Çubuk: Her yerde birleşik mücadele hattı öreceğiz

Devrimci Parti Genel Başkan Yardımcısı Burcugül Çubuk, “Her yerde esas öznelerle buluşarak birleşik mücadele hattını öreceğiz” dedi.

Kadıköy’de yapılmak istenen Birleşik Mücadele Güçleri deklarasyonu sırasında gözaltına alınan ve ev hapsi cezasına çarptırılan Devrimci Parti Genel Başkan Yardımcısı Burcugül Çubuk, ANF’ye konuştu. 10 Şubat’tan bu yana evinde hapis tutulan Çubuk hem yaşadığı mağduriyeti hem de Birleşik Mücadele Güçleri’nin konseptini anlattı.

Ev hapsinin, “2911 Sayılı Kanunu’na muhalefetten” adli kontrol yaptırımı olarak uygulanmasının hukuksuzluğuna dikkat çeken Çubuk, sevk edildikleri 5. Sulh Ceza Mahkemesi hakiminin, “Sizin çok 2911 soruşturmanız var, zapta geçmiyorum fakat size ev hapsi vermemin nedeni bu” demesinin, hukuksuzluğa nasıl kılıf uydurulduğunun bir göstergesi olduğuna işaret etti.

BİR TECRİT BİÇİMİDİR

Özellikle Boğaziçi direnişiyle ev hapsi uygulamasının yaygınlaştırıldığını hatırlatan Çubuk, “Bu, AKP-MHP-Ergenekon faşist ittifakının Gezi korkusunu hortlattı. Bu, faşizme karşı gerilemeyi reddeden öznelerin sokakta olmasını engellemeye yönelik bir yaptırım. Ailelerimizin, yoldaşlarımızın, sevdiklerimizin gardiyanlığımızı yaptıkları bir tecrit biçimi uygulamaya çalışıyorlar. Bizi hem maddi hem manevi başka bir cendereye alma çabası” dedi.

BİRİKEN ÖFKE SOKAĞA TAŞTI

Sokakta olan özneleri, keyfi yaptırımlarla engellemenin hukuksuzluğa karşı büyüyen öfkesini dizginlemeye yetmeyeceğini vurgulayan Çubuk, Gezi direnişi örneğini verdi. Gezi’de de itirazını dile getirenlerin çoğunun daha önce hiç polisle karşı karşıya gelmemiş insanlar olduğunu hatırlatan Çubuk, bugün Boğaziçi’nde de çok önemli bir gençlik kitlesinin son yıllarda biriken bütün öfkesiyle sokağa taştığını kaydetti.

BMG, FAŞİZME KARŞI BİR İHTİYAÇTI!

Birleşik Mücadele Güçleri (BMG) oluşumunun tam da bu faşist ortamda bir ihtiyaç olarak ortaya çıktığını belirten Çubuk, şöyle konuştu: “Türkiye’deki devrimciler, sosyalistler ve yurtseverler olarak son 5 yıldır değişik süreçlerde ‘Ne yapmalı?’ konusunda tartışmalar yürüttük ama projenin ortaya çıkması ve zeminin ne olacağı tartışması bir türlü netleşemiyordu. BMG ile bu netliği sağlamış olduk. Bir yandan faşizm, bir yandan sistem içi muhalefetle kendini sınırlandırmış kimi öznelerin yanı sıra bir yandan da artık muhalefete sıkıştırılmaktan bıkmış, kazanmak zorunda olduğunu, geri bir adım atacak yer olmadığını yıllardır söyleyen özneler vardı. Özellikle salgın sürecinde artan polis ve bekçi şiddetine, yürütülen ekonomik ve sosyal politikalara karşı işçilerin, esnafın, kadınların, LGBTİ bireylerin ve son olarak gençlerin gösterdiği direnişler tek bir hedefe yöneliyor, o da faşizm. AB veya ABD gelecek, iktidarı indirecek gibi beklentileri olanların aksine, biz emperyalistler, kapitalistler açısından bugün Türkiye’deki faşist ittifakın onların ihtiyacı olan bir iktidar olduğunun farkındayız. Biz kendi ihtiyacımız olanı kurmak için emperyalistlerin, kapitalistlerin ve onlara bağlı iktidarın istemediğini yapmak zorundayız. O da işçilerin, emekçilerin, kadınların, LGBTİ’lerin ve ezilenlerin, tüm halkların birlikte yürütebileceği bir hat oluşturmak zorundayız. Birleşik Mücadele Güçleri’nin de kimsenin sözünün baskılanmayacağı, kimsenin kimseye bir hayat dayatmayacağı, eşit, özgür ve adil bir ülkede, tüm halklarla bir politik hat kurmaya yöneliyor. Bu anlamda birbirinden farklı 7 yapının yan yana gelmiş olması önemli bir gösterge. Birbiri arasında herhangi bir hiyerarşi kurmayan, eşit denklemde oturup masada konuşan ve bunu sokakta da böyle gören bir yapılanmayız.”

