden. Ancak savaş çıkınca her şey değişti. Abi ailesi akrabalarım. Sınırı geçerken yakalanınca ilk beni aradılar. Kan bağımız var. Gidip imza atarak onlara kefil oldum ve evime kabul ettim. Benim namusumdur şimdi bu aile. Yaşam şartları zor da olsa, mecburen katlanacağım başka bir çare yok. Şu ana kadar hiçbir yardım almadık bir yerden. Evde tencere pişerse tokuz. Gelenlere elimden geldiğince yardım etmeye çalışıyorum mevcut ekonomik şartlarımla. Ancak evimde yatak-döşek yok. Mecburen bu iki ayı tek kat battaniye üzerimize atarak ısındık" diyerek yaşadığı zorlukları anlatıyor.
Abdülselam'ın abisi Mahsun Suriye'de iken kadın kuaförü ve hemşirelik eğitimi almış. Ancak, bir belirsizlik içinde yaşadıkları Diyarbakır'da işsiz. Aynı şekilde ailenin tek genç kızı Yarin 23 yaşında. O da çaresiz.
Sığındıkları evde bir tüketici olarak yaşamak ve bilmediği bir kentin bir mahallesinde iki aydır ev içinde oturmak onun ve ailesinin için de hayatı çekilmez hale getirmiş.
6 nüfuslu Kürt Abi ailesi şu anda Ben u Sen semtinde yaşam mücadelesi veriyor.
Aile 3 ülkeye dağılmış durumda. Baba Fuaz Abi halen İngiltere'de. Ve oturum alamadığı için ailesinin yanına bile gelemiyor bunca yıldır. Abi ailesinin birçok ferdi Suriye'nin değişik kentlerine göç etmiş. Bazıları Federal Kürdistan'a, bazıları Lübnan'a. Kalan 6 aile ferdi ise Diyarbakır'da yaşamaya çalışıyor.
Suriye'de yaşanan iç savaşla birlikte, Diyarbakır, Suriye ve İngiltere'ye dağılmış bir Kürt ailesinin dramı da diğer sığınmacı ailelerin dramından farklı değil.
Suriye'den kaçarken bir tek üzerlerindeki elbiselerle hayatlarını kurtarıp Diyarbakır'a gelen 6 kişilik Kürt ailesi, şimdi bir yandan yaşam mücadelesi verirken, bir yandan da kendilerine uzatılacak yardım elini bekliyor.