Son Dakika: Stêrk TV ve Medya Haber TV'ye baskın: Polisler tüm binayı talan etti

İmralı’da kritik iki yıl - XXVIII

Kürdistan Devrimi, 2013’ü takip eden yıllarda yeni bir aşamaya geçti. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın başrolünde olduğu kritik süreçler yaşandı. 5 Nisan 2015’ten itibaren ise yeni bir tecrit ve işkence süreci başladı.

Türk devlet yetkilerinin yıllar sonra İmralı’nın kapısını yeniden çaldığı günlerde sadece Paris’te üç Kürt kadın devrimci katledilmeyecek, aynı zamanda Medya Savunma Alanları’na da yoğun hava saldırıları düzenlenecekti. Türk ordusunun 31 Aralık 2012 günü Amed’in Lice İlçesi kırsalındaki saldırıları sonucu aralarında HPG Askeri Konsey Üyesi Ertem Karabulut’un da bulunduğu 10 gerilla şehit düşecekti.

Bir yandan Paris’te aralarında PKK kurucularından Sakine Cansız’ın da bulunduğu üç devrimcinin katledilmesi, diğer yandan da Türk ordusunun gerillaya dönük saldırılarını yoğunlaştırması, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ı endişelendiriyordu. O günlerde Türk devleti yıllar sonra ilk kez ailelerin İmralı’ya gidişine izin verince gözler, Abdullah Öcalan’ın Paris’teki katliama ne diyeceğine çevrildi.

İmralı’ya 15 Ocak 2013’te giden Mehmet Öcalan, Kürt Halk Önderi ile yaptığı görüşmeyi gazetecilere şöyle aktardı: “Fransa'daki üç Kürt kadın siyasetçinin öldürülmesinin kendisini üzdüğünü ve kınadığını söyledi. Katliamı 2. Dersim Katliamı olarak niteledi. Bir an önce herkes ismi ne konursa konsun bu katliamın sorumlularının açıklanmasını istedi. Bu katliam kısa sürede açığa çıkarılırsa sürece faydalı olur. 'Bu katliam bir işarettir' dedi. Bunun için üzgündü. Ailelerine başsağlığı diledi. Önümüzde günlerde BDP Eşbaşkanları gelirlerse onlarla sürece ilişin açıklama yapacağını söyledi."

Aynı gün KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı’nın da açıklaması ajans ve haber sitelerine düştü: “Katliam soykırım politikalarının devamı olup Önderliğimize, Özgürlük Hareketimize ve Kürdistan halkına yönelik bir saldırıdır. AKP’liler psikolojik savaş yürütüyor. Fransa devletinin tutumu kaygı vericidir. AKP saldırı politikaları ile süreci provoke ediyor. Halkımız direnişi ile iradesini ortaya koymalıdır.”

Kürt tarafının, ‘diyalog süreci’ dediği, Şubat 2013’te başlayan ve 5 Nisan 2015 günü Kürt Halk Önderi’nin HDP heyetiyle yaptığı son görüşmeyle biten bu dönemin kronolojisi şöyleydi:

3 Şubat 2013: Türk Başbakan Erdoğan, yeni başlayan süreçte Türk devletinin niyetini ele veren ilk açıklamayı yaptı: “Silahlar bırakılmadan bizim bölücü terör örgütü ile mücadeleyi kesmemiz söz konusu değil.”

23 Şubat 2013: Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ve Altan Tan’ın yer aldığı BDP heyeti İmralı’ya gitti.

13 Mart 2013: HPG elinde tuttuğu Türk devletinin 8 kamu görevlisini iyi niyet gösterisi olarak serbest bıraktı.

21 Mart 2013: Kürt Halk Önderi’nin mektubu bir milyondan fazla kişinin katıldığı Amed’deki Newroz kutlamasında okundu. Mektup tarihi çağrılar ve ifadelerle doluydu: “Bugün yeni bir dönem başlıyor. Silahlı direniş sürecinden, demokratik siyaset sürecine kapı açılıyor. Artık silahlar sussun fikirler konuşsun noktasına geldik. Bu mücadeleyi bırakmak değil daha farklı bir mücadeleyi başlatmadır...”

23 Mart 2013: Dönemin KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Murat Karayılan’dan “Resmi ve açık bir şekilde ateşkes ilan ediyoruz” açıklaması geldi.

3 Nisan 2013: Türk Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 62 kişilik Akil İnsanlar Heyeti’nin belirlendiğini açıkladı. Ardından heyet 7 ayrı gruba ayrılarak birçok kentte toplantılar yaptı. Heyetin İmralı’ya da gideceği söyleniyordu ama gerçekleşmedi.