SÖZÜNÜ SOKAKTA ORTAYA KOYAN YAPI

Bugün kendilerine uygulanan ev hapsi hukuksuzluğunun tam da birlikteliğin iktidarda yarattığı korkunun somutlaşmış hali olduğunu vurgulayan Çubuk, bu durumun da doğru bir hat ördüklerini gösterdiğini söyledi. Birleşik mücadeleyle temsili siyaset değil, esas öznelerin sözünü söylediği bir hat örmeyi amaçladıklarını belirten Çubuk, bunun her yerde, herkesin eşitleştiği bir mücadele hattı olduğunu ifade etti. “Sözünü sokakla birlikte ortaya koyan bir yapıyız” diyen Çubuk, Birleşik Mücadele Güçleri’nin farkını şöyle anlattı: “Siyasal mücadele hattında muhalefet içerisinde tanımlanacak bir örgütlenme. Bu anlamıyla çok kıymetli, çünkü etkin bir muhalefetin nasıl olabileceğine dair tek örnektir diyebiliriz. Muhalefet ederek faşizmin kilitlenebileceğini gösteren bir örnek olacak. Politik alanların tamamında mücadelenin birleşik bir zeminde akmasını ve hedefe yönelmesini sağlayan ve alanlarda örgütlenmesini öznesiyle kuran bir yapıyız. Örneğin sendika ile değil de işçi sınıfıyla direkt bir muhataplık kuruldu. Tabii bunu söylerken işçi sınıfının çıkarları için çalışan devrimci, demokrat, yurtsever sendikaları dışında tutuyorum; onlarla bir sıkıntımız yok. Bugüne kadar hep parça parça kendi alanlarımızda emekler verdiğimiz fakat bunların birleşik bir nehirde akamadığı bir durumu aşmaya yönelik bir perspektifi önceliyoruz. Öznelerin talepleri üzerinden siyasetimizi yürüteceğiz ve öznelerin kendi kararlarıyla aynı havzalara akıtacağız.”

İŞÇİ SINIFI BAŞAT ÖZNE

İşçi sınıfının yürüttükleri mücadelede başat özne olduğunu belirten Çubuk, hem işçi direnişlerinin iletişimini kendi öznelikleri üzerinden kurmalarını sağlayacaklarını, hem bu direnişlerin başka alanlardaki yansımasını örgütleyeceklerini söyledi. Çubuk, işçi sınıfının artık sendika bürokrasisiyle uğraşmadığı, ekonomik taleplerinin sıkıştırılmadan dile getirildiği ve hedefe yürüdüğü bir zemin oluşturmayı amaçladıklarını ifade etti.

MÜCADELE AZMİMİZ VAR

Bugün hizmet sektöründe de yoğunlaşmış bir öfke olduğunu belirten Çubuk, hizmet sektörünün özellikle salgınla birlikte güvenceden, maaştan, düzenli çalışmadan tamamen uzaklaştırılmış bir alan haline geldiğini hatırlattı. Bu anlamda ülkede formel ve informel sektör ayrımının giderek ortadan kalktığına işaret eden Çubuk, esnek güvencesiz çalıştırma uygulamasının giderek arttığını söyledi. Salgınla birlikte kapitalizmin sıvasının döküldüğünü kaydeden Çubuk, işçi sınıfının ve hizmet sektörünün bu sömürü karşısında yalnız kaldığını belirtti. İşte bu yalnızlığı ortadan kaldırmak gerektiğinin altını çizen Çubuk, şunları ekledi: “Hem iş yerlerindeki direnişlerin yalnızlığına son vermek, hem de direnişleri bir araya getirmek gerekiyor. Bu yönde çalışacağız. Bugün sistemden hiçbir çıkarı olmayan, gün be gün hem ekonomik hem de sosyal olarak geriletenler bizim aslında içinden geldiğimiz, kendi yaşamımızın yoğrulduğu yerler. Hiçbirimiz zengin çocuğu değiliz; hiçbirimizin yarın geçinecek güvencemiz yok ama bizim mücadele azmimiz, yoldaşlığımız ve örgütümüz var.”