DEM Parti Basın Bürosu’ndan yapılan açıklamaya göre Fransız ekonomist-denemeci ve bir zamanlar Paris’te otonom hareketin temsilcilerinden Yann Moulier-Boutang ile ABD’li Profesör Donna Haraway birer mesaj gönderdi. 

Moulier-Boutang’ın mesajı şöyle:

“Diğer Avrupalı entelektüeller gibi ben de DEM Parti'nin barış mücadelesini memnuniyetle karşılıyorum. Bu mücadele, PKK liderinin silahlı mücadeleden vazgeçme ve partisinin kendisini feshetmesi yönündeki önerisiyle birlikte, Türkiye’nin gerçek anlamda demokratikleşmesi ve Kürt halkının bu ülkede nihayet eşit yurttaşlık temelinde yerini bulabilmesi için önemli bir fırsat oluşturmaktadır.

Türkiye’ye dair hiçbir gelişme, bir Avrupa Birliği vatandaşı için ilgisiz sayılamaz. Zira Avrupa Birliği, 1987 yılında adaylık başvurusunda bulunan Türkiye’yi 1999 yılında resmi aday olarak kabul etmiştir. Adaylık sürecinin temel koşulları arasında demokrasi, hukuk devleti, insan haklarına saygı ve dolayısıyla Kürtlerin durumu da yer almaktadır. 2013-2014 yıllarında Kürtlere yönelik baskıların kısmen azaldığı görülmüşse de iktidarın otoriterleşen yönelimi bu süreci tersine çevirmiştir.

Türkiye’deki siyasal rejimin dönüşümünde Kürt meselesi belirleyici bir unsurdur. Buradaki mesele, PKK’yi ya da cezaevindeki liderini desteklemek değil; Öcalan’ın silahlı mücadeleden vazgeçilmesi ve örgütün feshi yönündeki çağrısını, Türkiye’nin demokratikleşmesi için tarihsel bir fırsat olarak değerlendirebilmektir. Bu çağrı, 12 Mayıs itibarıyla somut bir nitelik kazanmıştır. Üstelik Aralık 2024’te Esad rejiminin çökmesi ve Ukrayna’daki savaşla birlikte Ortadoğu’daki uluslararası konjonktür de değişmektedir. Bu gelişmeler Irak, Suriye ve hatta İran’daki Kürtler için de yeni bir dönemin başlangıcına işaret edebilir.

Bugün, Ortadoğu’da azınlıkların dahil edildiği kapsayıcı bir demokrasi inşa etme olasılığına yatırım yapmalıyız. AB’nin Ortadoğu politikası da kendi demokratik yaşamını şekillendiren ilkelerle uyumlu olmalıdır.”

ABD’li feminist akademisyen Donna Haraway’in sürece destek mesajı ise şöyle:

“Türkiye’deki barış sürecinde Kürt halkını ve onların temsilcilerini destekliyorum. Onurlu ve gerçek bir barış artık ulaşılabilir bir hayal gibi görünmektedir. Umut ve dayanışmayla…”