18 Nisan 2013: Time dergisi, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ı “Dünyanın en etkili 100 kişisi” listesine aldı.

21 Nisan 2013: Türk devleti, Kuzey Kürdistan’ın birçok stratejik noktasında kalekol ve karakol yapımlarına hız verdi.

25 Nisan 2013: Kürt, Türk ve dünya basınından çok sayıda gazetecinin izlediği basın toplantısında konuşan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Murat Karayılan, gerilla güçlerinin 8 Mayıs'tan itibaren ön şartsız geri çekileceğini açıkladı.

25 Mayıs 2013: Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çözüm sürecinin en önemli ayaklarından biri olarak gördüğü dört konferanstan ilki Ankara’da düzenlendi.

19 Haziran 2013: Dönemin KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Murat Karayılan, Türk devletinin ve AKP hükümetinin sürece olan yaklaşımının kendilerini kaygılandırdığını söyledi.

28 Haziran 2013: Yapımı devam eden kalekollar Kürdistan’ın birçok merkezinde protesto edildi. Lice’deki protestosu sırasında Medeni Yıldırım isimli genç Türk askerleri tarafından katledildi.

10 Temmuz 2013: 30 Haziran-5 Temmuz tarihleri arasında, Kürdistan’ın dört parçası ile yurt dışından 162 delegenin katıldığı KONGRA-GEL 9. Genel Kurulu’nun sonuçları kamuoyuna açıklandı. Kongrede KCK sisteminde değişikliğe gidildi ve eşbaşkanlar değişti. KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığına Cemil Bayık ve Besê Hozat gelirken, KONGRA-GEL Eşbaşkanlığına ise Hacer Zagros ile Remzi Kartal seçildi.

26 Temmuz 2013: HDP heyetiyle görüşen Kürt Halk Önderi, AKP hükümetinin Ekim’e kadar adım atmaması halinde ateşkesin bozulacağını açıkladı.

9 Eylül 2013: KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümü konusunda adım atılmadığını belirterek gerillanın geri çekilmesi durdurduklarını duyurdu. Aynı açıklamada KCK gerillanın alacağı pozisyonu ise şöyle duyurdu: “Gerillanın çekilişi durdurulurken ateşkes konumu korunacaktır. Ateşkes konumunda kalınması AKP'ye Önder Apo’nun projesi doğrultusunda adım atmasına fırsat vermek anlamına gelmektedir.”

30 Eylül 2013: Türk başbakanı Erdoğan “demokratikleşme paketini” açıkladı. Ancak başta BDP ve DTK paketin boş çıktığını ve çözüm yolunda hiçbir beklentilerinin karşılanmadığını bildirdi.

29 Ekim 2013: KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, sürecin devam etmesi için Kürt Halk Önderi’nin koşullarının değiştirilmesi, yasal zeminin sağlanması ve müzakerelere üçüncü tarafın eklenmesi gerektiğini söyledi.

6 Aralık 2013: Gever’de PKK ve gerillalarının mezarlarının Türk devlet güçleri tarafından tahrip edilmesi protestosuna katılan Mehmet Reşit İşbilir ve Veysel İşbilir, Türk polisi tarafından katledildi.

7 Aralık 2013: Gever’deki katliam ve Türk devletinin saldırılarına ilişkin konuşan Kürt Halk Önderi, provokasyonlara karşı halkı dikkatli olmaya çağırdı. Aynı görüşmede sürecin ilerlemesi için yasal zeminin oluşturulması, süreci tarafsız bir hakem kurulunun izlemesi önerisinde bulundu.

11 Şubat 2013: 15 Şubat komplosunun yıl dönümü öncesinde Kürt Halk Önderi Öcalan'ın resimleri ilk kez Kuzey Kürdistan’ın bir kentinde billboardlara asıldı. BDP imzalı afişte, Kürtçe ve Türkçe "Özgür Önderlikle Özgür Yaşama" sloganı yazılı olan afişler, 24 saat geçmeden mahkeme kararıyla toplatıldı.

KOBANÊ DİRENİŞİ VE YENİ KONSEPT

17 Mart 2014: Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, Stêrk TV’de katıldığı özel bir programda Kürt Halk Önderi cezaevinde olduğu sürece silah bırakmayacaklarını belirterek, şunları söyledi: "Süreç tümüyle bitmiş değil ama tek taraflı yürütülüyor. Başkan Apo ve biz yürütüyoruz. Süreç tıkanmıştır ama sonuna kadar tek taraflı yürümez. Seçimden bir-iki hafta sonrasına kadar adım atılmadığı takdirde sürecin bittiğini herkesin bilmesi gerekiyor."

