İHD Eşbaşkanı: Türkiye hukukun sınırlarını zorluyor

Ağırlaştırılmış müebbet mevzuatının değiştirilmesi gerektiğini belirten Öztürk Türkdoğan: “Hak mahrumiyeti yaratan uygulamalar anayasaya aykırı. Ne hikmetse Abdullah Öcalan ve İmralı hapishanesi söz konusu olduğunda yargı kurumları ağırdan alıyor" dedi.

Türk hapishanelerinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanlarla ilgili mevzuatın değiştirilmesi gerektiğini ifade eden Türkdoğan, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin bu konuyu gündeme aldıklarını belirtti. Türkiye’de binlerce kişinin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldığını hatırlatan Türkdoğan, devletin hukuk sınırlarını zorladığını kaydetti.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Eşbaşkanı Öztürk Türkdoğan, sivil toplum örgütleriyle birlikte Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Hayati Kaytan, Civan Boltan ve Emin Gurban’a verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile ilgili AİHM kararının yerine getirilmesi için yaptıkları başvuruyla ilgili ANF’ye konuştu.

MEVZUAT DEĞİŞMELİ

Türkdoğan, 29 Temmuz’da Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne yaptıkları başvuru ile ilgili şunları söyledi: “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), bir çok kararında ve Türkiye ile ilgili dört kararda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanların, ölünceye kadar infazını kabul etmiyor. Sözleşmenin 3. Maddesine aykırı buluyor ve mutlaka insanlara tahliye olacakları bir sürenin verilmesi gerektiğini belirtiyor. Fakat Türkiye, bu kararların gereğini  hala yerine getirmedi. Bizler de sivil toplum örgütleri olarak AİHM’in kararlarının uygulanmasını sağlamak bakımından, Bakanlar Konseyi’ne ‘Kural 9’ başvurusu dediğimiz bir başvuru yaptık. Türkiye, bizim yaptığımız bu başvuruya bir cevap gönderdi; daha çok İmralı hapishanesinin koşullarına, İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT) incelemelerine değinilmiş. Ana konu ile ilgili bir cevap yok. Bunu yadırgadığımızı belirtmek gerekiyor. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanlarla ilgili mevzuat değişmeli. Bakanlar Komitesi, bu konuyu gündemine almış durumda ve bunu inceleyecek.”

YAPTIRIMLAR DEVREYE GİRECEK

Türkdoğan, Türkiye’ye herhangi bir yaptırımın söz konusu olup olmadığını ise, “Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala için verilen Büyük Daire kararlarının da gereği yapılmadı. Türkiye’ye 30 Kasıma kadar süre verildi, derhal tahliye edilmelerini istedi. Türkiye bu işlemleri yapmazsa o zaman ihlal prosedürü, yaptırımlar devreye girecek. Yaptırımların birincisi de Avrupa Konseyi parlamenterler asamblesindeki oy hakkının sınırlandırılması şeklinde başlayacak. Türkiye, eğer bu kararları uygulamazsa Avrupa Konseyi üyeliği askıya alınacak. Bunun da tabii hem siyasi hem ekonomik bakımdan çok ağır sonuçları olacaktır. Avrupa Konseyi üyeliğinizin askıya alınması demek; ekonomik olarak çok ciddi bir sorunla karşı karşıya kalacağınızı gösterir, güvenilmez bir ülke olduğunuzu, hukukun üstünlüğü ilkesinin işlemediği bir ülke olduğunuzu gösterir” sözleriyle değerlendirdi.

İNFAZ REJİMİ İNSANİLEŞTİRİLMELİ

Türkiye’nin en kısa zamanda bu infaz rejimi sorununu çözmesi gerektiğini belirten Türkdoğan, şunları söyledi: “Tam da burada Öcalan, Kaytan, Boltan ve Gurban dörtlü karar grubunda da ileride benzer bir prosedür uygulanabilir. Başka isimlerle anılan çeşitli işkence ve kötü muamele, yargısız infazlar, köy yakmalar, gözaltında kaybetmeler, ifade özgürlüğü gibi hususlarda da etkili izleme devam ediyor. Türkiye zaten bu olay nedeniyle yeniden siyasi denetim altında olan bir ülke. Parlamenterler asamblesinin kurduğu bir denetim komitesinin  izlemesi devam ediyor. Türkiye, Avrupa Konseyi’ne olan yükümlülüklerini yerine getirmiyor. Biz de bu yükümlülerin yerine getirilmesini talep ediyoruz. Bu talepler sadece dört kişiyi ilgilendiren talepler değil; şu anda Türkiye’de binlerce kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almış durumda ve bu insanların akıbeti belli değil. Bu ciddi bir sorun. Türkiye'nin kısa zamanda bu infaz rejimini gündemine alması ve insanileştirmesi gerekir."

SÖZ KONUSU İMRALI OLUNCA YARGI AĞIRDAN ALIYOR

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve İmralı hapishanesinde bulunan Hayati Kaytan, Emin Gurban, Civan Boltan’ın uzun süredir avukat ve aile görüşünden mahrum edildiğinin altını çizen Türkdoğan; “Abdullah Öcalan ve adada bulunan diğer üç kişi iki yılı aşkın bir süredir avukatlarıyla, aile bireyleriyle görüşmüyor. Bu konuyu defalarca Adalet Bakanlığına intikal ettirdik. Türkiye’de İmralı Hapishanesini ziyaret edecek kurumlar elbette var; Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu gidebilir, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik kurumu gidebilir. Fakat gitmiyorlar, avukatların görüş yapmasına izin verilmiyor, disiplin cezaları bahane ediliyor.  Bahane diyorum, çünkü hiç avukat görüşü yapmadığınız bir noktada hangi gerekçe ileri sürülebilir ki size tekrar ceza verilip avukatlarınızla görüşemezsiniz deniyor. Türkiye'de hakikaten hukukun sınırlarını zorlayan uygulamalar var. Bunların kabul edilmesi mümkün değil. Sürekli hak mahrumiyeti yaratan uygulamalar, anayasaya aykırı. Ne hikmetse Abdullah Öcalan ve İmralı hapishanesi söz konusu olduğunda maalesef yargı kurumları ağırdan alıyor" diye konuştu.  

Son olarak Anayasa Mahkemesi’nin geçmiş bir kararını hatırlatan Türkdoğan, “2014 yılında Anayasa Mahkemesi Abdullah Öcalan’ın yazmış olduğu bir kitabın basılmaması dolayısıyla bir ihlal kararı vermişti. İfade özgürlüğü bakımından o dönem oldukça ileri bir karardı. Bir mahpus için iletişim kurmak, avukatlarıyla görüşmek, ailesiyle görüşmek en az ifade özgürlüğü kadar kıymetli bir haktır. Bu hakkı da görün ve teslim edin. Yargı kurumlarının önündeki dosyaları daha fazla beklemeye almamalarını, bir an önce dosyalarla ilgili karar vermelerini bekliyorum” dedi.