65’nci Berlinale’de öne çıkanlar
65’nci Berlinale’de öne çıkanlar
65’nci Berlinale’de öne çıkanlar
65’nci Uluslararası Berlin Film Festivali, bu akşam dağıtılacak ödüllerle son buluyor. 10 gündür yüzlerce filmin gösterildiği festivalde, toplam 19 film Altın Ayı ve Gümüş ayı ödülleri için yarışıyor.
Almanya’nın Başkenti Berlin’de 5 Şubat’ta başlayan ve bu akşam dağıtılacak ödüllerle son bulacak olan 65. Uluslararası Film Festivali (65. Internationale Filmfestspiele Berlin-Berlinale) Wettbewerb (Yarışma) Berlinale Special (Berlinale Özel) Panaroma, Forum, Alman Sineması, Berinale Kısaları, Generation, Metrospektive olmak üzere birçok kategoride toplam 441 film gösterildi.
10 gün boyunca başta Berlinale Palast, Cinemaxx, CineStar, Zoo Palast, Friedrichastadt Palast, Harus Der Berliner Festpiele, International, Delphi Filmpalast, Arsenal, Akademie Der Künste, Haus Der Kulturen Der Welt, Filmtheater Am Friedrichshain, olmak üzere onlarca sinemada bulunan ve sayıları yüzleri aşan salonda gösterilen filmler tam anlamıyla kenti bir sinema salonuna çevirdi. Cannes, Venedik gibi dünyaca film festivallerine oranla kırmızı halı seremonisinin bu yıl da sönük geçtiği Berlianele'de yine politik ve sosyal sorunların irdelendiği filmler damgasını vurdu.
Yarışma bölümündeki politik filmlerin dışında özellikle Forum'da gösterilen film ve belgesellerle dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşanan sorunların dile getirildiği eserler öne çıkarken, Latin Amerika filmleri bu yılkı festivalin gözdesi oldu. Şilili usta yönetmen Paticio Guzman'ın belgeseli “The Pearl Button” festivalin en konuşan konuşulan filmi oldu.
Özellikle Alman sinemasının öne çıkan yönetmenleri Wim Wenders'in filmi “Everi Thin Will Be Fine” ile Werner Herzog'un “ Queen Of The Desert” isimli filmleri ise tam anlamıyla sinema severlerini hayal kırıklığına uğratarak, şok etti. Her iki film de beklentileri karşılamayarak, sineme eleştirmenlerinden kötü not aldı.
Paticio Guzman'ın belgeseli “The Pearl Button” ile Cafar Pahani'nin “Taxi” filmlerinin dışında, festivalde öne çıkan filmler, Rus yönetmen Alexey German'ın filmi, “Under Electric Clouds” ile Şilili yönetmen Pablo Larrain'in filmi “ The Club” oldu. Her iki filmde toplumsal olaylara vurgu yaparak, sisteme set eleştiriler yöneltiyor.
GERMAN’DAN TOPLUMSAL BİR YAPIT
Berlinale'de “Altın Ayı” için yarışan Rus yönetmen Alexey German'ın filmi “Under Electric Clouds” oldukça etkileyici. Film, “Altın Ayı” yakın duran yapıtların başından geliyor. Büyük bir kente yükselen gök delenler arasında çalışan işçilerin hayatlarının odağında ilerleyen hikaye, bir toplumsal sorunu irdeliyor. İnşaat işçileri, emek sömürüsü, hayatını kaybeden iş sahibinin arkasındaki miras kavgası ve bütün bunların içerisinde etrafta dolaşan bir seri katil. Yönetmen, adalet, hukuk ve çürümüş toplumsal değerleri eleştiriyor. 1991 ile 2017 yılları arasındaki Rusya'yı anlatan film, yakın tarihi anlatıyor. Bütün bunların yanında yönetmen bazı karakterleriyle de gelecek umudunu da diri tutma mesajı veriyor. Filmin, bugünkü galada mutlaka bir ödülle ayrılacağı kesin.
KATOLİK DÜNYASINA SERT BİR ELEŞTİRİ
Şilili yönetmen Pablo Larrain da “The Clup” isimli filmiyle, Katolik kilisesini hedef alıyor. Bir sahil kasabasında geçen film, kiliseye yaptığı sert eleştirilerle oldukça acımasız ve cesur. Yönetmenin bu kadar cesur oluşu sinema eleştirmenleri tarafından büyük bir takdirle karşılanan film, bir grup rahibin kasaba halkıyla olan günlük sorunları ve çelişkileri anlatıyor. Film, cesur ve toplumsal olayları sansürsüz işlediği için Katolik dünyasına eleştiri konusu olacağı benziyor. Ancak Festivalde öne çıkan filmlerin arasında yer alması da başka bir nokta.
65. BERLİNEAL’DEN NOTLAR
Bu yapılan 65. Berlinale'ye dünyanın 72 ülkesinden toplam 40 bin sinemasever geldi.
Festivalin resmi internet sitesinde verilen bilgide toplam 4 bin gazeteci ve sinema eleştirmeni akreditasyon yaptı.
250 bin Berlinli, 10 gün boyunca Berlinale filmlerini izledi.
Berlinale çerçevesinde toplam 441 film gösterildi.
Her yıl olduğu gibi politik ve toplumsal sorunlar irdeleyen filmler, en çok ilgi gören yapıtların başında geldi.
Cafar Panahi, davetli olduğu halde festivale katılamadı. Ancak bir grup Panahi'nin kağıttan maketlerini filminin galası yapıldığı akşam kaldırarak, İran rejimini protesto etti.