11 Temmuz 2014: Kürt Halk Önderi’nin önerisiyle Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) resmi olarak kuruldu. DBP’nin Kürdistan’daki yerel yönetimde, HDP’nin ise Batı kentlerinde ve milletvekili seçimleri için örgütlenmesine karar verildi.

5 Ağustos 2014: Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan çözüm sürecinde müzakerelere geçilmemesinden rahatsızlık duyduğunu belirterek, AKP hükümetine uyarılarda bulundu.

18 Ağustos 2014: PKK’nin efsanevi komutanlarından Mahsum Korkmaz’ın Lice’de dikilen heykeli, Türk askerlerinin saldırısına uğradı. Direnişe geçen halka ateş açıldı; 24 yaşındaki Mehdin Taşkın katledildi.

15 Eylül 2014: Türk devleti, DAİŞ çetesini Kobanê’ye saldırttı.

6 Ekim 2014: Kürt Halk Önderi, çözüm sürecinde yeni adımlar atılması için AKP hükümetine 15 Ekim’e kadar süre tanıdı.

6-7-8- Ekim 2014: 6 Ekim’de başlayan Kobanê için Kürt halkının verdiği direniş 7 ve 8 Ekim’de zirveye çıktı. Başta Kuzey Kürdistan’ın bütün kentleri olmak üzere Türkiye metropollerinde sokaklara çıkıldı. Devlet, halkı bastırmak için silahlı güçlerinin yanı sıra paramiliter çeteleri de sokağa salıp katliam yaptı.

9 Ekim 2014: HDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, Amed’de basın toplantısı düzenledi. Demirtaş, şunları söyledi: "Dün gece itibariyle bizler Sayın Öcalan ile kısa bir mesaj bağlantısı kurma imkanı bulduk. Kendisiyle bu katliam tehlikesine karşı diyalog ve müzakereyi hızlandırma yöntemini bütün taraflara telkin ettiğini, önerdiğini belirtmek istiyoruz.”

23 Ekim 2014: Kars’ın Kağızman ilçesinde göreve giden bir gerilla birimi, Türk güçlerince kurulan pusuya düşürüldü. Hamit Cihangiri (Şervan Şaho), Ümit Nekuş (Baran Ararat) ve Habip Koç (Tufan Tendürek) isimli gerillalar şehit düştü.

30 Ekim 2014: Türk Milli Güvenlik Kurulu (MGK) tarihinin en uzun toplantılarından birini yaptı. 10 saatten fazla süren toplantıda “Çöktürme Eylem Planı” kabul edilerek, uygulanmasına karar verildi. Bu konsept, Kürt Özgürlük Hareketi ve Kürtlerin özgürlük talebini bertaraf etmeyi hedef alıyordu.

DOLMABAHÇE VE 5 NİSAN’DAKİ SON GÖRÜŞME

14 Ocak 2015: Kürt Halk Önderi’nin "provokasyonlara karşı dikkatli olunması" gerektiği yönündeki mesajı, Türk devletinin provokasyon peşinde olduğu Cizre'ye giden dönemin DTK Eşbaşkanları Hatip Dicle ve Selma Irmak tarafından halka iletildi. Aynı gün Nihat Kazanhan isimli çocuk, Türk polisleri tarafından katledildi. Buna rağmen halk, Abdullah Öcalan’ın çağrısına uyarak kentte kurduğu barikatları kaldırdı.

23 Ocak 2015: HDP heyetiyle görüşen KCK yöneticileri, AKP’nin müzakere sürecinin sorumluluğunu esas alan bir yaklaşımda olmadığını belirterek, uyarılarını tekrarladı.

28 Şubat 2015: Dolmabahçe Sarayı’nda Türk devlet yetkilileri ve İmralı Heyeti tarafından 10 maddelik mutabakat metni kamuoyuna açıklandı. Maddeler geniş bir demokratikleşme planını içeriyordu. Aynı gün “Bu hasretle beklediğimiz bir çağrıdır” diyen Erdoğan, daha sonra “Biri çıkmış Dolmabahçe mutabakatından bahsediyor. Böyle bir mutabakat yok. Bu iktidarın terör örgütüyle bir mutabakatı söz konusu değildir” şeklinde konuştu.

11 Mart 2015: IMC TV’ye konuşan KCK Eşbaşkanları Cemil Bayık ve Besê Hozat, “PKK silah bırakacak açıklamaları seçim propagandasıdır. Silahların bırakılması, ancak Önder Apo’nun bizzat katılacağı bir kongrede karara bağlanabilir” dedi.

20 Mart 2015: Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2 yıllık sürecin bitimini fitilleyecek ilk açıklamasını yaptı. Süreci takip edecek bir İzleme Komitesi’ne olumlu bakmadığını söyleyen Erdoğan “Ben gazetelerden okuyorum. Böyle bir şeyden doğrusu benim haberim yok. Şunu da çok net söylüyorum ben olumlu bakmıyorum. Bunlar doğru şeyler değil. Bu işler istihbarat teşkilatlarıyla yürür.”

21 Mart 2015: Amed’deki Newroz kutlamasında, Kürt Halk Önderi’nin şu mektubu okundu: “Deklarasyon gereği ilkelerde mutabakat oluşmasıyla birlikte PKK'nin Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı yaklaşık kırk yıldır yürüttüğü silahlı olan mücadeleyi sonlandırmak ve yeni dönemin ruhuna uygun siyasal ve toplumsal strateji ve taktiklerini belirlemek için bir kongre yapmalarını gerekli ve tarihi görmekteyim. Umarım ilkesel mutabakata en kısa sürede varıp Parlamento üyeleri ve İzleme Heyetinden teşkil edilen bir Hakikat ve Yüzleşme Komisyonundan geçerek bu kongreyi başarıyla realize etme durumunu yaşarız.”

5 Nisan 2015: Doğrudan süreci hedef alan AKP hükümetinin “İç güvenlik” paketi, 27 Mart’ta Türkiye Meclisi’nden geçtikten sonra tam da 5 Nisan’da Kürt Halk Önderi ile yapılan görüşmeden bir gün önce 4 Nisan’da, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Abdullah Öcalan bu işaretleri aldığı için 5 Nisan’da yapılan son görüşmede İmralı heyetine şöyle diyordu: “Bu son gelişiniz olabilir. Bir daha buraya gelemeyebilirsiniz. Bunlar bu diyalogu yürütecek ciddiyette değiller.”

11 Nisan 2015: Ağrı’nın Diyadin ilçesinde toplu olarak fidan dikmek isteyen halka dönük Türk askerlerinin provokasyonları sonucu çatışmalar çıktı. Olayın ardından konuşan HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ, "Eğer bundan sonraki süreçte askeri operasyonlar ve halkımıza bu yönlü askeri saldırılar sürerse yaşanacak bütün kayıplardan AKP sorumludur” dedi.

7 Haziran 2015: HDP her türlü saldırı, provokasyon ve bombalı saldırılara rağmen seçimlerde yüzde 13 oranında oy alarak AKP’nin tek başına iktidarını bitirdi. Kürt siyasal hareketinin bu başarı karşısında AKP savaş konseptini yeniden devreye soktu.

24 Temmuz 2015: MGK toplantısı ve AKP hükümetin aldığı kararlar doğrultusunda PKK’ye yönelik kapsamlı hava saldırıları başlatıldı.

2 Ağustos 2015: Daha sonra yılları bulacak olan ve Sur, Nusaybin, Cizre, Şırnak, Gever gibi şehir merkezlerinin yerle bir edilmesine neden olacak ilk sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Bu süreçte yüzlerce kişi hayatını kaybederken, ilk kez yerleşim yerleri tank ve ağır silahlarla bombalanacaktı.

5 NİSAN SONRASI NELER OLDU?

İmralı’ya 5 Nisan 2015 günü giden heyetin son görüşmesinden sonra Kürdistan’daki saldırıların yoğunlaşmasıyla birlikte Kürt Halk Önderi’nden uzun süre haber alınamadı. 15 Temmuz 2016’daki devlet içi çatışma sonrası Bursa 1. İnfaz Hakimliği aldığı kararla dışarıyla yazışma dahil her türlü haberleşme imkanını kesti. Böylece İmralı’daki tecrit ve işkence rejiminde yeni bir aşamaya geçildi. Bu kararla birlikte İmralı’ya hiçbir biçimde gidilmesine izin verilmedi.

Tecridin ağırlaştığı bu dönemde Öcalan’ın yaşamına yönelik kaygılar, 15 Temmuz’da İmralı’ya yönelik ‘girişimlerin’ olduğu iddialarının Türk medyasında işlenmesi ardından doruğa çıktı. Sanal medyada Öcalan’ın yaşamı konusunda yayılan çelişkili haberler üzerine Kürdistan, Türkiye metropolleri ve diasporada halk harekete geçti. Halkın direnişi sonucu 11 Eylül 2016 günü Mehmet Öcalan’la kısa bir görüşmenin yapılmasına izin verildi. Bu görüşmeyi takip eden 2017 ve 2018 yılları boyunca hiçbir şekilde Kürt Halk Önderi’nden haber alınamadı.

Yarın: Dünyanın gözünü kapattığı işkence